Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/144 E. 2022/1067 K. 15.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/144 Esas
KARAR NO : 2022/1067

DAVA : Alacak (Kefalet Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
DAVA TARİHİ : 17/12/2021
KARAR TARİHİ : 15/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dört beş yıldır Türkiye’de gerek nakdi gerekse gayrimenkul alımı yaparak yatırım yaptığını, ortak tanıdıkları vasıtasıyla tanıştığı ve gayrimenkul işleri ile ilgilenen davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi …….. ‘nın müvekkiline yakınlaşmış ve özellikle gayrımenkulle ilgili yatırımları konusunda ayrıntılı bilgiler vererek, alım satımda yardımcı olmak suretiyle güvenini kazandığını, davalı şirket yetkilisinin yapmış olduğu işlemlere ilişkin (inanç sözleşmesine aykırı davranarak müvekkili tarafından yapılan ödeme ile alınan taşınmazı üçüncü bir kişiye satmıştır.) dava açılmış olup davanın seyrinin mahkemeye bildirileceğini, müvekkili tarafından davalı şirket yetkilisinin usulsüz işlemleri tespit edilince ekte sunulu belgelerden de görüleceği üzere davalı şirket yetkilisi azledildiğini, akabinde müvekkilinin …. Bankası …. Şubesi …. nolu hesabında yüklü işlem yapmak istediğinde müvekkile hesabında bloke olduğu bildirilmiş müvekkili tarafından bu durum sorgulanınca Banka tarafından söz konusu hesap üzerinde davalı şirket lehine Mevduat Rehni düzenlendiği bildirilerek müvekkile örneği gönderildiğini, akabinde müvekkili tarafından bankaya ihtarname yollanarak rehin sözleşmesinin kabul edilmediği bildirildiğini, fakat dava dışı banka tarafından davalı şirketin ödemeleri aksattığı belirtilerek müvekkilin USD hesabından 01.12.2021 tarihinde 35.000,00 USD kesildiğini, (işbu rehin sözleşmesindeki imzanın geçersizliği, müvekkilinin iradesinin hata, hile ile etkilendiği iddiasıyla ilgili gerekli evraklar toplandıktan sonra ilgililer hakkında yasal yollara başvurulacak olup mahkemeye safahatleri bilahare bildireleceğini), müvekkili tarafından davalı şirkete ve yetkilisine kesintinin ödenmesi için ulaşılmak istense de olumlu bir sonuç alınamadığını, hatta şirket yetkilisi ekte sunulu belgeden de görüleceği üzere taşınmazını alelacele satışa çıkarttığını, açıklanan sebeplerle ve ekte sunulan banka rehin sözleşmesi örneği, müvekkilinin hesabından yapılan kesinti, müvekkiline … Bankası şube temsilcisi tarafından atılan mesajlar gözetildiğinde müvekkilinin hesabından yapılan kesinti için davalıya rücu edebileceği aşikar olduğunu, açılan davanın lehe bitmesi halinde müvekkilinin alacağına kavuşabilmesinin teminatlı olarak kabulüne, davalı şirkete ait taşınır ve taşınmazlar ile banka ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına öncelik ve ivedilikle ihtiyati haciz konulmasına, halefiyet ilkesine dayanan rücu hakkından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 USD’nin fiili ödeme günündeki kur karşılığının kesinti tarihinden yabancı paralara uygulanan faiziyle davlıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı taraf arasında; davacının yurt dışındaki şirketlerinin başta tekstil ürünleri olmak üzere banyo ve mutfak dekorasyon aletleri ve işlemleri ile çok kapsamlı ticari çeşitlilikten kaynaklı ihraç ürünlerinin, ödeme riski tamamen müvekkil şirket üzerinde olmak kaydı ile kolektif bir ticari ilişki bulunmakta olduğunu, bu ticari ilişki 2020-2021 yılına kadar devam ettiğini, 2021 yılı içinde davacının, taraflar arasındaki ticari ilişkiyi tek taraflı ve haksız şekilde bitirmesi üzerine karşılıklı ibralaşılmaksızın fiilen son bulduğunu, müvekkili şirket, davacıya ve davacının sahibi olduğu yurt dışı merkezli şirketlere ürün ihracatında nakit ihtiyacı hasıl olmasından mütevellit, … Bankası A.Ş.’den kredi kullanıldığını, kredi halen müvekkil şirket tarafından aksatılmaksızın ödenmeye devam edildiğini, müvekkili şirketin dava dışı bankadan kullanmış ve kullanacak olduğu kredilere teminat olması bakımından 11.000.000-TL’lik bir teminat senedi de verdiğini bu iyi niyetinin göstergesi olduğunu, bu haliyle davacının dava dilekçesi ile iddia ettiği halefiyet şartı oluşmamış olup, esasa girilecek olunursa mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun işbu davanın reddine karara verilmesini talep etmiştir.
Dava, …. Bankası’nın 29/06/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine ilişkin mevduat rehninden yapılan kesintini tazmini istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2018/2531 K. 2018/11280 T. 19.06.2018)
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davacının …. Bankası’nın 29/06/2017 tarihli genel kredi sözleşmesine ilişkin mevduat rehninden yapılan kesintinin davalıdan tazmini talebiyle iş bu davayı açtığı, her ne kadar davalı tacir ise de davacının tacir olmadığı, bu yönde dosyada bir delil bulunmadığı, tacir vasfına dair mahkememizce yapılan araştırmalar gereği gelen müzekkere cevapları doğrultusunda davacının gerçek kişi tacir olmadığı, her ne kadar görevsizlik kararı veren mahkemece uyuşmazlık, davacının ortağı ve kurucusu olduğu ….Ltd.Şti den kaynaklı olarak nitelendirilmiş ise de, uyuşmazlık konusunun davacının şirketi ile ilgili olmadığı ve davacının kendi nam ve hesabına hareket ettiği, bu doğrultuda yukarıda açıklandığı üzere her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeleriyle ilgili olması halinde uyuşmazlığın ticari dava sayılabileceği ve ancak dosya kapsamında uyuşmazlığın, davacının ortağı olduğu şirket ile davalı arasında bir hukuki ilişkiden kaynaklı olmadığı, bu doğrultuda eldeki uyuşmazlığın ticari uyuşmazlık olmadığı anlaşılmakla davanın mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmakla, Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy Asiye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla;açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA ;
3- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararına karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren olumsuz görev uyuşmazlığının halli için dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine ; GÖNDERİLMESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.. 15/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır