Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/941 E. 2022/922 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/941 Esas
KARAR NO : 2022/922

DAVA : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 10/07/2014
KARAR TARİHİ : 10/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı kooperatif üyesi iken ortaklığına isabet eden bağımsız imün kendisine teslim edilmemesi üzerine davalı kooperatif aleyhine 07.02.2008 tarihinde tapu iptal ve tescil davasını açtığı anılan bu davanın halen Bakırköy …. ATM ….. E sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davalı kooperatifin tapu iptal ve tescil dava dosyasına sunduğu beyanlarında davacının üyelikten ihraç edil iddia ettiğini, dosyada düzenlene 16.12.2008 tarihli bilirkişi raporunda bu ihracın usulüne uygun olmadığı geçersiz bulunduğunun tespit edildiğini, davalı kooperatifin 06.05.2014 tarihli celsenin 4 nolu ara kararı gereğince ihraca yönelik belgeleri mahkemeye ibraz ettiğini, mahkemece “10.06.2014 tarihli celsede davalının dayanmış olduğu ihraç kararına yönelik iptal davasının herhangi bir tarihte açılıp açılmadığı veya açılmamış ise bu konuda ihraç kararının iptali davası açılıp açılmayacağı hususunu müvekkili ile görüşüp beyanda bulunması için davacı vekiline süre verilmesine, akabinde davacı vekili beyanına göre yargılamaya yön verilmesi “şeklinde karar verildiğini, davacı kooperatifin ihraç kararı 10.10.2004 tarihli 1. İhtar, 05.11.2004 tarihli 2. İhtar ve 20.12.2004 tarihli ihraç tebliğine dayandığını, davalı kooperatif tarafından sunulan tebliğ belgeleri incelendiğinde davacıya yapılan tebligatların usulsüz olduğu, hiç birinin davacıya tebliğ edilmedi noterden yapılması gereken işlemlerin iadeli taahhütlü mektuplarla yapıldığı ,tebliği alan kişilerin yakınlık derecesinin dahi bilinmediği, bu kişilerin davacı tarafından tanınmadığının anlaşıldığını, her ne kadar şeklen bir ihraç işlemi var idiyse de ihraç kararının 1163 sayılı kanunun 16 ve ana sözleşmesinin 14/2 maddesine uygun olmadığını, tebliğ edildiği iddia edilen zarfların içinde ne olduğunun dahi bilinmediği, davalı kooperatifin zarf içinde olduğunu iddia ettiği belgelerin hiçbir şekilde ispata elverişli olmadığını, ayrıca Bakırköy ….. ATM ne sunulan belgeler arasında ihraca ilişkin alınan yönetim kurulu kararının dahi eklenmediğini, ihraç kararının onaylı örneğinin ortağa tebliğ edilmek üzere 10 gün içinde notere tevdi edilmesi gerekirken bu işlemin yerine getirilmediğini, kaldı ki belirtildiği gibi yapılan tebligatın kime yapıldığının bilinmediğini, usulüne uygun olarak tebliğden itibaren 3 aylık süre içinde dava açmak gerekirken açıklanan nedenlerle ihracın iptaline ilişkin dava açma süresinin henüz başlamaması nedeniyle usulsüz ihraç işleminin iptali için huzurdaki davayı açtıklarını bu nedenlerle usulsüz ve yasal dayanaktan yoksun ihraç işleminin iptaline karar verilmesini” talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Huzurdaki davanın 3 aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olması nedeniyle davanın süre yönünden red edilmesi gerekeceği, davacının üyelikten ihraç edildi aylık hak düşürücü sürede iptal davası açmadığından ihracın kesinleştiğini, davacının üyelikten kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğinden 1163 sayılı kanunun 27 ve ana sözleşmenin 14/2 maddesi gereğince parasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi için 1.ihtar,2. İhtar ve ihraç kararının davacının 17.04.2004 tarihli dilekçe ile bildirdiği adresine kooperatifler ve tebligat kanununa uygun olarak iadeli taahhütlü mektupla gönderildiği, iadeli taahhütlü olarak 10.10.2004 tarihinde gönderilen 1. ihtarın 21.10.2004 tarihinde …… tarafından tebliğ alındığı,05.11.2004 tarihinde gönderilen 2. İhtarın 11.11.2004 tarihinde yine …… tarafından tebliğ alındığı, anılan ihtarnamelerde davacının ödemesi gereken borç tutarı ile gecikme faizlerinin ayrı ayrı belirtildiğini, 20.12.2004 tarihinde ihraç kararının gönderildiği bu ihtarında 27.12.2004 davacının eşi tarafından tebliğ alındığını, kısacası davacıya yapılan ihtarnameler ile ihraç işleminin genel kurul kararının tebliğ usulüne ve tebligat kanununa uygun olduğunu, davacının 20.12.2004 tarihinde ihraç edildiği ancak 3 aylık hak düşürücü süre içinde ihracın iptal davasını açmadığından ihracın kesinleştiği, bu nedenle öncelikle süre yönünden davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacının üyelikten ihraç edildiğini, Bakırköy ….. ATM ……. E sayılı dosyada 2008 yılında öğrenmesine rağmen huzurdaki davayı 2014 yılında açmış olması nedeniyle 3 aylık süre içinde açılmayan davanın red edilmesi gerektiğini, ayrıca kooperatifle uzun yıllar ilişki kurmayan ortağın ihraç edildiğini öğrenmediğini iddia etmesinin MK2. mad. si ile bağdaşmayacağını, 1163 sayılı kanun, ana sözleşme ve Yargıtay kararlarına göre ihtar ve ihraçların noter vasıtasıyla gönderilmesinin zorunlu bir şekil şartı olmadığını, noter eliyle yapılmanın asıl amacının ispat kolaylığı taşıması amacından kaynaklandığını, bu nedenle davacının noter eliyle tebliğ yapılmaması nedeniyle keşide edilen ihtarların ve ihraç kararının geçerli bulunmadığının söylenemeyeceğini, davacının parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği için genel kurul kararıyla ihraç edildiğini , alınan ihraç kararının usulüne uygun olarak tebliğ edildiği gibi davacının Bakırköy …. ATM …. E sayılı dosyasında yapılan yargılamada 2008 yılında ihraç edildiğini öğrendiğinden 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılmayan davanın süre yönünden red edilmesi gerekeceğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin ….. esas sayılı dosyasında, 28.02.2017 tarih ve K: ….. sayılı ilamı ile; ”Tüm dosya içeriğinden eldeki davanın 2014 de açıldığı, davalı kooperatifin bir konut yapı kooperatifi olduğu ve üyelerinin aidat ödeme yükümlülüğü bulunduğu sabittir. Davacı vekilinin 6/2/2017 tarihli oturumda ihraç sonrası döneme ilişkin yaptığı ödemelerin belgelerini sunmak üzere kesin süre verilmiş davacı vekili kesin süreye rağmen belge sunmamış 20/01/2004 tarihinde yapılan ödemeden söz etmiştir. Davalı bir kooperatif olup davacının da üye ise aidat ödeme yükümü söz konusudur. 2004 yılında ihracın haricen öğrenildiği iddia edilen ….. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davalı vekilinin cevap dilekçesinin verildiği 28/3/2008 tarihine kadar ve hatta eldeki davanın açıldığı 2014 de dek davacı tarafından üyelik yükümüne ilişkin herhangi bir aidat ödemesi yapılmaması, davalı kooperatifle ilişki kurulmaması hayatın olağan akışına uygun değildir. Şu halde 10 yıl önce verilen ihraç kararının kesinleşmediğinin davacı tarafından eldeki dosyada iddia edilmesi M.K.2.ye aykırılıktır. Davacı uzun süre üyelik akıbetini takip etmediği gibi yönteme uygun tebellüğ etmediği ihraç kararına rağmen başkaca işlem de yapmamıştır. Bu durumda davacının l.ihtarı 21/10/2014 2.ihtarı 11/11/2014 de yapılan iadeli taahhütlü posta işlemi ile tebellüğ ettiğinin kabulü gerekmiş bu durumda hak düşürücü süre yönünden aşağıdaki karar oluşturulmuştur.” gerekçesiyle verilen Davanın hak düşürücü sürede açılmadığı sabit olmakla dava şartı yokluğundan reddine ilişkin kararın, İstinaf edilmesi sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin ….. esas , ….. karar sayılı ilamı ile İstinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olduğu, İstinaf Mahkemesi kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin ….. esas ….. karar sayılı ilamı ile; Dava, kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemine ilişkindir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde çıkarma kararının, ortağa tebliğinden itibaren üç ay içinde iptali için dava açılmaması halinde bu kararın kesinleşeceği hükme bağlanmıştır. Dava açmaya ilişkin bu süre hak düşürücü niteliktedir. Mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Ancak sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunludur. Bu tebliğin noter kanalıyla da yapılması şart değildir. Ortağın haricen öğrenmesi, hatta kararın yüzüne karşı verilmesi sonuca etkili bulunmamaktadır. Süre her halükarda tebliğden başlamaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesince ihraç kararının davacı tarafından tapu iptal ve tescil davası sırasında öğrenildiğinden bahisle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de, bu öğrenmede ihraç kararının tüm unsurları yer almadığından ve ihraç kararının sadece varlığından davacı haberdar olduğundan ihraç kararının yasanın aradığı şekilde öğrenildiğinden söz edilemez. İhraç kararını içerdiği iddia edilen tebligat parçasında davacının geçici olarak başka bir yere gittiğine dair bir ibare olmadığı gibi tebliği alan kişinin de kim olduğu anlaşılamadığından yapılan tebliğ Tebligat Kanunu 16. ve 20.maddesi ile tebliğ tarihindeki yönetmelik hükümlerine uygun değildir. Kadıki 20.12.2004 tarihli ihraç tebliğinde, ihraç kararının kooperatif yönetim kurulunun 22.12.2004 tarihli kararı ile alındığı belirtilmiş olduğundan, ihraç kararından önce yapılan tebliğ usulsüzdür. Somut olayda, davacı 2008 yılında tapu iptal ve tescil davası açmış olmakla MK’nın 2. maddesinin uygulanması da mümkün değildir. Bu durumda, ihraç kararı tebliği usulsüz olduğundan, davacının tapu iptal ve tescil davasında verilen süreden sonra ihraç kararı iptal davasını hak düşürücü sürede açmış olduğunun kabulü ile işin esasına girilerek oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı istinaf isteminin reddi kararı usul ve yasaya aykırı görülmüştür.” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. İstinaf Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, ve mahkememiz kararının bozulmasına karar verilerek mahkememiz iş bu dosya esasına kayıt edildiği anlaşıldı.
DELİLLER: Bilirkişi raporu, müzekkere yanıtları, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan konusunda uzman bilirkişiler mali müşavir ….., Kooperatif Uzmanı …. marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti 13/01/2022 tarihli raporunda; Davacıdan, ihtarnameler gereği ödenmesi istenen 98 m2 lik dairenin aylık aidat tutarının 375.000.000.TL olduğu ve bu tutarın 30.05.2014 tarihinden başlamak üzere 12 ay süre ile ödemesi gerekeceğinin, davalı kooperatifin 25.04.2004 tarihinde yapılan 2003 hesap yılı genel kurulunun 11 nolu kararı ile kararlaştırıldığı, davalı kooperatifin ihtarnameye dayanak teşkil eden 25.04.2004 tarihinde yapılan 2003 hesap yılı genel kurul kararları aleyhine iptal davası açılmadığı iddia edilmediğinden, anılan genel kurul kararının kesinleştiği, kesinleşen genel kurul kararı gereğince üyelerin akçeli yükümlülüklerini kooperatife karşı yerine getirmesi gerekeceği, genel kurulca kararlaştırılan ödemelerin, ortaklara tebliğinin zorunlu olmadığı , üye ister genel kurula katılsın, isterse katılmasın genel kurulda alınan ödeme kararlarının kendisini bağlayacağı, davacıya iadeli mektupla 2 ihtarın gönderildiği, 1. İhtarda 10 gün ve 2. İhtarda 1 aylık ödeme süresi verilerek aidat borçlarının gecikme faizleri ile birlikte ödenmesinin istendiği ve ödemelerin zamanında yapılmaması halinde kanun ve ana sözleşme uyarınca ortaklıktan ihraç edileceğinin açıkça belirtilmesi yönlerinden keşide edilen ihtarların (bu yönlerden) usulüne uygun olduğu, davalı kooperatifin ,davacıya iadeli taahhütlü mektupla bildirdiği ve 10.10.2004 tarihinde keşide edileni. İhtarnamede ödenmesi talep edilen 2004 yılı Eylül ayı aidatı olan 375.000.000.TL yönünden muacceliyet oluşmadığı halde (30 gün geciktirilmeden ) 2004 yılı Eylül ayı aidatının 1. Ihtarla ödenmesinin istenmiş olması, İhtarname ile ödenmesi talep edilen ana paranın , her ne kadar genel kurul kararıyla kararlaştırılsa bile gecikme faiz borcunun, doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 S.K.’ya göre belirlenen yasal faiz oranının Yüzde Yüz Fazlasını aşamayacağı kuralı gereği ,asıl alacağa aylık %1,5 oranından gecikme faizi işletilmesi gerekirken yasal faizin 2 katını geçer şekilde aylık %5 gecikme faizi birlikte ödenmesinin talep edilmesi toplamda davacıdan (1.248.000.0004+ 2.625.000.000.TL)= 3.873.000.000.TL nin tahsilinin talep edilmesi nedeniyle davacıdan tahsili talep edilen 3.873.000.000.TL lik tutarın gerçek borç tutarını yansıttığından söz edilemeyeceği, davalı kooperatif yönetim kurulunun 22.12.2004 tarih 125 sayılı kararıyla davacının ihracına karar verilmesine rağmen , ihraç ihtarının düzenlendiği tarihin 20.12.2004 olduğu, daha ihraç kararı alınmadan 20.12.2004 tarihinde ihraç ihtarının düzenlenmesi mümkün olmayacağından davacıya keşide edilen 1. ve 2. Ihtarlar ile ihraç ihtarının 1163 sayılı kanunun 16 ve 27 ve ana sözleşmenin 14. mad hükümlerine uygun olarak keşide edilmediği davacının, 1163 sayılı kanunun ve ana sözleşmeye aykırı olarak gönderilen geçersiz ihtarlar çerçevesinde davalı kooperatiften ihraç edilemeyeceğinden , davalı kooperatif yönetim kurulunun davacının ihracına dair aldığı 22.12.2004 tarih 125 sayılı kararının iptal edilmesi gerekeceği, yönündeki bilirkişi görüş ve kanaatine varıldığını bildirmişlerdir.
Bilirkişi heyeti 19/07/2022 tarihli ek raporunda; Bozma kararı doğrultusunda ihraca konu ihtarnamelerin usule uygun olup olmadığına yönelik yapılan değerlendirme ve tespitte “Davalı kooperatifin davacıya iadeli taahhütlü mektupla bildirdiği 1. İhtarnamede 1163 sayılı kanun ve ana sözleşmeye göre aidat borçlarının ödenmesi hususunda bir aylık ödeme süresi verilmesi gerekirken 30 günlük sürenin verilmemiş olduğu İhtarnamenin 10.10.2004 tarihinde keşide edildiği tarihte, ödenmesi talep edilen 2004 yılı Eylül ayı aidatı olan 375.000.000.TL yönünden muacceliyet oluşmadığı halde (30 gün geciktirilmeden ) 2004 yılı Eylül ayı aidatının ödenmesinin istenmiş olması, İhtarname ile ödenmesi talep edilen ana paranın, her ne kadar genel kurulca kararlaştırılsa bile gecikme faiz borcunun, doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 S.K.’ya göre belirlenen yasal faiz oranının Yüzde Yüz Fazlasını aşamayacağı kuralı gereği ,asıl alacağa aylık %1,5 oranından gecikme faizi işletilmesi gerekirken yasal faizin 2 katını geçer şekilde aylık %5 gecikme faizi ile birlikte ödenmesinin talep edilmesi sonucu, 1.040.000.000.TL tutarındaki asıl alacağın aylık %5 gecikme faizi olan 208.000.000.TL ile birlikte 1.248.000.000.TL olarak tahsilinin davacıdan talep edilmesi, yine 2004 yılı Haziran Temmuz ve Ağustos Ayları aidatlarına, aylık 965 den gecikme faizi tahakkuk ettirilerek toplamda 2.625.000.000.TL nin tahsili ile toplamda (1.248.000.0004 2.625.000.000.TL)- 3.873.000.000.TL nin talep edilmesi nedeniyle davacıdan tahsili talep edilen 3.873.000.000.TL lik tutarın gerçek borç tutarını yansıttığından söz edilemeyeceğinden keşide edilen 1. ihtarın yukarıda sayılan yönler itibari ile “ usulüne uygun olmadığı yönündeki kök rapordaki – bilirkişi görüş ve kanaatinde bir değişikliğin olmayacağını bildirmişlerdir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde; davalı kooperatifin 22/12/2004 tarihli ve 125 sayılı yönetim kurul kararı esas alınarak Kooperatif yönetim kurulu kararı ile davacının kooperatif üyeliğinden ihracına karar verildiği, öncesinde 98 m2 lik dairenin aylık aidat tutarının 375.000.000.TL olduğu ve bu tutarın 30/05/2014 tarihinden başlamak üzere 12 ay süre ile ödemesi gerekeceğinin, davalı kooperatifin 25/04/2004 tarihinde yapılan 2003 hesap yılı genel kurulunun 11 nolu kararı ile kararlaştırıldığı, alınan bu karar doğrultusunda davacıya iadeli mektupla 2 ihtarın gönderildiği, 1. ihtarda 10 gün ve 2. ihtarda 1 aylık ödeme süresi verilerek aidat borçlarının gecikme faizleri ile birlikte ödenmesinin istendiği ve ödemelerin zamanında yapılmaması halinde kanun ve ana sözleşme uyarınca ortaklıktan ihraç edileceğinin bildirildiği, davacıya yapılan bu ihtarlarda, birincisinde ödeme için Kanun ve kooperatif ana sözleşmesinde belirlenen 30 günlük süreye uyulmadığı, istenilen aidat yönünden muacceliyet kazanmadığı halde davacıdan ödenmesinin istenildiği, borca Kanunda belirtilen oranın aşan miktarda faiz talep edildiği, usule ve kanuna aykırı olarak keşide edilen ihtarnamelerin davacının ihracına dayanak teşkil ettiği ve davalı kooperatif yönetim kurulunun 22/12/2004 tarih 125 sayılı kararıyla davacının ihracına karar verilmesine rağmen, ihraç ihtarının düzenlendiği tarihin 20/12/2004 olduğu, daha ihraç kararı alınmadan 20/12/2004 tarihinde ihraç ihtarının düzenlenmesi mümkün olmayacağından davacıya keşide edilen ihtarların ile ihraç ihtarının hukuka uygun olarak keşide edilmediği anlaşıldığından bu durumda yönetim kurulu kararının da haksız olduğu ve ihraca ilişkin yönetim kurulu kararının iptali gerektiği anlaşılmakla davanın kabulüne,davacının ihracına ilişkin 22/12/2004 tarihli ve 125 sayılı kararının iptaline, davacının davalı kooperatife üyeliğinin devamına dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile;
Davalı …. Konut Yapı Kooperatifi yönetim kurulunun davacı …’ın ihracına ilişkin 22/12/2004 tarihli ve 125 sayılı kararının iptaline, davacı …’ın davalı kooperatife üyeliğinin devamına,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 25,20 TL harcın mahsubuyla bakiye 55,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 3.240,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı asil, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı.10/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır