Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/536 E. 2023/764 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/536 Esas
KARAR NO : 2023/764

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/06/2021
KARAR TARİHİ : 07/07/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/08/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı borçlu Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile aleyhine başlatmış olduğu takipte müvekkil şirket ile aralarındaki hukuki ilişkiyi kabul etmekle birlikte davacı müvekkil ile mutabakat sağlanamadığı , satın aldıkları ürünlerde bir takım ayıpların olduğu ürün fiyatı konusunda uyuşmazlık bulunduğu ve talep edilen faiz oranına itiraz ettiğini, davalı borçlunun itirazı üzerine açmış olduğu takip durduğunu, bu nedenle Küçükçekmece Arabuluculuk bürosuna açmış olduğu davadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ki sözleşme gereğince takip dayanağı faturalarda belirtilen ürünler satılarak davalı borçluya gönderildiğini, davalı borçlu firma açmış olduğumuz takibe yapmış olduğu itirazları ile ürünleri teslim aldığını kabul etmekte ancak müvekkil firma ile mutabakat sağlayamadıklarını, bu nedenle taraflara tebligat icrasi ile usulen yapılacak duruşma ve tetkikat sonunda borçlunun yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı borçlunun %20 inkar tazminatına mahkum edilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava süresinde açılmadığından zamanaşımı itirazlarının olduğunu, Bununla birlikte davacı tarafından ileri sürülen iddialar haksız ve mesnetsiz olup işbu davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydı ile ve herhangi bir gecikme olmadığı hususundaki beyanlarının tekrar ile- müvekkili şirket tüm yükümlülüklerini yerine getirmeye devam etmekte olup, davacı tarafça anlaşmaya aykırı talepte bulunulması mümkün olmadığını, Müvekkili şirket ile davacı arasında çek ile ödenmesi hususunda anlaşmaya varıldığını, Müvekkili şirketin, bu anlaşma kapsamında davacıya çek gönderdiğini, ancak davacı tarafça yapılan anlaşmaya aykırı olarak gönderilen çek kabul edilmediğini, müvekkili şirketin, davacı tarafın yapılan anlaşmaya sadık kalacağına duyduğu inançla hareket etmeye devam ettiğini, ancak bilindiği üzere karşı tarafın söz konusu ifayı kabul etmemesi 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen alacaklının temerrüdü durumunu oluşturduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla öncelikle belirtilen tarihlerde müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden bu tarihlerden faiz işletilmesi hukuken mümkün olmadığını, anılan nedenlerle, davacı yanın diğer talepleri gibi faiz yönelik taleplerinin de reddine karar verilmesini, bununla birlikte davacı taraf dava dilekçesinde her ne kadar faiz oranının hukuka uygun olduğunu belirtmiş olsa da TCMB açıkladığı faiz oranları dikkate alındığı kamu bankalarınca USD uygulanan faiz oranı %5 olmadığını, İstenen faiz oranının fahiş olduğunu, Bu sebeple faiz oranına da itiraz ettiklerini, davacı tarafından başlatılan icra takibine ve muhteviyatına haklı nedenlerle itiraz edildiğini, davanın reddi ile davacı taraf aleyhine haksız icra takibi nedeniyle %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 8.167,68 USD asıl alacağa takip tarihinden itibaren %5 yıllık faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Gaziantep … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyası ile bilirkişi 15/06/2022 havale tarihli raporunda; Davacı … yevmiye defteri, defteri kebir kayıtları Türk Ticaret Kanunu’na ve Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre usulüne uygun olarak bilgisayar ortamında işlenmiş olduğu defterler üzerinde herhangi bir silinti, kazıntı ve karalamanın bulunmadığı, TTK 64/1,88/1 e uygun şekilde tutulduğu, TTK 64/3, HMK 222/2 gereğince onay işlemlerinin yapıldığı, TTK 65/2 gereğince yazımların eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli olarak gerçekleştirildiği, TTK 66, 99 gereğince envanter ve bilançonun gereği gibi düzenlenmiş olduğu defterlerinin sahibi lehine delil olabilmesi için kanunun aradığı şartları taşıdığı, takdirin sayın mahkemenizde olduğu, Dava konusu … nolu 18 /02/2021 tarihli 57.206,43 TL karşılığı 8.167,68 USD tutarındaki fatura bedeli 2021 yılı yevmiye defteri kaydında mevcut olduğu, söz konusu alacağın davalıya teslim edildiğine dair sevk irsaliyesi, imzalı çeki listesi görülmüştür. Şehitkamil Vergi Dairesi Müdürlüğünün 08 /07/2021 tarihli cevap yazısı ekinde davacıya ait Şubat/2021 dönemi FORM Bs 2 sayfasında 3 adet satışından kaynaklı 94.358,00 TL (Kdv hariç) fatura bildirim yükümlüğünü yerine getirdiği görülmüştür. Halkalı Vergi Dairesi Müdürlüğünün 26/10/2021 tarihli cevap yazısı ekinde davalıya ait Şubat/2021 dönemi FORM Bs 4 sayfasında 3 adet satışından kaynaklı 94,358,00 TL (Kdv hariç) fatura bildirim yükümlüğünü yerine getirdiği görülmüştür. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte davalı aşamalardaki beyanları ile akdi ilişkinin varlığını kabul etmiştir. Taraflar arasında ticari ilişkinin 19/10/2020 tarihinden bu yana geldiği davacı ticari defter kayıtlarında dava ve takibe dayanak yaptığı taraflar arasındaki … nolu hesap ilişkisinden kaynaklandığı, davacı 18/02 /2021 tarihi itibariyle 57.907,12 TL karşılığı 8.167,68 USD davalından alacaklı olduğu görüldüğünü beyan etmiştir.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun … seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, icra dosyası, fatura dökümleri, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğunun her iki tarafın kabulünde olduğu, davacı şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturanın, tarafların incelenen ticari defter kayıtlarına göre; faturanın davacı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, davalı şirketin 6102 sayılı T.T.K.’nın 21/2 madde hükümleri çerçevesinde dosya münderacatında bu faturaların içeriğine itiraz ettiklerine dair bir belgeye rastlanmadığı, davacı tarafça takibe konu edilen fatura alacağının davalı defterleri ibraz edilmediğinden defterde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememiş ise de, davalı tarafça dava konusu edilen fatura bedelini karşılar miktarda BA bildirimlerinin yapıldığı tespit edilmiştir. Davalı vekili her ne kadar davacı ile aralarında çek ile ödeme konusunda anlaşıldığı, bu kapsamda davacıya çekleri gönderdiğini fakat davacı tarafından anlaşmaya aykırı olarak çeklerin kabul edilmediği iddia edilmiş ise de, bu iddialarının ispat edilemediği dikkate alınarak bu haliyle davacının talebinde haklı olduğu anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, ayrıca faturaya dayalı alacağın likit olması karşısında davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi uygun görülmüş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile 8.167,68-USD asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece … İcra müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına;
2-Kabul edilen değer olan 8.167,68-USD’nin (takip tarihi itibariyle 66.533,92-TL) takip tarihi itibariyle dolar kuru üzerinden hesaplanarak tespit edilen %20’si oranında 13.306,78-TL olan icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 4.544,93 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 879,58 TL harcın mahsubuyla bakiye ‭3.665,35‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 879,58 TL peşin harç olmak üzere toplam ‭938,88‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 688,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 10.645,43 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/07/2023

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)