Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1073 E. 2022/1242 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1073
KARAR NO : 2022/1242

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/12/2021
KARAR TARİHİ : 20/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı ile imzalanan 20.10.2017 tarihli Bilet Satış Acenteliği anlaşmasına göre Davacı müvekkil yurtiçi ve yurtdışı uçak seferleri için biletleme hizmetleri vereceğini, aynı sözleşmenin Teminat ve Ödeme sistemi başlıklı 7. Maddesinde ödeme sistemi ve buna bağlı olarak verilmesi gereken teminatlar gösterildiği, davacı müvekkil, davalı ile imzalanan acentelik sözleşmesine göre arayüzün açılması ve biletleme hizmeti verebilmesi için 06.11.2017 tarihinde 10.000,00TL tutarlı bilet satış teminatını Davalı tarafın gösterdiği …… bank TR …. nolu hesabına nakit olarak havale ettiği, davacı müvekkil şirket yetkilisi davalı tarafa 11.03.2020 tarihinde ilettiği mailde acentelik üyeliklerini iptal etmek istediklerini bu nedenle izlenmesi gereken prosedürü öğrenmek istediklerini belirtmiştir. (Ek-3, e-mail)Bunun üzerine …… mail uzantılı ….@….com adresinden müvekkile şu şekilde dönüş yapılmıştır. “….. Hanım Merhaba ,Acente arayüzü iptali için talebiniz varsa bunu bize antetli kağıdınıza iptalinizi istediğinize dair yazıyı gönderirsiniz, buna istinaden sisteminizi kapatırız sonra size teminatınız için bir teminat alındı bordrosu göndereceğiz. Bunu belirteceğimiz adrese yetkili isim, imza ve kaşe yaparak aslını adresimize gönderirsiniz, aslı elimize ulaştıktan sonra muhasebemiz ile mutabakatımızı tamamladıktan sonra teminatınızı iade talimatı gireriz.” Davacı müvekkil ,gösterilen şekilde acente arayüzünün kapatılması ve ödenen satış teminatı talep dilekçesini hem maille hem de kargo aracılığıyla ıslak imzalı olarak davalı tarafa 12.03.2020 tarihinde gönderdiği, davalı yan acente arayüzünü kapatmış ancak taahhüt ettikleri şekilde teminatı iade etmemiştir. Davalı taraf 29.09.2020 tarihinde müvekkil şirkete ….@….com mail adresinden ” Talebiniz bildiğiniz gibi tam pandemi dönemine denk geldi. Pandemi olmasa zaten hemen ödenmiş olacaktı. Ancak bildiğiniz gibi pandemi nedeniyle bu iadeler şu an yapılamıyor ancak ilerleyen dönemlerde planlama yapılarak iadelere başlanacak; konu finans biriminin takibindedir. Anlayışınız için teşekkür ederiz.” şeklinde mail attığı, davacı müvekkil davalı tarafında 10.000,00TL teminatın iadesine ilişkin 12.03.20250 tarihinde beri sonuçsuz yazışmalarla oyalanmaktadır. Bu nedenle davacı müvekkil şirket Mersin …. Noterliğinden 07.05.2021 tarih ve …. yevmiye sayılı ihtarname keşide ederek ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içinde müvekkil banka hesabına teminatın iadesini talep etmiştir.(Ek-6, ihtarname) Davalı yan bahsi geçen ihtarnameyi tebliğ almasına rağmen ihtarname içeriğine herhangi bir cevap vermemiş , müvekkil banka hesabına bu yolla da teminat bedelini yatırmamıştır. Bu nedenle müvekkil şirket davalı tarafın kabulünde olmasına rağmen ödenmeyen teminatın iadesi için icra takibine girişmiştir. Takip tarihinden sonra davalı taraf …@……com uzantılı mail adresinden bu defa müvekkil şirkete “Telefon ile konuşmamıza istinaden , şu anda şirketimiz satış aşamasındadır. Dolayısıyla eylül 2021 sonuna kadar sonuçlanmasını beklemekteyiz. Ve hiçbir yere ödeme yapamamaktayız. Anlayışınız için teşekkür ederim. İyi çalışmalar dilerim.”şeklinde bildirimde bulunmuştur. (Ek-7, Davalı maili) Davalı yetkilisi tarafından gönderilen son mailde şirketin satışının yapılmasının ardından müvekkile ait teminat ödemesinin yapılamasının mümkün olduğu belirtilmişse de maalesef iyiniyetli olarak makul sürelerin üstünde 2 seneye yakın teminat iadesi bekleyen müvekkilin parası davalı şirketin satışından sonra da bir türlü yatırılmadığı, davalının icra takibine yaptığı haksız ve dayanaksız itiraz üzerine tarafımızca dava şartı arabuluculuk başvurusunda bulunulmuş ancak davalı ile arabuluculuk sürecinde de ödemeye ilişkin anlaşma sağlanamadığı, davalı, müvekkilin kullandığı uçak bileti acentelik arayüzünün iptali işlemini yapmış ancak sunduğumuz delillerden de anlaşılacağı üzere bilet satış teminatını haksız olarak elinde bulundurduğundan ve müvekkile bu bedeli geri ödemesi gerektiğinden eldeki itirazın iptali davasını açma gereği doğduğu, Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğinden, davanın kabulüne, borca ilişkin itirazın iptali ile takibin devamına, davalı kötü niyetle borca itiraz etmiş olduğundan davalı aleyhine %20 oran üzerinden hesaplanacak olan icra inkar tazminatına hükmedilmesini yargılama masraf ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili 24/01/2022 tarihli cevap dilekçesi ; Davacı tarafından, müvekkil şirket aleyhine, Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davaya konu takibe, davalı müvekkil şirketin , davacı tarafa iş bu takibe ilişkin veya başkaca herhangi bir borcu bulunmaması nedeniyle itiraz edildiğini, takibe vaki itiraz üzerine, davacı tarafından iş bu dava ikame edildiğini, ancak müvekkil şirket aleyhine ikame edilen icra takibi başlatıldığını, davayı konu takibe, davalı müvekkil şirketin, davacı tarafa iş bu takibe ilişkin veya başkaca herhangi bir borcu bulunmaması nedeniyle itiraz edildiğini, takibe vaki itiraz üzerine, davacı tarafından iş bu dava ikame edildiğini, ancak müvekkil şirket aleyhine ikame edilen icra takibi ve iş bu dava haksız ve mesnetsiz olduğunu, şöyle ki müvekkil şirketin, davacı tarafa, davaya konu takibe ilişkin veya başkaca herhangi bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın iddiasının aksine, davacı tarafından müvekkil şirkete herhangi bir mal veya hizmet sunulmadığını, bu nedenle takibe dayanak gösterilen alacak tutarına ilişkin olarak davacının alacaklı olduğu iddiası haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilin ticari defter ve kayıtlarının tetkikinde de iş bu durumun açıkça görüleceğini, bir diğer yandan davacı tarafından takibe konu edilen alacak tutarının mesnedi olduğu iddia edilen, mal veya hizmetin, müvekkil şirkete sunulduğuna ilişkin olarak da dava dosyasına herhangi bir delil sunulmuş olduğunu, dolayısıyla davacının iddialarının mesnetsiz olduğunu, ispata muhtaç olduğunu, tüm bu nedenler ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine, kötü niyetli davacının %20 tazminata mahkumiyetine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bilirkişi 30.09.2022 tarihli raporunda; Davacı ….. TURİZM İNŞ. SAN. VE TİC. A.Ş.’nin inceleme günü gelmediği, 10.05.2022 tarihli dilekçelerinde, “Mahkemenizce ön inceleme tutanağı 1 nolu ara kararında, ticari defterlerin ibrazı, 2 nolu ara kararda ticari defterlerin mahkemeye ibrazı mümkün değilse nerede olduğuna ilişkin beyanda bulunmak üzere taraflara inceleme günü olan 06.06.2022 tarihine kadar süre verildiği, delil dilekçemizde de belirttiğimiz gibi ticari defter ve belgeler hacimli olması nedeniyle fiziken mahkeme dosyasına sunulamamaktadır ancak müvekkil şirketin merkezi … Mah…. Bulvarı No:… Akdeniz/MERSİN adresinde bilirkişi incelemesinde ticari defter ve belgelerin hazır edileceğini beyan ederiz.” şeklinde bildirildiği, davacı tarafın talebi ile ilgili hususun sayın mahkemenin takdirine bırakıldığı, Davalı tarafın 2018 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarının (HMK md.222TTK 64 m/mülga TTK 85 m.) sahibi lehine delil niteliği bulunup bulunmadığının takdirinin sayın mahkemeye bırakıldığı, (2018 yılı envanter defteri noter açılış tasdikinin yapılmadığı) 2017-2019-2020- 2021 yılına ait ticari defterler ve kayıtlarının (HMK md.222TTK 64 m/mülga TTK 85 m.) sahibi lehine delil niteliği bulunduğu, davacı tarafın 10.000,00 TL tutarlı asıl alacak üzerinden takibe geçtiği, takip talebine açıklama olarak nakit teminat iadesi diye yazıldığı, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu dekontun, 06.11.2017 tarihli ve 10.000,00 TL tutarlı olduğu, açıklama olarak …… BİLET SATIŞ TEMİNATI diye yazıldığı, davacı tarafın davalı tarafa 10.000,00 TL havale yaptığı, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu ihtarnamenin, Mersin …… Noterliğinin 07.05.2021 tarihli ve ….. yevmiye madde numaralı olduğu, davalı taraftan ihtarnamenin tebliğinden itibaren 3 gün içerisinde 10.000,00 TL NAKİT TEMİNATIN İADE tutarının edilmesini talep edildiği, ihtarnamenin tebliğ mazbatasının sunulmadığı, davalı Tarafın Dosya Muhteviyatına Sunduğu 120 Alıcılar (Cari) Hesap Ekstresinde, davacı taraf ile cari hesap ilişkisinin 30.11.2017 tarihli 773,36 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 31.12.2019 tarihinde davalı tarafın davacı taraftan 219,80 TL alacaklı olduğu, 219,80 TL tutarlı kayıt işlemi ile cari hesabın kapatıldığı, bakiyenin sıfırlandığı, davalı Tarafın Dosya Muhteviyatına Sunduğu 326 Alınan Depozito Ve Teminatlar Hesap Ekstresinde, davacı taraf ile hesap ilişkisinin 06.11.2017 tarihli 10.000,00 TL (A) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 31.01.2021 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 10.000,00 TL borçlu olduğu, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına, takip tarihi itibariyle alınan depozito ve teminatlar hesabında davacı tarafa 10.000,00 TL borçlu olduğu, tarafların tazminat, muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin mahkeme takdirine bırakıldığı sonuç ve kanaati bildirilmiştir.
DELİLLER : Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı dosyası, faturalar, ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, taraflar arasında yapılan Bilet Satış Acenteliği anlaşmasına ilişkin davacı tarafından davalıya ödenen teminatın iadesi talebiyle vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 10.000,00-TL asıl alacak ile 155,34-TL işlemiş faiz, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 10.155,34 yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; taraflar arasında akdedilen sözleşme kapsamında davacı tarafın davalı tarafa 10.000,00 TL havale yaptığı ve ancak gönderilen teminatın arayüzün kapatılması ve teminatın iadesini talep ettiği anlaşılmakla, tarafların ticari defter ve belgelerinin incelenmesi ile davalının davacı taraf ile hesap ilişkisinin 06.11.2017 tarihli 10.000,00 TL (A) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 31.01.2021 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 10.000,00 TL borçlu olduğu, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına, takip tarihi itibariyle alınan depozito ve teminatlar hesabında davacı tarafa 10.000,00 TL borçlu olduğu, davacının da kayıtlarında aynı miktar kadar alacaklı olduğu görülmekle asıl alacak yönüyle davanın kabulüne ve ancak davalının takipten önce temerrüde düştüğü ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddine dair karar vermek gerekerek davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Ekli Kararda Açıklanacağı Üzere;
1-Davanın kısmen kabulü ile 10.000,00-TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin bu miktar yönünden aynen devamına;
2-İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 2.000,00-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

4-Alınması gerekli 683,10 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 173,43 TL harcın mahsubuyla bakiye 509,67 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 173,43 TL peşin harç olmak üzere toplam 232,73 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.970,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.940,35 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 155,34 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
11-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı tarafın yokluğunda davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/12/2022
Katip …..
¸e-imzalıdır

Hakim …..
¸e-imzalıdır