Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/597 E. 2022/18 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/597 Esas
KARAR NO : 2022/18

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2021
KARAR TARİHİ : 12/01/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/02/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirkete seslendirme ve stüdyo hizmetleri sunduğunu, bu hizmete istinaden müvekkili tarafından düzenlenen faturaların davalı tarafa tebliğ edildiğini, ancak davalı tarafça fatura konusu borcun ödenmediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalarda kendisini vekille temsil ettirmiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak muhtelif faturalardan kaynaklı toplam 21.662,00 TL asıl alacak ve 1.858,90 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 23.520,90 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 23/12/2021 tarihli raporunda; davacı şirketin dava konusu döneme ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davacı defterlerinde dava tarihi itibariyle davalıdan 21.662,00 TL alacaklı gözüktüğü, davalının dava konusu döneme ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve lehine delil olma özelliğine haiz olduğu, davalı defterlerinde dava tarihi itibariyle davalıdan 21.662,00 TL alacaklı gözüktüğü, davacı firmaya 21.662,00 TL borçlu gözüktüğü, dava tarihi itibariyle taraf defterlerinde borç alacak tutarı yönünden mutabakat bulunduğu, dava tarihinden sonra 08/04/2021 tarihinde davalının, davacı firmaya bankacılık sistemi üzerinden yapmış olduğu ödeme tutarı olan 2.500,00 TL davalı cari hesabından dikkate alındığında, borç tutarının 19.662,00 TL’ye düştüğü, davacının 2020 yılı BS formunda 1 adet belge karşılığı KDV hariç 13.500,00 TL bildirimde bulunduğu, davalınında aynı miktar ve adette BA formuyla bildirimde bulunduğu, tarafların BS ve BA formları arasında da adet ve belge toplamı kadar mutabakat bulunduğu, takibe konu diğer faturaların BA ve BS bildirim yükümlülüğünün altında kaldığı bildirilmiştir.
Davacı, faturaya dayalı cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturalara konu malın teslim edildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalı tarafça ibraz edilen defter ve belgelerin incelenmesinde, taraf defterleri arasında borç alacak durumu yönünden mutabakat bulunduğu, hiç bir tacirin kendi defterlerine aleyhe kayıt düşmeyeceğinden faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olması fatura içeriğindeki malın davalıya teslim edildiğine karine oluşturduğu, bu karinenin aksinin davalı tarafça ispatlanması gerektiği, beyan bildirimi sınırında kalan 1 adet fatura yönünden de tarafların BA ve BS bildirimleri arasında mutabakat olduğu hususları dikkate alındığında davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir.
İşlemiş faiz talebi yönünden ise takipten önce davalının temerrüde düşürüldüğü hususu ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 21.662,00 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 4.332,4‬0 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 1.479,73 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 284,08 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.195,65 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 284,08 TL peşin harç olmak üzere toplam 343,38 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.038,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 956,42 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 1.858,90 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
12/01/2022

Katip ……

Hakim …..