Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/364 E. 2021/1139 K. 15.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/364 Esas
KARAR NO : 2021/1139

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/04/2021
KARAR TARİHİ : 15/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalının müvekkiline borcunun ……. plakalı araç satışına ilişkin olduğunu, tarafların 11/04/2018 tarihinde ……. plakalı aracın davacıya 1.453.600,00 TL bedelle satışı için anlaştıklarını, davalıdan satın alınan ancak devri yapılmayan ……. plakalı araç davalıya iade edilerek bu araç için ödenen 370.000,00 TL satış bedelinden mahsup edilerek kalan miktar için 45.150,00 TL’lik 24 adet senet düzenlendiğini, davalının araç üzerinden kredi çektiğinden aracın devredemeyeceğini ancak kira sözleşmesi ile devredileceğini belirttiğini, davacının ödemeleri 2018 yılı Ekim ayına kadar yaptığını, daha sonra aracın taraflar arasında yapılan protokolle dava dışı ……’e kiralandığını, aracın dava dışı ……’e kiralandığında senet ödemelerinin dışında 105.000,00 TL nakit ve 240.000,00 TL bedelli çek verildiğini, davalının suç uydurarak aracı yakalatıp, teslim aldığını, davalı şirket yetkilisinin yapmış olduğu şikayetin suç uydurma fiilini oluşturduğundan Bakırköy ……. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …… esas sayılı dosyasında davalı şirket yetkilisi … hakkında dava açıldığını, … ceza dosyasındaki savunmasında; “……. Araçlar ve İnşaat San Tic Şti’nin yetkilisiyim. ……. plakalı aracı babam için almıştım. Bu aracın kredi ödemeleri devam ediyordu. …….. oto kiralama ve araç alım satım işi yapıyorum. Babam bir süre aracı kullandıktan sonra bu aracı almak için ……. talepte bulundu. Aracın kredi borcu devam ettiği için o an resmi satış yapamadık. Aracı …’a kiraladık. … kira borcu öder gibi aracın taksidini ödeyecekti.24 ayın sonunda da aracın devri …’a yapılacaktı. Aramızda sözleşme düzenledik. … 3 aylık kira bedeli karşılığında 240.000,00 TL’lik çek verdi. Sözleşmede belirttiğimiz gibi 24 ay süreyle 30.12.2018 tarihinden başlamak üzere 45.150,00 TL kira bedeliyle aracı kiraladık. Daha sonrasında ……. yanında …… isimli kişiyle gelip aracın ona kiralanacağını söyledi. Bunun üzerine …… 105.000,00 TL ödeme yaptı ve 240.000,00 TL’lik çek verdi. Biz bir sözleşme düzenledik. Daha doğrusu her ikisi birlikte geldiğinde 240.000,00 TL’lik 31.08.2018 tarihli çeki …… verdi. Yani bu sözleşme dolayısıyla bana tek bir 240.000,00 TL’lik çek verildi. …….. işim gereği kiralanan araçları Kabis’e bildiriyorum. Bu kiralanan araçların takibi için gereklidir. …….. bu aracın başkalarına kiralandığını öğrenince aracın bulunduğu yeri araştırdım. Ancak Yozgat’ta olduğunu öğrendim. Araca Yozgat’ta ulaştım. Aracı bana polisler teslim etti. ……… araç başkalarına kiralandığı için şikâyette bulundum. Benim hukuki sorumluluğum doğuyordu. Normal koşullarda … ve ……’in ödemeye ilişkin bir sorunu yoktu.” şeklinde beyanda bulunduğunu, müvekkili tarafından yapılan ödemeye karşılık satın almış olduğu ancak devri gerçekleştirilmeyen ……. plakalı araca davalı tarafından el konulduğundan müvekkilin yapmış olduğu ödemelerden 105.000,00 TL’lik nakit ödeme ve 240.000,00 TL’lik çek bedelinin tahsili amacıyla davalı hakkında Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, takibe yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilerek davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından icra takibindeki borcun sebebi kısmında gösterilen ve müvekkiline ödendiği iddia edilen ödemelerin yapılmadığını, ödenmeyen bedellerin iadesinin talep edildiğini, 240.000,00 TL’lik çekin ödenmemesi nedeniyle İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ……. sayılı dosyasında icra takibine geçildiğini, davacı ve keşideci adına kayıtlı mal varlığı olmadığından borcun tahsil edilemediğini, yine davacının müvekkiline ödediğini iddia ettiği 105.000,00 TL bedeli müvekkiline ödemediğini, 01/06/2018 tarihinde yapılan sözleşmede belirtilen ve aracın kiralama usulü satışı karşılığında avans olarak verilen 240.000,00 TL bedelli çekin ödenmesi halinde 105.000,00 TL’nin kendisine iade edileceği belirtilmiş olup, bu miktarın müvekkilinin hesabına girmediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, sebepsiz zenginleşme iddiasına dayalı alacağın tahsili için davalı aleyhine girişilen icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 105.000,00 TL nakit, 240.000,00 TL çek bedeli olmak üzere toplam 345.000,00 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Davalı şirket yetkilisi … hakkında suç uydurma fiiline istinaden görülen Bakırköy ……. Asliye Ceza Mahkemesi’nin …… esas, …… karar sayılı dosyasında, sanığın “…… Araçlar ve İnşaat San Tic Şti’nin yetkilisiyim. ……. plakalı aracı babam için almıştım. Bu aracın kredi ödemeleri devam ediyordu. ……… oto kiralama ve araç alım satım işi yapıyorum. Babam bir süre aracı kullandıktan sonra bu aracı almak için ……. talepte bulundu. Aracın kredi borcu devam ettiği için o an resmi satış yapamadık. Aracı …’a kiraladık. … kira borcu öder gibi aracın taksidini ödeyecekti.24 ayın sonunda da aracın devri …’a yapılacaktı. Aramızda sözleşme düzenledik. … 3 aylık kira bedeli karşılığında 240.000,00 TL’lik çek verdi. Sözleşmede belirttiğimiz gibi 24 ay süreyle 30.12.2018 tarihinden başlamak üzere 45.150,00 TL kira bedeliyle aracı kiraladık. Daha sonrasında ……. yanında …… isimli kişiyle gelip aracın ona kiralanacağını söyledi. Bunun üzerine …… 105.000,00 TL ödeme yaptı ve 240.000,00 TL’lik çek verdi. Biz bir sözleşme düzenledik. Daha doğrusu her ikisi birlikte geldiğinde 240.000,00 TL’lik 31.08.2018 tarihli çeki …… verdi. Yani bu sözleşme dolayısıyla bana tek bir 240.000,00 TL’lik çek verildi. ……… işim gereği kiralanan araçları Kabis’e bildiriyorum. Bu kiralanan araçların takibi için gereklidir. ……… bu aracın başkalarına kiralandığını öğrenince aracın bulunduğu yeri araştırdım. Ancak Yozgat’ta olduğunu öğrendim. Araca Yozgat’ta ulaştım. Aracı bana polisler teslim etti. ……… araç başkalarına kiralandığı için şikâyette bulundum. Benim hukuki sorumluluğum doğuyordu. Normal koşullarda … ve ……’in ödemeye ilişkin bir sorunu yoktu.” şeklinde beyanda bulunduğu, yargılama sonucunda sanığın adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği celbedilen ceza dosyasından anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacı ve keşideci hakkında başlatılan İstanbul …….. İcra dairesinin ……… esas sayılı dosyası celbedilmiş olup, bu dosyada da herhangi bir ödeme yapılmadığı kapak hesabından anlaşılmıştır.
Çek keşidecisi şirket yetkilisi hakkında da çekle ilgili karşılıksız işlemi yapılmasına sebebiyet verme suçlamasıyla dosyamız davalısı hakkında şikayette bulunulduğu, Bakırköy ……. İcra Ceza Mahkemesi’nin ……. esas, …… karar sayılı dosyasında sanığın cezalandırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Taraflar arasında düzenlenen 11/04/2018 tarihli araç satış sözleşmesi, 01/06/2018 tarihli davacı, davalı ve dava dışı …… arasında düzenlenen alt kira sözleşmesi dosya içerisine alınmıştır.
01/06/2018 tarihli sözleşmenin içeriğinin incelenmesinde, ……. ‘ın kiralamış olduğu araca istinaden 31/08/2018 tarihli 240.000,00 TL bedelli çek alındığı, alt kiracı olarak ……’in aracı teslim ettiği takdirde ve 240.000,00 TL bedelli çek ödendiği takdirde ….. Motorlu araçlar tarafından kendisine 105.000,00 TL iade edileceğinin bildirildiği görülmüş ve ceza dosyasındaki ifade eli 01/06/2018 tarihli sözleşme gereği davalı şirket yetkilisi isticvab edilmiş, beyanında “…..’nin yetkilisiyim, davacı ile araç satışına ilişkin bir sözleşme yapılmıştı. Ancak araç üzerinde kredi olduğu için devredilememişti. Bu araca istinaden senet alınmıştı, ancak sonra senetler ödenmedi. Daha sonra …’ın almış olduğu aracı alt kiracı olarak ……’e kiraya verdiği ve benimde imzam olan 01/06/2018 tarihli sözleşmeye göre araç bedelinden düşülmek üzere 240.000,00 TL bedelli çek verildi. Ancak daha sonradan bu çek bedeli ödenmedi. Ayrıca burada da belirtildiği üzere 105.000,00 TL bedelli bir nakit para alınmamış olup, 240.000,00 TL bedelli çek ödendiğinde ……’e 105.000,00 TL iade edileceği kararlaştırılmıştı. ……… nakit olarak 105.000,00 TL iade almadım, 240.000,00 TL’lik çekle ilgili de İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı dosyasında takip yapılmış, ancak herhangi bir ödeme olmamıştır ve çek bedeli tahsil edilememiştir. Davacı, aracı benden habersiz alt kiracılara verdiği gibi bu olay nedeniyle diğer alt kiracılarda mağdur olmuştur. ” şeklinde beyanda bulunmuş, Bakırköy …… Asliye Ceza Mahkemesi’nin ……. esas sayılı dosyasında 06/02/2020 tarihli duruşma tutanağında sanık ifadesi okunarak davalı şirket yetkilisinden sorulduğunda; “……… 105.000,00 TL ödeme yapıldı dediğimde, bu ödemenin yapıldığını zannediyordum. Ancak sonradan muhasebeciden ödemenin yapılmadığını öğrendim. Daha doğrusu bu konuyla ilgili kafam karıştı, yanlış olarak beyanda bulunmuş ya da yanlış hatırlamış olabilirim. Ancak sonradan ……… muhasebeciyle görüştüğümde bu ödemenin yapılmadığı bilgisi bana verilmişti. Bende bu nedenle zaten ifademin devamında yalnızca 240.000,00 TL’lik çek verildiğini belirttim. Sonuç olarak ……… 105.000,00 TL’lik bir ödeme almadım” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Taraflar arasında ……. plakalı aracın satışına ilişkin bir sözleşme yapıldığı ve sözleşmeye rağmen aracın teslim edilmeyerek aracın davalı tarafça dava dışı kişide yakalatılarak teslim alındığı hususlarında ihtilaf bulunmayıp, davacı geçersiz sözleşmeye istinaden vermiş olduğu nakit ve çek bedellerinin tahsili talebiyle başlattığı takibe yapılan itirazın iptali talebiyle eldeki davayı açmış olup, davalı, davacıdan araç bedeline istinaden 105.000,00 TL nakit ödeme alınmadığını, 240.000,00 TL çek bedelinin ise ödenmediğini belirterek davanın reddini istemektedir.
Davacı, davalı ile satımı konusunda anlaştığı aracın devrinin yapılamaması üzerine araç kira sözleşmesine istinaden almış olduğu aracı, araç kiralama işi yapan ……’e kiraladığını, ……’den aldığı 105.000,00 TL nakit ve 240.000,00 TL bedelli çeki satış bedeline mahsuben davalı yetkilisine verdiğini beyan etmiş, davalı yetkilisi ise ceza dosyasındaki beyanıyla benzer yönde beyanda bulunmuş olup, sonuçta davalı aracı satma iradesi ile davacıya devrettiğini, ancak araç üzerinde kredi borcu olduğundan aracın devredilemediğini beyan etmesi karşısında aracın zilyetliğinin davacı tarafa geçirilmesi ile aracı kiralama hakkı da davacıda olup, ancak araç resmi olarak davacı adına kaydedilmediğinden …… ile kira sözleşmesini, davalı yapmış ve kiralayan ……’den aldığı parayı ve çeki, satış bedeline mahsuben davalıya vermiş ise de, aracın davalının şikayeti üzerine yakalatılarak davalıya teslim edildiği, bu haliyle taraflar arasındaki sözleşmenin yerine getirilmediği dosya kapsamı ile sabittir.
Taraflar geçersiz sözleşmeye istinaden vermiş olduklarını geri isteme hakkına sahip olup, her ne kadar davalı şirket yetkilisi isticvabtaki beyanında, ceza dosyasındaki 105.000,00 TL ödeme yapıldı dediğinde, bu ödemenin yapıldığını zannettiğini, ancak sonradan muhasebecisinden ödemenin yapılmadığını öğrendiğini, daha doğrusu bu konuyla ilgili kafasının karıştığını, yanlış olarak beyanda bulunduğunu ya da yanlış hatırlamış olabileceğini, ancak sonradan muhasebecisiyle görüştüğünde bu ödemenin yapılmadığı bilgisinin kendisine verildiğini, bu nedenle zaten ifadesinin devamında yalnızca 240.000,00 TL’lik çek verildiğini belirttiğini, sonuç olarak 105.000,00 TL’lik bir ödeme almadığını beyan etmiş ise de, 105.000,00 TL’lik nakit para yönünden gerek dosyada bulunan ve tarafların kabulünde olan 01/06/2018 tarihli alt kira sözleşmesi, gerek davalı şirket yetkilisinin ceza dosyasındaki beyanı ve gerekse mahkememizce yapılan isticvabta davalı şirket yetkilisinin beyanları bir arada değerlendirildiğinde, davalının bu miktar yönünden sebepsiz zenginleştiği ve davacının takibe konu etmiş olduğu 105.000,00 TL’lik nakit alacak yönünden davasında haklı olduğu kabul edilerek bu kısım yönünden davanın kabulü ile itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmiştir.
Takibe konu yapılan 240.000,00 TL’lik çekinde yine taraflar arasındaki geçersiz sözleşmeye istinaden verildiği hususunda bir uyuşmazlık bulunmamakta ve kural olarak çek bir ödeme aracı olup, mevcut bir borcun tasfiyesi amacıyla verilmekte ise de, davalı tarafça davacı aleyhine çekin tahsili talebiyle başlatılan İstanbul ……. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasında çek bedelinin tahsil edilmediği anlaşılmış olup, nitekim bu hususta davacı tarafça çek bedelinin tamamen ya da kısmen ödendiği yönünde bir savunmada da bulunulmamıştır.
Taraflar arasında geçerli bir satış sözleşmesi bulunmadığına göre, taraflar aldıklarını haksız iktisap kurallarına göre aynı anda iade etmekle yükümlüdürler. (Yargıtay 3. H.D. 2013/17152 Esas, 2014/1196 Karar sayılı ilamı.)
Tarafların sorumluluğunun tespitinde sebepsiz zenginleşme hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, sebepsiz zenginleşmenin şartlarını incelemek gerekir.
1-Sebepsiz zenginleşme için, bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir.
“Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu ( 818 Sayılı B.K.’nun konuya dair 61 vd. maddelerindeki ( 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu ( Benzer hüküm 6098 Sayılı T.B.K.’nun m. 77 vd.yer almıştır.)düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Bu genel açıklamadan sonra sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmesi için aranan şartların açıklanmasında yarar görülmüştür.
Birinci şart; taraflardan birisinin malvarlığında bir eksilmenin vukubulmasına karşı, diğerinin malvarlığında bir çoğalmanın gerçekleşmiş olmasıdır. Bir malvarlığındaki eksilme, aktifin azalması ya da pasifin çoğalması şeklinde olabileceği gibi, aktifin çoğalmasına ya da pasifin azalmasına engel olma yoluyla da gerçekleşebilir.
İkinci şart; sözü edilen eksilmeyle çoğalma arasında bir illiyet bağının bulunmasıdır.
Üçüncü şart;yine sözü edilen azalmayla çoğalmanın haklı bir sebebe dayanmamasıdır. Taraflardan biri, diğerine hükümsüz bir sözleşme gereğince misli mahiyette bir şey vermişse muteber olmayan sebebe dayanan bir iktisap söz konusudur. Sözleşmedeki şekil noksanlığı, fiil ehliyetsizliği, imkansızlık, hukuka veya ahlaka aykırılık, muvazaa gibi sebepler, butlan sebebiyle kazandırmayı geçersiz kılan sebepler olduğundan bu durumlarda kazandırma geçerli hukuki sebebe dayanmamaktadır.
Dördüncü şart; vukubulan iktisabın ( çoğalmanın ) sebepsiz iktisap kuralları dışında, özel bir hukuk kuralına dayanılarak iadesi mümkün olmamalıdır. Zira böyle bir imkan varsa artık sebepsiz iktisap kuralları değil, sözü edilen özel kurallar uygulanır. İadenin; istihkak davası, haksız inşaat sebebiyle tazminat davası, sözleşmenin ifası davası, sözleşmeden dönme sebebiyle iade davası, vekaletsiz iş görmeye dayanan iade davası gibi yollarla gerçekleştirilmesi mümkünse, artık sebepsiz iktisap kurallarına başvurulamaz ( Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Baskı, İstanbul 1993, s. 734-738 ).
Bu tür işlemlerde amaç; davalının edindiği çoğalma sonucu, tüm malvarlığında meydana gelen artışın iadesinden ibarettir.” (HUKUK GENEL KURULU E. 2013/13-1018 K. 2014/508 T. 9.4.2014)
2) Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni, kişinin iradesi dışında mal varlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir.
“Bir hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir. Taraflar arasında malvarlıklarının değişimi bir sözleşmeye dayanır ise sebepsiz zenginleşmeden sözedilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda borçlunun borcunu anlaşmaya uygun bir şekilde yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun davranmazsa alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.” (T.C. YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ E. 2013/16221 K. 2014/608 T. 20.1.2014 )
Aynı yönde “Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun konuya ilişkin 77 ve devamı maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.
Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır. Öte yandan, hukuki işlemin borç doğurmasının nedeni irade açıklamasıdır. Sebepsiz zenginleşmenin borç doğurmasının nedeni ise, tam aksine, kişinin iradesi dışında malvarlığında bir eksilmenin meydana gelmesidir.
Bunun sonucu olarak, taraflar arasında malvarlıkları arasındaki değişim bir sözleşmeye, yani tarafların açıkladıkları iradeye dayanırsa, sebepsizlikten ve dolayısıyla sebepsiz zenginleşmeden söz edilemez. Hukuki işlemlerden ve bunun en yaygın türü olan sözleşmeden doğan borçlarda, borçlunun borcunu anlaşmaya uygun olarak yerine getirmesi gerekir. Borçlu anlaşmaya uygun hareket etmezse, alacaklı borca aykırılık hükümlerini işletir ve mümkün ise borcun aynen ifasını, değilse doğan zararının giderilmesini talep eder.
Sebepsiz zenginleşmede ise, sadece malvarlığındaki eksilmenin giderilmesinin talep edilmesi söz konusudur. Bütün bu açıklamalara göre, sebepsiz zenginleşme alacaklıya, ikinci derecede ( tali nitelikte ) bir dava hakkı temin eder. Malvarlığındaki azalmanın başka asli nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez. (3. HUKUK DAİRESİ E. 2013/5979 K. 2013/7868 T. 13.5.2013)
3) Zenginleşme; mal varlığındaki artış, zenginleşmedir. Zilyetliğin devralınması, sınırlı ayni hak tesisi malvarlığının aktif artışına örnektir. Buna müspet zenginleşme denir. Masraftan kurtarma, yapılacak giderin yapılmaması şeklinde olursa menfi zenginleşme söz edilir. Zenginleşme kural olarak olağan koşullarda herkesin elde edebileceği soyut piyasa değeri ile belirlenir. Buna objektif zenginleşme denir. Eğer özel bir beceri ek kar elde edilmişse buna subjektif zenginleşme denir ve bu kar, gerçek olmayan vekaletsiz iş görme hükümleri uyarınca talep edilebilir.
“Sebepsiz zenginleşme davasının konusu, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen kimsenin, bu zenginleşmeyi hak sahibine geri vermesidir. Müspet zenginleşme, kendi içinde aktifin artması ve pasifin azalması şeklinde gerçekleşir. Borcu ortadan kaldıran her işlemde zenginleşenin malvarlığının pasif kısmı azaltılmış ve bu oranda da davalı zenginleşmiş olur.” ((3. HUKUK DAİRESİ E. 2013/1715 K. 2013/2939 T. 25.2.2013 )
4.İlliyet Bağı; zenginleşme ile fakirleşme arasında illiyet bağı olmalıdır. Burada zorunlu şart teorisi yeterli olup ayrıca uygun illiyet bağı bulunmaktadır. Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin illiyet bağının diğer özelliği dolaysız olmasıdır.
“Sebepsiz zenginleşmede bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhinde çoğalması gerekir. Yani zenginleşme fakirleşmenin karşılığı olmalıdır. Başka bir anlatımla aralarında illiyet bağı bulunmalıdır. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Ekonomik yönden zenginleşmenin ve fakirleşmenin, taşınmazın suyunun satış ücretiyle giderildiği anda gerçekleştiğinin kabulü gerekir.” (3. HUKUK DAİRESİ E. 2013/1241 K. 2013/2768 T. 21.2.2013 )
Açıklanan bilgiler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde, takibe konu edilen 240.000,00 TL bedelli çekin davalı tarafça tahsil edilmediği, bu nedenle davacının mal varlığında davalı mal varlığı aleyhine bir eksilme olmadığı gibi davalının mal varlığında da, davacı mal varlığı aleyhine bir çoğalma olmadığından davalının tahsil edilemeyen çek bedeli nedeniyle sebepsiz zenginleştiği bu aşamada kabul edilemeyeceğinden çek bedelinin tahsili talebiyle başlatılan takibe yapılan itiraz yerinde olup, bu miktar yönünden davacının davasının reddine karar verilmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibine konu olup, mahkememizce kabul edilen alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 105.000,00 TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ……. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin devamına,
Fazlaya ilişkin talebin reddine,
Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 21.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Alınması gerekli 7.172,55 TL harçtan davacı tarafça yatırılan ‭4.166,74‬ TL harcın mahsubuyla bakiye ‭3.005,81‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 4.166,74‬ TL peşin harç olmak üzere toplam ‭4.226,04‬ TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 90,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 27,54 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 13.925,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 25.250,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekilleri ve davalı şirket yetkilisinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 15/12/2021

Katip …

Hakim …