Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/725 E. 2022/883 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/725 Esas
KARAR NO : 2022/883

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/10/2020
KARAR TARİHİ : 03/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2022

Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin borçlu şirket bünyesinde uzun zamandır şoför olarak çalıştığını, davalı şirket ile davacı arasında düzenlenen personel taşıma bedeli olarak nitelendirilen 31.07.2019 tarihli …… seri nolu 6.327,45 TL tutarlı faturadan kaynaklanan bir borç ilişkisi mevcut olduğunu, borçlu şirketin fatura borcuna yönelik 2.000,00 TL tutarında ödeme yaparak borcunu zimnen ikrar ettiğini, bu sebeple borçlunun daha sonra ödemeyeceği fatura borcuna yönelik inkar ve itirazı haksız ve mesnetsiz olduğunu, alacağın tahsili yolunda davalı şirket aleyhinde icra takibi yapıldığını, davalı şirket icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini, Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğünün ….. E. sayılı dosyası ile fatura borçlusu şirket hakkında 03.12.2019 tarihinde 4.327,45 TL üzerinden icra takibine geçtiğini, açıklanan nedenlerle borçlu şirketin tüm itirazlarının iptaline, takibin takip talebinde yazılı şartlardan devamına, itiraz olunan alacağın 9620’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına, yargılama giderleri ile yasal vekalet ücretinin davalılardan tahsiline, fatura alacağına istinaden açılan takip tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek yasal faizin ve temerrüt faizinin hesaplanmasına ve tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının davalı şirket bünyesinde şoför olarak çalıştığını belirtmişse de bu durum gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin yaptığı işte kullanılmak üzere davacıdan şoförlü araç kiralandığını, davacının da – bu. kapsamda çalışma gerçekleştirdiğini, kiralama – ücretleri kapsamında davacıya 2.000,00 TL ödeme gerçekleştiğini, davacıya hak etmiş olduğu ödemenin tam ve eksiksiz gerçekleştirildiğini, davalı şirketin borcunun söz konusu olmadığını, davacı tarafın ödenen miktarı görmezden gelerek haksız ve kötü niyetli bir şekilde icra takibi açtığını, arz ve izah olunan nedenlerle iş bu haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacının itirazın iptali talebinin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine, davacının icra takibinin konusu olan meblağın 9620’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DELİLLER : Küçükçekmece ….. İcra Dairesi ’nün ….. esas sayılı dosyası, faturalar, ticari defterler ve belgeler, muavin defter kayıtları, bilirkişi incelemesi, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkilleri şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Küçükçekmece ….. İcra Dairesi’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 4.327,45 TL asıl alacak, 288,99 TL faiz olmak üzere toplam 4.616,44 TL ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için faturaya dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemeLERİ yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 16/04/2021 tarihli raporunda; Dava konusunun, taraflar arasında bulunan ticari ilişki kapsamında davacı yan tarafından davalı yana tanzim edilen 31.07.2019 tarih ….. seri nodlu 6.327,45 TL bedelli faturadan bakiye kalan 4.327,45 TL alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı yan tarafından fatura bakiye alacağının tahsili amacıyla Küçükçekmece ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. Sayılı dosyası ile 30.12.2019 tarihinde takibe geçtiği, davalı yan tarafından borca itiraz edildiği ve takibin durduğu, davacı yan tarafından yapılan itirazın iptali talebi doğrultusunda 20.10.2020 tarihinde T.C. Bakırköy ….. Asliye Ticaret Mahkemesi …… E. Sayılı huzurdaki davanın ikame edildiği belirlendiği, Davacı yan 10.03.2021 günü saat 14.00’te mahkemeniz duruşma salonunda yapılan inceleme katılmadığı, ticari defter ve belge ibraz etmediği, Davalının 2019 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, Davalının incelenen ticari defterlerine göre; Davacı yanın takibe konu ettiği 31.07.2019 tarihli 6.327,45 TL bedelli faturanın davalı yan ticari defterlerinde 31.07.2019 tarihinde kayıt altına alınmış olduğu, davalı yana davacı yana takip tarihi (30.12.2019) itibariyle 1.389,35 TL borçlu olduğu, davacı yanın 2019 yılı Temmuz dönemi BS formunda; Davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen 1 adet KDV Hariç 5.805,00 TL bedelli faturanın davacı tarafından Maliyeye bildirimde bulunulduğu, Davalı yanın 2019 yılı Temmuz BA formunda; Davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen 1 adet KDV Hariç 5.805,00 TL bedelli faturanın davalı tarafından maliyeye bildirimde bulunulduğu Davacı ……. tarafından davalı adına tanzim edilen faturanın bedeli ödenmemiş (açık fatura) şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, faturanın Personel Taşıma Hizmeti kapsamında düzenlendiği, faturanın davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine ilgili fatura taraflarca BA – BS bildiriminde bulunulduğu görüldüğünden faturanın davalı yan bilgisi dahilinde olduğu kanaati hasıl olduğu, Davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının 288,99 TL işlemiş faiz talebinin dayanağı bulunmadığından, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz yönünden alacağının bulunmadığının kabulünün gerekeceği, Neticeten; Davalının incelenen ticari defter kayıtlarına göre davalının takip tarihi (30.12.2019) itibariyle davacı yana 1.389,35 TL borçlu olduğu, Davacının asıl alacağına takip tarihinden (30.12.2019) itibaren davacının talebi ile bağlı olarak faiz talep edebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Bilirkişi Mali Müşavir …… 22/08/2022 tarihli raporunda; Taraflar arasında yazılı bir cari hesap sözleşmesinin bulunmadığı, taraflar arasında yazılı olmayan cari hesap benzeri bir ticari münasebet bulunduğu, Bu münasebet kapsamında davacının işletme defteri tuttuğu, işletme defterinde TAHSİL ve TEDİYE ödemelerinin kayıt yeri olmadığından taraflar arasındaki maddi tespitin davacı kayıtlarından yapılamadığı, ancak davalıya kestiği tüm faturaların, davalı kayıtlarında yer aldığından faturaların davalı tarafça bilinebilir olduğu, davacı, davalıdan 31.07.2019 tarihinde kesmiş olduğu 6.327,45 TL tutarlı faturayı borcun sebebi olarak gösterdiği, davalı şirketin 27.08.2019 tarihinde 2.000 TL ödeme yaptığı, davacının 2.000 TL ödemeyi kabul etmiş ve kalan tutar üzerinden 4.327,45 TL’yi icra ve dava konusu yaptığından davalıdan somut dava nedeniyle 4.327,45 TL alacaklı olduğunun kabul edilmesi gerekeceğinden, davacının 4.327,45 TL alacağına takip tarihinden itibaren 3095 sayılı yasa gereği yıllık %9 oranından başlayacak yasal faiz uygulanması gerekeceğini, davacının takip talebi ile talep ettiği 288,99 TL takip öncesi işlemiş faizin fazla ve yersiz talep olduğunu, önceki bilirkişi raporunda davalının, davacıya yaptığı belirtilen 04.09.2019 tarihli, 2.933,00 TL ödemenin geçerli bir ödeme olduğuna dair davalı tarafın belge sunması halinde bu rakamın davacı alacağından mahsup edilmesi gerekeceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir.
Davacı, faturaya dayalı alacağının tahsili talebiyle başlatmış olduğu takibe yapılan itiraz üzerine eldeki davayı açmış olup, 6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Davacı, fatura alacağı olduğundan bahisle iddiada bulunmuş olup, faturaya konu malın teslim edildiği/hizmetin verildiğine ilişkin ispat yükü davacı üzerindedir. BA formundaki fatura kayıtları ile ilgili araştırma ve inceleme yaptırılmış olup bu kayıtların bir bütün olarak davacı lehine ve davalı aleyhine sonuç doğurduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 19. HD. 2011/8941 E. – 2012/969 K sayılı kararından hareket edilmiştir. ) Esasen VUK nun 381 seri nolu genel tebliği ve Ba formu içeriği ile vergi uygulaması gözetildiğinde aksini düşünmek mümkün değildir. Yine genel ispat kuralları çerçevesinde hiç bir kimsenin kendi aleyhine delil oluşturmayacağı düşünüldüğünde davalı tarafın resmi bir kuruma dava konusu malları teslim aldığına yönelik beyanı kendisini bağlar.
Sonuç olarak, incelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları içeriğine göre; davacı tarafça takibe konu edilen fatura alacağının davalı defterlerinde kayıtlı olduğu ve davalı tarafça dava konusu edilen fatura bedelini karşılar miktarda BA bildirimlerinin yapıldığı anlaşıldığından, davacının davasının kabulüne karar verilmiştir. Öte yandan davalı tarafından 04.09.2019 tarihli, 2.933,00- TL ödemeye dair dosyaya herhangi bir ödeme belgesi sunulmadığından, bu miktarın mahsup edilemeyeceği sonucuna verılmıştır.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi faturadan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 4.327,45 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece ……. İcra müdürlüğünün …… esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına,
2-İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacağın %20 si üzerinden hesap edilen 865,49 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gerekli 295,61 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 54,40 TL harcın mahsubuyla bakiye 241,21 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacı tarafından yapılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin harç olmak üzere toplam 108,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafça posta / tebligat / bilirkişi gideri olarak yapılan (ayrıntısı uyapta kayıtlı) 1.991,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-AAÜT gereğince hesap edilen 4.327,45 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun ilgili maddeleri gereğince dava değerinin istinaf/temyiz sınırının altında kalması nedeniyle kesin olmak üzere verilen karar davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 03/10/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır