Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/886 E. 2021/1069 K. 03.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/886
KARAR NO : 2021/1069

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/12/2020
KARAR TARİHİ : 03/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalı hakkında Bakırköy …….. İcra Müdürlüğünün …….. esas sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını ve başlatılan icra takibinin ödeme emrinin tebliğinin akabinde borçlu yanca borca ve tüm ferileri ile yetki itirazında bulunulduğunu, görevli ve yetkili mahkemenin asliye ticaret mahkemeleri olduğunu, davalı aleyhine yapılan icra takibinin geçerli bir takip olduğunu, ticari defterler ve BA-BS formları incelendiğinde davanın haklılığının ortaya çıkacağını, davalının Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü nezdinde başlatılan icra takip dosyası ile temerrüde düşürüldüğünü, temerrüt tarihi itibariyle ticari temerrüt faizinin işletilmesi gerektiğini, alacağın likit olduğundan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı talebinin olduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptaline, takibin devamına, alacak likit olduğundan alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket aleyhine ikame edilen icra takibi ve işbu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin davacı tarafa davaya konu takibe ilişkin veya başkaca bir borcu bulunmadığını, davacı tarafın iddiasının aksine davacı tarafından müvekkili şirkete herhangi bir mal veya hizmet sunulmadığını, bu nedenle takibe konu faturalara ilişkin olarak davacının alacaklı olduğu iddiasının ve haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarının tetkikinde bu durumun görüleceğini, davacı tarafından takibe konu edilen faturaların mesnedi olduğu iddia edilen mal veya müvekkiline sunulduğuna ilişkin olarak dava dosyasına herhangi bir delil sunulmadığını, davacının iddialarının ispata muhtaç olduğunu, bu nedenlerle davanın reddi ile kötü niyetli alacaklının %20 icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir.
31/05/2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davacı tarafın 2019-2020 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın 2019-2020 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğunu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafın davalı tarafa takibe konu olan 2 adet ve KDV dâhil 15.694,00 TL tutarlı fatura düzenlediği, iş bu faturaların davacı ve davalı tarafın yasal defterlerine usulüne uygun olarak işlendiği, 14.11.2019 tarihli …….. seri ve sıra numaralı faturanın, açıklama kısmına ……. diye yazıldığı, KDV dâhil 14.809,00 TL tutarlı olduğu, adet ve birim fiyatının belirtildiği, faturanın teslim eden ile teslim alan kısımlarının boş ve imzasız olduğu, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, 26.11.2019 tarihli …….. seri ve sıra numaralı faturanın, açıklama kısmına ……… diye yazıldığı, KDV dâhil 885,00 TL tutarlı olduğu, adet ve birim fiyatının belirtildiği, faturanın teslim eden ile teslim alan kısımlarının boş ve imzasız olduğu, imza karşılığı teslim edilmediği ve teslim alınmadığı, davalı tarafın iş bu faturalara itiraz ettiğine dair dosya muhteviyatında herhangi bir tevsik edici belgeye rastlanılmamıştır.
“Türk Ticaret Kanununun MADDE 21-(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” İfadesi yer almaktadır.
Davacı…….. , Bayrampaşa Vergi Dairesi Müdürlüğünün 23.12.2020 tarihli dosya muhteviyatına sunduğu davacı şirkete ait 2019 yılı BS form bilgilerinde, davacı tarafın davalı tarafa ait 2 adet faturayı KDV hariç 13.300,00 TL üzerinden beyan ettiği, davalı BA formu bilgileri: Gelir İdaresi Başkanlığı, Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Müdürlüğünün 25.12.2020 tarihli dosya muhteviyatına sunduğu davalı şirkete ait 2019 yılı BA form bilgilerinde, davalı tarafın davacı tarafa ait 2 adet faturayı KDV hariç 13.300,00 TL üzerinden beyan ettiği, takibe konu olan 2 adet faturanın taraflarca karşılıklı olarak BS ve BA formları ile KDV hariç toplam 13.300,00 TL tutar üzerinden beyan edildiği, taraflar arasında beyan yönünden adet ve tutar farkının olmadığı, davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, 2019 yılı: Davalı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2019 tarihli 7.139,00 TL (B) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 31.12.2019 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 28.261,00 TL alacaklı olduğu, 2020 yılı: 01.01.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 28.261,00 TL alacaklı olduğu, 20.01.2020-31.12.2020 tarihinde davacı tarafın davalı taraftan 15.694,00 TL alacaklı olduğu, davalı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu cari hesap ekstresinde, 2019 yılı: Davacı taraf ile cari hesap ilişkisinin 01.01.2019 tarihli 7.139,00 TL (A) tutarlı kayıt işlemi ile başladığı, 26.11.2019 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 28.261,00 TL borçlu olduğu, 2020 yılı: 01.01.2020 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 28.261,00 TL borçlu olduğu, 16.01.2020 tarihinde davalı tarafın davacı tarafa 15.694,00 TL borçlu olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarında karşılaştırıldığında takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan her iki tarafın ticari defter ve kayıtlarında 15.694,00 TL alacaklı olduğu, davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle 15.694,00 TL alacağını talep edebileceği ve takip tarihinden itibaren 15.694,00 TL alacağa yıllık 413,75 oranında ticari temerrüt faizi talep edebileceği, sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı bakiye alacağın tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün ………. esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 15.694,00 TL asıl alacağın tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmıştır.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir.
BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. )
Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; tarafların celbedilen BA ve BS bildirimlerinin incelenmesinde; davalı tarafça, 2 adet belge karşılığı davacı lehine KDV hariç 13.300,00 TL BA bildiriminde bulunulduğu, yine davacı tarafça 2 adet belge karşılığı davalı lehine KDV hariç 13.300,00 TL BS bildiriminde bulunulduğu, tarafların BA ve BS bildirimlerinin miktar ve adet olarak davacının düzenlediği faturayla uyumlu olduğu görülmüştür. Gerek BA ve BS bildirimlerinin uyumlu olması, gerekse tarafların ticari defterlerinde ilgili faturaların kaydedilmiş olması ve gerekse de yine tarafların dosyaya sundukları car, hesap ekstrelerinin de birbiri ile uyumlu oldukları ve dava konusu alacak miktarı itibarıyla da birbirini teyit ettikleri anlaşılmakla, davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verilmiştir.
Davalının aleyhine girişilen icra takibinin tamamına haksız olarak itiraz ettiği, dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile; Bakırköy ……. İcra Dairesinin …….. esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin aynı koşullarla devamına,
2-Davalının asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine,
3-Alınması gerekli 1.072,06 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 189,55 TL harcın mahsubuyla bakiye 882,51 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 189,55 TL peşin harç, 7,80 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 251,75 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 788,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
8-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/12/2021

Katip ………
(e-imzalıdır)

Hakim ……….
(e-imzalıdır)