Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/976 E. 2021/492 K. 26.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/976 Esas
KARAR NO : 2021/492

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/11/2020
KARAR TARİHİ : 26/04/2021
KARAR YAZILMA TARİHİ : 06/07/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya mal sattığını, davalının fatura bedelini ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Ankara ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasıyla 102.523,09 TL miktar üzerinden icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu, takip konusu alacağın müvekkili şirket ile borçlu Silivri Belediyesi arasında yapılan ….. Numaralı ihale ile ilgili olduğunu, söz konusu ihale ile ilgili müvekkili şirkete 230.716,70 TL ödendiğini, … Mali Hizmetler Müdürlüğünün müvekkili şirkete ilgili ödemenin yapıldığını, 99.955,18 TL alacak bakiyesi olduğunu sarahaten kabul ettiğini, belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibe itiraz dilekçesini tebliğ aldığını beyan etmiş ise de buna ilişkin hiçbir kayıt sunmadığını, bu sürenin hak düşürücü süre olduğunu, davanın öncelikle süre yönünden reddi gerektiğini, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe itiraz haksız olması gerektiğini, bir diğer şartın da alacağın likit olması olduğunu, haksız ve mesnetsiz olarak açılan iş bu davanın reddini, davacınını başlattığı takip sebebiyle reddolunacak bedelin %20’sinden aşağıda olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :Ankara ….. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı icra dosyası, davacı şirkete ait 2014 yılı Temmuz – Aralık ayları arası ve 2015 yılı tüm aylarına ait BA/BS formları, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının davalı tarafla aralarındaki Kamu İhale Sözleşmesinden kaynaklı vermiş olduğu danışmanlık hizmetine yönelik faturalara dayalı alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Ankara ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 102.523,09-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %9 yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan her aşamada incelenir.
Eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve mahkememizce uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla çözmesi için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.
Davalı belediyeler tacir sıfatı taşımamaktadırlar. TTK’nın 16/2. maddesi uyarınca devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılamayacağından davalı belediyelerin tacir olarak kabulü de mümkün bulunmamaktadır. Yapılan açıklamalara göre, eldeki davaya bakma görevi 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup, mahkemece uyuşmazlığın genel mahkeme sıfatıyla sonuçlandırılması zorunludur. (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi Dosya No:2017/1794 Karar No:2019/1032, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi Dosya No:2018/483 Karar No:2018/606)
Açıklanan nedenlerle Silivri …… Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi uygun görülmemiş, davacının davasının HMK 114/1-c maddesi kapsamında mahkememizin görevli olmaması sebebiyle HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilerek, yargılama yapma yetki ve görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle dosyanın HMK 20. Maddesi kapsamında daha önce görevsizlik kararı veren Silivri …… Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, mahkememiz ile Silivri …… Asliye Hukuk Mahkemesi arasında görev uyuşmazlığı oluşması sebebiyle dosyanın ilgili İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ….. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2. maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2- Görevli Mahkemenin Silivri …. Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA ;
3- 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararına karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren olumsuz görev uyuşmazlığının halli için dosyanın İstanbul BAM 37. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine ; GÖNDERİLMESİNE,
4-Harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hususlarının görevli ve yetkili mahkemece değerlendirilmesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/04/2021

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)