Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/785 E. 2023/575 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/785 Esas
KARAR NO : 2023/575

DAVA : Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
DAVA TARİHİ : 28/09/2021
KARAR TARİHİ : 23/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin 12/04/2013 tarihinde satıcı sıfatını haiz … ( … Oto/Davalı ) ‘nden … model, … şasi numarlaı … marka ve model aracı satın aldığını, müvekkil şirketin dava konusu aracı satın almış olduğu tarihten arıza tarihine kadar aracın periyodik bakımlarını zamanında yetkili servis nezdinde yaptırdığı ve aracı daima dikkatli ve özenli kullandığı, lakin aracın 03/06/2021 tarihinde yaklaşık saatte 100 KM hız ile seyir halinde iken aniden durduğu ve tekrar çalışmadığı, akabinde aracın derhal çekici çağrılarak … Oto yetkili servisine götürüldüğü, yetkili servis tarafından yapılan ekspertiz ve inceleme neticesinde araç motorunun kilitlendiği ve motorun bütün olarak değişmesi gerektiği bilgisinin müvekkil şirkete verildiği motor değişimi için müvekkil şirketten 22,900 Euro talep edildiği, araçtaki mevcut arızanın kullanıcı hatasından kaynaklı bir arıza olmadığından müvekkil şirket tarafından … Oto’dan başvuru konusu aracın ücretsiz olarak onarılması ya da ayıpsız misliyle değiştirilmesi talep edildiği, ancak Borusan Oto müvekkil şirketin araçtaki ayıbı kabul etmeyerek taleplerini reddettiği ve yerine getirmediği, aracın hala ayıplı vaziyette ve yürümez halde olduğunu, talep ve seçimlik haklar ve ıslah hakkı saklı olmak kaydıyla davanın kabulüne, öncelikle dava konusu aracın gizli ayıplı olduğundan aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesine, ayıpsız misliyle değişiminin mümkün olmaması yahut talebinin kabul edilmemesi halinde aracın ücretsiz olarak onarımına ve onarımın araçta değer kaybı meydana getirmesi halinde değer kaybının araç teslim tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline, araçtan mahrum kalınan süre için kira bedeli nedeniyle zarara uğrayan müvekkil şirketin şimdilik 28.674-TL maddi zararının ilk kira bedeli ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tazminine yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın 12/04/2013 yılında müvekkil şirketten satın aldığını iddia ettiği, dava konusu ihtilafın her iki tarafı tacir olan taraflar arasında gerçekleştirildiğini araç alım satımından kaynaklanmakta olup, bu yönüyle ticari bir satış işlem ve ilişkisi söz konusu olduğunu, buna göre 1 temmuz 2012 tarıhında yürürlüğe girmiş olan 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu ‘nun ” Ticari satışlar ve mal değişimi ” başlıklı 23/I hükmü uyarınca, anılan maddede öngörülen özel durumlar saklı kalmak kaydıyla, tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde Türk Borçlar Kanunu ‘nun satış sözleşmesi ile mal değişimine ilişkin hükümlerinin uygulanacağının öngörüldüğü ve 662 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu ‘nun 25/IV hükmünde öngörülen özel zamanaşımı düzenlemesinin yürürlükten kaldırıldığını, davacı tarafın yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığı bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, Ticari alım satım işlemlerinde alıcının ihbar ve ayıp yükümlülüğü uyarınca mevzuatta belirtilen süre içerisinde ve usulüne uygun olarak satıcıya ayıp ihbarının yapılması gerektiği aksi halde dava hakkının ortadan kalkacağı Yargıtay içtihatlarınca da sabit olduğu davanın zamanaşımı sebebiyle usulden reddine, haksız ve mesnetsiz ve davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi 07/07/2022 havale tarihli raporunda; Dava konusu … plakalı *…* şasi numaralı otomobilin motorunda meydana gelen arızanın imalata veya kullanıma bağlı olup olmadığının tespit edilebilmesi için, aracın motorunun taşıt gövdesinden ayrılıp, söküm işleminin gerçekleştirilmesi gerektiğini, tarafımca gerçekleştirilen incelemede otomobilin motorunun çalışmaz durumda olduğu ve henüz onarım amacıyla herhangi bir işlem yapılmadığı görüldüğü, motorun sökülerek incelenmesine müteakip arızanın kaynağı ve imalata veya kullanıma dayalı olup olmadığı hususlarına dair mütalaanın gerçekleştirilebileceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Bilirkişinin 18/04/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda; davaya konu … plakalı, *…* şasi numaralı otomobilin üretim kaynaklı GİZLİ AYIPLI MAL olarak değerlendirilmesi gerektiği, aracın onarımı için ödenmesi gereken bedelin iş bu rapor tarihinde 250.000-TL mertebesinde olduğu, davacı yanın uğramış olduğu araçtan mahrum kalma bedelinin KDV dahil 18.750-TL olduğu , otomobilin model yılı ve kullanılmışlık düzeyi göz önünde bulundurulduğunda motorunun bütünüyle değiştirilmesi nedeniyle ikinci el piyasa değerinde azalma olmayacağı görüşlerini bildirir rapor sunulduğu anlaşılmıştır.
Dava, davacı tarafça satın alınan 2013 Model … şasi numaralı … marka araçta meydana gelen arıza nedeniyle aracın ayıpsız misliyle değiştirilmesi, mümkün olmaması halinde ücretsiz onarımı ve onarım nedeniyle araçta meydana gelecek değer kaybının ödenmesi ve ayıptan ötürü araçtan mahrum kalınan süre boyunca araç mahrumiyet bedeli/zararı olarak muadil araç kira bedelinin ödenmesi taleplerine ilişkindir.
Eldeki dava kapsamındaki yasal düzenlemeler incelendiğinde;
Ayıplı mal, 6502 sayılı TKHK’nun 8inci maddesinde “(1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir.
(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı tarafından veya onun sorumluluğu altında gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa söz konusu olur.” şeklinde tanımlanmıştır.
Ayıplı maldan sorumluluk, aynı kanunun 9. maddesinde; “(1) Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür. (2) Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
Ayıplı mal halinde ispat yükü, 6502 sayılı kanunun 10. maddesinde; “(1) Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor ise uygulanmaz. (2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz. Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik hakları saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Tüketicinin seçimlik hakları aynı yasanın 11. maddesinde; “(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
(2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.
(3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.
(4) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu talebin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi zorunludur. Ancak, bu Kanunun 58 inci maddesi uyarınca çıkarılan yönetmelik eki listede yer alan mallara ilişkin, tüketicinin ücretsiz onarım talebi,yönetmelikte belirlenen azami tamir süresi içinde yerine getirilir. Aksi hâlde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.
(5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir.
(6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yine, 6098 sayılı TBK.’nun 219-(1) maddesinde; “satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğe aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerinin ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur” aynı maddenin ikinci fıkrasında; “satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur” düzenlemesi yer almaktadır.
6098 sayılı TBK.’nun 223. maddesinde; “alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.
Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır”.
6098 sayılı TBK.’nun 231. maddesinde; “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak iki yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz.
Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz”.
Satışa konu malın garanti süresi yasada öngörülen zamanaşımı süresinden daha uzun bir süre ise, o taktirde garanti süresinin sonuna kadar ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanılarak dava açılabilir. Bu arada belirtmek gerekir ki, satıcının alıcıya garanti vermiş olması hali hiçbir surette 6098 sayılı TBK. 223. maddesinde yer alan ayıp ihbar sürelerini asla ortadan kaldırmaz. TBK. 223. maddede belirtilen ihbar süreleri hak düşürücü süre niteliğindedir. İğfal (ağır kusur) halinde ise zamanaşımından söz edilemeyeceği 6098 sayılı TBK. 231-son maddesinde hükme bağlanmıştır. TBK. 231-son madde hükmüne dayanılabilmesi için alıcının, satıcının hilesi veya kandırması nedeniyle zamanında dava açmasının önlenmesi gerekir. Başka bir anlatımla malın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve bunun gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi tek başına iğfal olarak değerlendirilemez.
Açıklanan yasal mevzuat ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının dava konusu aracı 12/04/2013 tarihinde davalıdan satın aldığı, 03/06/2021 tarihinde ilk arızasının meydana geldiği, her ne kadar bilirkişi tarafından araçta gizli ayıp oduğu tespit edilmiş ise de ; TBK.’nun 231. maddesi; “satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak iki yıl geçmekle zamanaşımına uğrar” şeklinde düzenlenmiş olup dava konusu talep bakımından iki yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davacı tarafça TBK 231-son maddesi uyarınca satıcının ağır kusurlu olduğuna yönelik bir ispat vasıtası da sunulmadığı, kaldı ki, aracın sonradan ayıplı olduğunun saptanması ve gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirlenmesi dahil tek başına iğfal olarak değerlendirilemeyeceğinden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 179,90 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 512,33- TL harcın mahsubuyla bakiye 332,43‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde taraflara iadesine,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar e-duruşma ile bağlanan davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 23/05/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.