Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1042 E. 2023/57 K. 23.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1042 Esas
KARAR NO : 2023/57

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2021
KARAR TARİHİ : 23/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı taraf ile davalı tarafa arasında yıllardır süre gelen ticari ilişki kapsamında, davacı tarafın davalı tarafın ihalesini aldığı iç tasarım işlerinde taşeron firma olarak yapılan işlere karşılık davalı tarafa fatura kesildiğini, davalı tarafın fatura bedelini ödenmediğini, bunun üzerine alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Bakırköy …. İcra Dairesi ‘nün ….. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafa iddia edilen cari hesaptan dolayı borcunun olmadığını, davacı tarafın davaya konu ettiği tutar için herhangi bir edinimde bulunmaksızın dayanaksız fatura düzenlediğini, davalı taraftan haksız ödeme talep ettiğini, yukarıda izah edilen nedenlerle, davanın reddine, %20 den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ile ücret-i vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy ….. İcra Dairesi ’nün …… esas sayılı dosyası, faturalar, ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taraflar arasında ticari ilişkiden kaynaklı bakiye cari hesap alacağının tahsiline yönelik başlatılan bakırköy ….. icra Müdürlüğü’nün ….. sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı vekili icra dosyasına yapmış olduğu itirazında; müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Bakırköy ….. İcra Dairesi’nün …. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 41.852,04 TL asıl alacak, 1.456,23 TL işlemiş faiz olmak üzere 43.308,27 TL ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için cari hesaba dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi Mali Müşavir …. 01/08/2023 tarihli raporunda; Davalı tarafın 15.06.2022 tarihli defter inceleme günü gelmediği, yerinde inceleme talebinin bulunmadığı, bu nedenle davalı tarafın ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığı, bu husustaki takdirin sayın mahkemenize bırakıldığı, davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği cari hesap ekstresine ait 2020 yılında 14 adet ve KDV dâhil 323.710,98 TL tutarlı faturanın olduğu, faturaların açıklama kısımlarına “Alüminyum Doğrama Ve Cam İşleri” – “alüminyum İşlenmiş Doğrama ve Cam İşleri” diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatı bilgilerinin belirtildiği, faturaların e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslime alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığından teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, iş bu faturaların davacı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlendiği, davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarına işlenip işlenmediğinin tespit edilemediği, davalı tarafın iş bu faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmamıştır. “Türk Ticaret Kanunu’nun MADDE 21- (2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesi yer almaktadır. 2020 yılında BS FORMU ile davacı tarafın davalı tarafa ait 14 adet faturayı KDV hariç 286.801,00 TL üzerinden beyan ettiği, 2021 yılında BS-BA FORMU ile davacı tarafın davalı tarafa ait herhangi bir faturayı beyan etmediği, taraflar arasında herhangi bir fatura bulunmadığı/sunulmadığı, 2020 yılında BA FORMU davalı tarafın davacı tarafa ait 13 adet faturayı KDV hariç 191.401,00 TL üzerinden beyan ettiği, 2021 yılında davalı tarafın BS-BA FORMU davacı tarafa ait herhangi bir faturayı beyan etmediği, taraflar arasında herhangi bir fatura bulunmadığı/sunulmadığı, taraflar arasında BS-BA FORMU beyanı yönünden 2020 yılında 1 adet 95.400,00 TL tutarlı fark olduğu, davalı tarafın 1 adet ve 95.400,00 TL eksik beyanda bulunduğu, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, 2020 yılı: davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2020 tarihli 35.875,70 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 31.12.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 41.852,04 TL alacaklı olduğu, 2021 yılı: 01.01.2021-30.01.2021- 31.12.2021 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 41.852,04 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın ticari defter, kayıt, belge ve bilgileri, sunmadığı, dosya muhteviyatına davacı tarafın takip tarihi itibariyle ticari defter ve kayıtlarına göre 41.852,04 TL alacaklı olduğu davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, davacı tarafın takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık avans faizi ve değişen oranlardaki faizi talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Tarafların yargılama sırasında ellerindeki belgeleri mahkemeye ibraz yükümlülüklerine ilişkin genel kurallar HMK’nın 219 ve devamındaki maddelerde düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un 219/1. maddesi; “Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.” hükmünü içermektedir. Anılan hüküm ile taraflar, ileri sürdükleri vakıaların ispatına ilişkin sadece kendi ellerindeki belgeleri ibrazı yanında karşı tarafça delil olarak dayanılan belgeleri de ibraz yükümlülüğü altındadırlar. Anılan düzenleme ile ispat yükü üzerinde olmayan tarafın da belirli koşullarda belge ibrazı ile yükümlülük altına alınarak davanın aydınlatılmasına katkıda bulunması sağlanmakta, bu suretle gerçeğe ve hakkaniyete uygun karar tesisine imkân tanınmaktadır.
Öte yandan tarafların mahkemeye ibraz ile yükümlü oldukları belgeler, ileri sürülen hususların ispatı ile ilgili olanlardan ibaret olup bunun belirlenmesi ise HMK’nın 194. maddesi çerçevesinde taraflarca gerçekleştirilecek somutlaştırma faaliyeti ile mümkündür. Bu doğrultuda taraflar, ileri sürdükleri vakıayı ispata elverişli bir biçimde somutlaştırmanın yanında delil olarak dayandıkları belgeleri ve hangi belgenin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıklamakla yükümlüdürler. Anılan yükümlülüğün ifası ile belgenin içerik ve niteliği hakkında bilgi sahibi olunarak ispat konusu vakıaya ilişkin olarak ibrazı istenen belgenin gerekli olup olmadığı yahut belgedeki hangi kısımların gerekli olduğu belirlenebilecektir. Bu sayede ileri sürülen hususların ispatıyla ilgili olmayan belgelerin gereksiz yere ibrazı önlenebileceği gibi HMK’nın 219/2. maddesi gereğince devamlı kullanılan ve içeriği bölünebilen belgelerin tamamı yerine sadece ispat konusu vakıa ile ilgili kısımları belirlenerek tarafların mahkemeye belge ibraz yükümlülüklerinin sınırları tespit edilebilecektir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Korkmaz, s. 1814, 1815).
Taraflardan birinin ileri sürdüğü vakıanın ispatı için dayanılan belgenin davanın karşı tarafının elinde bulunması durumunda ise karşı tarafın anılan belgeyi ibrazı HMK’nın 220/1. maddesinde; “İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 220/1. maddesinin uygulanması için gereken ilk koşul, karşı taraf elinde olan belgenin ileri sürülen vakıanın ispatına elverişli olup bu isteğin kanuna uygun olduğuna dair kanaatin mahkeme nezdinde ortaya çıkmasıdır. Bu kapsamda ileri sürdüğü vakıanın ispatı için delil olarak HMK’nın 220/1. maddesi çerçevesinde karşı tarafın elindeki belgeye dayanan tarafın, HMK’nın 194. maddesinde düzenlenen somutlaştırma yükünü ifa ederek karşı tarafın elindeki belge ile ileri sürülen vakıanın ispatının zorunlu ve bu talebin kanuna uygun olduğuna dair mahkeme nezdinde bir kanaat uyandırması gerekir.
Bu şartın varlığı hâlinde gözetilecek diğer bir koşul ise ibrazı istenen belgenin karşı tarafın elinde olmasıdır. Burada karşı tarafın elinde olmasından kasıt, belgenin ibraz edilebilecek surette tarafın hâkimiyet alanı içerisinde olmasıdır. Bu bağlamda madde hükmünde; karşı tarafın belgenin elinde olduğunu ikrar etmesi, ileri sürülen talep üzerine susması yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşılması veya başka bir belgede ikrar olunması gibi durumlarda belgenin istenen tarafın elinde olduğu kabul edilir. Öte yandan HMK’nın 220/2. maddesi gereğince ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belirtilen koşulların mevcudiyeti hâlinde mahkemece, taraftan karşı tarafın delil olarak dayanmış olduğu belgenin ibrazı için kesin süre verilir. Belirtilen kesin süre içerisinde ibraz istenen tarafça belgenin ibraz edilmemesi ve ibraz edilmemeyle alakalı kabul edilebilir bir mazeretin delilleriyle birlikte gösterilmemesi yahut belgenin elinde bulunduğunu inkâr edilmesi ve teklif edilen yeminin kabul veya icra edilmemesi hâlinde mahkemece, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanı kabul edilebilir (HMK m. 220/3).
Bir davada ispat yükü kendisine ait olan tarafın, başka delillerle birlikte karşı tarafın ticarî defterlerine de dayandığı, eş söyleyişle delillerini karşı tarafın ticarî defterlerine hasretmediği, dolayısıyla da uyuşmazlığa HMK’nın 222/5. maddesindeki özel hükmün uygulanamayacağı durumlarda; karşı tarafın kendi defterlerini mahkemeye ibraz etmesi ya da bundan kaçınmasına bağlanması gereken hukuksal sonuçlar, HMK’nın 219 ve devam maddelerindeki konuya ilişkin genel düzenlemelerine tabidir. Zira ticarî defterler, sahip olduğu fonksiyonlar itibariyle belge niteliğini haizdirler. Bu sebeple yargılama sırasında ileri sürülen hususların ispatı için münhasıran karşı tarafın defterlerine dayanılmaması durumunda ticarî defterlerin ibrazında, diğer belgelerde olduğu gibi HMK’nın 219 ve 220. maddelerindeki hükümler uygulama alanı bulurlar.
Ticarî defterlerin ibrazı ve delil niteliği, HMK’nın 222. maddesinde düzenlenmiş olup maddenin 1. fıkrasında mahkemenin, ticarî davalarda tarafların ticarî defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebileceği ve aynı maddenin 2. fıkrasında ise ticarî defterlerin, ticarî davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerektiği düzenlenmiştir. Ticarî defter kayıtları ikinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan tarafın, ticarî defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticarî defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticarî defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir (HMK m. 222/3). Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticarî defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olurlar. (HMK m. 222/4).
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222/5. maddesi uyarınca taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticarî defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır. Bu hüküm, taraflardan birinin ileri sürdüğü hususun ispatında münhasıran karşı tarafın defterlerine delil olarak dayandığı hâllerde uygulanacaktır. Ayrıca ticarî defterlerin ibraz edilmemesi durumunda ibrazı isteyen tarafın iddiasını ispatladığı kabul edilecek olup bu hususta hâkime takdir yetkisi tanınmamıştır.
Öte yandan taraflardan birinin diğer deliller yanında karşı tarafın ticarî defterlerine dayanmasıyla karşı taraftan ticarî defterlerin ibrazının istenilmesi, ancak ticarî defterlerin ibrazından kaçınılması durumunda, HMK’nın belgelerin ibraz mecburiyetini içeren 219 ve devamındaki hükümler uygulama alanı bulacaktır. Bu çerçevede HMK’nın 220/3. maddesinde düzenlenen belgenin ibraz yükümlülüğüne aykırı davranışın sonucunda, HMK’nın 222/5. maddesindeki düzenlemeden farklı olarak hâkime takdir hakkı tanınmış olup hâkim, ibraz edilmeyen belgenin/ticarî defterin içeriği hakkında, somut durumun niteliğine uygun düştüğü ölçüde yapacağı değerlendirme sonrasında ibrazı isteyen diğer tarafın beyanının kabul edilip edilemeyeceğine karar verecektir (Pekcanıtez, Özekes, Akkan, Korkmaz, s. 1834).
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmesinde ;Davalı şirket usulune uygun yapılan tebligata rağmen ticari defter ve kayıtlarını ibrazdan kaçınmış olup ticari defterlere delil olarak dayanan davacının usulüne uygun ve alacağın kaynağını oluşturan kayıtları içeren ticari defterlerinin lehine delil teşkil ettiği, davacı tarafından tanzim edilen cari hesaba konu faturaların E-fatura şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, taraflar arasında açık hesap ilişkisi olduğu, davacı ticari defterlerine göre takip tarihi itibari ile davacının davalıdan 41.852,04 TL alacaklı olduğu, davalı yanın faturalara karşı somut bir itirazı da görülmediği bu minvalde davacı yanın takip tarihi itibariyle davalıdan 41.852,04 TL faturaya dayalı hesap alacağının bulunduğu anlaşıldığından davalının itirazının iptaline, davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabulü ile 41.852,04-TL asıl alacak yönünden davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; fazlaya ilişkin talebin reddine, Asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
2-İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 8.370,40-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 2.858,81 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 582,36 TL harcın mahsubuyla bakiye 2.335,85 T harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 59,30 TL başvurma harcı, 523,06 TL peşin harç olmak üzere toplam 582,36 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.074,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.037,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 1.456,23 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.23/01/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır