Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/82 E. 2022/25 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/82
KARAR NO : 2022/25

DAVA : Alacak, Alacak (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/08/2008
KARAR TARİHİ : 14/01/2022

MAHKEMEMİZ DOSYASI İLE BİRLEŞEN KONYA 2. ATM’NİN 2017/826 ESAS
2021/206 KARAR SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN;

DAVA : Alacak (İstirdat)
DAVA TARİHİ : 17/11/2017
KARAR TARİHİ : 07/04/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yurtdışında çalışan müvekkillerinden istediği an paralarını geri alabilecekleri ve yüksek oranda kar verileceği, taahhüdünde bulunarak davalı şirket temsilcileri tarafından 28/02/2000 tarihinde 109.550 DM para alındığını, aynı yöntemle binlerce gurbetçiden nakit para toplandığını, müvekkillerinin kısa bir süre sonra ihtiyaçları nedeniyle paralarını geri ödenmesini talep ettiklerini, ancak paranın ödenmediğini, davalıların BK, TTK, SPK, BK ve ilgili diğer kanunların açık hükümlerine aykırı davranarak müvekkillerinden para tahsil ettiklerini, SPK ve diğer kanun hükümlerine aykırı olarak hisse senetlerini izinsin halka arz ettiklerini ve izinsiz arıcılık faaliyetinde bulunduklarını, bu durumun SPK ve diğer resmi kurum raporlarından açıkça anlaşıldığını, şirket yöneticileri hakkında Konya ……. ACM de nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığını ve dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu, davacıların şirket ortağı yapılmasının mümkün olmadığını, davacılara hisse senedi teslim edilmediğini, davacılar ile davalı şirketler arasında kanuna uygun surette kurulmuş bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığını, davalı … ve yönetim kurulu üyelerinin diğer davalılar ile birlikte davacıların zararından sorumlu olduklarını belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla verilen 109.550 DM alacağın bugünkü karşılığı olan 106.982,96 TL den şimdilik 6.500,00 TL nin ödendiği tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, bu doğrultuda davacıların davalı şirketlerle kurulmuş geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, TTK, SPK , BANKALAR KANUNU ve diğer mevzuata aykırı şekilde kurulan yatırım şeklinin hükümsüzlüğüne, davalıların mal varlığı üzerine alacak miktarı kadar tedbir konulmasına, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili yazılı cevap dilekçesinde; Davalı … İnş Tarım A.Ş nin adresinin Konya da olduğunu belirterek yetki itirazında bulunduğu, davacıların davalı şirketlerde ortaklık payının bulunduğunu, davadaki ihtilafın da bu ortaklık ilişkisinden kaynaklandığını, davacının diğer davalılar …, … ve … arasında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, bu nedenle davalılar arasında mecburi ya da ihtiyari dava arkadaşlığı olmadığından, her bir davalı hakkındaki davanın tefrikine karar verilmesi gerektiğini, davacı ile davalı şirketler arasında ortaklık ilişkisi bulunduğundan TTK 329 ve 405 maddeleri gereğince hisse bedellerinin davacıya iade edilmesinin mümkün olmadığını, davacıların ödedikleri bedel karşılığında davalı şirketlere ortak olduğunu, SPK mevzuatına aykırı bir işlemim söz konusu olmadığını, hileli bir durumun bulunmadığını, davacının davayı yaklaşık 8 yıl sonra açtığını, hile iddiasının hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiğini, öte yandan haksız eylem kuralları gereğince de verdiğini geri alma yönündeki talebin 1 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerektiğini, haksız fiil kurallarına istinaden de hak düşürücü sürenin gerçekleştiğini, davacı taleplerinin BK 126 maddesi gereğince zamanaşımına uğradığını, şirketler dışındaki davalıların TTk 336 maddesi gereğince sorumluluğunun söz konusu olamayacağını belirterek davanın reddine talep etmiştir.
BİRLEŞEN KONYA 2. ATM’NİN 2017/826 ESAS 2021/206 KARAR SAYILI
DOSYASI YÖNÜNDEN;
Davacı taraf vekili dava dilekçesi ile özetle; Müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkili davacı tarafa iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu ‘na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK ‘na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığından bahisle diğer davalı gerçek kişi … ‘in de şirket veya şirketlerin yöneticilerinden olması nedeniyle müvekkili davacı tarafı zarara uğrattıklarından ve müvekkili davacı tarafa karşı sorumlu olduklarından ve Bakırköy ……. Asliye Ticaret Mahkemesinin …… Esas sırasında kayda alınmış ortak olunmadığının tespiti ve alacak davalarının derdest olduğunu, eldeki işbu davayı nominal değerin üzerindeki fazladan yapılmış tahsilatlar için açtıklarından bahisle müvekkilinin yatırdığı 62.918 EURO dan 55.300 EURO nun nominal üstü olduğundan bahisle nominal üstü müvekkilinden tahsil edilen 55.300 EURO nun ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …… vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davacı tarafın hem ……. Holding A.Ş. ‘nin hem de ……. İnşaat A.Ş. ‘nin pay defterinde kayıtlı ortak olduğunu, TTK 417. maddesi gereğince şirket pay defterinde kayıtlı hisse senedi sahibi olması nedeniyle davacı tarafın şirket ortağı sıfatını kazandığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin mümkün olmadığı gibi şirketin de kendi paylarını temellük etmesinin (edinmesinin) de mümkün olmadığını, davacı tarafın şirket ortağı olduğuna dair elinde halen varsa hamiline hisse senetlerini üçüncü şahıslara devretme hakkının olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, bu iddianın bağlayıcı yazılı belge ile ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, davacı tarafın dayandığı belge veya belgelerdeki imzaların müvekkili şirketle veya şirketlerle hiç bir ilgisinin olmadığını, belge veya belgelerdeki imza veya imzaların müvekkili şirket veya şirketlerin yetkililerine ait olmadığını, belge veya belgelerin içeriğini kabul etmediklerini, bu belge veya belgelerde dahi şirket hisse senedi alındığının yazılı olduğunu, bu belge veya belgelerin delil değerinin olmadığını, davacı tarafın hata veya hileye maruz kaldığı ile ilgili talep ve beyanlarının Borçlar Kanununun 31. maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle dinlenemeyeceğini, kaldı ki müvekkili şirketin veya şirketlerin davacı tarafa yönelik hata veya hile olgusu içerir bir davranışının olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her hangi bir para vermediğini, sunulan delillere göre davacı tarafın şirket paylarını üçüncü kişilerden edindiğini, davacı tarafın iyi niyet kurallarına aykırı davranarak işbu davayı açtığını, davacı tarafın üçüncü kişilerden aldığı şirket hisseleri nedeniyle şirketin kâr ve zararına ortak olduğunu, iyi niyet kurallarına aykırı davranamayacağını, ayrıca Borçlar Kanununun 126. maddesi gereğince şirket ile ortaklar arasındaki davaların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, varsa davacı tarafın dayandığı belgelerde geçen düzenleme tarihinden veyahut bir an için iddianın doğruluğu halinde bile iddiaya konu paranın verildiği tarihten dava tarihine kadar zaman aşımı süresinin geçtiğini, hatta olayda uygulanması mümkün olmayan sebepsiz zenginleşme ile ilgili Borçlar Kanununun 66. maddesindeki bir yıllık ve on yıllık zaman aşımı sürelerinin de geçtiğini, yine haksız fiiller ile ilgili zaman aşımı süresinin dahi geçtiğini, davacı tarafın iddialarını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, kaldı ki müvekkili şirketten veya şirketlerden döviz olarak para istenemeyeceği gibi faiz de istenemeyeceğini, davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığından bahisle davanın öncelikle hak düşürücü süre veya zaman aşımı yönlerinden bunlar olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; Davalı şirket adına verilen cevap dilekçesindeki hususları tekrarla davalı şirketin veya şirketlerin eski ve/veya halen yöneticilerinden olan gerçek kişi müvekkilinin, şirket yöneticisinin sorumluluğu kuralı gereğince herhangi bir sorumluluğunun olmadığını ve davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığından bahisle davanın öncelikle hak düşürücü süre veya zaman aşımı yönlerinden bunlar olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davalı şirketler ile davacılar arasında geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili istemine ilişkindir ilişkindir.
Konya …… Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/04/2021 tarih …… esas …… karar sayılı dosyası 14/10/2021 tarihinde kesinleşerek mahkememiz dosyası ile birleştirilmiştir.

Mahkememizden verilen 27/09/2012 tarih ve …… Esas ….. sayılı kararı Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 17/11/2020 tarih ve ……. Esas …… Karar sayılı ilamıyla bozulmakla yukarıda belirtilen esas sayılı sırasına kayıt olmuştur.
Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin 17/11/2020 tarih ve …… Esas …… Karar sayılı ilamında; 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmü düzenlenmiş, aynı Kanun’un 52/1-h maddesinde de işbu hükmün yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hükme bağlanmıştır.
Bu durum karşısında, mahkemece taraf iddia ve savunmalarının Sermaye Piyasası Kanunu ve anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek üzere kararın re’sen bozulmasına karar vermek gerektiğinden Dairemizin 29.04.2019 tarih….. Esas, …… Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak, yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle mahkeme kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir. (2) Bozma sebep ve şekline göre davalılardan …, … ve … vekilinin karar düzeltme istemlerinin incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle Dairemizin 29.04.2019 tarih …… Esas, ……. Karar sayılı bozma ilamının kaldırılarak hükmün açıklanan gerekçeyle re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılardan …, … ve … vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin, temyiz ilam ve karar düzeltme harcının karar düzeltme isteyen davalılara iadesine, 17.11.2020 gününde oyçokluğuyla karar verilmiştir.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, birleşen Konya …… ATM’nin …… esas …….. karar sayılı dosyası ve Yargıtay ilamı içeriğine göre; asıl ve birleşen dava yönüyle, bozma ilamında da geçtiği gibi, 07.12.2019 tarih, 30971 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7194 sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’nun 41. maddesinde 25/3/1987 tarihli ve 3332 sayılı Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler ile 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici maddenin eklendiği belirtilmiş olup, işbu geçici 4. maddede ”31.12.2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29.06.1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez. Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” hükmüne istinaden her iki dosya bakımından da taraflar arasında ortaklık ilişkisinin kurulduğu ve dava türünün de geçici 4. Madde kapsamında bulunduğu anlaşılmakla anılan yasal düzenlemeye istinaden asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Asıl ve birleşen dava yönüyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Asıl dava yönünden:
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacılar tarafından yatırılan 87,80 TL harcın mahsubuyla bakiye 28,50 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan 14,00-TL başvurma harcı, 87,80-TL peşin harç, 2,30-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 104,10-TL’nin davalılar ……. Holding A.Ş. ve ……. İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından posta/ tebligat/ bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 126,70-TL yargılama giderinin davalılar ……. Holding A.Ş. ve ……. İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacıların kendisini yargılamada vekille temsil ettirmesi nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00-TL ücreti vekaletin davalılar ……. Holding A.Ş. ve ……. İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına, kullanılmayan bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde yatırana iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacılar tarafından peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Birleşen dava yönünden;
1-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harçtan peşin alınan 4.269,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.210,08 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
2-Davacılar tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 4,269,38-TL peşin harç, 4,60-TL vekalet harcı olmak üzere toplam 4.305,38 TL’nin davalılar ……. Holding A.Ş. ve ……. İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
3-Davacılar tarafından posta/ tebligat/ bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 3.188,60-TL yargılama giderinin davalılar ……. Holding A.Ş. ve ……. İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
4-Davacıların kendisini yargılamada vekille temsil ettirmesi nedeniyle yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 25.869,50 TL ücreti vekaletin davalılar ……. Holding A.Ş. ve ……. İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş. (…)’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacılara iadesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacılar tarafından peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yokluğunda davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/01/2022

Katip …
(e-imzalıdır)

Hakim …
(e-imzalıdır)