Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/281 E. 2021/498 K. 28.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/281 Esas
KARAR NO : 2021/498

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 13/10/2016
KARAR TARİHİ : 28/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/05/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin uzun yıllar inşaat sektöründe çalıştığını, davalı ile aralarındaki güven duygusu ile birlikte çalışma kararı aldıklarını, 2011 yılından itibaren ortak olarak 3 ayrı inşaat yaptıklarını, bunlara ilişkin sözleşme yapmayı ertelediklerini, 28/10/2011 tarihli ilk satış vaadi sözleşmesine istinaden kat karşılığı yapılan inşaata müvekkili ve davalının kişi başı 150.000,00 TL sermaye koyduklarını, arsa sahibi ile sözleşme yaptırdığını, 12/03/2013 ve 03/04/2013 tarihli sözleşmelere bağlı olarak yapılan 2 inşaatın yapımının ise önceki dairelerin satılması ile kendi içine döndürüldüğünü, sermayeye gerek kalmadığını, şirketi karâ geçirdiğini, dairelerin rayiç bedelden gösterildiğini, gerçek rakamların çok daha fazla olduğunu, sadece 300.000,00 TL verildiğini, müvekkilinin, davalı ile hesaplaşmak istediğinde ise devamlı işin sonuçlanmasının beklenmesi talebiyle karşılaştığını, inşaatlar tamamlandıktan sonra davalının anlaşmaktan imtina ettiğini belirterek ortaklık durumunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, 13/03/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile davacının adi ortaklığa sermaye olarak koyduğu 150.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, 3 inşaattan elde edilen ve müvekkiline ödenmeyen kârın tespiti ile davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının emlak komisyonculuğu yaptığını, müvekkili ile ortaklık için herhangi bir ödeme yapmadığını, belirtilen sözleşmelerin hiçbirisinde davacının ortaklığının bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında sözlü ve yazılı herhangi bir ortaklık sözleşmesi bulunmadığını, davacının emlak komisyonculuğu yapması sebebiyle kat karşılığı sözleşmelerden haberdar olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkememizce davanın reddine dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin ……. esas,….. karar sayılı ilamında; “dava, adi ortaklık tesbiti iddiasına dayalı olarak açılmış, ıslah yolu ile adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi talep edilmiştir.Dosyada ,tarafların tacir olduğuna ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Adi ortaklığın konusu ,ortak inşaat yapım işi olduğu beyan edilmiştir.
Bilindiği üzere, adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.
Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce resen dikkate alınması gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; uyuşmazlık, taraflar arasında inşaat yapım işine yönelik adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir. Diğer bir anlatımla, uyuşmazlık, tarafların ticari işletmelerine ilişkin olmayıp, ortak olduğu ticari işletmeye ilişkindir. Kaldı ki, tarafların tacir olduğuna dair bir bilgiye de dosya içerisinde rastlanılamamıştır.
Hal böyle olunca, tarafların tacir olmadığı ve mahkemece; davanın ticari dava niteliğinde bulunmadığı,davanın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiği gözetilerek, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine ( görevsizlik kararı) verilmesi gerekirken esasa girilip karar verilmiş olması doğru görülmeyerek, kararın kaldırılması gerekmiştir.” denilerek mahkememiz kararı kaldırılmış olup, usul ve yasaya uygun bulunan istinaf kararı doğrultusunda mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 28/04/2021

Katip …

Hakim …