Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1060 E. 2023/242 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1060 Esas
KARAR NO : 2023/242

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
DAVA TARİHİ : 24/11/2022
KARAR TARİHİ : 07/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’e ait olan …,… plaka sayılı araç, …….’ün kontrolünde iken 28/12/2014 tarihinde bir trafik kazası yaşandığı ve bahse konu kazada şoför ……. ‘ün kusurlu bulunduğu, bahse konu kazada müvekkilin herhangi bir kusuru olmadığı gibi kazadan dolayı sorumlu sayılmasını gerektiren bir durum da söz konusu olmadığı araç sahibinin araçtaki değer kaybı ve kaza nedeniyle yapılan giderleri müvekkilden talep etmesinin hukuki dayanağı olmadığını, bahse konu kazanın ardından araç sahibi …’in kazaya karışan aracında kaza nedeniyle oluşan değer kaybı ve yapılan giderleri talep etmek için ; borçluları müvekkil … ve kaza anındaki araç şoförü ……. olan Bakırköy ,…. İcra Müdürlüğü’nün …… esasında derdest icra takibini başlattığını, Mezkur icra takibi için borç miktarı ise faiz ve masraf hariç , 16.372,40-TL olarak belirlendiği ve müvekkil , bu borçtan ……. ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulduğu, TTK’nun 1409. Maddesine göre trafik kazası esnasında değer kaybı oluşması durumunda meydana gelen kazada kusurlu olan tarafın trafik sigortası veya kendisi , hem kaza dolayısıyla meydana gelen hasarı ve zararı karşılamakla hem de doğrudan zarar olarak kabul gören değer kaybını telafi etmekle yükümlü olduğu denildiğini, meydana gelen kazada kusursuz olan tarafın araç değer kaybı kazaya sebep olan taraf ya da o tarafın zorunlu trafik sigortasından karşılanacağı düzenlendiği, ancak kusurlu olan karşı tarafa karşı başvurulacak rücu kurumu, kaza sonucu oluşan değer kaybının kusurlu olan taraftan tazminin istenmesi şeklinde işlediğini, davalı araç sahibinin aracında kaza nedeniyle meydana gelen değer kaybını ve yapılan giderleri müvekkile , yani araç sahibine karşı rücu hakkını kullanması için gerekli şartlar oluşmadığını, bu nedenle müvekkil …, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasındaki faiz ve masraf hariç , 16.372,40-TL ‘lik borcun muhatabı olmadığını, davalı araç sahibinin kusuru bulunmayan bir kaza nedeniyle, ödediği zarar miktarını müvekkile karşı da rücu etmesi ve bu nedenle müvekkile karşı icra takibi başlatmış olması hukuka, adalete , kanuna ve usule aykırı olduğunu, menfi tespit davasının kabulüne, müvekkilin Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyasında bahsedildiği üzere araç sahibi olan dava …’e bir borcu olmadığının tespitine, bahse konu icra dosyası nedeniyle müvekkile ait banka hesabının, müvekkilin 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının , menkul ve gayrimenkuller mallarının üzerine konulmuş hacizlerin iş bu dava da hazırlanacak tensip zaptı ile kaldırılmasına ve müvekkil aleyhinde dava sonuna kadar haciz vb. Tahditler uygulanmamasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 28/02/2023 tarihli cevap dilekçesinde; davacı tarafından müvekkile yöneltilen davada görevli mahkeme seçilirken uyuşmazlığın kaynağına bakılması ve ona göre karar verilmesi gerektiğini, davada ki taraflardan hiç birinin tacir olmadığını, bu nedenle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davacı tarafından görevsiz mahkemede dava açıldığından görev yönünden itiraz bulunduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde açık bir şekilde dava dışı …… ‘ün söz konusu kazada kusurunun olduğunu belirterek devamında çelişkili bir şekilde kendi kusurunun bulunmadığını beyan etmesi hukuka ve maddi gerçeğe aykırı olduğunu zira dava konusu kazaya sebebiyet veren …. plakalı aracın davacı … adına kayıtlı olup davacı tarafın araç kayıt maliki olması nedeni ile ve işleten olarak KTK uyarınca sorumlu olduğunu, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, davanın reddine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının maliki olduğu …,… plakalı araç ile davalıya ait aracın 11/02/2022 tarihinde karıştığı kaza sonucu davalı aracında meydana gelen değer kaybına dayalı olarak başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyasından dolayı davalıya borçlu olunmadığının tespiti talebine yöneliktir.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.

HMK’nın 1.maddesine göre göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. HMK’nın 114/1-c bendi ile mahkemenin görevli olması dava şartı olarak kabul edilmiş olup 115/1. maddesine göre de mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır.
HMK’nın 2/1. maddesine göre, “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.”
Somut uyuşmazlıkta; dava, esasında haksız fiil olan trafik kazasına dayalı olarak açılmış değer kaybı ve hak mahrumiyeti bedeline ilişkin maddi tazminat talebine ilişkindir. Davacı tarafça, kazaya neden olan aracın sürücüsü ve işletenine karşı dava açılmış bulunmaktadır. Sigorta şirketinin taraf olmadığı, tarafların sıfatı ve davanın dayandığı sebep göz önüne alındığında da, tarafların tacir olmadığı, görev hususunu tek başına değiştiremeyecek ise de, davaya konu aracın kullanım amacının hususi olduğu ve davacının, sigorta sözleşmesine değil haksız fiile dayalı olarak tazminat talebinde bulunduğu görülmekle, eldeki dava yukarıda detaylıca açıklandığı üzere ne mutlak ne de nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceğinden, bu durumda yukarıda belirtilen madde hükümleri ve yerleşik uygulama gereğince Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğu bilinmekle (İstanbul Bam 9.HD 2018/4277e.-2020/4041k.) mahkememizin görevsizliğine dair karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/03/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır