Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/153 E. 2023/98 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/153 Esas
KARAR NO : 2023/98

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2021
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın ; Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … sayılı kararı ile Görevsizlik ile mahkememize tevzi olunduğu anlaşılmakla yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil … Dış Tic. A.Ş, ticari ilişki içerisinde bulunduğu … A.Ş.’ne aralarındaki ticari ilişkiye istinaden 5 adet çeki keşide ederek Sürat Kargo aracılığıyla gönderdiğini, işbu davanın konusu … Bankası, … Şubesi, 31.01.2021 keşide tarihli, … seri numaralı 75.000-TL bedelli çek de bu çeklerden biri olduğunu, bahse konu çek davalı tarafından bankaya ibraz edilmiş ve çek görseli incelendiğinde çek arkasında … A.Ş.’nin sahte cirosunun tanzim edildiği anlaşıldığını, … Mühendislik A.Ş.’nin ekte bulunan imza sirküleri ve çek arkasındaki sahte ciro incelendiğinde müvekkilin zarara uğratılmaya çalışıldığı anlaşılacağını, bu çekin kargo esnasında kaybedildiği ve zayi nedeniyle Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde … E.sayılı çek iptali/ziyaı davası açıldığı, ödemeden men yasağı verildiği bildirildiğini, müvekkil ile bahse konu çekin lehtarı … Mühendislik A.Ş. arasında sürekli ticari ilişkinin bulunması ve karşılıklı güven ilişkisi çerçevesinde ekte sunulan banka dekontu ile çek bedeli müvekkilce lehtara ödendiğini, dava konusu çekin bu dava dosyası davalısı tarafından ibraz edilmesi, takibe konulması ve müvekkil hakkında icra takibi yapılmasının muhtemel olması nedeniyle, ödediği çek bedelini tekrar ödemek durumu ile karşı karşıya kaldığını, dava konusu çekin hırsızlık sonucu elden çıkması, sahibinin rızası dışında elden çıkan menkullerde iyiniyetli olmanın dahi korunmayacağı açık olduğunu, kaldı ki müvekkilin gerek davalı ile gerekse çek arkasında cirosu bulunan cirantalarla hiçbir ticari ilişkisi bulunmadığını, tedbir talebinin davaya konu çekin ibraz edilmesi veya icra takibine konu edilmesi karşısında ibrazının önlenmesine veya İİK m 72/2 gereğince icra takibinin teminat karşılığında durdurulması hususunda tedbir kararı verilmesi talep olunduğunu, tedbir talebimizin kabulü ile, “… Bankası, … … Şubesi, 31.01.2021 keşide tarihli, … seri numaralı 75.000-TL bedelli çekin” uygun görülecek teminat karşılığında ibrazının tedbiren önlenmesine, icra takibine konu edilmesi halinde takibin durdurulmasına, davamızın kabulü ile müvekkilimizin davalıya borçlu olmadığının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı, dava açmadan önce dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurmadan işbu davayı açtığından, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, müvekkilimizin dava konusu çeki kötüniyetle veya ağır kusur ile iktisap ettiği ispat edilmediğinden, çekin kayıp olduğu iddiası ile ilgili hiçbir bilgisi ve sorumluluğu olmadığından, çekin illetten mücerret olma özelliği olduğundan, müvekkilimiz şahıs olduğu için ticari defter tutma yükümlülüğü olmadığından, tanık dinlenmesine muvafakatimiz olmadığından, araştırılacak başkaca bir husus kalmadığından ve davacının iddiaları gerçeği yansıtmadığından davanın esastan reddine, müvekkilimizin alacaklısı ve hamili olduğu,… Bankası, … .. Şubesi, 31.01.2021 keşide tarihli, … seri numaralı 75.000.00-TL’lik, hesap sahibi … TİCARET A.Ş. tarafından keşide edilmiş çek hakkında mahkemenizce verilen ÖDEME YASAĞI kararının kaldırılmasına, ilgili bankaya, tedbirin kaldırıldığına dair tezkere yazılmasına ve dava hakkında ivedilikle nihai karar verilmesine, davacının, kötüniyetle, müvekkilimizin alacağını almasını geciktirmek için işbu davayı açtığından, mahkemenizce verilen ihtiyati tedbir kararı ile bankaca paranın müvekkilimize ödenmemesi yönünde karar verilerek müvekkilimizin çekin karşılığını alması engellendiğinden, davacı haksız olarak işbu davayı açtığından, davacının, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar / kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, İİK 72. Maddesi uyarınca takipten sonra açılan menfi tespi davasıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 72.maddesi gereğince, borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında, borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir.
Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 s.TMK m.6).
İspat yüküne ilişkin bu genel kural menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf, o vakıayı ispat etmelidir.
TTK’nun 704. maddesinde, “Çek herhangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamiline yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702 nci maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır kusura bulunduğu takdirde, o çeki geri vermekle mükelleftir.” düzenlemesi mevcuttur. Açıklanan kanun hükmü uyarınca davacının, kendisinin yetkili hamil olduğunu kanıtlaması yanında, yeni hamilin çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır kusurlu bulunduğunu da kanıtlaması gerekir.
6102 sayılı TTK’nun 686/1.maddesi; “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır”hükmünü içermektedir.
Sahte imza bir başkasının imzasının taklit edilmesi hali olup, takip tarihi itibariyle yürürlükte olan 6102 sayılı yasanın TTK’nın 677. maddesi hükmü gereğince;Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse ,diğer imzaların geçerliliği bundan etkilenmez. Cirolar arasındaki zincirleme bağlılığın gözlenmesi sadece dış görünüm bakımından yapılır. Başka bir anlatımla, ciro silsilesinin (zincirinin) muntazam bir şekilde birbirini takip edip etmediğini incelerken dış görünüşü incelemek yeterli olup, cirantalardan birinin imzasının sahte olması veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayan şahsın imza yetkisinden yoksun olması ciro zincirini etkilemez (Hulusi Gürbüz; Yargıtay Uygulaması Işığında Ticari Senetlerin iptali Davaları ve Ticari Senetlere Özgü Sorunlar, İstanbul 1984, s.295; Doğanay s.1646-1647; Murat Alışkan; Kambiyo Senetlerinde Temlik Cirosu, İstanbul 1998, s. 255 vd; Tarık Başbuğoğlu; Uygulamalı Türk Ticaret Kanunu, 1.cilt Ankara 1988, sh. 807; Erol Ertekin/İzzet Karataş; Uygulamada Ticari Senetler: Ankara 1998, s. 363).
“…Davacılar vekilinin senedin arka yüzündeki S.S. … nolu… . Kop.’nin kaşesi üzerine atılan imzaların gerçek olmadığını, müvekkillerinin aynı zamanda kooperatifin yöneticileri olduğunu beyanla müvekkillerinin 04/07/2014 tanzim tarihli 15/08/2014 vade tarihli ve 272.000,00 TL bedelli senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dosya kapsamında bulunan senedin örneğinin incelenmesinde senette keşidecisinin … , kefilin… olduğu, senedin ön yüzünde bulunan imzaların inkar edilmediği, TTK 778. Madde yollamasıyla bonolarda da uygulanması gereken TTK 677. Maddede; bononun, bonoyu imzalayan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imza içermesi halinde, diğer imzaların geçerliliğinin bundan etkilenmeyeceği düzenlenmekle, davacıların senet lehtarı dava dışı Kooperatif adına atılan imzaların geçersizliğinin ileri sürülerek sorumluluktan kurtulamayacakları gibi, üçüncü kişinin geçersiz imzası ciro zincirini de koparmayacağından, imzaların istiklali ilkesi gereğince davacılar bonodaki lehtar imzasının geçersizliğine dayanarak menfi tespit davası açamayacaklarından, görünüşe göre de ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığından, mahkemece davanın esas yönünden reddi gerekirken ilk derece mahkemesinin sıfat yokluğundan davanın reddi kararı yerinde değilse de, davalının istinaf başvurusunun bulunmadığı, aleyhe bozma yasağı bulunduğu dikkate alınarak, bu hususa değinilmekle yetinilmiş, davanın reddi kararı sonuç itibariyle doğru olmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir…” İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, 30.05.2019 tarih, …. Esas, … Karar, yine aynı mahiyette İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi, …. Esas, … Karar sayılı ilamları.
Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; TTK’nun 818/1-c maddesinin yollaması ile TTK’nun 677. Maddesi uyarınca çek ile borçlanmaya ehil olmayan kişilerin imzası, sahte imzalar, hayali kişilerin imzaları veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi bir sebeple bağlamayan imzalar imzaların istiklali ilkesi gereğince diğer imzaların geçerliliğini etkilemeyecektir. Çeki düzenleyen keşidecinin lehtarın ciro imzasına itiraz hakkı yoktur, ciro imzasının lehtara ait olmaması anılan düzenleme karşısında imzasına itiraz etmeyen keşideci hakkında takip yapılmasına engel oluşturmaz. Mahkememiz dosyasında dava konusu çeklerin keşidecisinin davacı olduğu, keşideci imzalarının inkar edilmediği, TTK 677. maddede düzenlenen imzaların istiklali prensibi gereği lehtar imzasının geçersizliğinin davacı keşidecilerin sorumluluğunu etkilemeyeceği, dava konusu çekte lehtar imzası sahte olsa dahi ciro zincirinde kopukluk bulunduğunun kabul edilemeyeceği, davalının çekte ciro yoluyla yetkili hamil olduğu anlaşılmakla açılan davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine ,
2-Davacı tarafından yatırılan 1.280,82-TL harçtan alınması gerekli 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatan 1.100,92 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacının davasının reddine karar verildiğinden yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacının davasının reddine karar verildiğinden AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı.
. 31/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır