Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/100 E. 2022/334 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/100 Esas
KARAR NO : 2022/334

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/02/2021
KARAR TARİHİ : 30/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafça Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyası ile takibe konu edilen senetteki yazı ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, takibe konu bono üzerinde 2 farklı vadenin olması nedeniyle kambiyo mahiyeti taşımadığını belirterek takibe konu senetten dolayı müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının hükmen tespitine, davalının alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça temel borç ilişkisinin inkar edilmediğini, senede ilişkin herhangi bir bedelsizlik iddiası da bulunmadığından bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmasınında mümkün olmadığını, imzanın davacıya ait olduğunu, davacı tarafça müvekkilinin huzurunda atıldığını, senedin kambiyon vasfına haiz olmadığı iddiasının şikayet yoluyla ileri sürülebileceğini, çift vade iddialarının kabul edilebilir olmadığını, temel ilişkiye itirazda bulunulmadığını belirterek davanın reddine ve davacının alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Dava, takibe konu senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasında, dosyamız davalısı tarafından davacı aleyhine 21/11/2020 tanzim, 27/11/2020 vade tarihli, 78.500,00 TL bedelli bono hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığı ve takibin kesinleştiği görülmüştür.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış, davacı tarafça takibe konu senette imza inkar edildiğinden senet üzerinde imza incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi 20/12/2021 havale tarihli raporunda; 27/11/2020 tediye tarihli, 78.500,00 TL bedelli senet üzerindeki imzaların …’nın el ürünü olduğu kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun …. esas, …… karar sayılı ilamında; ” Dava, icra takibine konu edilen senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun (İİK) 170/b maddesinin aynı Kanun’un 72. maddesine yaptığı yollama gereğince kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte de menfi tespit davası açılabileceği açıkça anlaşılmaktadır. İİK’nın 72/1 maddesi, “Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir” hükmünü haizdir. Buna göre borçlu, henüz aleyhine başlatılmış bir icra takibi yokken alacaklıya karşı borçlu bulunmadığının tespiti için menfi tespit davası açabileceği gibi aleyhine icra takibine başlanmasından sonra da menfi tespit davası açması mümkündür.
Kambiyo senetleri illetten mücerret kıymetli evrak niteliğine sahip olduklarından bu senetlerde yer alan hak, temel borç ilişkisinden bağımsızdır. Ancak kambiyo taahhüdünde bulunmanın temelinde, şart olmamakla birlikte, genellikle satım, bağışlama, kira, taşıma gibi bir borçlandırıcı işlem vardır. Temel borç ilişkisinin taraflarından birinin bir kambiyo senedi düzenleyip lehtara vermesiyle kambiyo ilişkisi diye adlandırılan ve temel borç ilişkisinden bağımsız olan ikinci bir borç ilişkisi doğar. Zira bir borç ilişkisi için kambiyo taahhüdünde bulunulması tarafların açık yenileme iradeleri olmadıkça TBK’nın 133/2. maddesi gereğince borcun yenilenmesi sonucunu doğurmaz; kambiyo senedinin ifa yerine değil ifa uğruna verilmiş olduğu kabul edilir. Dolayısıyla bir borç hakkında kambiyo senedi düzenlendiği takdirde, taraflar arasında biri temel borç ilişkisi, diğeri kambiyo ilişkisi olmak üzere iki çeşit ilişki bulunur. Temel borç ilişkisi kendi hukukuna, kambiyo ilişkisi de kendi hukukuna tabidir.
Borçlu, kambiyo senedi nedeniyle alacaklıya karşı, genel olarak, ya kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ya da temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunabilir. Başka bir deyişle borçlunun kambiyo senedi borcundan dolayı sorumlu olmaması, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan doğan nedenlerden kaynaklanabileceği gibi, temel borç ilişkisine yönelik nedenlere de dayanabilir.
Borçlunun, kambiyo taahhüdünün hükümsüz olduğunu ileri sürerek açtığı menfi tespit davası esasında maddi hukuk anlamında bir itiraz sebebine dayanılarak açılmaktadır. Bu kapsamda hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit davalarında, uyuşmazlık temel ilişkiden değil, doğrudan doğruya kambiyo senetleri hukukundan kaynaklanmaktadır. Bu davalarda, kural olarak, davacının iddiası çoğu kez tüm senet ilgililerine karşı öne sürülebilen mutlak def’îlere dayanmaktadır. Örneğin kambiyo senedinin zorunlu şekil şartları içermemesi, kambiyo alacağının zamanaşımına uğraması, vadeyi beklemeden istemde bulunulması, ciro zincirindeki kopukluk, başvuru hakkının yitirilmiş olması, senette yazılı kısmî ödeme açıklaması, sorumsuzluk kayıtları ya da bir kambiyo taahhüdünün senet yapma iradesindeki bozukluk nedeniyle sahibini bağlamayacağı yönündeki iddialar hükümsüzlük nedenine dayalı menfi tespit talebine konu oluşturur.
Borçlunun, temel borç ilişkisinden dolayı herhangi bir nedenle sorumlu tutulamayacağını ileri sürerek açtığı menfi tespit davası, öğreti ve uygulamada bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası olarak adlandırılmaktadır. Bedelsizlik ise, bir kambiyo senedinin ihdasına neden olan temel alacağın herhangi bir nedenle mevcut olmamasıdır (İnan, Nurkut: Türk Hukukunda Hatır Senetleri ve Özellikle Hatır Bonoları, Ankara, 1969, s.16). Başka bir deyişle bir kambiyo taahhüdünün temel alacağı geçersizse ya da sona ermişse, o kambiyo taahhüdü bedelsiz demektir. Bu anlamda senedin bedelsiz sayılmasında esas alınan husus, temel borç ilişkisinin kendisi değil, bu temel borç ilişkisinden doğan temel alacaktır. Bu itibarla bedelsizliğe dayalı menfi tespit davası ile maddi hukuk bakımından borcun mevcut olup olmadığının tespiti amaçlanmakta; borçlu olmadığını iddia eden borçluya, genel hükümlere göre bu durumu tespit imkânı verilmektedir. Dava neticesinde borçlu olunmadığının tespiti hâlinde ise davacı (borçlu) hakkında bir icra takibi başlatılması engellenmiş olacak veya başlatılan ve devam eden icra takibi iptal edilerek, davacının mevcut olmayan bir borcu ödemesi engellenmiş olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.04.2021 tarihli ve 2017/11-40 E., 2021/542 K. sayılı kararı)”
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu yapılan senette çift vade bulunduğundan bahisle itiraz edilmiş, senedin incelenmesinde vade kısmında Ekim yazısının çizilip, Kasım yazıldığı ve herhangi bir paraf ya da imzanın bulunmadığı, bonoda çift vade bulunması nedeniyle senedin kambiyo vasfına haiz olmadığı anlaşılmakla birlikte yaptırılan bilirkişi incelemesi ile senetteki imzanın davacıya ait olduğu anlaşılmakla birlikte davacı tarafça imzalanan ve adi yazılı borç senedi niteliğinde olduğu kabul edilen davaya konu senetten dolayı borçlu olunmadığının tespiti talepli davada, temel ilişki gereği borçlu olmadığını ispat yükü davacıda olduğundan davacı tarafça teklif edilen yemin, davalı tarafça yerine getirildiğinden davanın reddine karar verilmiş ve mahkememizce verilen tedbir kararı teminat yatırılmadığından uygulanmamış olduğundan kötü niyet tazminatının yasal şartları oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Yasal şartları oluşmadığından kötü niyet tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan ‭1.340,59‬ TL harcın mahsubuyla bakiye ‭1.259,89‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 11.005,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin(davacı vekili e-duruşma) ve davalı asilin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 30/03/2022

Katip …

Hakim …