Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/588 E. 2022/1211 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/588
KARAR NO : 2022/1211

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/07/2021
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
KARAR YAZILMA TARİHİ : 13/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin … markası ile Türkiye’nin en yüksek tirajlı gazetesi olup tüm halk kitlesine ulaşmayı başarmış tek gazete konumunun olduğunu, Müvekkilin yayınlamış olduğu … gazetesinin erişebilirliği göz önüne alındığında reklam verenler tarafından öncelikle tercih edilen gazetelerden olduğunu, Müvekkilin … … A.Ş. sektöründe öncü ve güvenilir bir firma olduğunu, Müvekkil firmanın yayıncısı olduğu gazeteye verilen ilanların ise hedefine ulaştığını, müvekkil şirket ile borçlu davalı arasında borçlu- davalının reklamlarının müvekkil şirkete ait gazetede … ve … yıllarında yayınlanması için anlaşmaya varıldığını, müvekkil şirket, bu antlaşma gereği, imtiyaz sahibi olduğu gazetede ve eklerinde davalı/ borçlu şirketin reklamlarını yayınlayacak karşılığında ise verilen hizmetin bedelini davalı borçludan tahsil edeceğini, Davalı borçluya müvekkil şirket tarafından verilen hizmetlerin karşılığı olarak e-fatura tanzim edildiğini, Tanzim edilen faturalar karşı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, Müvekkil şirket tarafından tanzim edilen faturaların içeriğinin, hizmetin ifasına ilişkin olduğu ve faturanın e- fatura olup temel fatura senaryosu ile karşı tarafa gönderildiği ve tebliğ edildiğini, Davalı tarafından 8 günlük yasal sürede faturaya herhangi bir itirazda bulunulmadığını, borçluya defalarca müvekkil şirket çalışanları tarafından ulaşılmaya çalışılmış ancak olumlu bir yanıt alınamadığını, İşbu sebeple de icra takibi başlatma gereği hasıl olduğunu, müvekkil şirket, alacağının tahsili için davalı borçlu aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Başlatılan icra takibine, davalı şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilmiş olup, takibin bu itiraz nedeniyle durduğunu beyan ettiğini, davalı-borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına, kötü niyetli davalı borçlunun %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkumiyetine vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, Taraflar arasında davalının reklamlarının davacıya ait gazetede 2019 ve 2020 yıllarında yayınlanması için anlaşmaya varıldığı, davacının davalıya verilen hizmetlerin karşılığında e-fatura düzenleyerek tebliğ edildiği ancak faturaya yasal süresi içerisinde itiraz edilmemesi ve borcun ödenmemesi üzerine borcun tahsili amacıyla Bakırköy …. İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ve davalı aleyhine %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 87.104,68-TL alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222 nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacının sözleşme ilişkisi ve mal teslimine ilişkin ispat vasıtası getiremediği, davalıdan ticari defter ve kayıtlarını sunmasının istendiği, davalının ticari defter ve kayıtlarını sunmadığı ancak davacının dava dilekçesi ile davalının ticari defterleri dışında da delillere dayandığı davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmadığının anlaşıldığı, bu haliyle davalının ticari defterlerinin sunmamasının tek başına davacının iddiasını ispatladığını göstermeyeceği (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/10/2016 tarih 2014/11-1159 Esas ve 2016/967 Karar sayılı ilamı gereğince; “…Bir tarafın ticari defterlerinin ibrazının istenebilmesi ve talep edilmesine rağmen ticari defterlerin ibraz edilmemesinin defter sahibinin aleyhine sonuç doğurması, anılan yasanın 83. maddesi uyarınca, ancak karşı tarafın münhasır delil olarak bunlara dayanmasına bağlıdır. Davacı, davalının ticari defterlerine münhasır delil olarak dayanmış değildir; defterler dışında da deliller bildirmiş ve bunları mahkeme huzuruna getirmiştir. Davacı dava açarken davalının defterlerine münhasıran dayanmadığından, davalının ticari defterlerini hazır etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir.”), davacının delilleri arasında açıkça yemin delilinin de bulunmadığı, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın davacı tarafça yatırılan 1.052,02 TL harçtan mahsubuyla fazla alınan 971,32 TL harcın istem halinde davacıya iadesine,
3-Yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına,

4-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/12/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır