Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/978 E. 2022/893 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/978
KARAR NO : 2022/893

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 26/11/2021
KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili sigorta şirketi tarafından ……… plakalı aracın, ……… poliçe nolu Genişletilmiş Artı Kasko Poliçesi kapsamında 28/10/2020-28/10/2021 tarihleri arası dönem için sigortalandığını, 05/11/2020 tarihinde sigortalı araç, sürücü …….. sevk ve idaresindeki ……… plakalı aracı ile Silivri / Kınalı mevkii üzerinde seyir halinde iken aracının sağ ön yan kısımları ile sürücü ……… sevk ve idaresindeki ……… plakalı aracın kusurlu şekilde sevk ve idaresi sonucu arka kısımlarına çarpması nedeni ile hasar ve kaza meydana geldiğini, meydana gelen kazada ……… plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, kaza nedeni ile sigortalı araçta oluşan hasar için müvekkili şirket tarafından toplam 16.092,91 TL ödeme yapıldığını, …….. plakalı aracın sigortacısına, sahibine ve sürücüsüne Silivri İcra Müdürlüğü’nde …….. E. sayılı icra takibi başlatıldığını, davalı araç ve sürücüsü ve davalı sigorta şirketi tarafından yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğunu, bu sebeple itirazın iptali için dava açıldığı belirtilmiştir.
Davalı ……… vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazanın 09/11/2020 tarihinde gerçekleştiğini ve bu tarihte müvekkilinin sevk ve idaresindeki aracın ……. poliçe nolu 08/11/2020-08/11/2021 tarih aralığında geçerli olan sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin kusurlu olduğu anlamına gelmemekle birlikte müvekkilinin kusurlu olduğu düşünülse dahi ……… Sigorta’nın ortaya çıkan zarardan sorumlu olduğunu, meydana gelen kazada müvekkilinin hiç bir kusuru olmadığını, müvekkili idaresindeki araca arkadan çarpılması sonucu kazanın meydana geldiğini, burada kusurun kazaya karışan davacı sigortanın müşterisi diğer araç sürücüsüne ait olduğunu, müvekkilinin sadece aracı kullanan kişi olduğunu, kaza tarihinde aracın malikinin 3. Kişi olduğunu, bu sebeple araç malikinin tespit edilerek davanın araç malikine yönlendirilmesi gerektiğini, husumet itirazının bulunduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……… Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Kazanın, poliçe tanzim tarihinden önce meydana geldiğinden sorumluluğun söz konusu olmadığını, diğer davalı ve araç sürücüsü olan ………’ın beyanı incelendiğinde, kaza tespit tutanağına ekleme yapılmak suretiyle sigortalının D100 karayolu üzerinden trafiğe tek yönlü yolda ters istikametten gelip Büyük Sanayi Cad. (Fabrikalar Yolu) dönüş yapıyormuş gibi gösterildiğinin tespit edildiğini, yapılan kaza saati araştırması ve kusur tespiti sonrasında müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğununu varlığı tespit edilerek işin esasına geçilecek olması halinde yedek parça ve işçilik bedellerine iskonto uygulanmaması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun, kaza tarihi itibari ile benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki parça bedelleri ile sınırlı olduğunu, müvekkilinin KDV’den sorumlu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 05/11/2020 tarihinde gerçekleşen trafik kazası sebebiyle davacının sigortalısına yapmış olduğu ödemenin davalılardan rücuen tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı davalarda, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda; 22.03.1944 tarih, ……. Esas, …….. Karar sayılı (03.07.1944 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan) Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında “sigortacının halefiyete dayalı açtığı davanın aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” ilkesi benimsenmiştir.
Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu iddia edilen arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekmekle, davacının sigortalısının …….. isimli gerçek kişi olduğu, dava dışı sigortalının tacir olduğu gösterir bir delil davacı tarafça sunulmadığı, sigortalı aracın binek otomobil vasfında olduğu ve davacının burada, dava dışı sigortalısının haklarına halef olması sebebiyle gerçek kişi vasfında olduğu anlaşılmakla mahkememizin görev hususunda yapılan değerlendirmede; dava tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları mutlak ticari dava sayılır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır hükmüne karşılık eldeki davanın bu kapsamda mutlak ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve yine halefiyete dayalı olarak açılan davada, davacının sigortalısının tacir olmadığı, bu haliyle açılan davada mahkememizin görevli olmayıp, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ve davalı ……… vekilinin yüzlerine karşı, davalı ……… Sigorta vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 04/10/2022

Katip …….
¸e-imzalıdır

Hakim ……..
¸e-imzalıdır