Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/498 E. 2021/922 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/498 Esas
KARAR NO : 2021/922

DAVA : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 15/06/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edildiğini, müvekkilinin İstanbul İli, Büyükçekmece İlçesi, ……. Mah. …… Mah. ….. Sok. …… Sitesi, ……. Apt. B Blok Apt. Bina No:…. Daire…, Pafta …. Parsel …… ‘da adresinde ikamet ettiğini, müvekkilinin …… Şube Acentesi aracılığıyla, ……. Sigorta A.Ş.’nin …… poliçesi ile zorunlu deprem sigortası kapsamında binayı depreme karşı sigortalattığını, müvekkilinin oturmuş olduğu taşınmazda Büyükçekmece depremi nedeniyle hasara oluştuğunu, DASK’a …… hasar kayıt oluşturulduğunu, oluşturulan hasar kaydı ile davalının ekspertizinin müvekkilin oturduğu taşınmazda tespit yaptığını, müvekkilinin yapılan tespite itiraz ettiğini, deprem nedeniyle Büyükçekmece Belediyesi’nce müvekkilin taşınmazı hakkında yıkım kararı alındığını ve yıkıldığını, gelinen aşamada davalı tarafından müvekkile hasar nedeniyle tazminat ödenmediğini, davalı kurum tarafından yapılan tüm raporların ve Büyükçekmece Belediyesi’nce yapılan tüm ekspertiz raporlarının ve yıkım kararının mahkemenize celp edilmesini, müvekkilinin oturduğu bina içerisinde oturan diğer kişilere DASK tarafından 50.000 TL ila 150.000 TL arası ödemeler gerçekleştirildiğini, fakat müvekkilinin deprem nedeniyle oluşan zararlarının davalı tarafından giderilmediğini, bu nedenle işbu davanın açılmasının zorunluluğunun hasıl olduğunu, bu nedenlere müvekkilinin zararının değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılmak üzere asgari 1.000,00 TL alacaklarının dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davanın kabulüne karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: müvekkili kurumun davacı sigortalının hasar talebinin eksper raporlarının tespitlerine göre değerlendirildiğini, DASK yönetmeliğine göre hasar tespitinin kurum tarafından görevlendirilen ilgili branşlarda ruhsat sahibi sigorta eksperleri tarafından yapılacağının düzenlendiğini, binada meydana gelen hasarın deprem sebebiyle meydana gelip gelmediğinin nasıl ve kimlerce yapılacağı ise yasal düzenlemelerle açıkça belirlendiğini, somut olayda binanın yıkılmasına karar veren kamu otoritesinin yalnızcı yıkıma karar verdiğini, binanın deprem öncesi durumu ile deprem sonrası durumu arasındaki deprem güvenliği farklılığına ilişkin bir değerlendirme olmadığını, binan yapısal sorunları ve mevcut yönetmeliklere uymaması nedeni ile yıkılıp yapılmasının yasal olarak iyileştirme olup zorunlu deprem sigortası kapsamında olmadığını, zorunlu deprem sigortası poliçeleri sigortalıların beyanlarına göre oluşturulduğunu, poliçedeki teminat miktarı DASK’ın sorumluluğunun üst sınırını teşkil etmekte ve zararın meydana geldiği tarihteki serbest piyasa rayiç birim fiyatlarına göre hasar bedelinin (davacıya ait konutun yeniden yapım maliyetinin) belirlenmesi gerektiğini, sigorta poliçesindeki deprem rizikosunun amacının deprem nedeniyle meydana gelen hasarın yani riziko nedeniyle oluşan gerçek zararın giderilmesi olup, rizikonun yapının yapım eksikliğinden mi yoksa depremden mi meydana gelip gelmediği, zararın Zorunlu Deprem Sigortası kapsamında bulunup bulunmadığının tesbiti gerektiğini, taraflar arasındaki ilişki her iki taraf için ticari iş niteliğinde olmadığından avans faizi talebi de yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, Zorunlu deprem sigorta poliçesi kapsamında davacının meskeninde oluştuğu iddia edilen zarar değeri talebine ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 2. maddesinde, söz konusu kanunun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsadığı düzenlemesine yer verilmiş, üçüncü maddede ise tüketici işlemi tanımlanmış, mal ve hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifadelerine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile sigorta şirketi ve tüketiciler arasındaki sigorta sözleşmesinden kaynaklanan her türlü ilişkinin tüketicinin korunması hakkındaki kanun kapsamına alınmış olduğunu açıkça göstermektedir.
Ayrıca aynı yasanın 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez denilerek 6502 sayılı kanunun tüketici işlemlerinde mutlak uygulama alanı bulacağı ayrıca vurgulanmıştır. Yasanın yürürlüğü ise geçici 1. maddede düzenlenmiştir. Dava tarihinde yasa yürürlüktedir. 6502 sayılı yasa kapsamında taraflar arasındaki ilişki tüketici işlemi olup tüketici mahkemeleri görevlidir.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir.
Somut uyuşmazlık, davacı ile davalı kurum arasında gerçekleştirilen deprem sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davaya konu daire kullanım şeklinin mesken olarak belirtilmiş olması, davacının gerçek kişi olması ve tacir vasfının bulunmaması ve açıklanan yasal düzenlemer kapsamında, davacının tüketici olduğu, uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığından davaya bakmakta görevli mahkeme tüketici mahkemesidir. Açıklanan nedenlerle görevli mahkemenin Tüketici mahkemeleri olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 19/10/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır