Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/851 E. 2022/284 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/851 Esas
KARAR NO : 2022/284

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/10/2021
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafça Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı dosyasına itiraz edilerek takibin durmasına sebebiyet verildiği ve müvekkilinin zarara uğratıldığını, takip başlatıldıktan sonra asıl alacak tutarı olan 2.320,00 TL’lik ödeme yapılmışsa da, faiz, vekalet ücreti ve masraflar olmak üzere diğer alacak kalemleri hakkında ödeme yapılmadığını belirterek itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı borçlunun %100’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, davacının, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takipte ödenmeyen faiz, masraf ve vekalet ücreti yönünden İİK’nun 67.maddesi gereğince itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 2.319,16 TL asıl alacak, 530,71 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.849,87 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, durdurmaya yönelik bir kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Celbedilen icra dosyasında, dosya üzerinden yapılmış bir ödemeye rastlanılmamış ise de, davacı, davalı tarafın takibe konu asıl borca istinaden 07/10/2020 tarihinde 2.320,00 TL ödeme yaptığını beyan etmiş olup, davaya konu takibin 17/09/2020 tarihinde başlatıldığı, ödeme emrinin borçluya 08/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu tarafından 14/10/2020 tarihinde borca itiraz edildiği, ödeme emri tebliğinden önceki bir tarih olan 07/10/2020 tarihinde 2.320,00 TL’nin ödendiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Yasal dayanağını İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67.maddesinden alan itirazın iptali davası, alacaklının icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nın 66. maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlamayı amaçlamaktadır. Takip hukukundan doğan bu davada tespit edilecek husus, borçlunun icra takibine yapmış olduğu itirazında haklı olup olmadığının belirlenmesidir.
Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK m. 67/1). Alacaklı, alacağının varlığını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, özünde tahsil istemini de barındırmakla burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödeme iddialarının da nazara alınması zorunludur. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken bildirmiş olup olmamasına bakılmaksızın, bütün itiraz sebeplerini ileri sürebileceğinden mahkemenin borcun sonradan ödendiği itirazını araştırarak, ödemenin takip konusu alacakla ilgili olduğunu belirlemesi halinde alacaklının dava tarihi itibariyle talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, alacak miktarının takip ya da dava tarihindeki koşullara göre belirlenmesinin, itirazın iptali davasında hükmolunan miktar üzerinden tahsiline karar verilebilecek bir tazminat türü olan ve bağımsız bir dava konusu yapılamayan icra inkar tazminatının miktarına da etkili olacağı açıktır.
Benzer mahiyetteki bir dosyada yapılan istinaf üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin …. esas, …… karar sayılı ilamında; “henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede borçlunun itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu itirazın iptali davası açılmamış iken, itirazına konu borcu tamamen öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukuki yararı bulunmayacaktır. Zira, itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukuki yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi, takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukuki yararın mevcut olmayacağı kuşkusuzdur. (Yargıtay HGK nun 03/05/2017 gün 2017/11-80 E., 2017/889 K.; 18.04.2007 günlü ilamı)
Diğer yandan, icra takibine başlanılmasından sonra, itirazın iptali davasının açıldığı tarihten önce TBK 100. maddesine göre, yapılan ödemenin öncelikle işlemiş faiz, takip masraflarına mahsup edileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrıca, itirazın iptali yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce icra dosyası üzerinde işlem yapılamayacağından, icra takip tarihinden itibaren işleyecek faiz ve icra giderleri hakkında mahkemece bir karar verilmesi gereklidir.
Davacı icra takibini TBK m.100 uyarınca kısmi ödemelerin öncelikle işlemiş faiz, masraf ve ferilere mahsup edileceğini belirterek başlatmış olup, davada ise TBK m.100 hükmünün aksine, takip sonrası ödemenin asıl alacak için yapıldığını belirterek, işlemiş faiz ve fer’iler yönünden itirazın iptali talep etmektedir. Bu durumda mahkemece fer’iler yönünden sonuç doğuracak şekilde karar verilmesi gerekmekte olup, buna karşılık asıl alacakla ilgili yargılama yapılmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyecektir.
Öte yandan alacağın muaccel olması ile temerrüt birbirinden farklı olgulardır. VUK hükümlerince faturanın muhteviyatı belirlenmiş olup, fatura üzerinde yazılı bulunan vadenin alacağın muaccel olduğu tarihi göstermesi ve salt faturaya itiraz edilmeyerek ticari defterlere işlenmesi taraflarca kararlaştırılmış kesin vade olarak kabul edilemez. Somut olayda, faturaya dayalı alacak yönünden takip öncesinde bir temerrüt uyarısının bulunmadığı sabittir. Bu nedenle davacının takip öncesi işlemiş faize ilişkin talebi yerinde değildir. Bu durumda, davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü kabul edilerek, asıl alacağa takip tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar işleyecek takip sonrası faiz ile icra vekalet ücreti ve takip giderleri bakımından davalının itirazın iptaline ve takibin sadece bu kısım yönünden devamına karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.”şeklindedir.
Somut olay yönünden eldeki davada da, davacı tarafça başlatılan takipte asıl alacak miktarı, takip tarihinden sonra ancak ödeme emrinin tebliği ve borçlu itirazından önce 07/10/2020 tarihinde ödendiği davacı beyanında anlaşılmış olup, davalının fatura alacağı yönünden temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faiz talebi yerinde görülmemiş, asıl alacak ödenmiş olduğundan, asıl alacak üzerinden hükmedilen icra inkar tazminat talebi de yerinde görülmeyerek reddine karar verilmiş, davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü kabul edilerek, asıl alacağa takip tarihinden ödemenin yapıldığı tarihe kadar işleyecek takip sonrası faiz ile icra vekalet ücreti ve takip giderleri bakımından davalının itirazın iptaline ve takibin sadece bu kısım yönünden devamına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile davacının talebi olan 529,87 TL’yi aşmamak üzere takibin, asıl alacak 2.319,16 TL’ye takip tarihi olan 17/09/2020 tarihinden ödemenin yapıldığı 07/10/2020 tarihine kadar(davacı alacaklı talebini aşmamak üzere değişen oranlarda avans faiz oranında) takip sonrası faiz alacağı yönünden ve yine icra vekalet ücreti ile icra ferileri yönünden devamına,
Takip öncesi işlemiş faiz talebi bakımından davanın reddine,
Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 21,40 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 43,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
AAÜT gereğince hesap edilen 529,87 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 16/03/2022

Katip …

Hakim …