Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/899 E. 2022/925 K. 10.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/899 Esas
KARAR NO : 2022/925

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2020
KARAR TARİHİ : 10/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/10/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendisine ait olan araç ile ……. Hastanesi’nin servis taşıma işlerini üstlendiğini, ……. Hastanesi’nin servis taşıma işlerinin müvekkili aracılığıyla taşıma ihalelerini alan firmalar adı altında gerçekleştirildiğini, davalının bu taşıma ihalesini alan firmalardan biri olduğunu, müvekkilinin üstlenmiş olduğu servis taşımacılığı işini zamanında ve eksiksiz olarak yerine getirilerek son iki ayı içeren hizmet bedeli faturasının davalı şirket adına düzenlendiğini, ödeme yapılmayınca Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, yetki itirazı üzerine dosyanın Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası olarak tevzi edildiğini, davalının itirazı ile takibin durdurulduğunu, sözleşme süresi içerisinde servis taşıma hizmeti eksiksiz şekilde yerine getirilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedeli karşılığı ödemeler yapılmayarak sözleşmeye açıkça aykırı hareket edildiğini belirterek, borçlunun itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiştir.
DELİLLER : Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyası, faturalar, ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, taşıma ilişkisinden kaynaklı 2 adet faturanın tahsiline yönelik başlatılan Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… sayılı icra takibine vaki itirazın iptali ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün …..’nün esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 12.996,28 TL asıl alacak, 327,27 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 13.323,55 TL ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren %13,75 avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman mali müşavir ve taşımacılık alanında uzman bilirkişi heyeti marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti …. ve …… 08/07/2021 tarihli raporunda; Davacı yan tarafından davalı yana tanzim edilen ve takip konusu alacağın temelini oluşturan 30.11.2019 tarihli ….. no.lu 6.498,14 TL ve 31.12.2019 tarihli …. nodu 6.498,14 TL bedelli faturaların davacı yanın 2019 yılı işletme defteri gelir bölümünün 14. ve 15. sıralarında kayıtlı olduğu, davalı yan 16.06.2021 günü saat 14:15’de mahkemeniz duruşma salonunda yapılan incelemeye katılmamış, ticari defter ve belge ibraz etmediği, davacı … tarafından davalı adına tanzim edilen faturaların bedeli ödenmemiş (açık fatura) şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği faturaların davacı tarafından davalı yana verilmiş olduğu iddia ettiği servis hizmeti uyarınca düzenlendiği, faturaların davacı yanın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacı yan tarafından düzenlenen 30.11.2019 tarihli ….. nolu 6.498,14 TL bedelli faturanın davalı tarafından 2019/11 dönemi BA form ile maliyeye bildirimde bulunduğu görüldüğünden iş bu faturanın ve içeriği hizmet bedelinin davalı yanın bilgisinde dahilinde olduğu kanaati edinildiği, davacı yan tarafından düzenlenen 31.12.2019 tarihli ….. no.lu 6.498,14 TL faturanın ise davalı tarafından 2019/12 dönemi BA form ile maliyeye bildirimde bulunulmadığı, taşıma sürecine dair dosyaya yazılı servis taşımacılığı sözleşmesi sunulduğu, sözleşme detaylarından davacı tarafın sözleşmesel taşımacı, ….. Turizm Ltd. isletmesi’nin ise taşımacı olduğu, bu doğrultuda mevcut servis taşıma ilişkisinde ….’nın üst taşıyıcı-daavacının alt fiili taşıyıcı olduğu, sözleşme üzerinde ….. Holding (Tuzla) ifadesi ile güzergah bilgisi sunulmuş olmasına karşın, davacı yanın ……. hastanesine servis hizmeti sunduğunu dava dilekçesinde beyan ettiği, davacı yanın sözleşme dahilinde servis hizmeti verdiği güzergahta …. işletmesi tarafından değişiklik talimatı geldi ise bu hususun ispata muhtaç kaldığı, ayrıca …. işletmesi ile davalı işletme arasında herhangi bir organik bağ tespit edilemediği, dolayısıyla davalı ile ilişkinin ispata muhtaç kaldığı, anlaşıldığından davacı yanın taşıma sürecinde fiilen servis hizmeti verse dahi …. İşletmesi’ne karşı hizmet borcunu ifa ettiği anlamına geleceği, dolayısıyla aksi ispat edilene kadar taşıma sözleşmesi açısından …. İşletmesinin davacıya ücret ödeme borcunun olduğu, davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının 327,27 TL işlemiş faiz talebinin dayanağı bulunmadığından, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz yönünden alacağının bulunmadığının kabulünün gerekeceği, Neticeten; Davacı yan tarafından düzenlenen 30.11.2019 tarihli ….. no.lu 6.498,14 TL bedelli faturanın davalı tarafından 2019/11 dönemi BA form ile maliyeye bildirimde bulunduğu görüldüğünden iş bu faturanın ve içeriği hizmet bedelinin davalı yanın bilgisinde dahilinde olduğu kanaati edinildiği, davacı yan tarafından düzenlenen 31.12.2019 tarihli …. nollu 6.498,14 TL faturanın ise davalı tarafından 2019/12 dönemi BA form ile maliyeye bildirimde bulunulmadığı görüldüğünden ve yolcu taşıma hizmetinin – sözleşme gözetildiğinde davalı yana verildiğine dair dosya içeriğinde somut bir veri görülmediğinden fatura içeriği hizmet bedelinin davacının ispatına muhtaç olduğu, bu bağlamda davacı yan tarafından düzenlenen 30.11.2019 tarihli …. nolu 6.498,14 TL bedelli faturadan dolayı davacı yanın davalı yandan takip tarihi (04.03.2020) itibariyle 6.498,14 TL alacaklı olduğu, sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Mahkememizce ……. hastanesine müzekkere yazılarak davacının 2019 yılı içerisinde davacının taşıma hizmeti verip vermediğinin sorularak taşıma hizmeti verilmesi halinde hizmetin ne şekilde verildiğinin sorulmasına, taşımaya ilişkin tüm evrakların istenilmesine, evraklar geldiğinden dosyanın ek rapor hazırlanmak üzere bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiştir.
Bilirkişi heyeti …. ve … 25/03/2022 tarihli ek raporunda; Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından dosyada sunulan davacı yanın 2019 yılı İşletme defteri incelendiğinde davalı ile aralarında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı yan tarafından davalı yana tanzim edilen ve takip konusu alacağın temelini oluşturan 30.11.2019 tarihli ….. no.lu 6.498,14 TL ve 31.12.2019 tarihli ….. nodu 6.498,14 TL bedelli faturaların davacı yanın 2019 yılı işletme defteri gelir bölümünün 14. ve 15. sıralarında kayıtlı olduğu, davalı yan 16.06.2021 günü saat 14:15’de mahkemeniz duruşma salonunda yapılan incelemeye katılmamış, ticari defter ve belge ibraz etmediği, dava dışı ……. Hastanesi tarafından dosyaya yeni sunulan 03.02.2022 tarihli cevabi yazısı incelendiğinde; “….. Hastanesi kayıtlarının incelenmesi sonucu Sn. … 2019 yılında ….. Turizm) firmasına ait olan ….. plakalı araç ile hastanemiz personel servis şoförlüğünü yapmıştır…” dendiği, Neticeten; Bu itibarla davacının 2019 yılında davalı yana servis hizmeti verdiğinin değerlendirildiği, takibe konu edilen faturaların ve içeriği hizmet bedellerinin davalı yanın bilgisinde dahilinde olduğu kanaati ile davacının davalı yandan takip tarihi (04.03.2020) itibariyle 12.996,28 TL alacaklı olduğu, sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir. BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. ) Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu edilen 2 adet faturanın davalı defterleri ibraz edilmediğinden defterde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememiş ise de, davacı tarafça takibe konu edilen fatura alacağının davalı defterleri ibraz edilmediğinden defterde kayıtlı olup olmadığı tespit edilememiş ve buna ilişkin imzalı irsaliyeli fatura sunulmadığı anlaşılmış ise de, davalı tarafça dava konusu edilen 30.11.2019 tarihli …. nolu 6.498,14 TL bedelli faturanın davalı tarafından 2019/11 dönemi BA form ile maliyeye bildirimde bulunduğu görüldüğünden davacının davasının bu kısmı yönü ile asıl alacak yönünden kabulüne, işlemiş faiz talebi yönünden davacının fatura alacağıyla ilgili davalıyı takipten önce temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddine, 30.11.2019 tarihli …. no.lu 6.498,14 TL bedelli fatura yönünden ise; dosya kapsamında ispat yükü üzerinde bulunan davacı tarafından hizmet teslimine ilişkin ispat vasıtası getiremediği, delilleri arasında açıkça yemin delilinin de bulunmadığı, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile ; 6.498,14 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece …. İcra müdürlüğünün …. esas sayılı takibe vaki itirazının iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
2- İşlemiş faize ilişkin talebinin reddine,
3- Asıl alacağın %20 si üzerinden hesap edilen 1.299,62 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 443,89 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 161,32 TL harcın mahsubuyla bakiye 443,89 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 161,32 TL peşin harç olmak üzere toplam 215,72 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.622,00 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 791,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-AAÜT gereğince hesap edilen 6.498,14 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddedilen kısım üzerinden hesap edilen 6.498,14 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin kabul ve red oranı üzerinden takdiren 660,00 TL’nin davacıdan, 660,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
10-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yokluğunda davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 10/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır