Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/923 E. 2023/576 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/923 Esas
KARAR NO : 2023/576

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili … Teks. Ve İnşaat San. Tic. LTD. ŞTİ.’nin … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi şubesindeki hesabı gereğince kendisine verilmiş olan … nolu çek, müvekkil şirket yetkilisinin bilgi ve rızası olmaksızın, başkaları tarafından elde edilmiş ve müvekkil şirket yetkilisinin imzası taklit edilerek doldurulup imzalandığını, çekin … seri numaralı, 24/08/2018 tarihli, 61.962,23-TL bedelli bir çek olduğunu, dava konusu çekten başkaca çeklerin de müvekkilin bilgisi dışında imzası taklit edilerek doldurulduğunu ve imzalandığını, çeklerin müvekkilin banka şubesinden sorulunca müvekkilin durumdan haberdar olduğunu, zira davalı şirket adına keşide edilmiş görünen çekte bulunan yazıların ve imzaların kendisine ait olmadığını fark ettiğini, bunun üzerine müvekkilin vekili aracılığı ile derhal grafoloji ve belge inceleme uzmanı olan bilirkişiye imza incelemesi yaptırdığını, 18/05/2018 tarihli bilimsel mütalaa beyanı ile yapılan bilimsel inceleme neticesinde söz konusu çekteki imzaların imza başlangıçlarında ve gövdelerinde gramaların başlama yerleri ve ebatları, imza gövdelerinde oluşturulan buklelerin derinliği ve istiflenişleri kalem yürütme ihtiyatı , işleklik, seyir , sürat ve diğer gibi itiyadi sınırlı grafolojik yanı unsuru itibarı ile farklılıklar bulunduğu müşahede edildiği ve dava konusu çekte yer alan imzanın müvekkilin şirket yetkilisi … ‘un elinden çıkmadığı kanaatine varıldığını, dava konusu çekteki yazı ve imzaların müvekkile ait olmadığının çıplak gözle dahi anlaşıldığını, yapılacak yargılama sonucunda davanın kabulü ile müvekkilin … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi’ne ait … numaralı, 24/08/2018 tarihli , 61.962,23-TL bedelli çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalıların %20 ‘de aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretlerinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 2017 yılı Ekim – aralık ayları arasında kumaş satışına ilişkin ticari ilişki bulunmasına rağmen davacı tarafından bu noktaya ilişkin olarak dava dilekçesinde hiç bir açıklamaya yer verilmediğini, taraflar arasında ilk olarak 04/10/2017 tarihinde imzalanan sipariş sözleşmesi kapsamında davacı firmaya kumaş satışına başlanmış ve devam eden siparişler kapsamında davacı tarafa satışı gerçekleştirilen kumaş bedellerinden dolayı 141.962,23-TL müvekkil bakiye alacağı oluştuğunu, müvekkilin alacakları davacı tarafından iki adet çek düzenlenmek suretiyle ödendiği, taraflar arasında bulunan ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından müvekkil şirketin alacağına istinaden 11/12/2017 tarih … nolu tahsilat makbuzuna istinaden verilen dava konusu … nolu 61.962,23-TL bedelli çeke yönelik olarak açılan haksız ve kötü niyetli menfi tespit davasının reddine, davacının müvekkil lehine dava değeri üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Bilirkişinin 14/03/2023 Tarihli Raporunda; İnceleme konusu, … Bankası A.Ş. … Şubesine ait keşide yeri İstanbul keşide tarihi 24.08.2018, keşidecisi “… MAKİNALARI TEKSTİL VE İNŞ.SAN.TİC.LTD.ŞTİ”olan“61.962.23-ALTMIŞBİRBİNDOKUZ YÜZALTMIŞİKİ TL YİRMİÜÇ KR TL” tutarlı … seri numaralı çekte, “… MAKİNALARI TEKSTİL VE İNŞ.SAN.TİC.LTD.ŞTİ” adına atılmış keşide imzası ile ilgili şirket yetkilisi … ‘a ait mevcut mukayese imzalar arasında ; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından da farklılıklar saptandığından söz konusu keşide imzasının mevcut mukayese imzalarına kıyasla … ‘UN ELİ ÜRÜNÜ OLMADIĞI kanaatimi bildirir rapordur.
Dava, Davacının … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi’ne ait … numaralı, 24.08.2018 tarihli,61.962,23 TL Bedelli, çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti talebine ilişkindir.
Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat, davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukukî ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukukî ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukukî ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372).
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi;
“(1) Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır.
(2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır.
(3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir.
(4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir”
Aynı Kanun’un “Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi;
“(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.
(3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir”
HMK’nın “Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;
“ (1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir”. şeklinde düzenlemeler içermektedir.
Gerek doktrinde ve gerekse de uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekârlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”,“senedin zamanaşımına uğramış bulunması” gibi def’iler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenledir ki, borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde sahtekârlık (tahrifat) iddiası mutlak def’idir.
Somut olay yönünden yapılan incelemede davacı davaya konu, … Bankası Anonim Şirketi … Şubesi’ne ait … numaralı, 24.08.2018 tarihli,61.962,23 TL Bedelli çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı ve taklit edilen imza ile çekin doldurulduğunu iddia etmiş olup bu çekten dolayı davalı tarafa borçlu olmadığının tespiti talebiyle eldeki davayı açmıştır. Yukarıda açıklandığı üzere imzanın sahte olduğuna yönelik defi iyiniyetli olsa dahi her hamile karşı ileri sürülebilen mutlak defi olup bu yönde inceleme yapılması gerekmekte olduğundan mahkememizce alanında uzman bilirkişi tarafından rapor hazırlanması istenilmiş olup, yapılan bilirkişi incelemesi denetime elverişli ve uyuşmazlığı çözümünde hükme esas alınabilir , yeterli teknik incelemeye haiz nitelikte olduğu kanaati ile yeniden rapor alınmasına gerek görülmeyerek, dava konusu edilen çekin davacı eli ürünü olmadığına dair yapılan tespit doğrultusunda davanın kabulüne, davaya konu çekten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine dair davanın kabulüne karar vermek gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Kabulü ile, davacının … Bankası A.Ş. nin … Şubesine ait … çek seri numaralı, 24/0/2018 keşide tarihli ve 61.962,23 TL bedelli çekden kaynaklı olarak davalıya borçlu olmadığının tespitine,
2-Kötü niyet tazminatı talebinin de şartları oluşmadığından Reddine,
3-Alınması gerekli 4.232,64 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 1.058,16 TL harcın mahsubuyla bakiye 3.174,48 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.058,16- TL peşin harç olmak üzere toplam 1.117,46‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.268,89 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 9.913,96 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7- Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı vekili ile e- duruşma ile bağlanan davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.