Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/367 E. 2023/144 K. 14.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/367 Esas
KARAR NO : 2023/144

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 14/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkil ile davalı taraf, 11.04.2018 tarihinde; …… plakalı aracın müvekkile satışı açısından 1.453.600,00 TL bedel üzerinden anlaşmış; anlaşma uyarınca işbu bedele ilişkin yine müvekkil tarafından davalıdan satın alınan ancak devri gerçekleştirilmemiş olan ……. plakalı araç davalıya iade edilmiş ve bu araç için ödenen 370.000,00 TL 1.453.600,00 TL’den mahsup edilmiş ve kalan miktar için 45.150,00 TL’lik 24 adet senet düzenlendiğini, icra takibine konu edilen dekontların bir kısmı müvekkil tarafından alınan ……. plakalı aracın satışına ilişkin olup, bir kısmı da …… plakalı araca ilişkindir. Ancak netice itibariyle icra takibi dolayısıyla talep edilen alacak, müvekkil tarafından ……. plakalı aracın devrinden vazgeçilmiş olması ve bu araç için ödenen bedellerin mahsubu ile …… plakalı aracın satışı için anlaşılmış olması nedeniyle yapılan ödemeler olduğunu, davalı taraf, satışa konu aracı müvekkile teslim etmiş ise de; üzerinde kredi çekilmiş olduğu için rehin olduğunu ve bu haliyle devredemediğini ancak kira sözleşmesi düzenleyerek aracı teslim edebileceğini belirttiğini, müvekkil tarafından, daha öncesinden de davalıdan başka araç alınmış olduğu için davalının bu beyanına güvenilerek; satış bedeline ilişkin ödemeler yapıldığını, ancak müvekkil, 2018 Ekim ayına kadar ödemelerini düzenli bir şekilde yapmış ise de aracın tescilini istediğinde davalı taraf buna yanaşmadığını, bunun akabinde müvekkil, araç kiralama işi yapan dava dışı ……’e satmak istemiş; ancak, ……, aracın davalı adına kayıtlı olduğunu öğrendiğinde satın almak istememiş ancak aracı kiralayabileceğini söylemiş ve müvekkil de dava dışı …… ve davalı şirket yetkilisi ……’nu bir araya getirerek kiralama hususunda aralarında protokol imzalanmış ve araç müvekkil tarafından araç kiralama işi yapan dava dışı ……’e kiralandığını, müvekkil 1 yıllık kira sözleşmesi için dava dışı ……’den 105.000,00 TL nakit ve 240.000,00 TL bedelli çek almış ve satış bedeline mahsup edilmek üzere nakit para ile çeki davalı şirket yetkilisi ……’na vermiştir. Davalı şirket tarafından ise; dava dışı ……’e araç kiralama yetkisi veren bir vekâletname çıkartıldığını , gelinen noktada müvekkil tarafından araç alınırken ……. plakalı araç davalıya iade edilmiş ve işbu araç için ödenen 370.000,00 TL borçtan mahsup edilmiş, kalan borç için 24 aylık eşit miktarlı sıralı senet düzenlenmiştir. Müvekkil tarafından işbu senetler için düzenli ödeme yapılmış olup; aracı dava dışı ……’e kiraladığında ise, 105.000,00 TL nakit ve 240.000,00 TL bedelli çek vermiştir. Banka kanalıyla gönderilenler dışında yapılan işbu ödemeye ilişkin olarak ise işbu davaya konu edilen icra takibinin haricinde ayrıca bir icra takibi başlatıldığını, başkaca her türlü dava açma, talep ve beyanda bulunma hakkı ve fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile İhtiyati haciz/tedbir talebimizin kabulü ile; davalı adına kayıtlı taşınmazların tespiti için UYAP sistemi üzerinden sorgulama yapılmak suretiyle, taşınmaz kaydına rastlanması halinde teminatsız olarak ihtiyati haciz şerhi konulmasına, borca sebebiyet veren ve davalı adına kayıtlı bulunan …… plaka sayılı aracın halen davalı adına kayıtlı olması halinde üçüncü kişilere devir ve temlikini önlemek adına İhtiyati tedbir konulmasına, dava konusu para alacağı olduğundan yine davalı adına kayıtlı araçların tespiti için UYAP sistemi üzerinden sorgulama yapılmak suretiyle, araç kaydına rastlanması halinde teminatsız olarak ihtiyati haciz şerhi konulmasına, davalının üçüncü kişilerdeki ve bankalardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, davalı- borçlunun sırf takibi sekteye uğratmak için haksız ve kötü niyetli olarak ilgi takibe yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, davalı borçlu olduğunu bildiği halde kötü niyetli olarak itiraz ettiğinden %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri, masraflar ve yasal vekâlet ücretinin davalıya yana tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı taraf ile müvekkil arasında son araç satışından önce davalı müvekkilden, birden fazla araç almış ve bedellerini tam olarak ödemeden geriye satmış olup, değişik plaka ve marka araçlara karşılık yapmış olduğu önceki tarihli ödemeleri …… Plakalı araca yaptığını beyan ederek davayı açtığını, 08-05-2018 Tarihinde gönderilen 20.000,00 TL ödeme …… Plakalı …. Aracın 01-04-2018 Tarihli kiralama sözleşmesi ile ilgili kira bedeline karşılık gönderildiğini, hatta Davacı taraf ile yapılan ve dilekçe ekinde sunmuş olduğumuz protokolde ” Sözleşmenin bitim tarihinden önce kiralayan ….. Tarafından sözleşmenin fesih edilmesi halinde kalan aylara ait tüm kiraların ödeneceği ve sözleşme fesih tarihine kadar ödenen kiraların da cezai şart olarak kabul edileceği kararlaştırıldığını, 23-02-2018 Tarihinde gönderilen 5.000,00 TL Ödeme Davacının arkadaşı ….. ‘e mülkiyeti muhafazalı olarak satışı yapılan ve dekontun açıklama kısmında yazıldığı gibi …… Plakalı araca karşılık kapora olarak davacı tarafından gönderilmiş olup 26-02-2018 Tarihinde … yevmiye numaralı Bakırköy ….. Noterliğinden mülkiyeti muhafazalı satış yapılmıştır. Dava konusu araçla bu ödemenin hiç bir ilgisi olmadığını, 27-12-2017 Tarihinde gönderilen 996,00 TL ödeme Davacının eşine (….. ) satışı yapılan ….. Plakalı aracın kasko sigorta ücreti olarak yapılmış olup, araç kaskosu yapıldığından geri talep edilmesi mümkün olmadığını, 16-01-2018 Tarihinde yapılan 43.000,00 TL Davacının Eşi ……. satılan ve ödemesi ise Davacı ….. tarafından yapılan ….. Plakalı ….. Marka aracın birikmiş bir kısım taksitlerine karşılık yapıldığını, davacı taraf yukarıda belirtilen ve satışı yapılan ……. Plakalı aracı 418.600,00 TL Bedelle satın almış ancak ödemesini yapmadığı halde sanki tüm parasını ödemiş gibi 370.000,00 TL ye müvekkile sattığını beyan ettiği, burada aracı alırken verdiği kambiyo senetlerini ödemeyi vadetmiş ve fakat ödeme yapmadığı, 11-04-2018 Tarihli sözleşme ile davacı müvekkile olan yukarıda açıkladığımız 212.400.TL bakiye borcu da ödemeyi vadederek aracı müvekkile geriye satmış ve 01-06-2018 Tarihinde …… Plakalı araç ile ilgili yapılan kiralama usülü satış sözleşmesi ile 24 Ay kiralama şeklinde kira bedelleri muntazam ödenmek koşuluyla 24 x 45.150,00 TL = 1.083.600 TL Üzerinden 24 Ay sonra aracın mülkiyetinin nakledileceği kararlaştırıldığı, davacı ….. kiraladığı aracın kira bedellerini ödeyemeyince bu kez aracı alt kiracı olarak 3.şahıs ……’e kiralayacağını ve araç bedelinin ödemesini onun yapacağını belirterek firmaya başvurmuş ve müvekkil ….. – ….., …… arasında 01-06-2018 Tarihli KİRA SÖZLEŞMESİ yapıldığı, u kiralama sözleşmesi yapılır iken davacı taraf ,dava konusu aracı 3.şahıs ……’in kullanacağını ve kira ödemelerinin …… tarafından yapılacağını bildirmesi üzerine alt kiracı olarak sözleşmede yer aldığı, ancak davacı ….. ve 3. Şahıs …… aracı aldıktan sonra kiralarını ödemedikleri gibi aracı 3.şahıs …. ve …… adlı kişilere kiralayıp 1 yıllık peşin kira alarak hem bu kişileri hem de müvekkili mağdur ettikleri, davanın reddi haksız icra takibine girişen davacının %20 tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava, davacının, …… ve ……. plakalı araçların satışı nedeniyle Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı dosyasından kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali ve %20 icra inkar tazminatı taleplerine ilişkindir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 311.771,45 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için dekonta dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 28/09/2022 tarihli raporunda; Mahkeme’nin 09.09.2022 tarihli ara kararı doğrultusunda tarafıma verilen görev çerçevesinde dosya kapsamında yer alan tüm belgelerin üzerinde yapılan inceleme neticesinde; Yukarıda arz ve izah olunan açıklamalar çerçevesinde, davanın konusunu; davacı … tarafından davalı …. Araçlar İnşaat Tekstil San.Tic.Ltd.Şti. aleyhine her iki tarafın da ticari işletmeleriyle ilgili yapmış oldukları araç alım satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak ile ilgili olarak başlatılan Bakırköy ….. İcra Müdürli ….. E. Sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali oluşturduğunu, davacının davalı kooperatiften takip tarihi itibariyle muaccel alacağının bulunup bulunmadığının tespiti yapılmış ve davacı taraf icra takibinde 275.196,68 TL asıl alacak, 61.097,63TL yasal faiz toplamda 336.294,31 TL tutarındaki toplam alacak ve asıl alacağa işleyecek yasal faizi ile birlikte alacak talebinde bulunmuş olup, söz konusu bu alacağı taraflar arasında imzalanan iki farklı araca(……. ve …… plakalı) ilişkin alım-satım sözleşmesinden doğmuş, satışın gerçekleşme esinden dolayı ödenen tutarların iadesinden ibaret olduğu görüldüğü davalı tarafın iddia ettiği gibi, Davacı taraf söz konusu bu ödemeleri ….. ili için ödediğini beyan etmediğini, diğer araç İçin ödedikleri ile birlittee mahsubunu talep ettiği anlaşıldığı, çünkü iki farklı aracı almakla ilgili, bir takım ödemeler yapıldığı olmasına rağmen sözleşmelere göre de satış gerçekleşmediği yani araç davacı üzerine geçmediği, bu hususta takdirin mahkemeye ait olduğunu, takip tarihi itibari ile davacının talep edilen tutarlarda davalıdan alacaklı olduğu görüş ve kanaatiyle ; “Neticeten işbu itirazın iptali davasına konu itirazın iptali talepli Bakırköy …. İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı İcra Takip Dosyası kapsamındaki talepleri bakımından Davalı’nın sorumlu bulunduğu” sonuç ve kanaatine ilişkin beyan bildirmiştir.
Davacının, eldeki davanın dayanağı olarak icra takibini sair tarih ve bedelli bir kısım dekonta dayalı olarak başlattığı görülmekle, davacının delil olarak dayandığı banka havalesi kural olarak bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksine havaleyi gönderen şahsın ispat etmesi gerekir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 555 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal niteliği itibari ile bir ödeme vasıtasıdır. Diğer bir deyişle havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Yasal karinenin tersini ileri süren havaleci, bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12/03/2003 gün, 2003/3-118 Esas, 2003/158 Karar sayılı ilamı).
Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK).
Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu HMK’nın 225. maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir. Ayrıca yemini, kendisine ispat yükü düşen taraf teklif edebilir. Kendisine ispat yükü düşmeyen tarafın yemin teklif etmesinin hiçbir hukukî sonucu olmayacağı gibi iddia ve savunmasını yemin dışında ileri sürdüğü delillerle ispat eden tarafın da yemin teklif etmesine gerek yoktur.
Bu noktada, ispat yükü üzerinde olan ve yemin deliline dayanan tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatıp hatırlatılamayacağı konusu üzerinde de durulmasında yarar vardır.
Özel hukuk, taraflara kendi hakları üzerinde tasarruf yetkisi ve imkânı vermiştir. Özel hukuktan kaynaklanan tasarruf yetkisi, uyuşmazlıktan önce başlayıp uyuşmazlığın yargı organına intikal ettiği ve onun önünde görüldüğü anda da devam eder. Hak sahibi, uyuşmazlık konusu hakkını dava edip etmemekte, dava ettikten sonra davalı ile yargılama içinde ya da dışında uzlaşmakta, arabulucuya gitmekte, sulh olmakta veya açtığı davadan feragat etmekte serbesttir. Taraflar uyuşmazlığı başlatmak, uyuşmazlık konusunu belirlemek, uyuşmazlığı sürdürmek veya sona erdirmek hakkına sahiptirler. Tasarruf ilkesi, genel anlamda tarafların yargılamanın başlangıcını, konusunu ve sona ermesini belirleyebilmeleri, dava konusu üzerinde serbestçe tasarruf edebilmeleri anlamına gelir. Bir diğer deyimle tasarruf ilkesi davanın taraflarına dava konusuna ve yargılamanın seyrine etki etme imkânı sağlamaktadır (Pekcanıtez Hakan/ Özekes Muhammet/ Akkan Mine/Korkmaz Taş Hülya: Medeni Usul Hukuku, İstanbul Mart 2017, C. I, s. 783- 784).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24. maddesinde düzenlenen tasarruf ilkesi nedeniyle hiç kimse, kanunda açıkça belirtilmedikçe, kendi lehine olan bir davayı açmaya veya hakkını talep etmeye zorlanamaz. Tasarruf ilkesi gereğince davacının, davasını açarken talep ettiği hukukî korumanın ne olduğunu açıkça ifade etmesi gerekmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca da davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Hukukî dinlenilme hakkının HMK’nın 27/2. maddesinde düzenlenen temel üç unsurundan birisi olan “Açıklama ve ispat hakkı”, tarafların yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkını ifade eder. Başka bir anlatımla açıklama hakkının konusunu tarafların taleplerini açıklamaya yönelik vakıalar ve bu vakıaları ispatlamak amacıyla gösterdikleri deliller oluşturur. Hâkimin taraflara açıklama hakkı tanımadan, onları dinlemeden vereceği hüküm hakkın yerine getirilmesine hizmet etmez. Şöyle ki tarafların iddia ve savunmalarını ileri sürmelerine ve bunları kanıtlamalarına olanak tanımayan bir yargılamanın sonunda gerçeğin ortaya çıkması mümkün değildir.
Dava konusu edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların (olguların) veya hukuksal durumun varlığı ya da yokluğu hakkında hâkimde kanaat uyandırmak için girişilen inandırma eylemine “ispat” denir. İspat faaliyeti aynı zamanda yargılama sürecinde taraflar açısından yargısal bir temel hak olarak da görünüm kazanır. Anayasal dayanağı da olan ispat hakkını taraflar HMK’nın 189/1. maddesi gereğince kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak kullanırlar.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 187/1. maddesine göre ispatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Sadece taraflarca ileri sürülen ve dayanılan vakıalar, ispatın konusunu oluşturur. İspatı gerekli ve önemli olan vakıalar, hâkimin vereceği kararı etkileyen ve hâkimin karar verirken dikkate alması gereken vakıalardır.
Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. TMK’nın “ispat yükü” başlıklı 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür”. Aynı yöndeki düzenleme HMK’nın 190. maddesinin birinci fıkrasında, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, ispatı gereken vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
İspat sınırından fazla bir hukuki işlemi senet ve ikrar ile ispat edemeyen bunu tanıkla ispat etmesi yasak olan taraf son kesin delil- çare- olan yemine başvurabilir. Dosya incelendiğinde; somut olay bakımından ispat yükü davacı üzerinde olup, davacı banka yoluyla davalıya yapmış olduğu ödemelere ilişkin dekont açıklamalarının, davacının iddiaları gibi …… plakalı aracın satışına istinaden ödeme yapıldığını göstermediği ve sırasıyla, 23/02/2018 tarihli dekontta ”…… kaparo”, 22/01/2018 tarihli dekontta ”Mm motors ocak ödemesi”, 22/02/2018 tarihli dekontta ” Mm motors araç ödemesi …….”, 08/05/2018 tarihli dekontta ”… ödeme”, 27/02/2017 tarihli dekontta ”Mm motors araç kiralama kasko bedeli” ve yine 21/11/2017 tarihli dekontta ”…. gönderen : ….. ” şeklinde açıklamalar içerdiği görülmüş olup, davacının iddialarını yazılı delille ispat edemediğinden bahisle mahkememizce ispat yükü üzerinde olan davacıya yemin delili hatırlatılmış ve davacı vekilinin 11/11/2022 tarihli dilekçesi ile yemin deliline dayanılmayacağı beyanında bulunulmuştur. Yukarıda detayı ile açıklanan kanun hükümleri ve hukuk kuralları gereğince davacının iddiasını ispat edemediği mahkememizce sabir görülerek davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE
2-Alınması gerekli 179,92 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 3.765,42 TL harcın mahsubuyla fazla yatan 3.585,52‬ TL karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının davasının reddine karar verildiğinden tüm yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 46.648,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davacıya iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.
14/02/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır