Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/890 E. 2023/173 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/890 Esas
KARAR NO : 2023/173

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/11/2021
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
KARAR YAZILMA TARİHİ : 21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilin … HİZMETLERİ A.Ş. Yenilikçi hizmet anlayışı, yüksek kalite standartları ve tüm talepleri karşılayacak geniş ürün yelpazesi sayesinde ortak hava yolları ile birlikte hava yolu endüstrisinde uzun yıllardır referans olmuş bir ikram hizmetleri şirketi olduğunu, davalı … İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Tur operatörlüğü faaliyetleri veren bu kapsamda kara, deniz hava yoluyla turist taşımak, taşıtmak toplu turist gruplarına yurt içinde ve dışında geziler tertip etmek ya da mukabil gezilerine aracılık etmek amacıyla kurulmuş bir şirket olduğunu, müvekkil şirket in davalı ile arasındaki mal hizmet tedariki sözleşmesi sebebiyle uzun süre boyunca davalının siparişi üzerine ve davalı adına çeşitli hava yolları firmalarının uçuşlarına catering servis hizmeti sağladığını, bu kapsamda, müvekkil şirket ABD Doları (USD) üzerinden belirlenen bedeller karşılığında sipariş konusu ürünleri tedarik etmiş ve taşıma hizmeti verdiğini, müvekkil şirketin söz konusu ticari ilişkiden doğan mal ve hizmet tedariki borcunu eksiksiz ifa etmesine rağmen davalı 28/09/2011 tarihinden beri borçlarını ödemediğini, toplam borç tutarının verilen mal ve hizmetlere karşılık düzenlenen faturalar üzerinden 15.463,21 USD olarak tespit edilmesine istinaden 15.03.2021 tarihinde Beyoğlu … Noterliği aracılığıyla … Yevmiye Numaralı İhtarname gönderilip davalıya 7 günlük ödeme süresi verilmiş aksi takdirde hukuki yollara başvurulacağı ihtar edildiği, resen gözetilecek nedenler ile davanın kabulüne, Küçükçekmece ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı icra dosyasına yapılan haksız itirazın iptaline, itiraza uğrayan tüm alacak ve faiz yönünden takibin devamına haksız ve hiç bir yasal dayanağı olmayan itirazı sebebiyle borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra ve inkar tazminatına hükmedilmesine, icra takibi başlatılırken yatırılan peşin harcın mahsubuna karar verilmesine vekalet ücreti ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A/11 uyarınca yargılama süresince yapılacak tüm yargılama giderlerinin Arabuluculuk ilk toplantısına katılmayan davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının var olduğunu iddia ettiğ ihak ve alacakların zaman aşımına uğradığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığını alacağa konu olarak gösterilen mal ve hizmetlerin müvekkile teslim edilmediğini, teslim hususunun kanıtlanması gerektiğini zaman aşımı ve husumet itirazın kabulü ile davanın öncelikle usulden , akabinde esastan reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 197,87 USD asıl alacak,197,87 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 20.999,75 USD alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davalı usulune uygun meşruhatlı davetiyeye rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.
Bilirkişi 10/09/2022 tarihli raporunda; Davacı şirketin 2008 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği bulunup bulunmadığının 2009-2010-2012-2013-2014-2015-2016-2017-2018-2019-2020-2021 yıllarına ait ticari defterler ve kayıtlarının sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, HMK 222 (5) maddesinde “Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” ifadesi yer aldığı, davalı tarafın 01.08.2022 tarihli defter inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin bulunmadığı, bu nedenle davalı tarafın ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, bu husustaki takdirin sayın mahkemenize bırakıldığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği cari hesap ekstresine ait 2011 yılında 21 adet ve KDV dâhil 15.556,84 USD tutarlı faturanın olduğu, davacı tarafın iş bu faturaların 15.463,21 USD tutarı üzerinden takibe geçtiği, faturaların açıklama kısımlarına fatura dönemlerinin belirtilerek … ibarelerinin yazıldığı, faturalar üzerine TCMB döviz alış kurunun yazıldığı, iş bu faturaların teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığından teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, davacı tarafın ayrıca sevk irsaliyeleri sunduğu, faturalar üzerinde sevk irsaliye bilgileri olmadığı, irsaliyelerin teslim alan ve teslim alan/kabin amiri kısımlarının imzalandığı, iş bu faturaların davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlenen ve kayıtlarına işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, davalı tarafın iş bu faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, “Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesi yer aldığı, davacı … Formu Bilgileri: Gelir İdaresi Başkanlığı, Bakırköy-İstanbul Vergi Dairesi Müdürlüğünün dosya muhteviyatına 11.11.2021 tarihli olarak yolladığı davacı şirkete ait 2011 yılı … form bilgilerinde, 2011 eylül ayında … FORMU davacı tarafın davalı tarafa ait 10 adet KDV hariç 17.764,00 TL tutarlı faturayı beyan ettiği, 2011 ekim ayında … FORMU davacı tarafın davalı tarafa ait 8 adet KDV hariç 14.300,00 TL tutarlı faturayı beyan ettiği, 2011 kasım ayında … FORMU davacı tarafın davalı tarafa ait 7 adet KDV hariç 7.735,00 TL tutarlı faturayı beyan ettiği, davalı … Formu Bilgileri: Gelir İdaresi Başkanlığı, Küçükçekmece-İstanbul Vergi Dairesi Müdürlüğünün dosya muhteviyatına 19.11.2021 tarihli olarak yolladığı davalı şirkete ait 2011 yılı … form bilgilerinde, 2011 eylül ayında … FORMU davalı tarafın davacı tarafa ait 10 adet KDV hariç 16.448,00 TL tutarlı faturayı beyan ettiği, 2011 ekim ayında … FORMU davalı tarafın davacı tarafa ait 2 adet KDV hariç 5.396,00 TL tutarlı faturayı beyan ettiği, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, 2008 yılı: davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2008 tarihli 167,27 USD – 187,83 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 28.12.2018 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 20.221,63 USD – 30.581,17 TL alacaklı olduğu, 2009 yılı: 07.11.2009 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 43.653,07 USD – 65.728,43 TL alacaklı olduğu, 2010 yılı: 31.12.2010 tarihinde davacı tarafın davalı tarafa -25,82 USD olduğu, 39,92 TL borçlu olduğu, 2011 yılı: 28.12.2011 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 20.463,21 USD – 38.652,96 TL alacaklı olduğu, 2012-2022 yılı: 19.04.2012-30.06.2022 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 15.463,21 USD – 257.756,25 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defter, kayıt, belge ve bilgilerini dosya muhteviyatına sunmadığı, davacı tarafın takip tarihi itibariyle 15.463, 21 USD asıl alacağı talep edebileceği, davacı tarafın Beyoğlu … Noterliğinin 15.03.2021 tarihli … yevmiye madde numaralı ihtarnamesi ile ihtarnamenin tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde davalı taraftan 15.463,21 USD tutarın ödenmesini talep ettiği, iş bu ihtarnamenin işyeri daimi çalışanına 17.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı tarafın 25.03.2021 tarihinde temerrüde düştüğü, davacı tarafın 29.04.2021 tarihinde takibe geçtiği, takdir sayın mahkemenize bırakılarak 25.03.2021-29.04.2021 tarihleri arasında USD mevduatına kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz oranları ile işlemiş faizin 52,61 USD olarak hesaplandığı, faiz detayı başlama tarihi 25.03.2021, bitiş tarihi 31.03.2021, gün sayısı 7 gün, oran % 3,5, 10,52 tutarında, başlamama tarihi 01.04.2021 , bitiş tarihi 29.04.2021 , gün sayısı 28 , oran %3,5, tutar 42,09 , toplam faiz : 52,61 olmakla, davacı tarafın takip tarihinden itibaren asıl alacağa kamu bankalarınca fiilen uygulanan azami yıllık faiz talebinin sayın mahkemeye bırakıldığı, tarafların tazminat, muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin mahkeme kanaatine bırakıldığını belirtmiştir.
Dava, taraflar arasında cari hesaba dayalı başlatılan Küçükçekmece … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında davalı tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali ve %20 icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacının sözleşme ilişkisi ve mal teslimine ilişkin ispat vasıtası getiremediği, delilleri arasında açıkça yemin delilinin de bulunmadığı, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacı tarafça davalıya catering hizmeti verildiğinden düzenlenen fatura alacağının tahsili talebiyle takip yapıldığı, fatura miktarları dikkate alındığında tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden alınan bildirim beyannameleri ve ticari defter ve kayırlarının incelenmesinde, davacının defterlerinin incelendiği ve ancak davalının defterlerini incelemeye sunmadığı, fatura beyannamelerinin ise birbiri ile uyumlu olmadığı, yine davacı tarafından sunulan irsaliye belgelerinde irsaliye bilgilerinin bulunmadığı bu şekilde tek başına hangi hizmet ve ya malın verildiğine ilişkin olduğunun anlaşılmadığı, anılan sebeplerle davacının sözleşme ilişkisi ve hizmet teslimine ilişkin iddialarını ispata yarar yazılı delil getiremediği, anlaşılmakla delilleri arasında açıkça yemin delilinin bulunması üzerine kendisine yemin delilinin hatırlatıldığı ve ancak verilen kesin süre içerisinde yemin metni sunmadığı görülmekle ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harcın davacı tarafça yatırılan 2.143,54 TL harçtan mahsubuyla fazla alınan 1.963,64‬ TL harcın istem halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 27.607,62 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davalı ve davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 21/02/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır