Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/811 E. 2021/761 K. 13.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/811 Esas
KARAR NO : 2021/761

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2020
KARAR TARİHİ : 13/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı ile 10/12/2018 tarihinde mevcut olan iş akdini imzaladığını, davalı yanca 17/07/2020 tarihinde istifa ile sonlandırıldığını, davalı yanın istifa kararını şirket yöneticisine izah ederken yurt dışında çalışmak istediğini, bu nedenle şirketten ayrılmak istediğini ve …… firmasıyla görüşmede olduğunu belirttiğini, davacı yanın müvekkili şirkete 10/12/2018 ile 17/07/2020 tarihleri arasındaki dönemde satış mühendisi olarak çalıştığını, müvekkili şirket tarafından 2018 yılından işten çıktığı tarihe kadar çeşitli eğitimlere katılma olanağı sağlandığını, tüm eğitim giderlerinin müvekkili şirket tarafından karşılandığını, davalının iş akdine aykırı olarak rakip firmaya geçtiğini, aynı bölgede müvekkili şirketin müşterileriyle görüşmeler yaptığını, davalıya iş sözleşmesinin taahhüdünü ihlal ederek rakip firmada çalışmaya başladığından cezai şart ödemesi için Beyoğlu …… Noterliği ….. yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderildiğini, ihtarnamede belirtilen sürenin dolmasıyla temerrüde düştüğünü, çevre firmaları ziyaret ettiklerinde yeni çalışmaya başladığı rakip firmanın ürününü satmak istediğini müvekkili şirkete bildirildiğini, bu nedenlerle davalının iş sözleşmesindeki rekabet yasağına aykırı davranması sebebiyle 45.220,00 TL cezai şart alacağının, temerrüt tarihi olan 09/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendi iradesi ve ihtiyaçları nedeniyle iyten ayrılmak suretiyle; hem mesleki eğitimler, hem çalışma alanları ve iş sahası hem de icra edilen iş tanımları yönünden aynı unvan ile ancak tamamen farklı bir işte çalışmaya başladığını, rekabet hükümleri yönünden aykırı bir eylemi olmadığını, davacı şirkette çalıştığı süre içerisinde dava dilekçesinde bahsedildiği şekilde profesyonel bir mühendislik mesleki eğitimi almadığını, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının eski çalışanı olan davalıdan haksız rekabetten kaynaklı cezai şart bedelinin tazminine yönelik tazminat davasıdır.
Gerek mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, gerekse 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda, Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağına ilişkin hükümlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olduğu belirtilmiş ise de, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yer alan: “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü, bu konuda ayrı bir düzenleme bulunup bulunmadığının göz önünde bulundurulmasını gerektirmektedir.
İşçinin haklarını adalet mercilerinde çabuk, kolay ve ucuz bir surette almasını temin etmek amacıyla özel İş Mahkemeleri Kanunu çıkarılmıştır. Ayrı bir iş yargılaması ve bu yargılamayı uygulayan özel mahkemelerin kuruluşu, esasen iş hukukunun işçiyi koruma hukuki niteliğinden kaynaklanmaktadır.
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, “a) 5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemiadamları, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b) İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici 4 üncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c) Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara, ilişkin dava ve işlere bakar.” şeklinde düzenlenmiştir.
Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir.
Rekabet yasağına ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 444 – 447. maddeleri hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler içinde düzenlenmiştir. Her iki kanunda da rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulması ve sınırları özellikle işçinin korunması ilkesi dikkate alınarak düzenlenmiştir. Gerçekten, işçinin çalışma hakkı, rekabet yasağına ilişkin sözleşmelerin yer, süre ve konu itibariyle sınırlandırılmasını gerektirmektedir.
İşçi ile işveren arasında sözleşmenin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağına ilişkin bir anlaşma olmadıkça, Türk Borçlar Kanunu’ndaki hükümler tek başına işverene talep hakkı vermez. Başka bir anlatımla, taraflarca rekabet yasağı konusunda anlaşma yapılmışsa işveren, sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek cezai şart ya da tazminat talebinde bulunabilecektir. Bu nedenle, burada borcun kaynağı kanun değil, iş sözleşmesidir.
İş sözleşmesi devam ederken işçinin sadakat borcu gereği zaten rekabet yasağı bulunduğundan bu konuda ayrı bir anlaşmanın varlığına gerek yoktur. Rekabet yasağının ihlali halinde işveren, iş sözleşmesine aykırı davranıştan ötürü sözleşmeyi haklı nedenle feshedebileceği gibi, varsa zararının tazminini de isteyebilecektir.
Türk Borçlar Kanunu’nun rekabet yasağının sona ermesini düzenleyen 447. maddesinde iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak ya da işçi tarafından haklı nedenle feshedilmiş olması halinde rekabet yasağının sona ereceği düzenlenmiş olup, haklı fesih müessesesinin iş hukuku ilkeleri çerçevesinde ticaret mahkemesince değerlendirilmesinin güçlüğü ortadadır.
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Yargıtay ……. Hukuk Dairesi’nin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin ….. Esas ……. Karar sayılı 01/06/2021 tarihli ilamı ile konu yeniden değerlendirilmiş ve görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönüldüğü anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş, göreve ilişkin kararlar yargılamanın her aşamasında dikkate alınması gerektiğinden aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy İş Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin, davalı vekilinin ve davalı asilin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/09/2021

Katip …
¸(e-imzalıdır)

Hakim …
¸(e-imzalıdır)