Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1011 E. 2023/580 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1011 Esas
KARAR NO : 2023/580

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/04/2022
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine davalı tarafça itiraz edildiği, Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’ndan arabuluculuk başvurusu yapılmışsa da davalı … ile arabuluculuk toplantısında anlaşılamaması nedeniyle arabuluculuk süreci ” anlaşamama 2 yönündeki son tutanakla kapatıldığını, davalı tarafça icra takibine itiraz edildiğinden ve arabuluculuk toplantısında da anlaşma sağlanmadığından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptali ile takibin devamını talep etme zorunluluğu doğduğunu, söz konusu takibin müvekkil tarafından davalı /borçluya gönderilen 16/11/2020 tarih … numaralı fatura bedelinin ödenmemesi neticesinde açıldığını, sistem üzerinden davalıya tebliğ edilen fatura ve davalıya hem yazılı hem sözlü tüm ihtarlara rağmen davalı tarafından borç ödenmeyince takip açılması zorunluluğu doğduğunu, müvekkil firma tarafından davalı borçluya kitap teslimi yapıldığı ancak ödemesi üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen alınamadığı davalı / borçlu tarafça e faturaya itiraz da edilmediği gözetildiğinde yapılan takibe yapılan itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunun ortada olduğunu, fazlaya ilişkin her türlü alacak hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle davalı/borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini , davanın kabulü ile davalı tarafından icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına davalı aleyhine alacağı %20 ‘den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava görevsiz mahkemede ikame edildiğini, HMK nın 1. Maddesinde Kanun Koyucu ” Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir. Görev kamu düzenindendir.” demektedir. Dolayısyıla huzurdaki yargılamada öncelikle çözüme kavuşturulması gereken husus yargılamaya konu edilen hususun Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girip girmediği mevzusu olduğunu, huzurdaki dava niteliği itibariyle ticari dava olup, Asliye Hukuk Mahkemesinin huzurdaki davayı görmesi mümkün değildir. Zira 6100 Sayılı HMK nın 5. Maddesinde Kanun koyucu “Asliye ticaret mahkemesi; dava konusunun değerine veya miktarına bakılmaksızın ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli özel bir mahkemedir.” demek olduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesi, özel mahkeme statüsünde olduğundan, asliye hukuk mahkemesi ile asliye ticaret mahkemesi arasındaki ilişki işbölümü ilişkisi olmaktan çıkmış, bir görev ilişkisine dönüştüğünü, bu nedenle, işbölümü ilk itiraza tabi iken, görev hususu ilgili mahkeme tarafından davanın her aşamasında dikkate alınarak görevsizlik kararı verilebileceğini, Asliye ticaret mahkemesinin görevine giren işlerin genel çerçevesi şu şekildedir (6102 sayılı Ticaret Kanunu m.5 atfıyla m.4) : “Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari dava olarak kabul edildiğinden bu davalara bakma görevi asliye ticaret mahkemesine aittir. Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili çekişmesiz yargı işi niteliğindeki ticari davalar, Tarafların tacir olup olmadığına bakılmaksızın 6102 sayılı Ticaret Kanunun ticari dava ve çekişmesiz yargı işi olarak kabul ettiği işler.” Somut olayda davacı taraf itirazın iptali istemli olarak dava ikame etmiş olup, icra takibinin konusu oluşturan dayanak evrakın müvekkile ait şahıs şirketine kesilmiş bulunan fatura olduğu görüldüğünü, davacı tarafın Limited Şirket olması sebebiyle tacir vasfına haiz olduğu tartışmasız olduğunu, müvekkilin ise ticari işletmesinin ünvanı kesilen faturada yer aldığını, yani her iki tarafta tacir olmakla birlikte takibe konu ilişkinin her iki tarafın ticari faaliyeti ile ilişkili olduğu açık olduğunu, bu sebeple huzurdaki davada görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilin davacı şirkete muaccel herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafça takibe konu alacağın hangi ticari satımdan kaynaklandığı yaptığımız muhasebesel incelemeler neticesinde anlaşılamadığını, dolayısıyla müvekkil şirket tarafından da takibe itiraz zarureti doğduğunu, akabinde yapılan arabulculuk görüşmelerinde de müvekkil davacı şirketin faturaya konu emvali müvekkil şirkete teslim ettiğini gösterir herhangi bir belge sunamamış olması sebebiyle uzlaşma söz konusu olmadığını, müvekkil şirket bakımından son derece küçük bir miktara sahip alacak tutarına ilişkin olarak yapılan istenilen ihtiyati haciz istemi de son derece anlamsız olduğunu, müvekkil şirketin hali hazırda faaliyetleri devam etmekte olup, ticari faaliyetinde hiç bir duraksama veya mal kaçırma emaresi bulunmadığını, zaten şartları oluşmamış ihtiyati haciz isteminin kabulü halinde de müvekkil şirket tarafından bahse konu alacağın tamamı dosyaya depo edilmek suretiyle haciz yapılması imkanı ortadan kaldırılacağını, ancak daha önce de belirttiğimiz gibi alacak iddiası müvekkil şirket kayıtlarınca doğrulanamadığını, yani davacının iddiası ispata muhtaç yargılamayı gerektirir bir iddia olduğunu, son olarak belirtmemiz gerekir ki, davacının huzurdaki takip bakımından haksız ve kötü niyetli olduğu kanaatini taşıdıklarını, bu sebeple davacı taraf aleyhine yapılacak yargılama neticesinde dava konusu alacak tutarının %20 sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, tüm bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı yana tahmiline, takibe konu alacak tutarının %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 1.183,00- TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren %16,75 yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 02/05/2023 tarihli raporunda; Şirketin defter kayıt inceleme neticesinde yukarıda görüldüğü üzere 1.183,00TL faturanın kayıtlarda görülerek alacaklı olduğu ve bu alacağın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından 31.12.2021 tarihinde başlatılan icra takibindeki alacakla örtüştüğü, davacı şirketin ticari defterlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 183-184-185 maddeleri gereğince ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 64.Maddesi gereğince belirtilen usul ve esaslara uygun olarak kayıtlarının yapıldığı ve yine 213 sayılı V.U.K.’nun 219, 223,224, 225 maddeleri hükümlerine göre ve 421 sıra nolu VUK Genel Tebliği ile 6102 sayılı T.T.K. gereği açılış ve kapanış beratlarının usulüne uygun yapıldığı yönünde rapor bildirilmiştir.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacı tarafça davalıya mal satımına dayalı düzenlenen fatura alacağının tahsili talebiyle takip yapıldığı, mahkememizce yapılan yargılama sırasında tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesine dair kurulan ara karar gereği davalının inceleme günü defter ve belgelerini ibraz etmediği, yine fatura miktarları dikkate alındığında BA bildirim sınırının altında kaldığı görülmekle ispat yönünden BA formuyla da sonuca gidilemediği, ve ancak ara karar gereği verilen kesin süre içerisinde davacının defter ve belgelerini incelemeye sunduğu ve 1.183,00TL faturanın kayıtlarda görülerek alacaklı olduğu ve bu alacağın Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından 31.12.2021 tarihinde başlatılan icra takibindeki alacakla örtüştüğü, davacı şirketin ticari defterlerinin usul ve yasaya uygun tutulduğu tespit edilmiş olup davacının davasını ispat ettiği sonuç ve kanaati ile davanın kabulüne, likit alacak olması sebebiyle icra inkar tazminatına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin aynı koşullar ile devamına,
2-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilecek olan icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 80,70 TL harcın mahsubuyla bakiye 99,2 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 80,70 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç olmak üzere toplam 161,4‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.132,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 9,200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.
23/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.