Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1130 E. 2023/866 K. 18.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1130 Esas
KARAR NO : 2023/866

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/12/2022
KARAR TARİHİ : 18/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki – gereği mal ve hizmet faturaları kesilip davalıya gönderildiğini, davalı tarafından fatura bedelleri ödenmediğini, davalı tarafın cari hesabında önceki faturalardan kalan takip asıl alacak tutarı 12.137,65 TL borç ödenmediğini, konuyla ilgili olarak davalı taraf ile davacı arasında karşılık mutabakat mektubu olduğunu, açıklanan nedenlerle Büyükçekmece …… İcra Müdürlüğünün …… E. sayılı dosyasına vaki davalı itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLER : Büyükçekmece …… İcra Dairesi ’nün ……. esas sayılı dosyası, faturalar, ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili icra dosyasına yapmış olduğu itirazında; müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Büyükçekmece …….. İcra Dairesi’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 12.137,65 TL asıl alacak 2.148,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.285,65 TL ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 31/07/2023
tarihli raporunda; Dava konusunun, taraflar arasında bulunan ticari ilişki kapsamında davacı yan tarafından davalı adına tanzim edilen faturalardan kaynaklı oluşan 12.137,65 TL cari hesap bakiye alacağının 2.148,00 TL işlemiş faizi ile birlikte davalı yandan tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, Davacının 2019 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, davacının incelenen ticari defterlerine göre; Davacı yan davalı ile olan ticari münasebetini 120. Alıcılar hesap kodunda takip ettiği, davacı yanın davalı adına faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi (29.09.2021) itibariyle davalı yandan 12.137,65 TL alacaklı olduğu, davalı yan 03.05.2023 günü saat 14:15’de mahkemeniz duruşma salonunda yapılan incelemeye katılmamış olup ticari defter ve belge ibraz etmediği, tarafların 2019 yılına ait BA-BS bildirimlerinin birebir uyuştuğu anlaşıldığı, davacı tarafından antetli olarak düzenlenen 30.06.2020 tarihli mutabakat belgesinde, davacı şirketin davalıdan 12.137,65 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu bildirilmiş ve davalı tarafından kaşe, imza ile tasdik edilerek “mutabığız” olarak belirtildiği, davacı …… Plastik Mak. Ltd. Şti. tarafından davalı adına tanzim edilen cari hesap alacağına konu faturaların E-Fatura şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, faturaların davacı yanın ticari defter ve kayıtlarında olduğu, faturaların taraflar arasında bulunan ticari ilişki kapsamında mal ve hizmet bedeli olarak düzenlendiği, tarafların söz konusu faturalar yönünden BA-BS bildirimlerinin uyuştuğu, faturaların davalı yana e-arşiv portal üzerinden teslim edildiği, düzenlenen faturaların davalı yanın bilgisi dahilinde olduğu kanaati hasıl olduğu, neticeten, rapor içeriğinde yapılan tespitler ışığında davacı yanın takip tarihi (29.09.2021) itibariyle davalı yandan 12.137,65 TL cari hesap bakiye alacağı ve 2.148,00 TL işlemiş faiz olmak üzere genel toplamda 14.285,65 TL alacaklı olduğu, sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, icra dosyası, fatura dökümleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunun her iki tarafın kabulünde olduğu, davacı yan tarafından davalı adına tanzim edilen faturalardan kaynaklı oluşan 12.137,65 TL cari hesap bakiye alacağının davaya konu edildiği anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturanın, davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre; faturanın davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı şirketin 6102 sayılı T.T.K.’nın 21/2 madde hükümleri çerçevesinde dosya münderacatında bu faturaların içeriğine itiraz ettiklerine dair bir belgeye rastlanmadığı, takibe konu faturanın davacı ve davalı tarafından Bs-Ba formu ile karşılıklı olarak beyan edildiği, davacı tarafından antetli olarak düzenlenen 30.06.2020 tarihli mutabakat belgesinde, davacı şirketin davalıdan 12.137,65 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu bildirilmiş ve davalı tarafından kaşe, imza ile tasdik edilerek “mutabığız” olarak belirtildiği anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar tacir olduklarından ilişkilerinde faiz esas olup, önceden kararlaştırılmasa bile faiz istenebilir. Bir alacağa faiz istenebilmesi için, ödeneceği tarihin net olarak belli olması veya belli değilse alacaklı tarafından çekilerek bir ihtar veya ihbar ile borçlunun temerrüde düşürülmesi veya icra takibine başvurulması gerekir. Dosyamızda davalının temerrüdüne dair bir belge ve iddia yoktur. Bu nedenle temerrüt takiple oluşmuş bu sebeple takip öncesi işletilen faiz kısmı yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 12.137,65-TL asıl alacak yönünden davalının Büyükçekmece ……. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden aynı şartlarla devamına;
2-İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 2.427,53-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 829,12 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 172,54 TL harcın mahsubuyla bakiye 656,58 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 172,54 TL peşin harç olmak üzere toplam 253,24 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.256,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.916,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 18/09/2023

Katip ……
e-imzalıdır

Hakim ……..
e-imzalıdır