Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/917 E. 2022/529 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/917 Esas
KARAR NO : 2022/529

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/06/2021
KARAR TARİHİ : 26/05/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/06/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin murisi ………. şirketler topluluğu’nun hakim ortağı davalı ………. Ecza A.Ş de ve tüm bağlı şirketlerde pay sahibi olup, vefatı üzerine ……….’na ait hisseler ekli veraset ilamı uyarınca mirasçılarına intikal ettiğini, 23.03.2021 tarihinde davalı şirketlerin olağan genel kurul toplantılarının yapıldığını, genel kurullarda kanuna, şirket ana sözleşmelerine aykırı kararlar alındığını, müvekkillerin ………. Ecza Deposu A.Ş, ……. Ecza Deposu A.Ş., ………. Ecza Deposu A.Ş ve ……… Lojistik A.Ş.’nin genel kurul toplantılarına iştiraklerinin engellendiğini, davaya konu olan şirketler topluluğundaki hakim şirket ………. Ecza Holding A.Ş.’nin ortakları ve sahip oldukları payları incelendiği üzere hisse sahipliği bakımından hakim durumda olduğu, hakim şirket olan ………. Ecza Holding A.Ş. yönetim Kurulu incelendiğinde görüleceği üzere şirketlerin aynı kişiler tarafından yönetildiği, bu nedenle ………. Ecza Holding A.Ş.’nin ve bağlı şirketlerin 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurullarının yok hükmünde olduğunu ve iptal edilmesi gerektiğini, davalı ………. Ecza Holding A.Ş ortaklarından ………. hisselerinin kanunen temsil etmemesi gereken kişi tarafından temsil edildiğini, ………. İstanbul Anadolu ………. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin ……… Esas …… Karar sayılı ilamı ile vesayet altına alındığını, kendisine yeğeni olan ……….. vasi olarak atandığını, vasi ……. Ecza Holding A.Ş.de hem hissedarı olduğunu hem de vasi olarak ……….’nun yaklaşık %30 oranındaki hissesini temsil ettiğini, Vasi ……….. kısıtlı ile aynı şirkette hissedar olduğundan aralarındaki menfaat çatışması nedeniyle Medeni Kanunun 426/2 maddesi gereğince kısıtlıya şirketler ve vakıftaki hisseleri temsil etmek üzere kayyım atanması gerektiğini, vasinin kısıtlıyı temsil etmemesi gerektiğini, kısıtlı ile vasi arasındaki menfaat çatışması nedeniyle vasinin görevden alınarak kısıtlıya yeni bir vasi tayin edilmesini, öncelikle kısıtlının şirketlerdeki hisselerinin temsili için tedbiren kayyım atanması talebinde bulunulduğunu, aralarındaki menfaat çatışması dikkate alındığında kanunen kendisini temsil yetkisi verilmeyen bir kişinin kısıtlıyı temsilen genel kurullara katılması ve pay sahipliği haklarını kullanması halinde yetkisiz temsil söz konusu olacağını, bu durumda davalı şirketlerin genel kurullarında alınan tüm kararların yoklukla malül olduğunun kabulünün gerektiğini, davalı ………. Ecza Deposu A.ş., As Ecza Deposu A.ş ,………. Ecza Deposu A.ş, ……… Lojistik A.ş hissedarlarından ………. mirasçılarının davalı şirketlerin genel kurullarına usulüne uygun davet edilmediğini, oy kullanma, temsil edilme, bilgi alma haklarının engellendiğini, şirketleri yönetenlerin iradesiyle mirasçılar sadece üç şirketin genel kuruluna katıldığını diğerlerine katılamaktadırlarını, Şirketler Topluluğu’nun kurucusu ve sahibi ……….’nun varisleri küçük ortakların topluluğun en büyük şirket durumunda olan ………. Ecza Deposu A.ş. nin ve……… Ecza Deposu A.Ş genel kurul toplantılarına katılmalarını engellemek için hisse devirleri hukuka aykırı olarak yapıldığını, bu durumun diğer şirketler üzerinde de yapıldığını, ………. Ecza Deposu A.Ş.nin 2020 yönetim kurulu faaliyet raporlarında ………. varislerine devire ilişkin süreç tamamlandığını, ……….’na ait payların varisleri arasında dağıtılmasına ilişkin işlemler rapor tarihi itibariyle henüz sonuçlanmadığını, Oysaki İstanbul Anadolu ……. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 03.02.2015 tarih ve ……. Esas, ……. Karar sayı ile miras paylaşımının bittiğini, aradan geçen 6 yıldan daha uzun bir süre içinde mirasçılar arasında payları oranında bölünebilecek sayıda olan iki şirketteki 67 ve 44 hissenin veraset ilamına göre ortaklık kayıtlarının yapılmaması, genel kurula çağrılmamalarının hukuka ve iyi niyet kurallarına uygun olmadığını, açıklanan nedenlerle mirasçıların ortak olarak kaydedilmemeleri ve hazirun cetveline yazılmamaları, batıl bir ortak listesi ve hazirun cetveli ile yapılan genel kurulun da batıl olduğunu, 391’inci madde hükmüne aykırılık nedeni ile bu hükme aykırılık oluşturan işleme bağlı olarak yapılması gerektiğini, yapılmayan veya yapılmaması gerektiği halde yapılan bütün işlemler yasal dayanağı olmadığından yok hükmünde olduğunu, genel kurul gündemine konulup karar alınmadan yönetim kurulu üyelerine yapılan ödemenin 6.130.525 lirası ……… Turizm ve İnşaat A.ş’de, 1.099.100 lirası da diğer şirketlerde ödendiğini, yönetmeliğin 25’inci maddesinde Genel kurul gündemlerinde yönetim kuruluna ücret, prim vb şekilde sağlanacak mali hakların belirlenmesine ilişkin madde bulunmadığını, Şirketlerin ana sözleşmelerinde yönetim kurulunun alacağı ücretler ve diğer ödemeler düzenlenmediğini, dolayısıyla genel kurul tarafından belirlenmesi gerektiğini, ……… Genel Kurul Yönetmeliği’nin 13’üncü maddesiyle yönetim kurulu üyelerinin ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesinin gündeme alınması zorunlu tutulduğunu ancak genel kurulun bu yönde bir karar alınsa dahi, yapılan ödemeler genel kurulun bilgisine dahi sunulmadığını, kararlar küçük ortakların dikkatlerini çekmeyecek şekilde raporda yapıldığı gerekçesiyle ve rapor da genel kurulda okunmadan oldu bitti ile geçirildiğini gerek faaliyet raporunda gerekse konsolide finansal tablolar bağımsız denetim raporunda genel kurul gündemine, toplantıda alınan kararlara, genel kurulun belirlediği rakam olup olmadığına, varsa rakam belirlenmesinin kanuna uygunluğuna, yapılan ödemelerin genel kurul kararlarına, kararların ve rakamların kanuna uygunluğuna ilişkin açıklama yapılmamış sadece ödeme tutarları verildiğini, ………. Ecza Deposu A.Ş. gündem maddesi ise Yönetim Kurulu üyelerine 2020 yılında yapılan ödemelerin genel kurulun bilgisine sunulması, Yönetim Kurulu üyeleri için ücret ve huzur hakkı tespiti şeklinde yer aldığını, bu şekilde yazılan gündem maddesi ile faaliyet raporunda yer alan ifade çelişkili olduğunu, yönetim kuruluna genel kurul tarafından belirlenin dışında da ödeme yapıldığına işaret ettiğini, bu durumun genel kurul toplantı tutanakları ile bu yıllarda yönetim kurulu başkan ve üyelerine yapılan ödemeler incelendiğinde durum ortaya çıkacağını, davalı tarafından, bu ödemeler için yönetim kurulu üyelerinin yönetim kurulu üyesi sıfatıyla almadıklarını, diğer hizmetleri için aldıklarını, böyle bir iddia genel kurulun devredilemez yetkisinin fiilen yönetim kurulu tarafından kullanılması anlamına geldiğini ve TTK md. 391 uyarınca batıl olduğunu, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin şirkette başka görevlerinin de olması dolayısıyla ücret almaları ve bu ücretlerinin yönetim kurulu tarafından belirlenmesi, yönetim kurulunun kendisi için istediği ücreti belirleyebilmesi anlamına geldiğini, bu da genel kurulun devredilemez yetkisinin kanuna karşı hile yaparak yasaklanan işlemin yapıldığını, borçlar Kanununun 19’uncu maddesi uyarınca muvazaa söz konusu olduğunu, gerçek iradenin esas alınması gerektiğini bu nedenle TTK md. 391 uyarınca da batıl olduğunu, bu nedenle TTK’nın 195’inci ve izleyen maddelerinde düzenlenmiş olan şirketler topluluğuna dahil olan şirketlerin aynı kişiler tarafından yönetildiği de dikkate alındığında yönetim kurulu üyelerine TTK’nın 394 ve 408’inci maddelerine aykırı olarak ödeme yapıldığını, ………. Ecza Holding A.Ş. ve …….. Ecza A.Ş, genel kurullarında TTK’nın 394’üncü maddesine aykırı davranıldığından kısıtlı ……….’nun aralarında menfaat çatışması olan vasisi tarafından temsil edilmesi nedeni ile tüm şirketlerin genel kurul kararları ve Davalı ………. Ecza Deposu A.Ş,As Ecza Deposu A.Ş.,………. Ecza Deposu A.Ş. ve ……… Lojistik A.Ş.’nin 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurullarında ………. mirasçılarının ortaklık haklarının kullanılması engellendiğinden TTK. 391 uyarınca yoklukla malül olduğunun tespiti ile temsil olanağı sağlanmadığından alınan tüm kararların TTK 445-446 md. uyarınca iptalini, davalı şirketlerin 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurullarında yönetim kurulunun ibrasına ve yönetim kurulu üyelerine maaş, huzur hakkı, prim gibi adlar altında ücret ödenmesine ilişkin, kararların TTK 445-446 md.uyarınca iptalini yargılama giderleri ve vekalet ücretini davalı taraf yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın yetkili mahkemede açılmadığını, HMK 114/ç maddesi gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddedilmesi gerektiğini, davalı……… Ecza Deposu Ticaret Anonim Şirketinin ticari merkezi ……. Mahallesi, ……. Sokak No: …… Bağcılar-istanbul adresinde olduğunu, Türk Ticaret Kanunun 445. maddesinde genel kurul kararlarının iptal davasının şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde açılacağı hükmünün yer aldığını, davalı şirketin merkezinin bulunduğu yer olan Bağcılar ilçesi Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yargı çevresi içinde olduğunu, TTK. 445 hükmüne göre davalı şirket aleyhine genel kurul iptali davası açılacağı münhasır yetkili mahkeme Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin olduğunu, bu nedenle kesin yetki kuralı niteliğinde TTK.445 maddesi hükmü göz önüne alındığında HMK.114/Ç maddesindeki dava şartı ihlal edilmek suretiyle açılmış olan işbu davanın reddedilmesi gerektiğini, davalı Müvekkili Şirketin 22.03.2021 tarihli genel kurulu kararlarının iptali için davacılar tarafından şirkete karşı açılmış olduğunu, İstanbul Anadolu ……. Sulh Hukuk Mahkemesince ….. Esas sayılı vesayet dosyasında verilmiş 19/03/2021 günlü yayın yasağı kararını davacılar vekili tarafından yazılı ve görsel medyaya beyanda bulunarak dava hakkında yayın yasağı kararının davacı vekili tarafında ihlal edildiğini, şirketin kredi ilişkisi içinde bulunduğu bankalar ve ticari ilişki içinde bulunduğu sağlık kuruluşları ile diğer şirketler nezdinde istifham yaratıldığını ve ayrıca şirketin ortakları arasında da kaygı oluştuğunu, davacı taraf dava dilekçesinde tek bir dilekçe ile 6 ayrı tüzel kişiliğe haiz şirketler aleyhine işbu şirketlerin genel kurul kararlarının butlanının tespiti ile iptali yönünde terditli talepleri de içeren bir dava açtığını, davalı şirketin farklı esas sözleşmesi, farklı ortaklık yapısı, farklı hissedarları olduğu gibi işbu şirketlerin ticari merkezleri de farklı yerlerde olduğunu, bu nedenle davalı yönünden dosyanın tefrikine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili……… Ecza Deposu Ticaret Anonim Şirketi nin Toplam 70.000.000 TL tutarındaki 70.000.000 adet payından sadece 118 TL değerindeki 118 payı davacıların miras bırakanı ……….’ na ait olduğunu, merhum ……….’ nun davacılar ile birlikte mirasçı sayısı halihazırda 32 kişi olduğunu, işbu şirkette muristen intikal eden elbirliği mülkiyeti halinde 118 TL değerindeki 118 payı varisler tarafından paylı mülkiyete çevrilmediğini, bununla birlikte davacılar ve dava dışı diğer paydaşlar 118 adet payları sebebiyle, elbirliği mülkiyetinden ya da paylı mülkiyetten doğan haklarını şirkete karşı beyan etmediğini, işbu 118 pay sebebiyle pay defterine işlenmeleri yönünde herhangi bir talepte de bulunulmadığını, bu nedenlerle Şirketin genel kurullarına çağrılmaları da yasal olarak mümkün olmadığını, genel kurula katılmaları halinde genel kurulun alacağı kararlarda 70.000.000 payın içinde 118 pay sahibi olarak etkili olmaları da söz konusu olmadığını, …….. Ecza Deposu Ticaret A.Ş. de muris ……….’nun mevcut 118 TL. değerinde 118 hissesi, halen murisin üzerinde kayıtlı olduğunu, bu durum iştirak halinde mülkiyete konu olacağını, dolayısı ile mirasçılar TMK.701. ve müteakip maddelere göre, hep beraber hareket etmedikçe dava açamayacaklarını, bu bakımdan pay defterinde adları bulunmayan mirasçılar, dava açma haklarını, ancak hisselerini pay defterine kayıt ettirdikten sonra kazanabilir ya da tüm hissedarlar adına temsilci tayin ettirildikten sonra dava açabileceklerini, davacılar bu konuda şirketlere herhangi bir başvuru yapmadıklarını, bu nedenle “genel kurula alınmadık” şeklinde bir iddia doğru olmadığını, esasen bu bakımdan davacıların aktif husumet ehliyetleri bulunmadığından işbu davayı açmakta ehliyetleri de bulunmadığını, kanuni düzenlemelere göre davalı şirkette ortaklık sıfatını kazanmamış olan davacıların, Şirketin genel kurul toplantılarına çağrılmadıklarından ve ortaklık haklarını kullanamadıklarından bahisle genel kurulun iptali yönünde dava açmaları iyi niyetli olmadıklarının göstergesi olduğunu, dava tamamen kötü niyetli olarak açıldığını, Türk Ticaret Kanunu 445. Maddesi hükmüne göre Anonim Şirket genel kurul iptal öz davaları şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde açılabilir kesin yetki kuralı nedeniyle HMK. 114/ç maddesindeki düzenleme sebebiyle bu husus bir dava şartı olduğunu, bu durum göz önüne alınarak davalı müvekkili olan……… Ecza Deposu Ticaret Anonim Şirketi aleyhine açılan işbu davanın dava şartı eksikliği sebebiyle reddi gerektiğini, dava şartı yokluğu hususu kabul edilmediği takdirde davanın davalının ikametgah mahkemesinde açılacağını belirten HMK.6/1 hükmüne göre genel yetki kuralı sebebiyle davalı müvekkili olan……… Ecza Deposu Ticaret Anonim Şirketi aleyhine açılan davanın ayrılması ile dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, şirketin ticari itibarinin korunması için yayın yasağı konulmasını, kanun hükümlerine aykırı olarak ve gerçeğe aykırı olarak kötü niyetle açılmış olan işbu dava sebebiyle davalı Şirket maddi ve manevi olarak zarar gördüğünü, TTK.448/2 gereğice işbu davalı şirket için uygun görülecek nitelik ve miktarda teminatın yatırılmasını, yetkisizlik sebebiyle davanın reddine ilişkin talebimiz hakkında mahkemenin aksi kanaatte olması halinde, davacıların davada ileri sürdükleri kötü niyetli talepleri somutlaştırılmayarak kavram ve iddia kargaşalığı yaratmakta olduğundan ve diğer davalı şirketlerle HMK 57 anlamında dava arkadaşlığı söz konusu olmadığından, HMK.167 maddesine göre ayırma (tefrik) kararı verilerek ayrı bir esasa kayıt edilmesini ve ilgili Yönetmeliğin 219/2-3 maddesine göre harç alınmasını, davacıların iptal davası açmakta korunacak hukuki yararlarının bulunmaması sebebiyle dürüstlük kuralı ve sadakat borcuna aykırı nitelikte açılan işbu davanın dava hakkının kötüye kullanmasına örnek teşkil etmesi sebebiyle ve Türk Ticaret Kanunun 445 ve 446. maddelerindeki düzenlemelere göre davacıların dava açma hakları olmadığı gibi 447. maddenin düzenlemesine göre genel kurul iptal sebeplerinin de bulunmaması sebebiyle davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davacı yan davalı……… Ecza Deposu Ticaret A.Ş şirketinin de içinde olduğu 6 şirkete karşı genel kurul kararının iptali istemli dava açmıştır.
Davacı tarafça, davalı şirketin de içinde bulunduğu 6 tane şirkete karşı genel kurul iptali davası açılmış ise de Genel kurul iptali istemine ilişkin davalarda davalı sıfatı iptali istenen genel kurulu icra eden davalı şirket tüzel kişiliğine ait olduğundan ve huzurdaki davalıların her birinin farklı tarihlerde genel kurullarını icra ettiğinden, her bir şirket birbirinden bağımsız olarak tüzel kişiliğe haiz olduğu gerekçesi ile, yetkisiz mahkeme olan İstanbul Anadolu …….. Asliye Ticaret Mahkemesinin …….. Esas sayılı dosyanın 1. Celsesinde tefrik kararı verilerek, her bir davalı yönünden dava ayrı bir esasa kaydedilmiş, safahatta İstanbul Anadolu …….. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/09/2021 gün ve …….. esas …….. karar sayılı yetkisizlik kararı üzerine işbu dosya mahkememize intikal etmiştir.
Bilindiği üzere, açılmış bir davanın esasının incelenebilmesi (davanın mesmu, yani dinlenebilir olabilmesi) bazı şartların tahakkukuna bağlı olup bunlara dava şartları denir. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil davanın esasını girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Mahkeme, hem davanın açıldığı günde hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davanın mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir.
Davacının dava açmakta hukuki yararının bulunması da dava şartları arasında sayılmıştır. (HMK 114/1-h)
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 599. maddesine göre tereke iştirak halinde mirasçılara geçer. Elbirliği mülkiyeti hallerinden birisi de miras şirketi olup miras şirketinden bahsedilebilmesi için murisin terekesi üzerinde mirasçı sıfatını haiz birden fazla kişinin bulunması gereklidir. Miras şirketinin tüzel kişiliği yoktur. Terekeye dahil mal veya haklar üzerinde tüm mirasçılar iştirak halinde maliktir. Bu durum mirasın taksimine kadar devam eder. 4721 sayılı Yasa’nın 701/2. maddesi çerçevesinde bu mülkiyet ortaklığa ait olduğundan, terekeye dahil mal veya haklar üzerinde ortakların belli bir payı yoktur. Bu nedenle mirasçıların tümünün birlikte hareket etmesi gereklidir. Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca terekenin tümüne ait davaların bütün mirasçılar tarafından açılması gerekip ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Mirasçılardan birinin terekedeki mal ve haklara ilişkin olarak yalnızca kendi payı oranında dava açması halinde, böyle bir dava dinlenemez, zira, yalnız başına bir mirasçının iştirak halindeki tereke üzerinde tasarruf ehliyeti yoktur. Davacıların tek başına dava açma ehliyeti bulunmadığından, davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerekmiştir. (Yargıtay 11. HD. 2018/4926 Karar sayılı kararı, Yargıtay 23. HD. 2016/3337 Karar sayılı kararı)
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamına binaen; davacılar, davalı şirketlerin 23.03.2021 tarihinde yapılan genel kurullarında alınan kararların yok hükmünde olduğunu, ………. Ecza Holding A.Ş nin gruba hakim olduğunu davalılar arasında şirketler topluluğu ilişkisi olduğunu, davalı şirketin genel kurul toplantısına usule uygun davet edilmemeleri, oy kullanma ve bilgi edinme haklkarının ihlal edildiğini, mirasçı olarak genel kurula katılma hakları olduğunu, bu hakkın kullanmasının önüne geçilmesi için kasıtlı olarak hisse devirlerinin yapılmadığını iddia etmiştir. Davalı şirketin 70.000.000 TL tutarındaki 70.000.000 aret payından 118 TL değerindeki 118 payının Mütteveffa ……….’ na ait olduğu şirketin genel kurul toplantısı ve hazirun cetvelinden anlaşılmıştır. Davacılar murisleri ……….’ndan gelen miras hakkına dayanarak işbu davayı açmış oldukları, miras şirketinde davacılardan başka mirasçıların da bulunduğu, mirasçılardan bir kısmının terekedeki mal ve haklara ilişkin olarak yalnızca kendi payı oranında dava açması halinde, böyle bir davanın dinlenemeyeceği, miras şirketinin tamamı yer almadan bir kısım mirasçının iştirak halindeki tereke üzerinde tasarruf ehliyeti bulunmadığı, dava açmanın da bir tasarruf işlemi olduğu, davacıların aktif dava ehliyeti bulunmadığı, diğer mirasçıların davaya muvafakat vermesinin veya miras şirketine temsilci atanmasının sonucu değiştirmeyeceği, davacıların aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d maddesinde belirtilen husumete ilişkin dava şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla; davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın HMK 114/1-d ve 115/2. maddeleri gereğince aktif dava ehliyeti yokluğundan usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile eksik 21,40 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacılara iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/05/2022

Başkan …….
¸(e-imzalıdır)
Üye …….
¸(e-imzalıdır)
Üye ……
¸(e-imzalıdır)
Katip …….
¸(e-imzalıdır)