Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/745 E. 2021/1066 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/745 Esas
KARAR NO : 2021/1066

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/10/2020
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ürülerin boyanması için davalı ile anlaşıldığını ve 02/08/2019 tarihli, 10.754,52 TL tutarlı fatura düzenlendiğini, ancak müvekkili tarafından işlem gören ürünler üzerinde kontrol yapıldığında parti boyamasında birbirinden farklı birçok renk tonu oluştuğunun farkedildiğini, bu sebeple ürünlerin büyük çoğunluğunun satışını yapamadığını, satış yaptıklarını da cüzi bedelden satıp zarar ettiğini, 08/08/2019 tarihinde 39.627,11 TL bedelli reklamasyon faturası kestiğini ve davalının kestiği faturadan mahsup edildiğini, alacağını tahsil edemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı tarafa karşı Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yıkama boyama işi yaptığını, ayıplı bir ürün olması durumunda müvekkilinin mümkünse alıp tekrardan boyadığını, değilse ayıplı ürünü satın alarak zararı engellediğini, davacıya boyama hizmeti sonrası ürün teslim edildiğini, teslimden çok sonra davacının ayıp beyanı üzerine kontrol için davacının işyerine gidildiğini, davacının malları sattığını, ancak mallarda ayıp olduğunu, malı gösteremeyeceğini, bunun yerine başka bir malın boyanması talebinin müvekkili tarafından kabul edilmeyince reklamasyon düzenlendiğini, malın ayıplı olduğuna ilişkin hiçbir tespit bulunmadığını, ayıplı da olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Dava, davacının, faturaya dayalı bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Küçükçekmece …… İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 28.272,59 TL asıl alacak, 1.789,31 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.661,90 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti 17/08/2021 tarihli raporunda; davacının 2019 yılına ait defterlerinin lehine delil olma vasfına haiz olduğunu, davacı tarafça, davalı tarafından düzenlenen 10.754,52 TL tutarlı faturanın BA formu ile davacı tarafından düzenlenen 39.627,11 TL tutarlı reklamasyon faturasının ise BS formu ile bildirimlerinin yapıldığını, davalı tarafça defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle inceleme yapılamadığını, teknik tespit ve değerlendirmeler kısmında, 18/05/2021 tarihinde, davacının işyerine gidilerek inceleme yapıldığını, davacı ve davalı tarafa inceleme gününden bahisle haber verildiğini, davacının yetkilisi ve kumaş sorumlusunun incelemeye katıldığını, incelemeye sunulan ürünler içerisinde diğerlerini temsil edecek şekilde bir kısmının çıkartılarak incelendiği ve inceleme sonucu pantolonlar üzerinde boyamadan kaynaklanan abraj lekeleri ve boya kırıkları bulunduğu, pantolonlar arasında 5 farklı tonda renk farkı olduğunun tespit edildiğini, renk farklılığının farklı makinelerde boyanan pantolonlar arasında olup, kısacası kazan farkı neticesi oluştuğu, ayıbın parça boyamayı yapanın kusuru sonucu oluştuğunu, pantolon üzerindeki ayıpların açık ayıp olduğu, incelenen pantolonların ayıpsız olması durumunda ortalama 50,00 TL fiyattan satılabilecek olup, ayıplı pantolonların ortalama 6,00 TL birim fiyattan satılabileceğini, boyamada oluşan ayıp nedeniyle davacının zararının 35.200,00 TL olduğunu bildirmiştir.
Bilirkişi raporu yeterli teknik incelemeyi içerdiğinden hükme esas alınmış, davacının talebi doğrultusunda reklamasyon faturasının davalı şirket tarafından BA formunda bildiriminin yapılıp yapılmadığının tespiti için vergi dairesine müzekkere yazılmış, davalının celbedilen 2019 yılı BA formu incelemesinde KDV hariç 33.582,00 TL, (KDV dahil 39.626,76 TL) bildirim yapıldığı, sonuç olarak davalı tarafça reklamasyon faturasının BA formu ile bildiriminin yapıldığı tespit edilmiştir.
Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davalı yüklenici, davacı ise iş sahibidir.
Eser sözleşmesi, iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470. maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir.
Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474. ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.02.1979 gün …… Esas, …… Karar sayılı kararı ile Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 16.01.2013 tarih ve ……. Esas, …… Karar sayılı ilamında esasları ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp, süresinde ayıp ihbarının yapıldığı yasal her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, …… Hukuk Dairesi’nin ….. esas, ……. karar sayılı ilamında benzer bir olayda “taraflar arasında iş bedeli konusunda yazılı sözleşme olmadığı ve uyuşmazlık bulunduğuna göre, ürünler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak işin yapıldığı yıl ve yerdeki mahalli piyasa rayiçlerine göre iş bedelinin hesaplattırılması, ayıplı işler var ise ayıplı işler bedelinin düşülmesi, varsa ispatlanan ödemelerin de mahsubu ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir.”
Somut olayda; davalı yüklenici tarafından imal edilen ürünlerin davacı iş sahibine teslim edildiği ihtilafsızdır. Ayrıca davacı iş sahibi tarafından ürünlerin ayıplı olduğundan bahisle düzenlenen reklamasyon faturası davalı yüklenici tarafından BA formu ile bildirilmiştir. Davalı, cevap dilekçesinde, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin bir savunmada bulunmamıştır.
Ayıp ihbarı itiraz olmayıp, def’i niteliğinde bulunduğundan yüklenici tarafından ileri sürülmedikçe mahkemece re’sen dikkate alınıp değerlendirilemez. Davalı yüklenici tarafından ayıp ihbarının yapılmadığı ya da süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığına yönelik bir savunma sebebi ileri sürülmediğine göre süresinde yapıldığının kabulü gerekir. (Yargıtay 15. H.D’nin 17.09.2013 gün ve 2829 – 4913 sayılı kararı)
Yukarıda açıklanan gerekçe doğrultusunda, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına ilişkin bir savunma olmadığından bu husus resen inceleme konusu yapılmamış ve Bölge Adliye Mahkemesi …… Hukuk Dairesi’nin …… karar sayılı ilamında belirtildiği usulle ürünler üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, davacının ayıplı ürünlerden dolayı 35.200,00 TL zarara uğradığı tespit edilmiş olup, davacı, davasını açarken düzenlemiş olduğu 39.627,11 TL bedelli reklamasyon faturasında davalının düzenlediği 10.754,52 TL’lik fatura bedelini mahsup ederek talepte bulunduğu, bu haliyle davacının bilirkişi ile tespit edilen zararının 35.200,00 TL olduğu, bundanda davalı tarafça hizmet bedeli karşılığı düzenlenen fatura bedeli 10.754,52 TL düşüldüğünde davacının talep edebileceği alacağının 24.445,48 TL olduğu anlaşılmış olup, bu miktar yönünden davacının, davasının kabulüne karar verilmiş, fazlaya ilişkin asıl alacak talebi yönünden dava reddedilmiştir.
Davacının işlemiş faiz talebi yönünden de davalının temerrüde düşürüldüğü ispatlanamadığından işlemiş faiz talebi de yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibine vaki bakiye reklamasyon faturasına konu alacağın miktarı, yaptırılan bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiş olup, bilinebilir bir başka deyişle likit olmadığından davacının icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın kısmen kabulü ile 24.445,48 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
Fazlaya ilişkin asıl alacak ve işlemiş faiz taleplerinin reddine,
Davacının icra inkar tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 1.669,87 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 370,32 TL harcın mahsubuyla bakiye 1.299,55‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 370,32 TL peşin harç olmak üzere toplam 424,72 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 2.189,50 TL yargılama giderinden kabul ve red oranı üzerinden takdiren 1.745,59 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/12/2021

Katip …

Hakim …