Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/962 E. 2023/284 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/962 Esas
KARAR NO : 2023/284

DAVA : Maddi-manevi Tazminat
DAVA TARİHİ : 16/06/2020
KARAR TARİHİ : 16/03/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin Avcılar’da 10,02.2015 tarihinde kurulduğunu, 5 yıldır radyasyon ölçüm cihazları ithalatı, ihracatı, üretimi, pazarlama, satışı, radyasyon ölçüm yapımı ve lisanslaması, konuyla ilgili her tür danışmanlık hizmeti ve eğitim verilmesi, radyasyon ölçüm sistemleri ve nükleer fizik alanında ar-ge çalışmaları yapımı, konuyla ilgi her türlü yazılım geliştirme, çevre teknolojileri konusunda danışmanlık, proje danışmanlığı, fizibilite danışmanlığı yapımı, konusuyla ilgili araştırma ve geliştirme projeleri hazırlanması, proje gerçekleştirilmesi, müşterisi firmaların istekleri doğrultusunda araştırma ve geliştirmeye ve patent almaya yönelik her türlü danışmanlık hizmetleri verilmesi alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkili firmanın, radyasyondan korunmak için … serisi cihazların her türlü üretimi, dağıtımı ve bunların toptan ve perakende olarak pazarlanması konularında Türkiye çapında yetkili olduğunu, …’ın müvekkili şirketin kurucu ortağı olup haksız fiillerin gerçekleştiği tarihte mesul müdür olduğunu, şüpheli …’ın müvekkili şirkette müdür olduğu tarihlerdeki şirket incelemelerinde birçok usulsüzlükler olduğunu, bunun üzerine … hakkında Kücükcekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … Hz. Nolu dosyası ile suc duyurusunda bulunulduğunu, bağımsız denetim firmasından yapılan usulsüzlüklerin tespiti amacı ile bir rapor alındığını, alınan raporda davalı …’ın özellikle, şirketin kasasında duran parayı şirket banka hesaplarından kendi hesabına aktardığını, aynı zamanda şirket kredi kartını kendi özel harcamaları için kullandığını, şüpheli tarafından, şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 100.257.50 TL. Net kâr dağıtım ödemesine yakın bir tutar olan 100.000.00 TL.’ nin 16/01/2018 tarihinde şüpheli …’ın kendi hesabı olan … Bankasındaki hesabına yapıldığını, muhasebe defterinde ise net 100.000,00 TL. ödeme tutarının tüm ortaklara dağıtılmış gibi kayıtlara alındığını, yapılan incelemelerde … tarihli … numaralı Genel Kurul kararı ile 2017 yılı geçmiş yıl karlarından ayrılması gereken tutarlar düşüldükten sonra Brüt 447.062,00 Türk lirası kârın ortaklara dağıtılmasına karar verildiğini, şüphelinin, şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 380.002,70 TL. net kar dağıtım ödemesinden daha fazla bir tutar olan 397.062.00 TL.’ nin 06.06.2018 tarihinde …’ın … Bankasındaki hesabına yapıldığını, muhasebe defterinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 380.002,70 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığını, … tarihli … numaralı Genel Kurul kararı ile 2017 yılı geçmiş yıl karlarından ayrılması gereken tutarlar düşüldükten sonra Brüt 117.950,00 Türk lirası karın ortaklara dağıtılmasına karar verildiğini, muhasebe defterinde ilgili kayıt aşağıdaki gibi yer almakta olup şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 100.257,50 TL. net kar dağıtım ödemesinin aynı tutarında bir ödemenin 11.12.2018 tarihinde …’ın … Bankasındaki hesabına vapıldığı muhasebe defterinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 100.257,50 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığı, 29.04.2019 tarihli 08 numaralı Genel Kurul Kararı ile 2018 yılı geçmiş yıl karından yasal olarak ayrılması gereken tutarlar düştükten sonra brüt 138.300 Türk lirasının ortaklara dağıtılmasına karar alındığını, muhasebe fişinde ilgili kayıt yukarıdaki gibi yer almakta olup şirketin … Bankasına ait …. no.lu hesaptan verai kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 117.555,00 TL. net kar dağıtım ödemesinin avnı tutarında bir ödemenin 29.04.2018 tarihinde …’ın … Bankasındaki hesabına yapıldığı, muhasebe fişinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 117.555,00 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığı, …. tarihli … numaralı Genel Kurul Kararı ile 2018 yılı geçmiş yıl karından yasal olarak ayrılması gereken tutarlar düştükten sonra brüt 69.150 Türk lirasının ortaklara dağıtılmasına karar alındığı, muhasebe fişinde ilgili kayıt yukarıdaki gibi yer almakta olup şirketin … Bankasına ait … no.lu hesaptan vergi kesintisi sonrası tüm ortaklara isabet eden toplam net 58.777,50 TL. net kar dağıtım ödemesinden daha az bir tutar olan 52.942,25 TL.’ kar dağıtımının ” … no.lu yönetim kararıyla” açıklaması ile 12.07.2Q19 tarihinde …’ın … Bankasındaki hesabına yapıldığı, muhasebe fişinde ise kar dağıtım tahakkuk kaydının toplam net 58.777,50 TL. olarak tüm ortaklara dağıtılmak sureti ile kayıtlara alındığı, şirket ortakları …. ve … sözlü beyanlarında kendilerine kar dağıtımı olarak … tarafından her birine 50.000 Türk Lirası tutarında kar aktarımı yapıldığı bilgisini verdiklerini, geriye kalan 417.637.35.-TL şüphelinin banka hesabına şüpheli tarafından usulsüz olarak aktarıldığını, davalının, müvekkili şirket ortaklarının rızası ve kararı olmadan kendi kendini maaşa bağladığını, şirketin Üsküdar … Noterliğince tasdik edilen 11.02.2015 tarihli … yevmiye numaralı Genel Kurul Toplantı Karar defterinin incelemesinde 22.06.2015 tarih … numaralı şirket ortaklar kurulu kararında “Müdür …’a 01.07.2015-10.11.2017 tarihleri arasında aylık net 5.000 Türk lirası ücret ödenmesi ” kararının ortaklar tarafından imzalı olmadığını, 06.10.2017 tarih … numaralı şirket ortaklar kurulu kararında “Müdür …’a 06.10.2017-06.10.2018 tarihleri arasında aylık brüt 5.000 Türk lirası ücret ödenmesi” kararının ortaklar tarafından imzalı olmadığını, yapılan incelemelerde yukarıda bahsi geçen kararlar çerçevesinde …’ın 01.07.2015-10.03.2018 tarihleri arasında toplamda 160.000 Türk Lirası ‘nın şirkete ait … Bankasına ait … no.lu ve … Bankasına ait … no.lu banka hesaplarından ödendiği, müvekkili şirket tarafından şirketin ticari amaçları gayesi ile kullanılması için … Bankasına ait … numaralı kredi kartı çıkartıldığını, şüphelinin bu kredi kartı ile kendi şahsi harcamaları için kullandığından bahisle fazlaya İlişkin haklarımızın saklı kalması kaydı ile en yüksek ticari faizi ile birlikte şimdilik 300.000.-TL maddi tazminat ile 150,000,-TL manevi tazminata hükmedilmesini vekalet ücretinin dava masraflarının davalı üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının dilekçesinde belirttiği miktarlar belirli ve sabit olduğundan, 6100 S. HMK.m.109/2 gereği işbu davanın kısmi dava olduğunun ileri sürülemeyeceğini, eksik harcın ikmaline karar verilmesi gerektiğini, HMK.114/1-g; ‘gider avansının ve harçların yatırılmış olmasının dava şartı olduğunu, dava dilekçesinde 2 yıllık maaş ödemesi olarak 120.000,00 TL, usulsüz olarak aktarıldığı iddia edilen miktar 417.637,35 TL ve miktarları belirli olan kredi kartı harcamalarının dava konusu yapıldığını, ancak maddi tazminat olarak 300.000,00 TL talep edilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırıldığını, bu durumda davacı yana verilecek iki haftalık kesin süre içerisinde dava değeri ve netice-i talep açık olarak belirlenmeli ve gerekli harç miktarları tamamlatılmak suretiyle davanın esasına girilmesi gerektiğini, harç eksikliği giderilmediği takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacı şirketin 26.01.2015 tarihinde kurulmuş olup şirket hissesinin %25’i kurucu ortak ve yetkili müdür müvekkili …’a ait olduğunu, 4 ortaklı olan bu şirkette bütün ortakların ortak iradesi ile aksi karar alınana kadar şirket ortağı … ve müvekkilinin müdür olarak görevlendirildiğini, ancak her ne kadar evrak üzerinde iki müdür atanmış olsa da şirketin bütün iş ve işlemlerinin müvekkili tarafından yapıldığını, diğer şirket ortaklarının şirkete herhangi bir getirisi ve kazanımı olmadığını, bütün iş yükünün müvekkili …’ın üzerinde olmasından duyulan rahatsızlığın şirket ortaklarına iletilmesi üzerine ortaklar arasında ihtilaflar yaşanmaya başlandığını, müvekkilinin müdürlük ve diğer tüm görevlerden istifa etmek istediğini yapılan toplantılarda kendilerine defaatle ilettiğini, ancak diğer ortaklarca istifa talebi uygun görülmediğini, 15/10/2019 tarihli Genel Kurul Kararı ile müvekkili …’ın müdürlük görevine son verildiğini, davacının, diğer ortakların bilgisi ve onayı ile yapılan işlemleri sanki ilk kez duymuş gibi lanse ederek haksız davasına dayanak yaratma gayretin de olduğunu, şirketin yetkili ve görevli müdürü ( aynı zamanda %25 ortağı) olarak müvekkili tarafından yapılan işlemlerin tamamından diğer şirket ortaklarının da haberdar oldukları halde geçmiş uygulamaları ve bilgileri dahilindeki iş ve işlemleri huzurdaki davaya konu ettiklerini, oysa ki bütün iş ve işlemler müvekkilinin ortaklığının devam ettiği (ki halen devam etmektedir) ve müdürlük görevi süresince, yani yetkili ve görevli olduğu dönemde yapılmış işlemler olduğunu, müvekkili tarafından müdürlük görevinin sona erdiği 15/10/2019 tarihinden sonra yapılan hiçbir işlem bulunmadığını, müvekkiline yapılan maaş ödemesine ilişkin kararın bütün ortakların katılım sağladığı ve imza attığı şirket kararı olduğunu, dava dilekçesinde maaş ödemelerinin dayanaksız yapılmış olduğuna dair iddiaların gerçek dışı olduğunu, ilgili konunun tamamen bir maddi hatadan kaynaklandığını, 1 ve 2 numaralı Genel Kurul kararlarında imza olmamasından bahis tamamen art niyetli olduğunu, bu kararların hep beraber alındığını ve imzalandığını, davacı şirket radyasyon ölçüm cihazlarının üretimi ve montajı işi ile iştigal ettiğini, bunun için piyasada pazar araştırması, ihalelere hazırlanması, satış yaptırılan 3. Kişilere komisyon verilmesi, kısa süreli personel istihdamı, konaklama, seyahat masrafları vb. bir çok işin müvekkili tarafından yürütüldüğünü, harcamaların birçoğunun da doğal olarak şirket kartından yapıldığını ve davacı tarafın da buna bir itirazı bulunmadığını, müvekkilinin şirketin diğer ortakları ile eşit hisse sahibi ortağı, aynı zamanda yetkili ve görevli şirket müdürü olarak görev yaptığı süreçte yapmış olduğu iş ve işlemlerin haksız davaya konu edilmek istendiğini, oysa ki bütün iş ve işlemlerin diğer ortakların bilgisi ve müvekkilinin de yetki ve görev sınırları içinde olan işlemler olduğundan bahisle davanın usul, esas ve zamanaşımı dikkate alınarak tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
DELİLLER: K.çekmece Cumhuriyet Başsavcılığının … hazırlık sayılı dosyasının UYAP’tan gönderilen örneği, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazı cevabı, banka kayıtları ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirket müdürünün sorumluluğuna dayalı tazminat davasıdır.
Davacı vekili, davalının müvekkili şirket müdürü olduğu dönemde yaptığı usulsüz işlemlerle şirketi zarara uğrattığını belirterek uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini talep etmiştir.
Mahkememizin … Esas – … Karar sayılı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … esas … karar sayılı kararı ile; “….Mahkemece tamamlanması olanağı bulunan bu dava şartının tamamlanması için davacı tarafa usulüne uygun olarak süre verilmeden davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olmuştur…” gerekçesi ile mahkememizce verilen kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilamına uyularak, Davacı vekiline 6102 sayılı TTK’nun 618/3-c.maddesi uyarınca yasada öngörülen dava tarihinden nisapla alınmış bir genel kurul var ise 2 haftalık kesin süre içinde ibraz etmesine, ortaklar kurulu kararı alınmamış ise aynı kesin süre içerisinde genel kurul kararı alınarak mahkememize sunulması, yönünde süre verilmiş, davacı vekili tarafından 30 11.2021 tarihli dilekçe ekinde sunduğu karar ile ara karar gereği yerine getirilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılarak dava sonuçlandırılmıştır. Mahkememizce aldırılan 12/05/2022 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Limited şirketlere ilişkin TTK. m. 556 hükmünün yollamasıyla, limited şirket müdürlerinin sorumluluğuna, anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna dair hükümler uygulanır. Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, esas itibariyle kusura dayalı bir sorumluluktur. Bu nedenle kusursuzluğunu ispat eden üye sorumluluktan kurtulur (TTK. m. 553). Kusur sorumluluğunun esasları zarar, kusur, hukuka aykırılık ve illiyet bağıdır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun doğabilmesi için bu unsurların tümünün gerçekleşmesi gerekir (…, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 47). Genel kusur sorumluluğundan farklı olarak TTK. m. 553 hükmü, kusursuzluğun ispatını karşı tarafa (yönetim kurulu üyelerine) yüklemiştir. Ancak bu istisna dışında yönetim kurulu
üyelerinin sorumluluk şartları ile genel kusur sorumluluğunun şartları arasında bir fark bulunmamaktadır. Bir başka deyişle iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlaması gerekir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu açısından kusur karinesinin öngörülmüş olması (kusursuzluğun ispatının yönetim kurulu üyeleri üzerine bırakılması); iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlama yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Daha açık bir ifadeyle yönetim kurulu üyelerinin kusursuz olduklarını ispat edememeleri durumunda, onların mutlaka sorumlu olmaları gerektiği anlamına gelmez. Bunun için ortada bir zararın, hukuka aykırılığın ve zarar ile hukuka aykırılık arasında illiyet bağının bulunduğunun ayrıca ispatlanması gerekir. Bu unsurlardan birisinin gerçekleşmemesi (kanıtlanamaması) halinde, sorumluluk doğmaz. Gerçekten de Yargıtay vermiş olduğu bir kararında, “… mahkemece, davacı tarafın iddiaları ile davalıların kusurlu olmadıkları yönündeki savunmaları ayrı ayrı değerlendirilerek, bankanın bir zararının olup olmadığı, zarar varsa miktarı ile zararın meydana gelmesinde davalıların kusurlu olup olmadığı araştırılarak,
sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir…” ifadelerine yer vererek sorumluluk için zararın varlığını şart koşmuştur (11. HD., E. 2003/11546, K. 2004/8255 sayı ve 14.9.2004 tarihli karar). Öte yandan TTK. m. 557/1 hükmüne göre: “Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur”. Hükümden de anlaşılacağı üzere, farklılaştırılmış teselsül ilkesi, müteselsil sorumluluğun “birlikte verilen zarar” için söz konusu olabileceği, birlikte verilen zarar dışındaki sorumluların tek başlarına verdikleri zararlardan, sadece zararı verenin sorumlu tutulması gerektiği ve müteselsil sorumluların teselsül tavanına kadar, kusurlarına ve somut olay gerçeğine göre zararı tazmin etmeleri anlayışına dayanmaktadır. Başka bir deyişle aynı zarardan sorumlu olan yönetim kurulu üyelerinin her birinin dış ilişkide bireysel indirim sebeplerini ileri sürerek zararın kendilerine isnat edilebilecek miktarı ile sorumlu tutulmaları gerekir. Hiç kimse uygun illiyet bağına göre kendisinin sebep olmadığı zarardan sorumlu değildir. Bu nedenle her sorumlu, kendi şahsi defilerini ileri sürebilir (Güzin Üçışık/Aydın Çelik, Anonim Ortaklıklar Hukuku, Ankara 2013, s. 518).Yapılan işlemler sonucunda bir zararın oluşması halinde, bu zarar nedeniyle yöneticilerin sorumluluğuna gidilebilmesi için işlemi yapan yöneticilerin kusurlu olduklarının da ayrıca kanıtlanması gerekir. Bir başka deyişle, basiretli davranmakla yükümlü olan bir yöneticinin yapmaması gereken işlemlerin davalı tarafından yapılmış olduğunun ve bunun sonucunda da bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanmış olması gerekir. Aksitakdirde enflasyon ve kur farkı da dahil olmak üzere şirketin uğramış olduğu her türlü işletme zararının yöneticilerden tahsili imkanı doğmuş olur ki, böyle bir sonuç, yöneticilerin sorumluluğuna ilişkin hükümlerin düzenlenme amacıyla bağdaşmadığı gibi ticari işletmenin kar edebileceği gibi yapmış olduğu faaliyetin taşıdığı ticari riskler nedeniyle zarar etme ihtimalinin de bulunması, özelliğiyle de bağdaşmaz. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin %25 oranında eşit hisseli 4 ortağının bulunduğu, davalı …’ın uyuşmazlık konusu dönemde münferid imzalı şirket müdürü olduğu, dağıtımına karar verilmiş karların, şirketin yasal ticari defterlerinde vergi stopajlar ve ortaklara net dağıtılacak karların tahakkuk kaydının yapıldığı, ancak tahakkuk kaydında her ortağa ödenecek kar paylarının ayrı ayrı gösterilmiş olmakla beraber, ortakların şahsi banka hesaplarına kar payı ödemelerinin yapılmadığı, 4 ortağa dağıtılması gereken toplam net karın Şirketin …, davalı …’ın … Bankasındaki hesabına 5 ayrı tarihte yatırılmış olduğu, diğer ortaklara ödeme yapılmadığı, 2015-2016-2017-2018 hesap dönemlerine ilişkin elde edilen ve ortaklara dağıtımına karar verilmiş net kar toplamının 756.849,70 TL. olduğu, ortak başına 189.212,00 TL. Dağıtılması gerekirken, ortaklara dağıtılmayıp, davalı …’ın … Bankası’ndaki kendi hesabına 5 ayrı tarihte olmak üzere amamını aktardığı, ayrıca kar payı ile beraber 10.967,05 TL.’ninde şirket hesabından fazladan aktarıldığı, davalı …’ın kendi hesabına aktardığı tüm ortaklara ait 756.849,70 TL. içinde kendi payına düşen 189.212,00 TL. düşüldükten sonra kalan ve diğer 3 ortağa ödenmesi gereken 567.636,00 TL.nin uhdesinde kaldığı, davalının diğer 3 ortağa kendi hesabından ayrı ayrı 50.000,00 TL. ödediğine ilişkin … bankası dekontlarından tespit edildiği üzere, diğer 3
ortağa ait uhdesinde kalan toplam tutarın böylece 417.636,00 TL.’ye düştüğü, şirket karar defterinde görülen ancak şirket ortaklarının imzasını ihtiva etmeyen 2 adet karara istinaden Davalının aylık 5.000,00 TL. maaş aldığı, söz konu maaşlar toplamının 160.000,00 TL. olduğu, 45.000,00 TL.’nin … bankasından ve 115.000,00 TL.’nin de Şirketin … hesaplarından ödendiğinin itibar edilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği, şirketin yasal ticari defterleri kayıtları, banka ekstreleri ve …’ın Hesabının bulunduğu … Bankasından celp edilen hesap ekstresinden tespit edilen, 596.244,53 TL.’nin …’ın uhdesinde kaldığı tespit edilmiş olmakla davacının maddi tazminat talebinin yerinde olduğu, manevi tazminat talebinde ise, sunulan deliller ve dosya kapsamına göre, kişilik haklarının ihlali yada saldırının raporla tespit edilmediği, davaya konu hususun davacıyı katlanamaz acı ve elem içerisinde sürüklediğine ilişkin kanaatin oluşmadığı, bu haliyle manevi tazminat yönünden yasal şartların oluşmadığı anlaşılmakla davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, en son hesaba para aktarma tarihinin sunulan delillerde 12/07/2019 olduğu dikkate alınarak faizin bu tarihten itibaren işletilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 596.244,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihi olan 12/07/2019 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı şirkete TTK 553.maddesi gereğince ödenmesine,
2-Manevi tazminat taleplerinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 40.729,43 TL harçtan peşin alınan 7.684,88 TL ve 5.100,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile eksik 27.944,55 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 2.923,20 TL yargılama giderinden davanın red ve kabul edilen kısımları dikkate alınarak takdiren 2.335,64 TL. yargılama gideri ile 5.100,00 TL tamamlama harcı+ 7.747,08 TL. toplam harç masrafı ki toplam 15.182,72 TL.yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 83.586,84 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
8-Red edilen maddi tazminat yönünden davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 23.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
9-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/03/2023

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır