Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/167 E. 2022/570 K. 03.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/167
KARAR NO : 2022/570

DAVA : İtirazın İptali (Havale Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/02/2021
KARAR TARİHİ : 03/06/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/06/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı dosyası ile davalı/borçlu aleyhine başlatılan takipte ödeme emri, 08.07.2020 tarihinde borçlu şirkete tebliğ edildiği, borçlu şirket vekilince yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu, davalı/borçlu vekilince yapılan itiraz üzerine iş bu davanın ikame edilebilmesi için zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapıldığı ve anlaşamama ile sonuçlandığı, davalı tarafça davacı şirketten aralıklarla araç ve makine alımları yapıldığı, alımların peşin ve taksitle olabildiği gibi finansal kiralama (leasing) yoluyla da yapılabildiği, taraflar arası satış işlemlerinin her daim yazılı ve belgeli olarak yapıldığı, finansal kiralama yolu ile yapılan en son alım işleminin ise ……… Kiralama A.Ş. aracı kılınarak yapılmış olduğu, son alım işlemi için aracı kılınan ……… Kiralama A.Ş. tarafından davacı şirkete gerekli ödemenin yapılmış olduğu, akabinde bu yolla alınan aracın davalı şirkete kayıtla teslim edildiği, ancak davalı şirketin nakde sıkışması ve davacı şirketten borç talep etmesi üzerine davacı şirkete ……… Kiralama A.Ş. Tarafından aktarılan paranın bir kısmının davalıya “borç olarak” gönderildiği, şahıslar arası yapılan bu tarz ödemelerin borç ödemesi olarak kabul edilmesi yönünde Yargıtay İçtihatları mevcut ise de huzurdaki davanın taraflarının şahıs değil şirket olduğu, dolayısıyla şirketler arası alacak/borç ödemelerinin ticari defterlere göre yapılmasının zorunlu olduğu, ancak davalı/borçlunun halen borç ödemesini gerçekleştirmediği, her iki tarafın ticari defterlerinin ve banka hesaplarının incelenmesi halinde gönderilen paranın davalıya verilen bir borç niteliğinde olduğunun açıkça görülebileceği, davalı/borçlunun haksız ve kötü niyetli itirazı sebebiyle, borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı/borçlu şirketin borca ve fer’ilerine vaki haksız itirazının iptaline ve takibin fiili ödeme günü döviz kuru üzerinden devamına, davalı/borçlunun 420’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı/borçlu üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı vekilinin iddia ettiği hususların tamamen gerçek dışı olduğu ve iş bu davanın reddi gerektiği, alacaklı/davacı tarafça Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün …….. E. sayılı dosyası ile 52.953,78 Euro değerinde alacak talebiyle ilamsız icra takibinin başlatılmış olduğu, davalı şirket tarafından süresi içerisinde itiraz edilerek icra takibinin durdurulduğu, davacı tarafça iddia edilen hususların yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan iddiaların olduğu, davacı tarafın iddia etmiş olduğu hususları ispat yükü altında olduğu, dava dilekçesinde delil olarak sunulan bilgi ve belgelerin hiç birinin, usul kuralları çerçevesinde iddia edilen vakıayı ispata elverişli araçların olmadığı, davacı/alacaklı tarafından gönderilen ödeme emrinde dayanılan miktar havale olup, havale ödeme aracı olması, alacak hakkı vermediği, olan borcun ifası olması gerçeği karşısında takibe konu edilerek borcun belgesi olarak anlamlandırılmasının kabul edilemeyeceği, havale makbuzunda aynen “…gelen havalenin ödenmesi…” şeklinde şerh davacı/alacaklı görünence yazıldığı, alınan bir bedelin iadesi olduğu belge üzerinde yazılı iken gerçeğin tersyüz edilmesi çabasının davalıya ait iş makinesini vermemek amacıyla tertiplendiği, tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi halinde davalı şirketin herhangi bir borcunun bulunmadığının açıkça görüleceğini belirterek haksız hukuka aykırı ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının kötü niyeti sebebiyle %20’den az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi 10/12/2021 havale tarihli raporunda; Davacının davaya konu ödemeyi, 20.02.2018 tarihinde ……….. Bankası ……. Şubesi aracılığıyla davalının banka hesabına 49.560,00 Euro gönderdiği, ticari defter kayıtlarına 231.678,13 TL olarak davalının hesabına borç kaydı yaptığı, borç kaydı 231.678,13 TL tutarına göre o günkü kurun (231.678,13 / 49.560,00 Euro=)4,6747 TL olduğu, davacının davaya konu ödemeyi yaptığı 20.02.2018 tarihinde ticari defter kayıtlarında davalıdan 94.147,32 TL alacaklı olduğu, davacının davalıya dava konusu yaptığı ödemenin dışında, farklı tarihlerde de borç niteliğinde ödemeler yaptığı, davacının davaya konu 49.560,00 Euro alacağını VUK md 280 göre ticari defter kayıtlarında kur değerlemesi yapmadığı, 23.06.2020 tarihli icra takip tarihinde davacının ticari defter kayıtlarında davalıdan 228.524,82 TL alacaklı olduğu, davaya konu alacağın döviz cinsi alacak olarak kabulü durumunda davacının takibe konu ettiği 49.560 Euro alacağın Euro kurunun ( 231.678,13/49.560 =) 4,6747 TL ye tekabül ettiği, takip tarihindeki 228.524,82 TL alacak tutarı ile davaya konu 231.678,13 TL alacak tutarı arasındaki (231.678,13-228.524,82 =) 3.153,31 TL farkın davacıya ödenmiş olduğu, (3.153,31 / 4,6747 Euro kuru) = 674,55 Euro karşılığına tekabül ettiği, takibe konu 49.560 Euro dan 674,55 Euro düşüldüğünde takibe konu alacağın 49.560,00- 674,55= 48.885,45 Euro olacağı, 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi gereğince takip tarihinden fiili ödeme tarihine kadar devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden işlemiş faiz talep edebileceği görüş ve kanaatini bildirmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkili şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü’nün ……. E. sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 49.560,00 Euro asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre;
İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190.maddesine göre “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanun’da öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Senetle ispat kuralı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) 201.maddede yer almıştır. Buna göre, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen, senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin kanunda belirtilen miktardan az bir miktarda olsa bile tanıkla ispat edilemeyecektir.
Eldeki davada da davacı, makina ve araç satışı karşılığı, aracı olan ……… Kiralama A.Ş tarafından davacıya yapılan ödemenin bir kısmının havale ile davalıya borç olarak gönderildiği, davalının takip tarihi itibariyle takip bedeli kadar davacıya olan borcu için takibe giriştiğini belirterek, davalının takibe yönelik itirazının iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davacının borç olduğunu iddia ettiği ödemesi, banka havalesi suretiyle yapılan ödemesidir. Yerleşik yargı içtihatları ve hukuki uygulama doğrultusunda havale mevcut bir borcun ödemesi niteliğindedir. Yani havale borcun bulunduğuna, karine teşkil etmektedir.
Öte yandan, TBK’nın 555 maddesi vd. ve ardından gelen maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Eş söyleyişle, havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havaleci (muhil), bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. (Arif B. Kocaman, Türk Borçlar Hukukunda Havale, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü Yayını, Ankara 2001; Hukuk Genel Kurulunun 12.03.2003 gün ve 2003/3-118 E., 2003/158 K.; 10.10.2012 gün ve 2012/13-264 E., 2012/700 K. sayılı ilamları).
Somut olayda, havaleci durumundaki davacı, değinilen yasal karine karşısında, davalıya yaptığı dava konusu havalelerin, bir borcun ödenmesinden başka bir amaca yönelik bulunduğunu kanıtlama yükümü altındadır. Başka bir ifadeyle, havale kavramından hareketle yapılacak değerlendirmeye göre de, somut olayda kanıtlama yükümlülüğü davacıya aittir.
Bu karinenin aksini iddia eden davacı iddiasını yazılı delil ile ispat yükü altındadır. Tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için mahkememizce bilirkişi incelemesine dair ara karar kurulmuş ve inceleme günü ön inceleme günü taraf vekillerinin yüzüne karşı ihtarlı olarak verilmiş olup, davalının belirlenen gün ve saatte ticari defter ve belgelerini incelemeye sunmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda tek taraflı olarak incelenen defter ve belgelerde, bir tacirin ticari defterlerine kendi aleyhine bir kayıt kaydetmesinin düşünülemeyeceği hususu da göz önüne alındığında, yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, davacının davalıya yaptığı havalenin borç ödemesi olduğu ve davalının, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacıya takibe konu miktar kadar borçlu olduğunu davacının yazılı olarak ve usulüne uygun delillerle kanıtlayamadığı ve yemin delilline da açıkça dayanmadığı anlaşılmakla takibinde haksız ise de kötüniyetli olduğu da kabul edilmeyerek davalının kötüniyet tazminatı isteminin de isabetsiz olduğunun kabulüyle, davanın reddine karar verilmesi gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 3.851,93 TL harcın mahsubuyla bakiye 3.771,23 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 25.714,26 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/06/2022

Katip …….
e-imzalıdır

Hakim ……..
e-imzalıdır