Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/777 E. 2021/740 K. 07.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/777 Esas
KARAR NO : 2021/740

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 27/02/2020
KARAR TARİHİ : 07/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 10/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …… Eğitim Şirketi ile davalılardan ……. Eğitim Şirketi arasında, Ankara İli Yenimahalle İlçesinde bulunan ……. Kolejleri’nin devri için bir devir sözleşmesi imzalandığını, bu devir sözleşmesi uyarınca, müvekkil şirkete ait olan ve millî eğitim bakanlığı tarafından verilen kolej ruhsatları, davalı çapa özel eğitim şirketine devredildiğini, sonrasında, davalılar tarafından devir bedelinin ödenmesi kapsamında birtakım ek sözleşmeler imzalandığını ve davalı şirketin, bu sözleşmeler kapsamında müvekkiline devir bedeli karşılığında çekler verdiğini, davalı şirketin, bu çeklerin ödenmesi ile ilgili taahhütlerine uymadığını ve sürekli ödemeler ile ilgili sorunlar çıkardığını bu kapsamda, son çek bedeli olan 1.000.000,- TL bedelli çekin İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün ……. E. Sayılı icra takip dosyası ile takibe konulduğunu ve takibin kesinleştiğini, davalı ……. Özel Eğitim Şirketinin son çek olan 1.000.000,- TL bedelli çek vadesi 15.10.2019 tarihi iken, bundan kısa bir süre önce diğer davalı şirket ….. Öğretim Kurumları A.Ş. Şirketine Millî Eğitim Bakanlığı ruhsatını devrettiğini bu devrin muvazaalı olduğunu, muvazaalı şekilde mal kaçırma amacı ile yapılan devir işleminin iptali ile ruhsatın borçlu/davalı …… Şirketine dönüşünün sağlanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçelerinde özetle; Davanın usule aykırı olarak …’a yöneltildiğini, Tasarrufun iptali davasında taraf olarak gösterilebilecekler borçlu ve devir alan 3. kişilerdir. Davacı’ nın iddiası….. ile …… arasındaki muvazaalı işlem yapıldığı olduğundan dolayı davanın ilgili şirketlerin yetkilisi ve-veya ortağı dahi olmayan …’a yöneltilmesinin hatalı olduğunu bu yönden husumet itirazlarının olduğunu, İcra ve İflas Kanunu m.278’e göre aciz vesikası dava ön şart olduğunu, bu hususun davanın görülebilme koşulu olduğunu mahkemece re’sen kendiliğinden göz önüne alınması gerektiğini, ancak alacaklı davacının böyle bir belgesi olmadığını, müvekkilinin …… Eğitim Hizmetleri A.Ş. Ruhsatlarını diğer davalı şirkete devir ettiğini, diğer davalı şirketin tek ortağının devir sırasında … olduğunu, sayın mahkemeden celbi talep olunan devir alan şirket yapısında müvekkili …’ın kuruluştan bu yana hiçbir bağı olmadığını, … bakımından davanın husumet yönü ile reddine aksi halde ise devir alan veya veren şirket ile esas bakımından bir ilgisi olmadığından davanın reddine karar verilmesini,, ….. şirket için ise deliller ile desteklediğimiz üzere süre gelen geçerli bir nedenle ruhsatlarını devir ettiğini, işbu davanın reddini talep etmiştir.
Dava dilekçesinin 27/02/2020 tarihinde mahkememiz …… esası ile açıldığı, mahkememizin …… nolu 03/03/2020 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verildiği, İstanbul BAM …… HD…… esas sayılı ve 21/10/2020 tarihli ilamı ile kararın kaldırıldığı davanın mahkememiz ……. esasına kaydedildiği görüldü.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5.maddesinde Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları; mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. (İstanbul BAM 37. H.D. 2019/1988- 2020/244 E.K.)
Dava hukuki niteliği itibariyle İİK. 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası olup bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır. Bu tür davalar, şahsi nitelikte ve borçlunun tasarruflarına yönelik olduğundan ve mutlak ticari dava niteliğinde olmadığından, bu niteliği itibarıyla Asliye Ticaret Mahkemesinin görevi içinde sayılan ticari davalardan olmamasına göre, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Hukuk Genel Kurulunun 2014/17-2389 esas 2016/129 karar sayılı kararında; özellikle vurgulandığı gibi tasarrufun iptali davasında ya da TBK.nın 19. maddesi gereğince ve İİK.nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda alacaklı ile borçlu taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ya da banka banka alacağını oluşturan ticari ya da genel kredi sözleşmeleri görevin belirlenmesinde dikkate alınamayacaktır. Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK. m.19 gereğince İİK.nin 283. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK.nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olduğundan 6100 sayılı HMK nın 2. maddesi gereğince genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanında kalmaktadır, denildiğinden tasarrufun iptali davasında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan, Asliye Hukuk ve Asliye Ticaret Mahkemeleri arasında görev ilişkinin mevcut olduğu, görevin her aşamada resen gözetileceği, mahkememizin bu tür davalarda görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı …….. Özel Eğitim ve … vekilinin yüzende diğer davalıların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/09/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır