Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/302 E. 2022/1262 K. 22.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/302 Esas
KARAR NO : 2022/1262

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 02/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/01/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı şirket yetkilisi dava dilekçesinde özetle; yetkilisi olduğu şirket ile davalı şirket arasında ticari ilişkinin bulunduğunu, davalı şirketten mal satın aldıklarını, bu mallara karşılık olarak …. Bankası A.ş …… Şubesine ait, 70.000,00 usd bedelli 02/04/2021 keşide tarihli ….. nolu, 75.000,00 usd bedelli, 06/05/2021 keşide tarihli ….. nolu İki adet çeki mal bedeli avansı olarak verdiklerini, davalı şirketin ürünleri teslim etmediği gibi çekleri de iade etmediğini beyan ederek çeklerin icraya konulmasının engellenmesi ve çeklerin ibrazı halinde ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalıya borçlu olmadıklarının tespiti ile çeklerin kendilerine iadesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davacı şirketin müvekkili şirketten mal satın almak için siparişte bulunduğunu, söz konusu malların satışına ilişkin toplam 1.169.077,04-TL bedelli e-fatura düzenlenerek davacı tarafa iletildiğini, faturaya itirazın olmadığını, malların davacıya teslim edildiğini ve irsaliye üzerinde davacı tarafın malları teslim aldığına dair kaşe ve imzasının bulunduğunu, taraflar arasında 21.12.2020 tarihi itibariyle cari hesap mutabakatı yapıldığını, yine davacı yanın kaşe/imzasının yer aldığı bu mutabakatta borç bakiyesinin 58,04-TL olarak göründüğünü, hal böyle iken, davacı yanın fatura konusu malları eksiksiz bir şekilde teslim almış olmasına rağmen, sırf çekleri ödememek adına huzurdaki davayı açtığını beyan ederek davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine, davacının %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLER:Çek örnekleri, banka kayıtları, ticaret sicil kayıtları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından mal bedeli karşılığı verildiği ileri sürülen çeklerden mal teslimi yapılmadığından dolayı borçlu olmadığının tesbiti ve çeklerin iadesi taleplerinden ibarettir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce aldırılan 09/08/2022 tarihli bilirkişi raporu bilimsel veri ve içeriğe sahip, denetime elverişli bulunması sebebiyle hükme esas alınmıştır.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK m.190’da ispat yükü, “ İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Buna göre, bir vakıayı kimin ileri sürdüğü değil, kimin bundan lehine bir hak çıkardığı önemlidir. Her iki taraf da ispat yükünün kime düştüğünü gözetmeden delil göstermişlerse, bu durumda hâkimin ispat yükünün kime düştüğünü araştırmasına gerek yoktur. İlk olarak hâkim tarafların göstermiş oldukları delilleri incelemekle yükümlüdür. Tarafların göstermiş oldukları delillerle çekişmeli vakıalar ispat edilmişse bu durumda da ispat yükünün hangi tarafta olduğunun araştırılmasına gerek yoktur. Delil ikamesi, bir davada tarafların kendi vakıa iddialarının doğru olduğu veya karşı taraf iddialarının doğru olmadığı hususunda ispat sonucuna ulaşabilmek ve kendi lehine karar verilmesini sağlayabilmek amacıyla çekişmeli vakıalar hakkında deliller sunarak gerçekleştirdikleri usûli bir faaliyettir. Delil ikame etmemenin veya delil ikame faaliyetinin başarısız kalmasının yaptırımı, bu faaliyet için zorlanmak değil, sadece ulaşılmak istenen usuli hedefe ulaşamamak ya da aleyhte sonuçlara katlanmaktır.Bu bakımdan ispat yükü ile delil gösterme yükü, aynı kavramlar değildir. Nitekim ispat yükü, olayın ispat edilmeme riskinin kime ait olduğunu belirlerken; delil gösterme, ispat yükünün yerine getirilmesinin biçimi ve yöntemi ile ilgilidir. Delil ikame yüküyle ilgili kurallar, ispatın biçimini ve yöntemini belirleyen kurallar olduğu için usul hukukuna ilişkindir ve bir vakıanın ispat edilememiş olmasının sonuçlarına yönelikken, delil ikame yükü, bir vakıa hakkında kendi iddiasının doğruluğu veya karşı tarafın iddialarının asılsızlığı hususunda hâkimde kanaat oluşmasını sağlamaya yönelik olup yargılamanın ilerleyişine ve hâkimin takdirine göre, taraf değiştirebilir.
Çoğu kez ispat yükü taşıyan taraf delil gösterme yükünü de taşır fakat bu her zaman böyle değildir. Zira ispat yükünün sabit olmasına rağmen delil ikame yükü, taraf değiştirir. Üzerinde delil ikame yükü bulunmayan taraf, karşı tarafın iddia ve savunmalarının haklılığı bağlamında, delil göstermesini beklemeden, asılsızlığı ortaya koymak maksadıyla delil gösterebilir. Bu halde karşı delilden söz edilir. Karşı delil göstermiş olan taraf, bu davranışı nedeniyle ispat yükünü üzerine almış sayılmayacaktır (HMK m.191,c.2).
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle ortadan kalktığını ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkâr ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle sona erdiğini ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Borçlu bir hukukî ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukukî ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukukî ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, celp edilen bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına binaen; davacı vekili her ne kadar mal bedeli karşılığı verildiği ileri sürülen çeklerden mal teslimi yapılmadığından dolayı borçlu olmadığının tesbiti ve çeklerin iadesini talep etmiş ise de, davaya konu ürün satışına ilişkin 12.11.2020 tarih ve …. Nolu
1.169.077,04 TL tutarlı faturanın ve bu faturaya karşılık olarak verilen iki adet çekin
her iki tarafın ticari defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, 31.12.2020 tarihli borç bakiyesinin 58,04TL olduğunun beyan edildiği Hesap
Mutabakatı konulu belgenin altında davacı şirketin kaşesi üzerine imzasının bulunduğu, davacının yasal sürede davaya konu edilen faturaya itiraz ettiğine dair bilgi ve belge sunmadığı, bu haliyle davacının ispat vasıtası getiremediği, davacının son delil olarak yemin deliline başvurması üzerine davalı şirket yetkilisinin davaya konu edilen malların eksiksiz olarak davacıya tesliminin yapıldığı ve çeklerin teslim edilen mallara karşılık olarak verildiğine ilişkin yemini karşısında subut bulmayan davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiş, davalı tarafın kötü niyet tazminatı yönündeki talebinin şartlar oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-İİK 72/4.maddesi gereğince işlem yapılmasına, kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 20.280,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 20.199,69 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
4-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davalı tarafından yapılan 99,20 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 143.004,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır