Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/857 E. 2022/1057 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/857 Esas
KARAR NO : 2022/1057

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/10/2021
KARAR TARİHİ : 10/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/12/2022
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin, dava dışı ……. Plastik San. Ve Tic. A.ş.’nin ortağı olduğunu, anılan şirketin, davacının babası olan ….. ile babasının bir kısım akraba ve arkadaşları tarafından 1980’li yılların başlarında kurulduğunu ve bir aile şirketi olduğunu, davacının babasının 01.11.2020 tarihinde vefat ettiğinden, ona ait %17’lik payın %3,1875’lik kısmının miras olarak davacıya intikal ettiğini, Şirket yönetiminin de, Bakırköy ….. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.11.2020 tarih, ….. sayılı mirasçılık belgesine istinaden, davacı müvekkilinin 06.01.2021 tarihli bir kararla pay defterine ‘ortak’ olarak kaydetme kararı verdiğini, davalının ise, dava dışı anonim şirkette kuruluştan sonra hisse alarak ortak olduğunu; 29.12.2011 tarihinden itibaren de bugüne kadar 10 yıl boyunca aralıksız olarak ‘yönetim kurulu başkanlığı’ yaptığını ve halen de hem ortak hem de yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalının, aynı zamanda davacının amcası olduğunu, davacı müvekkilinin, babası hayattayken aile geleneklerine de uygun olarak şirketle ilgilenmediğini, ancak babasının ölümü üzerine kendisi de pay sahibi haline gelince araştırma yapma lüzumu duyduğunu ve sonuçta davalı yönetim kurulu başkanının genel kurulca alınmış bir karar olmamasına ve hatta bazı yıllarda genel kurulca açıkça yasaklanmış olmasına rağmen, 2012 yılından itibaren şirketten ‘huzur hakkı’ adı altında muhtelif aralıklarla bugüne kadar yüksek miktarlarda paralar aldığının tespit edildiğini, esas sözleşmenin ilgili hükümleri ve yasal düzenlemeler bir arada değerlendirildiğinde; davalı yönetim kurulu başkanının genel kurul kararı olmaksızın 014 kodu ile beyan ederek ‘huzur hakkı’ adı altında 2012’den itibaren bugüne kadar şirketten çok miktarda para çektiği ve şirketi ciddi oranda zarara uğrattığı açık ve sabit olduğunu, davalının bu eylemi aynı zamanda ‘güveni kötüye kullanma’ (TCK, m. 155/2) suçuna vücut verdiğinden yahut en hafif haliyle haksız fiil niteliğinde olduğundan, aldığı paraları ve şirkete stopaj yoluyla ödettiği vergileri, tahsilat tarihlerinden itibaren avans faiziyle birlikte şirkete iade etmesi gerektiğini beyan ederek, davanın belirsiz alacak davası olarak kabulüne; fazlaya ve davalının başka eylemlerine ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davalının, dava dışı ……. Plastik San. Ve Tic. A.ş.’ne ait hesaplardan kendi hesaplarına 2012 yılından itibaren 014 kodu (huzur hakkı) ile aktardığı paralar ile stopaj yoluyla ödettiği vergiler dolayısıyla şirketin uğradığı zarara karşılık; tazminat miktarı tahkikatla tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırılmak üzere şimdilik 100.000,00.-TL’yi zarara sebebiyet veren her bir eylemin (tahsilatların) vukuu tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte anılan dava dışı şirkete ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkilinin dava dışı ……. Plastik San. Ve Tic. A.Ş nin ortağı aynı zamanda Yönetim Kurulu başkanı olduğunu, şirket Genel Kurulunca 2004-2005-2006-2008-2009-2010 ve 2011 yıllarında yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmemesi yönünde karar verildiğini, müvekkilinin bu yıllarda şirketten herhangi bir ödeme almadığını, 06/11/2012 tarihinde ……. Plastik San. Ve Tic. A.Ş. nin Olağanüstü Genel kurulu yapıldığını ve genel kurulda 4. Gündem maddesi olarak görüşülen ; şirkete bir genel müdür seçilmesi ve genel müdürü ücret ödenmesi buna ek olarak genel müdüre net satışlar’dan % 3 prim ödenmesi oylamaya sunulmuş ve genel müdür oybirliği ile prim ve ücret ödenmesi ise oy çokluğu ile kabul edildiğini, 2012 yılında alınan karardan sonra müvekkilinin şirketten ödeme almaya başladığını ve 15/03/2018 tarihinde tekrardan Olağanüstü Genel Kurul toplantısı yapıldığını ve toplantının 7. Numaralı gündem maddesi olarak görüşülen; 06/12/2012 tarihli Genel Kurulda alınan kararlardan 4. Madde tekrardan müzakere edilmiş oylama ile genel müdüre maaş ve net satışlardan % 3 prim ödenmesi oy çokluğu ile kabul edildiğini, müvekkiliin, 2012 tarihinde önce şirketten hiçbir ödeme almadığını, müvekkilinin almış olduğu ödemelerin tamamen Genel Kurur Kararlarına istinaden aldığını fazladan başkaca hiçbir ödeme almadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLER: Ticaret sicil kayıtları, genel kurul kararları, vergi kayıtları, Bakırköy ….. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.11.2020 tarih, ….. sayılı mirasçılık belgesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava dışı şirketin yönetim kurulu başkanı ve ortağı olan davalının şirkete vermiş olduğu zararların tespiti ve tazmini taleplerinden ibarettir.
Celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre, dava dışı ……. Plastik San. Ve Tic. A.ş.’nin yönetim kurulu üyelerinin …, … olduğu anlaşılmıştır.
Dosyaya sunulan 29/12/2011 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin ….. sayılı …. sayfa numaralı örneğinde, dava dışı ……. Plastik San. Ve Tic. A.ş.’nin 15/12/2011 tarihli olağan genel kurul kararının tescili ve ilanının talep edildiği, alınan 6 numaralı kararda, Yönetim kurulu üyelerine 2011 yılı için huzur hakkı ödenmemesine ve murakıba üücret ödenmemesine oy birliği ile karar verildiği görülmüştür.
Dosyaya sunulan Bakırköy ….. Sulh Hukuk Mahkemesinin 26.11.2020 tarih, …… sayılı kararda, Muris ……’un 01/11/2020 tarihinde vefat ettiği, 3 payın davacı … (eski ….) aidiyetine karar verildiği görülmüştür.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 05/10/2022 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu, esas itibariyle kusura dayalı bir sorumluluktur. Bu nedenle kusursuzluğunu ispat eden üye sorumluluktan kurtulur (TTK. m. 553). Kusur sorumluluğunun esasları zarar, kusur, hukuka aykırılık ve illiyet bağıdır. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun doğabilmesi için bu unsurların tümünün gerçekleşmesi gerekir (Necla Akdağ-Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 2008, s. 47).
Genel kusur sorumluluğundan farklı olarak TTK. m. 553 hükmü, kusursuzluğun ispatını karşı tarafa (yönetim kurulu üyelerine) yüklemiştir. Ancak bu istisna dışında yönetim kurulu üyelerinin sorumluluk şartları ile genel kusur sorumluluğunun şartları arasında bir fark bulunmamaktadır. Bir başka deyişle iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlaması gerekir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu açısından kusur karinesinin öngörülmüş olması (kusursuzluğun ispatının yönetim kurulu üyeleri üzerine bırakılması); iddia sahibinin, uğramış olduğu zararın miktarını, hukuka aykırılığı ve illiyet bağını ispatlama yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Daha açık bir ifadeyle yönetim kurulu üyelerinin kusursuz olduklarını ispat edememeleri durumunda, onların mutlaka sorumlu olmaları gerektiği anlamına gelmez. Bunun için ortada bir zararın, hukuka aykırılığın ve zarar ile hukuka aykırılık arasında illiyet bağının bulunduğunun ayrıca ispatlanması gerekir. Bu unsurlardan birisinin gerçekleşmemesi (kanıtlanamaması) halinde, sorumluluk doğmaz. Gerçekten de Yargıtay vermiş olduğu bir kararında, “… mahkemece, davacı tarafın iddiaları ile davalıların kusurlu olmadıkları önündeki savunmaları ayrı ayrı değerlendirilerek, bankanın bir zararının olup olmadığı, zarar varsa miktarı ile zararın meydana gelmesinde davalıların kusurlu olup olmadığı araştırılarak, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir…” ifadelerine yer vererek sorumluluk için zararın varlığını şart koşmuştur (Yargıtay 11. HD., E. 2003/11546, K. 2004/8255 sayı ve 14.9.2004 tarihli karar). Öte yandan TTK. m. 557/1 hükmüne göre: “Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur”. Hükümden de anlaşılacağı üzere, farklılaştırılmış – teselsül ilkesi, müteselsil sorumluluğun “birlikte verilen zarar” için söz konusu olabileceği, birlikte verilen zarar dışındaki sorumluların tek başlarına verdikleri zararlardan, sadece zararı verenin sorumlu tutulması gerektiği ve müteselsil sorumluların teselsül tavanına kadar, kusurlarına ve somut olay gerçeğine göre zararı tazmin etmeleri anlayışına dayanmaktadır. Başka bir deyişle aynı zarardan sorumlu olan yönetim kurulu üyelerinin her birinin dış ilişkide bireysel indirim sebeplerini ileri sürerek zararın kendilerine isnat edilebilecek miktarı ile sorumlu tutulmaları gerekir. Hiç kimse uygun illiyet bağına göre kendisinin sebep olmadığı zarardan sorumlu değildir. Bu nedenle her sorumlu, kendi şahsi defilerini ileri sürebilir. (Güzin Üçışık/Aydın Çelik, Anonim Ortaklıklar Hukuku, Ankara 2013, s. 518).
Anonim şirket yönetim kurulu üyelerinin devredilmez görev ve yetkileri arasında Muhasebe, finans denetimi ve şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli düzenin kurulması… Yönetimle görevli kişilerin, özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi… Pay, yönetim kurulu karar ve genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi….” hususları da girmektedir (TTK. m. 375). Bu görevler dikkate alındığında, şirkette yönetim kurulu üyeleri olan ve bu yetkilerine dayanarak şirket adına bir takım işlemler yapan davalıların, şirketi yönettikleri dönemde, şirketin defter ve kayıtlarının tutulmasından ya da en azından şirket adına almış oldukları ödemeleri şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlenmelerinden, ayrıca da kamuya bilgi yanlış bilgi verilmesi sonucu oluşan zararlardan sorumlu olmaları gerektiği açıktır. Dolayısıyla bütün bu hususlar dikkate alınarak, davalıların görev yaptıkları dönem itibariyle şirketin elde etmiş olduğu gelirlerin ve şirkete ödenen paraların usulüne uygun olarak şirketin menfaatlerine harcanmış olduğunun, menfaat temin etmek amacıyla şirket hakkında yanlış bilgilendirme yapılmadığının davalılar tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde basiretli davranma yükümlülüğünü ve yukarıda anılan yasa hükümlerini ihlal eden davalıların makul bir harcama sebebi gösteremedikleri bedellerden ve yanlış bilgi vermelere sonucu oluşan zararlardan sorumlu olmaları gerektiği açıktır. Bu konuda ispat yükü, şirketin hesap ve kayıtlarını tutan ve şirketi basiretli yönetmekle yükümlü olan davalılardadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacının temel iddiası, davalının yönetim kurulu başkanı sıfatıyla 2012 yılından beri, huzur
hakkı adı altında, haksız olarak ücretler tahsil etmek suretiyle şirketi zarara uğratmış olduğu
yönündedir. Genel kurulun devredilemez yetkileri arasında “yönetim kurulu üyelerinin… ücretleri
ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi” de yer almaktadır (TTK. m. 408/2-
b). Dolayısıyla yönetim kurulu başkan ve üyeleri ancak genel kurul kararıyla ücret, huzur hakkı
veya prim gibi mali hakları alabilirler. Dava konusu şirketin 06/11/2012 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı
incelendiğinde, toplantı gündeminin 4. maddesinde “Şirkete bir Genel Müdür seçilmesi ve genel
müdüre ücret ödenmesi buna ek olarak genel müdüre net satışlardan %3 prim ödenmesinin
oylamaya sunulduğu genel müdür kararının oybirliği ve genel müdüre prim ve ücret ödemesinin
ise oy çokluğu ile kabul edildi” şeklinde karar alındığı ve bu karar uyarınca dava dışı şirket tarafından Davalı …’a 19.12.2012 tarihinden 24.08.2021 tarihine
kadar Huzur Hakkı ve Maaş olarak ödemeler yapıldığı, bu ödemelere ait tahakkukların Muhtasar beyanname ile beyan edildiği,
davalıya dava konusu şirketin genel kurul kararı uyarınca, ücret ve prim ödendiği, tahsil edilen
ücret ve primlerde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığı,
her ne kadar alınan genel kurul kararında davalıya verilmesi gereken ücretin miktarı açıkça
kararlaştırılmamış olsa dahi, mali bilirkişi tarafından yapılan tespitlerde, davalıya takdir edilen primin miktarı, şirketin sürekli kar elde eden
bir şirket olması ile yine şirketin işlem hacmi ve cirosu dikkate alındığında, davalıya ödenen
ücretin makul bir ücret olduğu, davalının tahsil etmiş olduğu ücretlere uzun süreden beri herhangi bir itirazda
bulunulmadığı, ücretlerin usulüne uygun olarak ticari defterlere de işlendiği, TTK. m. 560 hükmü
uyarınca yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ancak son iki yıl ve istisnai olarak da beş yıllık
süre ile sınırlı olarak gidilebileceği hususları da dikkate alındığında, davacının iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.627,05 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
8-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekilinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
10/11/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır