Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1115 E. 2023/18 K. 10.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1115 Esas
KARAR NO : 2023/18

DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ : 30/12/2021
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkil … Ticaret A.Ş. (“Müvekkil Şirket”) 08.10.2018 tarihinde kurulmuş ve … sicil numarasıyla … Müdürlüğü nezdinde tescil edilmiş olup turizm ve otelcilik sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalı … Ticaret A.Ş. (“Davalı Şirket”) ise aynı faaliyet konusuyla 05.01.2021 tarihinde kurulmuş ve … sicil numarasıyla … Müdürlüğü nezdinde tescil edildiğini, davalı Şirket açıkça Müvekkil Şirket ticaret unvanının hemen hemen aynısıyla tescil edilmiş olup Müvekkil Şirket unvanına tecavüz ettiğini, davalı şirketin, müvekkil şirket ticaret unvanına haksız tecavüzünün TTK’nın 52. Maddesi uyarınca tespiti, durdurulması ve davalı şirket ticaret unvanının sicilden terkini ile maddi ve manevi tazminat talepli olarak huzurdaki davayı ikame etme zorunluluğu hasıl olduğunu, Davalı şirket ticaret ünvanının sicilden terkinine karar verilerek ttk’nın 50. ve 52. maddeleri kapsamında müvekkil şirket ticaret unvanının korunması gerektiğini, müvekkil Şirket, yukarıda da belirtildiği üzere … Ticaret Anonim Şirketi unvanıyla 08.10.2018 tarihinde kurulduğunu, … (“…”) kayıtlarından görüleceği üzere meslek grubu … … kodu ise … vb. konaklama yerlerinin faaliyetleri olarak belirlenmiştir. Müvekkil Şirketin … kayıtlarına göre adresi … Mah. … Cd. … Sit. No:… …/İstanbul olduğunu, davalı Şirket ise Müvekkil Şirket unvanı ile karışıklığa ve haksız rekabete neden olacak şekilde benzerlik içeren … unvanıyla 05.01.2021 tarihinde kurulmuştur. … kayıtlarından görüleceği üzere Davalı Şirketin meslek grubu ve nace kodu da Müvekkil Şirketin meslek grubu ve nace koduyla aynıdır. Davalı Şirketin adresi ise yine Müvekkil Şirket adresinin hemen hemen aynısı olacak şekilde (… Mah. … Cad. … Apt. No:…/… …/İstanbul) tescil edildiğini, müvekkil şirket, Davalı Şirketin varlığından haberdar değil iken 25.10.2021 tarihinde Davalı Şirket pay sahibi ve yetkilisi … nin dava dışı 3. bir kişiye olan borcu sebebiyle şirketler arası isim benzerliğine de dayanılarak Müvekkil Şirket’e ait otelde haciz işlemi gerçekleştirildiğini, haciz işlemi sonrasında Davalı Şirketin iki ticaret unvanı arasında karışıklığa ve haksız rekabete neden olacak şekilde bir unvanla kurularak tescil edildiği anlaşılmış ve Davalı Şirket ortağı … nin ticaret unvanları arasındaki benzerliği kullanmak suretiyle Müvekkil Şirket ortağı olduğunu iddia ettiği, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. sayılı dosyası marifetiyle dolandırıcılık suçu isnadıyla hakkında soruşturma yürütüldüğü ve halihazırda tutuklu olduğu öğrenildiğini, kurulacak olan bir şirketin ticaret unvanı tercih edilirken unvanın daha önce tescil edilmiş unvanlarla karışıklığa sebep olacak nitelikte benzer olup olmadığına dikkat edilmesi, buna göre unvanın seçilmesi ve basiretli bir tacir gibi davranılması gerektiğini, ancak yukarıda da belirtildiği üzere Davalı Şirket bilerek ve isteyerek Müvekkil Şirket ticaret unvanının, faaliyet konusunun ve adresinin hemen hemen aynısını kullanmaktadır. Davalı Şirket eylemleri açıkça haksız rekabet ve Müvekkil Şirket ticaret unvanına tecavüz teşkil etmekte olup işbu hususların tespitiyle birlikte Davalı Şirket ticaret unvanının sicilden terkinine karar verilmesi gerektiğini, davalı Şirketin, Müvekkil Şirket ticaret unvanının hemen hemen aynısını iltibas yaratacak şekilde kullanması sebebiyle Müvekkil Şirket maddi ve manevi zarara uğradığını, 25.10.2021 tarihinde Davalı Şirket pay sahibi ve yetkilisi …’nin dava dışı 3. bir kişiye olan borcu sebebiyle Müvekkil Şirket’e ait otelde şirketler arası isim benzerliğiyle birlikte “Borçlunun aslında otelin gizli ortağı olduğu ve muvazaalı şekilde taşınmaz devirleri yapıldığı iddiasıyla” haciz işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu iddiaya dayanak olarak da …’nin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Sor. sayılı dosyası marifetiyle verdiği ifadede Müvekkil Şirketin gizli ortağı olduğu beyan etmesi gösterilmiştir. Ancak Müvekkil Şirket ne Davalı Şirketi ne de pay sahibi gerçek kişiyi tanımamaktadır. Müvekkil Şirkete ait otelde müşterilerinin önünde Davalı Şirketin sebep olduğu haciz işlemi Müvekkil Şirketi manevi anlamda derin olarak sarsmış ve ticari itibarını zedelediğini, akabinde aynı borç için İstanbul …. İcra Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyasıyla Müvekkil Şirket aleyhine istihkak davası ikame edildiğini, yine aynı borç için Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … E. sayılı dosyası marifetiyle Müvekkil Şirket aleyhine tasarrufun iptali davası ikame edilmiş ve Müvekkil Şirket taşınmazlarına ihtiyati haciz konulmuştur. Müvekkil Şirket manevi olarak sarsılmasının yanında işbu davaların takibi için vekil (avukat) tayin etmek durumunda kalmış olup manevi çöküşünün yanında maddi olarak da zarara uğradığını bu kapsamda davalı şirketin, müvekkil şirket ticaret unvanının hemen hemen aynısını iltibas yaratacak şekilde kullanması sebebiyle Davalı Şirket ticaret unvanının sicilden terkini ile birlikte uğranılan zararların tazmini için HMK’ nın 107. Maddesine göre fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın Davalı Şirket tarafından Müvekkil Şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ederiz. Nitekim TTK’nın 52. Maddesi; “haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir.” hükmüne amir olduğunu, anılan gerekçelerle; Sayın Mahkemenizce Davalı Şirketin Müvekkil Şirket ticaret unvanına haksız rekabet teşkil edecek şekilde tecavüzünün TTK’nın 52. Maddesi uyarınca tespiti, durdurulması ve Davalı Şirket ticaret unvanının sicilden terkini ile HMK’ nın 107. Maddesine göre fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın Davalı Şirket tarafından Müvekkil Şirkete ödenmesine hükmedildiğini, davanın kabulü ile Davalı Şirketin, Müvekkil Şirket ticaret unvanına haksız tecavüzünün TTK’nın 52. Maddesi uyarınca tespiti, durdurulması ve davalı şirket ticaret unvanının sicilden terkinine,davalı şirket ticaret unvanının sicilden terkinine, uğranılan zararların tazmini için HMK’ nın 107. Maddesine göre fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın Davalı Şirket tarafından Müvekkil Şirkete ödenmesine, masrafları Davalı Şirket tarafından karşılanmak üzere hüküm özetinin Türkiye genelinde dağıtımı yapılan bir gazetede ilanına,Türkiye genelinde dağıtımı yapılan bir gazetede ilanına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete tahmiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
Dava, davalı şirketin davacı şirket ünvanına haksız tecavüzünün TTK’nın 52. Maddesi uyarınca tespiti, durdurulması ve davalı şirket ticaret ünvanının sicilden terkini ile maddi ve manevi tazminat talebidir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 16/08/2022 havale tarihli raporunda; Davacı ve davalı ticaret unvanlarının bütünü arasındaki tek farklılık davacının … ibaresindeki E ibaresinin çıkarılması … şeklinde kullanımda bulunması olup, her iki ticaret unvanında bahsedilen E ibaresi dışında tcaret unvanları arasında çok büyük oranda benzerliğin olması, iştigal alanlarının aynı olması, tarafların adreslerinin aynı ilçe ve hatta semtte bulunması dikkate alındığında vaki davalı unvanının iltibasa sebebiyet vereceği, davacının tcaret unvanının terkini tatebinin Nihai Takdir hakkı Sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyta yerinde sayılacağı, davalının davacı unvanı ile iltbasa sebebiyet vermesi aynı zamanda davacının zarara uğramasına sebebiyet vereceğinden ve davalının seçenek sınırlaması olmadığı halde davacı ile büyük oranda benzerlik arz eden ticaret unvanını tescil edip kullanmasının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı olduğuna Sayın Mahkemece kanaat getirtilmesi halinde davacının maddi ve manevi tazminat talep edebileceği, diğer taraftan maddi tazminatın miktarını tespit dava dosyasında zarara İlişkin herhangi bir delil bulunmadığından hesaplanamadığı, bununla birlikte bu tür kullanımlarda zarar miktarının tam olarak tespiti güçlük arz ettiğinden maddi tazminat miktarının mahkemece tecavüzün şekli, süresi ve iltibasa yol açacak benzerliğin yüksek derecede olması da dikkate alınarak TBK 50 ve 51 çerçevesinde takdir edilmesinin gerekeceği yönünde kanaat bildirildiği anlaşılmıştır.
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre;
Kanun koyucunun iltibası bir haksız rekabet olarak nitelendirmesinin ve bunu önlemek istemesinin en başta gelen nedeni, iltibasa yol açan kimsenin başkasının emeğini haksız bir biçimde sömürüyor olmasıdır. Gerçekten, bir ticari işletmenin yıllarca büyük reklam harcamalarına katlanarak piyasada tanıttığı bir mal/hizmet biçiminden, başka bir tacirin hiç bir zahmete katlanmaksızın bunu aynen kullanması kendisine başkasının emeğinden haksız bir biçimde yararlanarak çıkar sağlaması anlamına gelir ki, sözü edilen bu durumun serbest rekabet ve onun kaçınılmaz bir gereği olan rekabet koşullarından herkesin ürününü ya da tanıtma aracını bizzat yapacağı harcamalarla tanıtması zorunluluğu diye özetlenebilecek emek ilkesine aykırılık oluşturduğu kuşkusuzdur.
İltibasın varlığı saptanırken başvurulacak bir ölçüt ise, söz konusu olan ürünün orta yetenekteki olağan müşteri ya da alıcılarının yanılma olasılıkları, başka bir anlatımla, bunların herhangi bir ürünün yerine diğerini satın almalarının sözkonusu olup olmadığıdır. Bu nedenledir ki, örneğin bir çiklet ya da çikolatanın ambalajının bir diğer işletmenin ürünü ile iltibas yaratıp yaratmadığı saptanırken bu ürünlerin olağan tüketicileri olan çocukların değerlendirmeleri esas alınacak, aynı şekilde bir deterjan bakımından ev kadınlarının, ilaç adları arasındaki haksız rekabetin değerlendirilmesinde ise bunları reçeteye yazan hekimlerin ya da bunları satan eczacıların görüşleri temel alınabilecektir. İltibasın var olup olmadığı araştırılırken her somut olayın özellikleri de gözönünde tutulmalıdır. (Prof. Dr. Hüseyin Ülgen- Prof Dr. Ömer Teoman-Prof. Dr. Mehmet Helvacı-Prof. Dr. Abuzer Kendigelen- Doç Dr. Arslan Kaya- Doç Dr N.Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, İstanbul 2006, sf. 460 vd)
Haksız rekabetin önlenmesindeki amaç, serbest piyasa düzeninde herkesin dürüstlük kuralları içerisinde hareket etmek suretiyle rekabet kurallarına uygun olarak piyasada faaliyet göstermesi ile mal ve hizmetlerin nihai tüketicilerinin aldatılmasına izin verilmeksizin kaliteli mal ve hizmetlerin piyasa kurallarına göre oluşan en uygun fiyatla satışa sunulmasıdır.
Aynı sektörde faaliyet gösteren firmalar, ticari hayatta dürüstlük ilkesine uygun bir şekilde ve iltibastan kaçınmak suretiyle piyasaya mal veya hizmet ürettikleri takdirde, piyasada ilk kez üretim yapan ürünün veya hizmetin tanınmasını sağlayan kişinin üstün hakkı bulunduğundan sözedilerek, sonradan faaliyete başlayan kişilerin eylemleri haksız rekabet olarak nitelendirilemez. Böyle bir üstün hakkın varlığının kabulü aynı zamanda, rekabet hukuku ilkelerine aykırı olarak piyasada o mal veya hizmetle ilgili tekel yaratılması ve serbest rekabetin ortadan kaldırılması suretiyle ekonominin sağlıklı bir biçimde gelişmesini engelleyeceğinden kabul edilemez. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.06.2015 tarih, 2014/10921 Esas; 2015/7758 Karar sayılı ilamı ve yine aynı Dairenin benzer 2006/12564 Esas, 2007/14906 Karar, 2015/ 2240 Esas,2015/5406 Karar sayılı ilamları )
Somut olayda; her iki taraf da tacir olup, her iki şirket de turizm otelcilik sektöründe faaliyet göstermektedirler. Davacı ve davalı ticaret unvanlarının bütünü arasındaki tek farklılık davacının … ibaresindeki E ibaresinin çıkarılması … şeklinde kullanımda bulunması, her iki ticaret unvanında bahsedilen E ibaresi dışında tcaret unvanları arasında çok büyük oranda benzerliğin olması, iştigal alanlarının aynı olması, tarafların adreslerinin aynı ilçe ve hatta semtte bulunması dikkate alındığında vaki davalı unvanının iltibasa sebebiyet vereceği hususu bilirkişi raporu ile de tespit edilmiş olup, davalının davacı unvanı ile iltbasa sebebiyet vermesi aynı zamanda davacının zarara uğramasına sebebiyet vereceğinden ve davalının seçenek sınırlaması olmadığı halde davacı ile büyük oranda benzerlik arz eden ticaret unvanını tescil edip kullanmasının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı olduğu sonuç ve kanaati ile davanın kabulü ile tecavüzün önlenmesine ve davalının ticaret ünvanındaki ”…” ibaresinin sicilden terkinine karar vermek gerekmiş ve ancak maddi manevi tazminat talepleri yönüyle dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı ve bu hususta davacı vekilinin son celse alınan beyanı ile delil sunulmayacağı sabit görülmüş olduğundan bu talepler yönüyle davanın reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Davacı şirkete ait ticaret ünvanına davalı şirket tarafından yapılan tecavüzün önlenmesine,
-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numaralı ”… Ticaret Anonim Şirketi” nin ticaret unvanındaki ”…” ibaresinin ticaret unvanından ve ticaret sicil kayıtlarından silinmesine, terkinine,
-Kararın bir örneğinin ilgili ….’ ye gönderilmesine, ayrıca … Gazetesinde kararın yayınlanmasına,
-Kararın kesinleşmesinden sonra TTK 52/2 maddesi uyarınca ilanına, Türkiye genelinde dağıtılan bir gazetede bir defa yayınlanmasına, ilan masraflarının davalı tarafça karşılanmasına,
2-Davacının, maddi ve manevi tazminat taleplerinin ispatlanamadığından bahisle Reddine,
3-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 59,30- TL harcın mahsubuyla bakiye 21,40-TL TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,6- TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 120,10- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacının diğer davalı yönünden yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/01/2023

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır