Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/794 E. 2022/209 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/794 Esas
KARAR NO : 2022/209

DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/09/2021
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/03/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 23/05/2016 tarihli devredeni davalı, devralanı müvekkilinin olduğu fizik tedavi rehabilitasyon ünitesi hizmet alım sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmede devralan taraflardan ……..’nun devralan olarak hak, yetki ve borçlarını müvekkiline devrettiğini, davacının sözleşmeye güvenerek davalının talebi ile ruhsat alınması için danışmanlık hizmetini yerine getirdiğini, davalıya Eyüp ….. Noterliği’nin 02/05/2018 tarihli ihtarı ile müvekkilinin işinin başına geçerek müsade edilmesini istendiğini, davalının Bakırköy …. Noterliği’nin 04/05/2018 tarihli ihtarı ile sözleşmenin bayilik tarafından onaylanmasının reddedilmesi sebebiyle 03/06/2016 tarihinde karşılıklı feshedildiğini, davacının buraya hiçbir harcaması ve emeği olmadığını ileri sürdüğünü, aslı olmayan bahanelerle müvekkilini ticari kârından mahrum ettiğini, harcamaların bir kısmının doğrudan müvekkili tarafından yapıldığını, sözleşmenin feshedildiği ileri sürülen tarihten sonra …… ile davalı arasında abonelik sözleşmesi imzalandığını ve sözleşmede irtibat ad soyad olarak müvekkilinin isminin yazıldığını, sözleşmenin altının kaşelenip davalı tarafından imzalandığını, davalının haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilinin işyerine girmesinin engellediğini ve sözleşmeden kaynaklanan menfaatlerini ihlal ettiğini, müvekkilinin emekli olduktan sonra tüm parasını bu iş için harcadığını, bu nedenle ailesi ve çevresiyle ilişkilerininde bozulduğunu belirterek yapmış olduğu harcamalar ve mahrum kaldığı kazanç nedeniyle uğradığı zararlar yönünden fazlaya ilişkin talep ve haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 150.000,00 TL maddi tazminat, 50.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davacının talep ve dava haklarının zamanaşımına uğradğını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiğini, davacı ile müvekkili arasındaki ilişkinin 04/05/2018 tarihinde bittiğini, taraflar arasında düzenlenen 23/05/2016 tarihli sözleşmenin işlerlik kazanması ve geçerli olması için İstanbul Valiliği il sağlık müdürlüğüne bildirilerek onay istendiğini, ancak iş bu kurum tarafından onay verilmeyerek reddedildiğini, şifahi olarak sözleşmenin geçersiz olduğu ve feshedildiği konularında tarafların anlaştığını, davacının müvekkili şirket ile fizik rehabilitasyon merkezi kurulmasında ücret karşılığı iş takibi yapmak için anlaştığını ve resmi evrak işleri ürün tedariki konularında yardımcı olmayı kabul ettiğini, fizik tedavi ünitesi tam olarak kurulmadan davacının kendi bulduğu doktor vasıtasıyla ruhsat almaya çalıştığını, doktorun işbaşı yapmayıp sadece diplomasından faydalanılacağının davacı tarafından bildirilmesi ve doktor gelmeden hasta girişi yapmak istemesi gibi usulsüz ve yasaya aykırı davranışları sonucu davacı ile tüm ilişkilerin kesildiğini, davacının sunduğu belgelerin müvekkili şirket ile bir bağı ve ilgisi bulunmadığını belirterek davacının maddi manevi tazminat taleplerinin reddini istemiştir.
Dava, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle talep edildiği iddia olunan maddi manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Tarafların tacir araştırması için yazılan müzekkere cevabında davacının 2.sınıf tüccar olup, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, incelenen beyannamelerde de sözleşmenin yapıldığı tarihlerde davacının VUK 177.maddesinde belirtilen sınırı aşmadığı, ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre ise gerçek kişi tacir işletme kaydının bulunmadığının bildirildiği görülmüştür.
6102 sayılı yeni TTK 11.maddesine göre ticari işletme tanımı yapılmış olup, ticari işletme ile esnaf arasındaki sınır Bakanlar Kurulunca çıkartılacak kararnamede gösterilir hükümleri bulunduğundan, 21/07/2007 tarih 26589 sayılı resmi gazetede yayınlanan 2007/12362 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile esnaf, sanatkar ve tacir sanayici ayrımı belirlenmiştir.
Bu belirlemeye göre VUK 177.maddesinde belirtilen hadlerden 1. ve 3. bendindeki konularda faaliyette bulunanların yarısını, 2.bendindeki faaliyetlerde bulunanların tamamı dikkate alınarak bu rakamları aşanlar Tacir olarak kabul edilmiştir. Davalının bildirmiş olduğu gayrisafi hasılatı vergi beyannamesine göre esnaf olarak kabulü gerekmektedir.
Nitekim, benzer mahiyetteki dosyalarda verilen görevsizlik kararlarının istinaf ve temyizi üzerine Bölge Adliye Mahkemeleri Ve Yargıtay kararlarında ikinci sınıf tüccar olduğu bildirilen kişi hakkında işletme defteri tutması nedeniyle değerlendirmenin gelir gider tablosuna göre belirleneceği içtihat olunmuştur.
Örnek olarak belirtmek gerekirse Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin …… esas, …. karar sayılı ilamında, Antalya ……. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararında davalının ikinci sınıf tüccar olduğu bildirilmekle her iki tarafında tacir olduğu belirtilerek ticaret mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin verilen kararı “her ne kadar davacı tacir ise de, davalının gerçek kişi olduğu ve tacir olmadığı” belirtilerek asliye hukuk mahkemesini yargı yeri olarak belirlemiştir.
Yine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin ….. esas, …. karar sayılı ilamında İzmir ……. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “….Mahkememiz davalısının dosyaya kazandırılan müzekkere cevaplarına göre ticaret sicil nezdinde tacir kaydının olmadığı, vergi dairesinden gelen yazı cevabına göre ise işletme defteri tutmasına rağmen 2021 yılı gelir ve gider tablosuna göre belirlenen sınırın üzerinde gelir elde etmediği anlaşıldığından davalının iş bu uyuşmazlık yönünden tacir olmadığı kanaatine varılarak Asliye Hukuk mahkemesinin görevli olduğundan” bahisle vermiş olduğu görevsizlik kararını davalının vergi dairesi cevabında işletme defterine göre kayıtlarını tutup, ikinci sınıf tüccar olduğu açıklamasına göre davalının işletme defteri tutup, gelir gider tablosuna göre belirlenen sınırın üstünde gelir elde etmediği belirlenerek yapılan tacir araştırmasına istinaden verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun nitelikte olduğunu belirterek istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
Bir başka emsal dosyada Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin ….. esas, …… karar sayılı ilamında, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin “…Ankara Ticaret Sicil Memurluğu ve Yenimahalle Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün cevabi yazılarında davacının ticaret sicilinde kaydının bulunmadığı, 2017, 2018, 2019 ve 2020 dönemlerinde ikinci sınıf tüccar sıfatıyla işletme hesabı esasına göre defter tuttuğunun bildirildiği görülmüştür. Buna göre davacının işletme hesabı esasına tabi vergi mükellefi olan esnaf olduğu, bir başka deyişle tacir olmadığı anlaşılmaktadır.” gerekçesiyle vermiş olduğu görevsizlik kararının istinafı üzerine yapılan yargılamada “kimlerin tacir sayıldığı konusunda 6102 sayılı TTK’nun 11. ve devamı maddesi hükümlerine göre değerlendirme yapılmalıdır. Buna göre ve mahkemece de yapılan araştırma sonucunda davacının işletme hesabı esasına tabi vergi mükellefi olup, esnaf niteliğine haiz olduğu ve tacir olmadığı anlaşılmaktadır.” denilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Yukarıda alıntılanan ve daha başka da güncel Yargıtay ve Bölge Adliye Mahkemeleri kararlarında ittifakla tacir araştırmasının 6102 sayılı TTK’nun 11.maddesine göre yapılması gerektiği ve vergi dairesi cevabi yazısında ikinci sınıf tüccar olduğu bildirilen ve işletme defteri tutan kişilerin tacir olup olmadığı hususunun belirtilen Bakanlar Kurulu kararındaki usule göre gelir gider tablosundaki sınırın üzerinde gelir elde edip etmediğine göre belirlenmesi gerektiğini içtihat etmişlerdir.
Somut uyuşmazlık yönünden de yapılan araştırmada, davacının 2.sınıf tüccar olup, işletme hesabı esasına göre defter tuttuğu, incelenen beyannamelerde de sözleşmenin yapıldığı tarihlerde davacının VUK 177.maddesinde belirtilen sınırı aşmadığı, ticaret sicil müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabına göre ise gerçek kişi tacir işletme kaydının bulunmadığı, sonuç olarak davacının tacir olmadığı anlaşıldığından, davada görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/02/2022

Katip …

Hakim …