Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1070 E. 2022/440 K. 22.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1070
KARAR NO : 2022/440

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 22/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin sermaye yapısı itibariyle “aile şirketi” olduğunu, müvekkillerinin değişik pay oranları ile davalı şirketin ortaklarından olduğunu, … ve …’ın aynı zamanda davalı şirketin yönetim kurulu üyeleri olduğunu, davalı şirketin 30/11/2021 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında alınan …… karar numaralı yönetim kurulu kararlarının TTK 367. Maddesi kapsamında daha önce kabul edilip tescil edilen 01/06/2017 tarihli şirket iç yönergesinin 3/I maddesine açıkça aykırı olduğunu, dava konusu edilen …… sayılı yönetim kurulu kararlarının, yönetim kurulu üyesi iki müvekkilinin tüm uyarıları ve gerekçeli muhalefet şerhlerine rağmen çoğunluğu temsil eden diğer yönetim kurulu üyelerinin 3/5 olumlu oyları ile alındığını, yine 01/06/2017 tarihli şirket iç yönergesine ve hukuka aykırı olarak alınan davalı şirketin 30/11/2021 tarih ve ….. sayılı yönetim kurulu kararının ise, toplantı dışında yönetim kurulu üyesi müvekkillerine bilgi verilmeden, yalnızca üç yönetim kurulu üyesi tarafından görüşülüp imzalandığından yönetim kurulu üyesi müvekkilleri tarafından ….. sayılı karara muhalefet şerhi konulamadığını, dava konusu edilen ….. ve …. sayılı yönetim kurulu kararları ile içeriğinde İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil ve ilan edileceği yazdığı halde, Ticaret Sicil Gazetesinde dava tarihi itibariyle henüz tescil ve ilan edilmeyen 2021/04 sayılı yönetim kurulu kararının alındıkları tarihten itibaren butlan ve yokluk nedeniyle geçersizliklerinin tespitine karar verilmesi gerektiği, netice itibari ile önlenemez zararların meydana gelmemesi amacıyla davalı şirketin 30/11/2021 tarihli yönetim kurulu toplantılarında alınan …… karar numaralı yönetim kurulu kararlarının öncelikle ve ivedilikle dava sonuna kadar icrasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yapılacak yargılama sonucunda 30/11/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan ….. karar numaralı yönetim kurulu kararlarının TTK 391. Maddesi gereğince batıl ve yok hükmünde olmaları nedeniyle geçersiz olduklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dava cevap dilekçesinde özetle; Grup şirketlerin ortaklık yapısının ana omurgasını …… soy ismine sahip kurucu üç kardeşin oluşturduğunu, daha sonra bu kardeşlerin çocuklarının da çeşitli hisse oranlarıyla ortaklığa dâhil olduklarını, bu kurucu üç kardeş arasında %40 + %40 + %20 hisse oranlarının dağılımının ana omurgayı oluşturduğunu, bu kurucu üç kardeşten …..’ın vefatından sonra onun yerine mirasçıları …, …, … ve … ‘ın%40 hisse ile ortaklıkta yerlerini aldığını, sağ olan şirket ortağı iki kardeş …… ile eşi ve çocukları %40, …… ile eşi ve çocuklarının da grup şirketlerinde kalan %20 hisseyi temsil ettiğini, %40 hisseye sahip merhum …..’ın mirasçılarının aktif olarak şirketlerin yönetim ve idaresinde yer alıyor olmalarına rağmen, son dönemlerde “küçük olsun hepsi benim olsun” mantığıyla şirketleri çalıştırmamak üzerine hareket edip, baskılarla şirketleri istedikleri şekilde bölünmeye zorlama amacı güttüklerini, bölünmeye yönelik amaçlarını şirketlerin yapılan genel kurullarında da açıkça ifade ettiklerini, bu grup şirketleri bölme amacına yönelik olarak da bu davada olduğu gibi genel kurul kararlarının iptali, yönetim kurulu kararların geçersizliği ve iptali gibi davalarla diğer şirket ortaklarını bezdirmek ve rahat çalışma ortamını bozarak azınlık olarak şirketleri azami menfaatle bölme çabası içerisine girdiklerini, davacıların sürekli olarak kendilerinin %40 oranındaki paylarının dışındaki kalan %60 oranındaki pay sahiplerini tek bir ortak veya blok gibi değerlendirdiklerini, bunun kesinlikle doğru olmadığını, davacıların payları dışında kalan %60 oranındaki payların %40’ı …… ve ailesine ait iken, %20 oranındaki payların da …… ve ailesine ait olduğunu, dolayısıyla davacıların sürekli olarak şirketlerdeki %60 pay oranının kendilerine karşı olduklarından bahisle mağduriyet yaratma çabalarının doğru olmadığını, iç yönerge düzenlemek, mevcut iç yönergeyi değiştirmek veya yürürlükten kaldırıp yenisini kabul etmek yönetim kurulunun münhasır yetkisinde olan bir hususu olup, bu konuda ne esas sözleşmede ne de Türk Ticaret Kanunu’nda genel esaslardan farklı bir toplantı veya karar nisabı öngörülmediğini, bu nedenle alınan bu kararların esas sözleşmeye ve Kanuna uygun olduğunu, bu nedenlerle müvekkili şirket yönetim kurulunun 30/11/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan ….. karar numaralı yönetim kurulu kararları hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davacıların açmış oldukları davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, 30/11/2021 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında alınan ……. karar numaralı yönetim kurulu kararlarının TTK 391. Maddesi gereğince batıl ve yok hükmünde geçersiz olduklarının tespiti istemine ilişkindir.
Davacılar, açmış oldukları davada, davalı şirketin ortakları olduklarını ve davacılardan … ve …’ın aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olduklarını, davalı şirketin 30/11/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında almış oldukları …. karar no’lu yönetim kurulu kararlarında …… sayılı yönetim kurulu kararlarının, yönetim kurulu üyesi olan müvekkillerinin muhalefet şerhlerine rağmen çoğunluğu temsil eden yönetim kurulu üyelerinin 3/5 olumlu oyları ile alındığını, …… no’lu yönetim kurulu kararının ise, toplantının davacılara bir gün önce haber verildiği ve alınan kararın toplantı sırasında müvekkillerinin önüne getirilmeyip, müvekkillerinin karara muhalefet şerhi koyma imkanlarının ellerinden alındığını, alınan yönetim kurulu kararlarının daha önce 01/06/2017 tarihli şirket iç yönergesine ve hukuka aykırı olarak alınmış olmaları nedeniyle butlan ve yokluk nedeniyle geçersizliklerinin tespiti talebinde bulunmuşlardır.
6102 sayılı TTK’nın “Görev dağılımı” başlıklı 366. maddesinde “Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir. Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir.” aynı Yasa’nın “Yönetimin devri” başlıklı 367. maddesinde ise, “Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir. Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.” , 370. maddesinde ”Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.”, TTK 371/7.maddesinde ise, yönetim kurulu temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerini veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabilir.
Esasen iç yönerge, borç doğurmayan ve görev sahiplerine konumları konusunda garanti vermeyen, pay sahiplerine ve/veya alacaklılara bir hak sağlamayan, anonim ortaklıktan yönetimin resmini veren yönetim kurulu ile yönetim arasındaki yetki sınırını çizen ve yönetimde görev ilişkilerini gösteren bir organizasyon metnidir. İç yönetmelik, işletmenin yönetimine ilişkin bir teşkilat şeması olup, 3.kişiye hak sağlayacak hukuki bir tasarruf değildir.( Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku) TTK 367. ve 371/7.maddelerinde düzenlenen yönetim kurulu iç yönergelerinde yönetim kuruluna toplantı ya da karar nisabı konusunda herhangi bir düzenleme yapmak için yetki verileceğine dair bir düzenlemeden bahsedilmemektedir. İç yönerge çıkarma, değiştirme ya da ortadan kaldırma konusunda yönetim kurulunun toplantı ve karar nisapları konusunda genel hüküm olan TTK’nun 390.maddesinin uygulanması gerekmektedir. TTK’nun 390/1 madde ve fıkrasında da ”Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.” şeklindedir.
Davacı tarafça dayanak yapılan TTK’nun 391. maddesinde ise ”Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; Eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır.” hükümleri düzenlenmiştir. Her ne kadar davacı tarafça TTK 391.maddesinde yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespiti talebinin örnekseme yoluyla sayıldığı belirtilmiş ise de, TTK 391.maddesinde sayılan butlan nedenleri tahdidi nitelikte olup, davacı tarafça dayanılan nedenler bu maddede sayılan nedenlerden olmadığı gibi yönetim kurulu iç yönergelerinin değiştirilmesinde de iç yönergenin oluşturulmasına ilişkin usul izlenecek olup, TTK’nun 390.maddesi gereğince kabulde aranan nisaplar geçerli olacağından diğer iddiaları da sübut bulmamıştır.
Somut olayda, davacılar 2021/4 no’lu yönetim kurulu kararı yönüyle, toplantının gündemi hakkında makul süre önce bilgilendirilmediklerini iddia etmişlerse de, gerek 6762 sayılı TTK, gerekse de 6102 sayılı TTK’da yönetim kurulunun toplantıya çağrılma usulüne ilişkin herhangi bir yasal düzenleme olmadığı gibi, şirket ana sözleşmesinde de bu hususta bir hüküm bulunmamaktadır. Yine, davacı yönetim kurulu üyelerine toplantı tarih, saat ve gündeminin mail yoluyla bildirildiğine ilişkin de taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamak olup toplantıdan davacıların haberi olduğu ve katılım sağlayıp sağlamamalarının kendi iradelerine bağlı olduğu hususu da tartışmasızdır.
Davacılar iç yönerge ile nitelikli çoğunluk öngörüldüğünden yönetim kurulu kararı ile iç yönergenin değiştirilemeyeceğini iddia etmişler ise de, bu husus ancak esas sözleşmede yönetim kurulu iç yönergesinin değiştirilmesi için gerekli olacak özel nisapların düzenlenmesi ile mümkün olmakla, böyle bir düzenleme yapılmışsa ancak bu durumda söz konusu nisaplara uyulması gerekmektedir.
Somut olay yönünden, esas sözleşmede bu yönde bir düzenleme bulunmamakta olup, alınan yönetim kurulu kararlarının esas sözleşme ve kanunda öngörülen toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak alındığı, yasa ya da ana sözleşmeye aykırı bir durum bulunmadığı gibi yönetim kurulu kararının butlanını gerektirir bir sebebin de bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 59,30 TL harcın mahsubuyla bakiye 21,40 TL eksik harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır