Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/101 E. 2023/747 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/101 Esas
KARAR NO : 2023/747

DAVA : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 22/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/07/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; 03/11/2015 tarihinde imzalanan sözleşme ile davacı şirket, İstanbul İli, … İlçesi, … Mah., … Mevkii, … Pafta, … Ada, … Parselde kayıtlı, 13 katlı, 26 bağımsız bölümlü … apartmanının yıkılarak yerine onaylı projesine uygun olarak 2 bodrum, 1 zemin ve 18 normal katlı, 36 bağımsız bölümlü, bir blok halinde yeniden … apartmanı inşaatının anahtar teslimi şeklinde yapılması için davalı şirket … ve müteselsil kefil olarak imza yetkilisi davalı … ile anlaştığını, davacı şirket tarafından taşeron …’ne yaptırılacak inşaat projesinde belirtildiği gibi anahtar teslim şeklinde yapılarak, tam ve eksiksiz bir biçimde teslim edilmesinin taahhüt edildiğini, sözleşmenin 39. Maddesinin 2. Fıkrası uyarınca davalı …’ün müştereken ve müteselsilen kefil olarak yükümlülük altına girdiğini, 03/11/2015 tarihli inşaat yapım sözleşmesinin 6.1. Maddesi uyarınca sözleşme bedeli olarak 3.610.000,00 USD sabit bedel belirlendiğini, inşaat sürecinde davalı şirkete bir çok defa avans ödemesi yapıldığını, ancak davalıların bu ödemelerin ne için alındığını açıklamadığı gibi karşılığında herhangi bir geri ödeme de yapmadıklarını, inşaat işi devam ederken davalıların sözleşmeye aykırı davranması nedeniyle sözleşmenin 24/10/2016 tarihinde davacı şirket tarafından feshedildiğini, sözleşmenin feshe ilişkin 38. Maddesinin 1. Bendi uyarınca taraflarca akdedilen hüküm gereğince sözleşmenin feshinin gerçekleştiğini, sözleşme tarafları arasında feshe ilişkin protokol düzenlendiğini, Cumhurbaşkanlığı 85 sayılı kararı ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karara eklenen geçici madde 8 kapsamında sözleşmelerin döviz üzerinden kararlaştırılan bedelinin Türk parasına çevrilmesi mecburiyeti getirilmiş olduğunu, bu nedenle taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin bedelinin döviz olarak düzenlendiğinden, 03/12/2018 tarihinde düzenlenen protokol ile sözleşmeden kaynaklanan alacak ve borçların TÜrk parası olarak karşılıklı kabul edilmiş ve imzalanmış olduğunu, davalı şirketlerin 214.461,01 USD olan avans borcu ile davacı şirketin, davalı şirkete alınan depozito ve teminatlar hesabında borç olarak yer alan 44.562,74 USD üzerinden hesaplama yapıldığını, borçlardan çıkarılan alacaklar sonucu davalı şirketin toplam borcunun 169.898,27 USD olduğunun belirlendiğini, 30/11/2018 günü belirlenen TCMB USD döviz alış kuru olan 5.1570 üzerinden yapılan hesaplama ile Türk parası karşılığı 876.165,38 TL olarak karşılıklı anlaşarak kabul edildiğini ve imzalandığını, davalı şirketin avans ödemelerinin 91.182,35 TL’lik kısmının Türk parası olarak ödendiğinden protokol ile belirlenen 876.165,38 TL ile toplanması ile toplam borcun 967.347,73 TL olduğunu, avans borcunun iadesi için görüşmeler yapıldığını ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını, 31/01/2020 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, bu icra takibine davalılar tarafından 06/02/2020 tarihinde borca faize ve tüm ferilerine itiraz edildiğini ve bunun üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali için dava şartı olan arabuluculuk görüşmeleri sonucu anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, beyanla, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına, davalılar tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalıların itirazı haksız ve kötü niyetli olduğundan, dava konusu alacağın %20’Winden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle: öncelikle yetkiye itiraz ettiklerine, söz konusu icra dosyası her ne kadar Bakırköy …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi olarak başlatılmışsa da; alacağa ilişkin yetkili icra müdürlükleri ve de dolayısıyla mahkemelerin İstanbul Anadolu Adliyesi yargı merciileri olduğunu, çünkü her iki davalı/borçlunun adreslerinin “… Mah. … Sk. … Apt. No:14/4 Kadıköy/İSTANBUL” olduğunu, yetkili adliyenin İstanbul Anadolu Adliyesi İcra müdürlükleri ve mahkemeleri olacağı kanunun amir hükümleri ile ortada olduğunu, davacı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatışmış olan icra takibine yapılan itiraz üzerine; yapılan arabuluculuk görüşmelerinden netice alınamadığını ve buna ilişkin Bakırköy Arabuluculuk Bürosu …. arabuluculuk numarası ile yapılan başvuru neticesinde anlaşma sağlanamamış olup; dolayısıyla da anlaşmama tutanağı tanzim edildiğini, davalıların, davacıya herhangi bir borcu olmadığını, davacı tarafından talep edilen tutarın haksız ve mesnetsiz olduğunu, davacı ile davalı firma arasından taşeronluk sözleşmesi ile … Apartmanı’nın kat karşılığı yapılması konusunda anlaşma sağlandığını, söz konusu taraflar arasında; 03.11.2015 tarihli sözleşme ile davalılar tarafından yüklenilen edimlerin belli olduğunu, davacı tarafından her ne kadar sözleşme örneği sunulmuş ise de söz konusu delil listesindeki sözleşmenin eksik olduğunu ve buna itiraz ettiklerini, söz konusu sözleşme ile taraflar arasından söz konusu kentsel dönüşüm projesine ilişkin yapılan taşeronluk sözleşmesinin 5.1 maddesinde davalılara yüklenen yükümlülüklerin belli olduğunu, söz konusu yapının inşasında davalılar anahtar teslim olarak yapılacak olan işi davacı adına yapacak; ancak her türlü masraf vs. davacı firma tarafından karşılanacağını, taraflar arasında kurulan sözleşme ile her ne kadar projenin 3.610.000-USD’ye sabit bedelle ihale edildiği belirtilmiş olsa da; söz konusu projenin ihale bedelinden daha fazlasına mal olduğunu, sözleşmede belirtilen tutar 12.11.2015 Tarihli ek sözleşmeden de görüleceği üzere; noter masrafı, taşınma yardımı, bir yıllık kira yardımlarına ilişkin 383.451,20-USD daha önce ödenmiş olduğundan bu tutarın düşülerek yazıldığını, dolayısıyla normalde sözleşmeye göre bedelin 4.000.000-USD’ye mal olmuş olacağıını, hem piyasalardaki fiyat artışları hem de davacı müteahhit firmanın her malikin arzusuna göre dairelerde proje dışında yapmış olduğu, normalden daha lüks yapılar nedeniyle masrafları davalıların hatası ve kusuru olmaksızın artırmış olduğunu, davacı şirketin kendine ait olan dairelerin satış değerlerinin artmasıni istediğinden, anlaşmalı olan mermerler yerine daha üst kalitede ve daha pahalı olan mermerlerin kullanılmasını isteyerek ; davalıların iyi niyetini kendi çıkar ve menfaatlerine kullandığını, davacılar ile kurulan sözleşmenin ardından, kat karşılığı sözleşmesi prekast ve dış cephe işlemleri için önce davacının talimatı ile davalıların anlaşmış olduklarını İstanbul Ar-ge firması ile sözleşmenin davalılara imzalatıldığını, ardından davacının teminatın nakdi olmaması sebebiyle feshetmiş olması üzerine davalı firma borcu olmadığı halde teminat amacıyla verilen çekleri iade alamadığını ve de vadesi gelen çekler yönünden ödeme yapmak zorunda bırakıldıktan sonra fesih işlemi yapıldığı için çeklerin iadesi amacıyla İstanbul Anadolu … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 13.10.2016 tarihinde dava ikame ettiğini, bu sırada da hali hazırda davacı kurum ile aralarındaki sözleşme de Zeytinburnu …. Noterliği’nin 24.10.2016 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile feshedildiğini ve davalılardan …’ün taşeron firma yetkilisi olarak değil şantiye şefi olarak çalışmaya devam ettiğini, dolayısıyla davacı tarafından dosyaya sunulan 24.10.2016 tarihli fesih protokolünden de görüleceği üzere; söz konusu yaşanan durumdan davalı firma sorumlu tutulmaya çalışılmış ve sözleşmenin feshedildiğini, davacı ile davalılar arasında yapılan işte; davacı firma tarafından çıkarılan ödemelerin davalılar tarafından hak edişler doğrultusunda ilgili firmalara yapıldığını, ticari defterler ve hesaplar üzerinde yapılacak inceleme ile de görüleceği üzere; davacıdan alınan ve davalı tarafından yapılan iş için harcanan tüm masrafların belgelerinin mevcut olduğunu, fesih tarihi itibari ile tüm masrafların davacı şirket tarafından yapıldığını ve de davalı …’e şantiye şefi olarak çalışmış olmasına rağmen hiçbir maaş ödemesinin de yapılmadığını, davacı tarafından icra takibine konu edilen tutar olan 967.347,73-TL hakediş ile alınan avansların farklarına dayandırıldığını, oysaki bu farklılıkların, demir ve beton harcamalarındaki artışlardan ve de kur farklarından kaynaklanan davalının kontrolü dışında olan hususlar olduğunu, keza yine şantiyede yapılan davacının da bilgisi dahilinde olan yemek harcamalarının, resmi olarak gösterilemeyecek olan anıtlar kurulu, belediyeler, ağaç kesimi gibi konularda yapılan gayri resmi harcamaların, fişle ve makbuz karşılığında yapılan harcamaların oluşturduğunu, davalı …’ün söz konusu dönemde hem şantiye şefi olarak çalışıyor olması hem de bunca yıllık mesleki tecrübe ve ismine leke gelmemesi için, davacı şirketinde işveren durumunda olmasından dolayı psikolojik olarak içinde bulunduğu durumun buhranından ve mobbing yapılıp, psikolojik baskı ile imzaya zorlanarak iddia olunan sözleşmenin imza için dayatıldığını, çünkü, söz konusu eser sözleşmesinin tarafları olan malikler … İnşaat yetkililerine inanarak değil; davalıların her toplantı ve sürekli iletişimde olması sebebiyle verdikleri güven nedeniyle kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzalamış bulunduklarının gerektiğinde tanık beyanlarıyla da ispat edileceğinin, davacıya ödenmemiş olan veyahut da kendisinden alınıp kullanılmayan avansın olmadığını, aksine davalının, davacıdan bugüne kadar şantiye şefi olarak almadığı işçilik alacaklarının mevcut olduğunu, buna ilişkin hakların saklı tuttuklarını, davacı tarafından haksız ve mesnetsiz olarak talepte bulunulmakla birlikte davacının iddia etmiş olduğu gibi borcunun bulunmadığını, davacının icra yolu ile talep etmiş olduğu alacağa, işlemiş faize, icra dosyasında işletilen faiz oranına ve de yetkiye itiraz ettiklerini yetki itirazında bulunduklarını, harç eksikliğinin tamamlatılmasını, aksi halde davanın dava şartı noksanlığından reddine karar verilmesini, takibin iptaline, davacının kötü niyetli olması hasebiyle %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER:
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı icra dosyası, İstanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dava dosyası, davacı şirketin 2015-2020 dönemine ait kanuni ticari defterleri, davalı … tarafından bilirkişiye şahsen sunulan döneme ait evraklar, ticari ilişkiye ait işlemler ile ilgili evrak-mutabakatlar. Taraflar arasında akdedilen sözleşme, protokol sözleşmeleri ve ihtarname suretleri. Kadıköy SSK Müdürlüğü’ne sunulan taşeron iş sonu dilekçesi, iş teslimini gösteren geçici kabul tutanağı, 31/10/2022 tarihli bilirkişi raporu
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava sözleşmeden kaynaklanan avans alacağının tahsili talebiyle başlatılan Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminat istemine ilişkindir.
Davalı tarafça icra dairesinde yetki itirazında bulunulmadığı, davalı vekilinin mahkememiz dosyasına sunduğu cevap dilekçesinde icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak ve dosyaya ibraz edilmiş olan 31/10/2022 tarihli bilirkişi raporu karara esas alınarak dava sonuçlandırılmıştır.
Toplanan tüm deliller ve incelenen dosya kapsamı neticesinde; somut olayda; Davacı ile davalı şirket arasında 03.11.2015 tarihli Taşeronluk Sözleşmesi akdedilmiş olup, bu sözleşmeyle davalı şirket (taşeron) sözleşme konusu inşaat işini (bina inşa etme işini) yapmayı borçlanmıştır. Davacı da (işveren) sözleşmede belirlenen iş bedelini ödemeyi borçlanmıştır.
Eser sözleşmenin son sayfasının altını diğer davalı … “kefil” sıfatıyla imzalamıştır. Ancak davalı/…’ün sözleşmeyi aynı zamanda davalı şirket adına (davalı şirketi temsilen) imzaladığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla da davalı …’ün davalı şirketin yetkilisi ve/veya ortağı durumunda olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşmenin “Sorumlular, Sorumluluk Süresi ve Garanti Süresi” başlıklı 39 nolu maddesinin ikinci paragrafında yer alan hükme göre; “… taşeron şirketin şahsen, müştereken ve müteselsilen kefili olup, işin süresinde, tam ve eksiksiz olarak bitirilmesinden ve işbu sözleşme maddelerinin tümünden ve işverene karşı şahsen, müştereken ve müteselsilen kefili olmayı ve garanti vermeyi kayıtsız şartsız, beyan ve taahhüt etmiştir.” . Buna göre davalı …’ davalı şirketin yetkilisi ve/veya ortağı sıfatıyla eser sözleşmesini davalı şirket adına da imzaladığı, eser sözleşmesinin içeriğinde garantörlük anlaşması/sözleşmesine de ver verilmiş olduğunun kabul edilmesi gerektiği; kefil değil, garantör sıfatıyla imzalamış olduğu kanaatine varılmıştır. TBK.md.603 hükmüne göre; kefaletin şekline (TBK.md.583) ve eşin rızasına (TBK.md.584) ilişkin hükümler işbu “garantörlük anlaşmasına” de uygulanacaktır. Ne var ki, davalı …’ün davalı şirketin ortağı ve/veya yetkilisi olduğu ve “eser sözleşmesini” de davalı şirket adına (davalı şirketi) temsilen imzalamış olması nedeniyle eser sözleşmesinin içeriğinde yer alan “garantörlük anlaşmasının” TBK.md.583’de düzenlenmiş olan şekle uyulmadan akdedildiği için geçersiz olduğunu ileri sürmek ve/veya kabul etmek TMK.md.2 uyarınca “hakkın kötüye kullanılması” teşkil edecektir. Ayrıca, davalı …’ün davalı şirketin yetkilisi ve/veya ortağı olduğu anlaşıldığından, garantörlük anlaşmasının geçerli olması için davalı …’ün eşinin rızasının alınmasına da gerek bulunmamaktadır. (TBK.md.584/f.3). Bütün bu nedenlerle, davalı …’ün davalı şirketin borçlarından “garantör” sıfatıyla sorumlu olduğu (TBK.md.128) kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasında ticari ilişki devam ederken, davalı şirket’in sözleşmeye aykırı davranması sebebiyle 24/10/2016 tarihinde sözleşmenin feshedildiği, sözleşme taraflarının aynı tarihli fesih protokolü düzenlediği, bu protokolde işveren olarak; davacı şirketin, taşeron olarak; davalı şirketin karşılıklı imzalandığı, taraflar arasında 15/11/2016 tarihli geçici kabul tutanağı ile fesih tarihinde yapılan işin durumu ve evresinin tanımlandığı ve karşılıklı imza altına alınmış olduğu, işin devamında davalı …’ün iş mahallinde mimar olarak, işveren davacının çalışanı olarak 01/11/2016-30/12/2017 tarihleri arasında çalıştığının, maaşlarının banka yolu ile gönderildiğinin anlaşıldığı, iş nihayetinde taraflar arasındaki muhasebe hesaplarının bakiyelerinin 03/12/2018 tarihinde yapılan protokol ile neticelendiği, bu protokole göre “24/10/2016 tarihinde akdedilen fesih sözleşmesi gereğince, …’nın …’dan alacaklı olduğu ve avans olarak verilen toplam 214.461,01 USD tekabül eden 1.284.664,35 TL tutarı ile, …’nın …’a alınan Depozito ve Teminatlar hesabında borç olarak yer alan 44.562,74 USD tekabül eden, 266.939,73 TL tutarın TL çevrilmesine ilişkin ek Protokol düzenlenmiş, Cumhurbaşkanlığı karar sayısı 85 kararında TL kıymetini koruma hakkında 32 sayılı Karara eklenen geçici madde 8 kapsamında, Türkiye’de yerleşik kişi-şirketlerin kendi aralarında akdedecekleri ve karar tarihinden önce akdedilen döviz veya dövize endeksli sözleşmelerin Türk lirasına çevrilme mecburiyetleri kapsamında, …ın …ya borcu bulunan 214.461,01 USD ile alacağı bulunan 44.562,74 USD’nin, protokolün akdedildiği tarihteki TCMB döviz alı kurundan Türk Lirasına çevrilmesi kararlaştırılmış olup, söz konusu borç ve alacak tutarlarının her iki şirketin kayıtlarındaki alacak ve borç bakiyelerinin net tutarı 876.165,38 TL Türk lirası olarak kayıtlarda yer almasına, tarafların karşılıklı rızalarıyla kabul edilerek, iş bu protokol 03/12/2018 tarihinde imza altına alındığı,” alacaklı davacı şirket ile borçlu davalı … şirketinin kaşe ve imza yapıldığı, davacı şirketin protokol dışında, davalı şirket adına muhasebeleştirdiği cari hesap 136.04’de 30/11/2016 tarihinde kalan bakiye 91.182,35 TL borç olarak ödendiğinden protokol ile belirlenen 876.165,38 TL ile toplanması ile toplam borcun 967.347,73 TL olduğu, iş bu bakiye 31/12/2018 tarihli .. A.Ş. Hesap mutabakat formun da karşı taraf mutabakatında 31/12/2018 tarihinde davacı … San. A.Ş.’ye 967.347,73 TL borçta mutabık olunduğunu davalı … Grup adına kaşe imza yapılarak beyan edildiği, taraflar arasında 31/12/2018 tarihinde karşılıklı mutabakatlarla da kabul edilen bakiyenin 967.347,73 TL olduğu anlaşıldığı, iş bu tutarın tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, sözleşmeden kaynaklı alacağın taraflar arasındaki belirlenen ticaretin işlemlerinde gerçekleşen para akışında davacı tarafın avans ödemeleri ile davalı şirketin hakediş fatura bedeli arasındaki fark olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinde bu ödemenin, avansın, hak edişin ayrı ayrı muhasebe hesaplarında takip edildiğinin anlaşıldığı, tarafların en sonunda karşılıklı hesap bakiyelerini protokol ile neticelendirdikleri ve 31/12/2018 tarihli hesap mutabakatı ile de mutabık kaldıkları sunulan imzalı evraklardan anlaşıldığı, 01/01/2019, 01/01/2020 ve 01/01/2021 tarihlerinde muhasebe kayıtlarında devreden tutar olarak 967.347,73 TL olarak devam ettiği ve kayıtlarda bulunduğu, davalı tarafça iddia edilen gayri resmi ödemeler ve mermer değişikliği gibi fiyat farkı ödemeleri hakkında fark faturaları, davacı tarafça sözleşmede olmayan hususların fazla ödemeye yöneltmesi gibi talepler ile ilgili somut belge sunulmadığı, davalı şirketin fesihten sonra inşaatı son olarak davacı şirkete 15/11/2016 tarihinde geçici kabul tutanağı ile kaba inşaat durumunda teslim ettiği, sözleşmede yer almayan fiyat farkına neden olan, fazla ödemelerden sözleşme dışı imalat hususlarından hiç bahsedilmediği, taraflar arasındaki cari hesap protokollerinde, cari hesap mutabakat çalışmalarında ve protokollerde de bu hususa değinilmediği, bu iddialara ilişkin sözleşme dışı değerlendirilmesi gereken, değişiklikler, gayri resmi ödeme hususları, fiyat farkına neden olan malzeme değişikliklerine ilişkin davalı tarafın mağdur olduğu iddiasına ilişkin defter kaydı-ödeme-makbuz gibi somut belgeler sunularak ispatının gerektiği, dosyada bulunan ve tarafların defter ve belgelerin incelenmesinde sözleşme dışı ödemelerden ve malzeme değişikliğinden kaynaklı ödemeler ile ilgili somut belge bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davalı şirket ile davacı arasında akdedilen 24.10.2016 tarihli Fesih Protokolü ile taraflar, eser sözleşmenin feshedilmesi hususunda mutabık kalmışlar ve sözleşmeyi karşılıklı anlaşmalarıyla feshetmişlerdir, yani sonlandırmışlardır. Taraflar arasında akdedilen 03.12.2018 tarihli protokol ile de taraflar, eser sözleşmesine dayalı akdi ilişkiden dolayı davacının davalı şirketten 03.12.2018 tarihi itibariyle bakiye 876.165,38 TL alacağı bulunduğu konusunda anlaşmışlardır. 31.12.2018 tarihli hesap mutabakatı ile de, 31.12.2018 tarihi itibariyle davacının davalı şirketten bakiye 967.347,73 TL alacağı bulunduğu hususunda davacı ile davalı şirket arasında mutabakata varıldığı anlaşılmış olup Türk Borçlar Kanunu 26. maddesine göre taraflar bir sözleşmenin içeriğini kendi özgür iradeleri ile belirtmektedirler. Türk Borçlar Kanunu’nun 2. Maddesine göre ise esaslı noktalar hakkında anlaşma, sözleşmenin kurulması için yeterli görülüp, ikinci derecedeki noktalar üzerinde tarafların sonradan uyuşmaları mümkündür. Bu nedenle davanın kabulüne karar verilerek, sözleşmeye bağlı mutabakat hükümleri dikkate alındığında alacağın likit olması karşısında davacının icra inkar tazminatı talebinin de haklı ve yerinde olduğu anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile Bakırköy …. İcra Müd. … esas sayılı dosyasındaki itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Asıl alacak 967.347,73 TL üzerinden %20 si oranında hesaplanan 193.469,54 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 66.079,53 TL harcın mahkememiz dosyasında peşin alınan 11.683,15 TL harçtan mahsubu ile bakiye ‭‭54.396,38‬ TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan ‭4.801,6‬0 TL posta masrafı+bilirkişi ücreti ile toplam harç gideri 11.683,15 TL’lik toplam ‭‭16.484,75‬ TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
5-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 124.408,25 TL avukatlık ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-HMK’nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
8-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalının yokluğunda oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 22/06/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır