Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1026 E. 2023/206 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/1026 Esas
KARAR NO : 2023/206

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2021
KARAR TARİHİ : 27/02/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı … arasında akdedilen 02.09.2020 tarihli “Hasar Onarım Sözleşmesi” ile davalı, …… plakalı aracının 25.08.2020 tarihinde uğramış olduğu maddi hasarlı trafik kazası sebebiyle, işbu araçta oluşan hasarın müvekkil şirket tarafından giderilmesi hususunda anlaştığını, 02.09.2020 tarihli sözleşme uyarınca davacı müvekkilinin, davalıya ait hasarlı aracı, masrafları kendisine ait olmak üzere onartacak, davalı da bunun karşılığında, aracının hasarlandığı trafik kazasından dolayı sorumluluğu bulunan sigorta şirketlerinden ve 3. kişilerden alacaklı olduğu hasar onarım bedelinin ve ferilerinin tümünü, kendisi ya da adına tahsile yetkili yasal temsilcileri tarafından tahsil ettikten sonra, müvekkil şirkete ödeyecektir, müvekkili şirketin işbu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmiş ve hasar onarım bedelini servise ödemiş olmasına rağmen, davalı sözleşme gereğince işbu bedeli müvekkiline geri ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin kötü niyetli davrandığını, sözleşmeden doğan yükümlülüğünü yerine getirmediğini, aracın bir çok hasarının onarılmadığını, kırık olan jantın bile kullanılması hayati risk taşıdığı halde değiştirilmediğini, sundukları raporlardan görüleceği üzere bağımsız eksper tarafından aracın eski haline gelmesi için 48.241,73 TL. bedel tespit edildiğini, davacı şirket aracın tamiratını gerçekleştirmediği halde müvekkile sigorta şirketinden ödenecek parayı talep ettiğini, 48.241,73 TL hasarın 15.000 TL gibi bir rakamla giderilmesinin mümkün olmadığını, davacı şirketin araca yapması gereken masrafı yapmadığını, 15.000 TL gibi bir rakamla sigorta şirketinden 48.241,73 TL almayı amaçladığını, bu dürüstlük ve iyiniyet kurallarıyla bağdaşmadığını, araca 15.000 TL harcayarak 48.241,73 TL bedelin tamamının talep edilemeyeceğini, müvekkilinin bu sözleşmeyi imzalarken aracının tamir edilerek eski haline getirilmesini amaçladığını, davacı şirketin sözleşmeyle kendisine yüklenen sorumluluğunu yerine getirmediği için muaccel hale gelmiş bir alacağından söz edilemeyeceğini bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının, sözleşmeden kaynaklı alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunu’un 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’nda ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatını haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır. (Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2018/2531 K. 2018/11280 T. 19.06.2018)
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; her ne kadar davacı tacir ise de davalının tacir olmadığı, davanın mutlak ve nispi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği, TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan söz edilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmakla, Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştu..(Emsal İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesi ‘nin 2022/337 esas 2022/2646 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde davalı vekilinin yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 27/02/2023
Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır