Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/803 E. 2023/385 K. 11.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/803 Esas
KARAR NO : 2023/385

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 05/10/2021
KARAR TARİHİ : 11/04/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … yönetimi, davalı firma … bina’dan almış olduğu bir takım mal ve hizmetler karşılığında davalı firma müvekkil yönetimden alacaklı konumuna geldiğini, bu alacağa karşılık ise o dönemde görevde bulunan yönetici dava dışı … kat Malikleri Kanunu’nun 35. Maddesi uyarınca davacı sitenin genel kurulunda kendisine verilmiş bir yetki olmamasına rağmen davalı firma lehine 29/04/2020 vadeli 200.000-TL 29/03/2020 vadeli , 200.000-TL , 29.05.2020 vadeli 250.000-TL bedelli 3 adet kambiyo senedi düzenlediğini, öncelikle senetlerin yetkisiz yönetici tarafından tanzim edilmiş olması sebebiyle geçersiz olduğunu , davacı site yönetiminin Genel Kurulu’ndan yetki alınmaksızın eski yönetici tarafından düzenlenen dava konusu senetlerin geçersiz olduğundan, geçersiz ve hukukiliği olmayan iş bu senetlere dayalı olarak başlatılan Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo icra takibinin hukuksuz olduğunu müvekkil site yönetiminden icra marifetiyle zorla yapılan tahsilatların da hukuksuz olduğunu müvekkile istirdadı gerektiğini, taraflar arasında hizmet ilişkisi devam ederken avans mahiyetinde verilen senetler karşılığı tutarı kadar fatura tanzim edilemediğini ve karşılığı mal hizmet alınmadığını, davanın kabulü ile yetkisiz kişi tarafından tanzim edilen kambiyo senetlerinin geçersizliğinin tespiti ile müvekkilden icra tehdidi altında fazladan tahsil edilen 90.431,74 -TL ‘nin iş bu tutara bağlı olarak yin icra tehdidi altında tahsil edilen avukatlık ücreti, faiz , tahsil harcı ve diğer ferilerin tamamının tahsil edildiği tarihten itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan istirdadına ve müvekkile iadesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı … yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkil tarafından kesilen bütün faturalar ve davacı tarafından bütün yapılan ödemelerin ticari defterlere işlendiğini, müvekkil şirket ile davacı site yönetimi arasındaki cari hesap dökümünü ibraz ettiklerini, ibraz edilen cari hesap bilgisinden görüleceği üzere müvekkil şirketin davacı yandan alacağı 651.095,57-TL olup davacı site yönetimi başkanı tarafından bu alacağa istinaden senet verildiğini, dava dilekçesinde belirtilen 31/03/2020 tarihli 79.130,49-TL bedelli faturanın sözleşmenin fesih tarihinden sonra kesildiği sebebiyle iade edildiği hususunun kabul edilemeyeceğini, haksız davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasında hizmet alımı ilişki olduğundan bahisle verilen bonoların dayanak olduğu icra takip dosyasında davacıdan fazla tahsil edilen bedelin iadesi talepli davadır.
Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Dava tarihi olan 05/10/2021 tarihinden önce, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k bendinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi “tüketici”, 3/ı bendinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem “tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde de görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda dosya üzerinde yapılan inceleme ve yapılan araştırmalar neticesinde; davacının tacir olmadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle uyuşmazlığı çözmede mahkememiz görevli değildir. Uyuşmazlığa konu bonoların davalıdan alınan hizmet karşılığından düzenlendiği dikkate alınarak, ticari olmayan eldeki davada davacının tüketici sıfatına haiz olduğu anlaşılmakla, görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olup, Tüketici Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda re’sen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. .11/04/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.