Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/717 E. 2021/674 K. 29.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/717 Esas
KARAR NO : 2021/674

DAVA : İİK 72/7. Maddesi gereği İstirdat
DAVA TARİHİ : 17/10/2020
KARAR TARİHİ : 29/06/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/08/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket aleyhine davalı şirket tarafından alınan ihtiyati haciz kararı ile Bakırköy ……… İcra Müdürlüğü …….. Esas sayılı takip dosyası ile icra işlemleri başlatıldığını ve müvekkilinin banka hesaplarına, taşınmazlarına haciz konulduğunu, haciz işlemleri ile müvekkilinin haciz baskısı ile borcu ödediğini, davalı tarafından haciz dosyasından vazgeçtiklerini, davaya konu çekteki imzanın şirket yetkilisi ………. ‘na ait olmadığını, müvekkilinin müflis ……… ÇELİK YAPI LTD ŞTİ’nin borcu bulunmadığından haciz baskısıyla ödenmesi nedeniyle davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğini, Davalı faktoring şirketi ile dava dışı müşterisi olan ……… Ltd Şti şirketi ile arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, her ne kadar faktoring sözleşmesi, müşteri ve Faktoring Şirketi arasında kurulmuş olsa da etki çevresi itibarıyla sadece akit tarafları değil, bir üçüncü kişiyi de yakından ilgilendirdiğini belirterek takip dayanağı çekteki imzanın müvekkilinin şirket yetkilisine ait olmadığını ve benzerlik görünse bile müvekkili şirketin müşteri ……… Ltd. Şti.’ne borcu bulunmadığını ve borcu haciz baskısıyla ödediğinden dolayı Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü ……. takip dosyasına ödenen 195.000,00-TL kadar davalının sebepsiz zenginleştiğinden ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gider ve ücreti vekaletin de davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın her ne kadar davasını alacak olarak ikame etmiş ise de sayın mahkemeye sunduğu “ara karara ilişkin yanıtlarımız” konulu beyan dilekçesi ile davasının istirdat davası olduğunu açıkça beyan ettiğini, bu sebeple cevaplarını istirdat davası kapsamında sunduklarını, davacı tarafça her ne kadar 195.000,00-TL ödeme yapıldığı iddia ve beyan edilmiş ise de ödenen bedelin tüm masraflar dahil 178.000,00-TL olduğunu, bu nedenle davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ödemeyi ispat etmesi gerektiğini, müvekkili şirketin dava dışı …….. Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 09/10/2017 tarih ve ………. no.lu faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkili şirketin faturadan doğan alacağı temlik aldığını, müvekkili şirketten faktoring finansmanı sağlandığını, Faktoring müşterisi dava dışı………. Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti., müvekkili şirkete devir ve temlik ettiği fatura konusu alacakların ödeme aracı olarak da, 17/11/2018 keşide tarihli ve 150.000,00-TL bedelli çeki, müvekkili şirkete usulüne uygun olarak devir ve ciro ettiğini, sundukları belgelerle sabit olduğu üzere müvekkili şirket 6361 Sayılı Kanun’a uygun olarak faturadan doğan bir alacağı temlik alarak karşılığında dava dışı………. Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. ‘ne faktoring işlemi gerçekleştirdiğini, davacının müvekkilinin kötüniyetle hareket ettiğini kanıtlaması gerektiğini, Faktoring işlemine konu faturanın hukuken geçerli ve gerçek bir fatura olduğunu, bu hususta bir itiraz bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin geçerli bir faturaya dayalı finansman sağlamasından daha doğal bir şey olmadığını, kambiyo hukuk temel ilkeleri gereği cirantaların haklarının sınırlandırıldığını, davacı yanın imzanın kendi el ürünü olmadığı iddiasının bilirkişi incelemesine muhtaç olduğunu, imza hakkındaki husumete ilişkin profesyonel inceleme yapılması gerektiğini, aksi halde bir iddiadan öteye geçemeyeceğini, takip konusu çekte ciro silsilesinde bulunan keşideci ve her cirantanın kendi adına ve müteselsilen borçlu olduğunu, borçlunun haksız ve hukuki dayanaktan yoksun kötü niyetle açmış olduğu davanın reddini, dava konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, tüm yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı şirket üzerine tahmiline karar verilmesini vekâleten talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü ………. Esas sayılı dosyası, İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü kayıtları, 09/10/2017 tarih ve ………. nolu faktoring sözleşmesi sureti, davacı tarafından davalı şirket vekiline gönderilen 178.000,00-TL havaleye ilişkin 03/12/2018 işlem tarihli banka dekont sureti, tüm dosya kapsamında toplanan deliller.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İş bu dava İİK 72. maddesinde düzenlenen istirdat davasıdır.
Davacı; ihtiyati haciz kararı ile kendisine karşı başlatılan icra takibinde haciz baskısı altında borcunu ödediğini iddia etmekte olup dava dilekçesinin sonuç kısmında icra takibine konu çekten dolayı dava dışı ……… Ltd. Şti.’ne borçlu bulunmadığını ve davalının sebepsiz zenginleştiğinden ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. 24/10/2020 tarihli dilekçesinde davanın menfi tespit ve istirdat davası olduğunu belirterek arabuluculuktan muaf olunduğunu, yine 28/11/2020 tarihli dilekçesinde imzaların müvekkiline ait olmadığından dava dışı şirkete borçlu olmadığını ve sebepsiz zenginleşildiğinden ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan tahsilini, haciz baskısı altında ödenen bedelin istirdatını talep etmiştir.
Bakırköy …….. İcra Müdürlüğü’nün ………. Esas sayılı dosyası incelenildiğinde; takip dayanağı çekin keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı ……. Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti., keşide yerinin Trabzon, keşide tarihinin 17/11/2018 ve 150.000,00-TL bedelli olduğu, çekin lehtardan davalıya geçtiği, Konya ……… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin………. Esas sayılı dosyası ile çek üzerine konan ödeme yasağının bankaca şerh düşülmüş olduğu tespit edilmiştir. Takibin 150.000,00-TL asıl alacak (reeskont avans %19,50), 801,37-TL reeskont avans faizi, 450,00-TL komisyon (%0,3), 15.000,00-TL karşılıksız çek tazminatı (%10) olmak üzere toplam 166.251,37-TL ile asıl alacağa yıllık belirtilen faizlerle tahsili için başlatılmış olduğu, dosyada tahsil harcının 03/12/2018 tarihinde ödendiği, çek aslının 24/09/2020 tarihinde borçlu vekiline elden teslim edildiği, borçlu (davacı) vekili tarafından İcra Müdürlüğü’ne yazılan 23/09/2020 tarihli talepte dosyanın haricen tahsil edildiğinden takip dayanağı evrakın tesliminin talep edildiği ve müdürlükçe 24/09/2020 tarihinde talebin kabul edildiği anlaşılmıştır.
09/10/2017 tarih ve ……… nolu faktoring sözleşmesi incelenildiğinde; faktorun davalı şirket, müşterinin dava dışı………. Yapı San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğu anlaşılmıştır.
Taraflarca sunulan havaleye ilişkin dekont suretlerinde davacının davalıya 03/12/2018 tarihinde 178.000,00-TL ödeme yaptığı tartışmasızdır.
İİK 72/7’de düzenlenen istirdat davasında; kendisine karşı ilamsız icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz etmemiş veya itiraz etmiş olup da, itirazının icra mahkemesince kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşen icra takibi ile ve menfi tespit davası da açmaması sonucu, gerçekte borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kalırsa, ödemiş olduğu paranın kendisine geri verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir.
İstirdat davası, İcra İflas Kanununda düzenlenmiş olmasına rağmen, uyuşmazlığı, maddi hukuk bakımından sona erdirme amacına yönelik bir davadır. İstirdat davası, normal bir eda davası olup, bununla icra takibi sırasında sebepsiz olarak ödenmiş olduğu iddia edilen paranın geri verilmesi istenir.
İstirdat davasının biri takip hukukuna, diğeri maddi hukuka ilişkin olmak üzere iki şartı vardır. İstirdat davası açılması için ilk şart, geri verilmesi istenen paranın icra takibi sırasında ödenmiş olmasıdır. İcra dairesine yapılmış olan ödemenin, borçlunun ödeme emrine itiraz etmemesi veya itiraz etmiş olmasına rağmen itirazın kesin olarak kaldırılmış olması nedeniyle kesinleşmiş olan icra takibi dolayısıyla, bu parayı gerek nakten, gerekse malların haczedilip satılması suretiyle cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olması gerekir.
İstirdat davasının açılmasının ikinci şartı ise, maddi hukuk bakımından aslında borçlu olmadığı bir parayı cebri icra tehdidi altında ödemek zorunda kalmış olmasıdır. (İİK.m.72/VII) Burada BK.m.62’dekinin (TBK’nun 77) aksine, davacı (borçlu) yalnız borçlu olmadığı bir parayı ödemek zorunda kaldığını ispat etmekle yükümlü olup, bu parayı hataen, kendisini borçlu sanıp ödemiş olduğunu ispat etmek zorunda değildir.
İstirdat davasının borç olmayan paranın tamamen ödendiği tarihten itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Dolayısıyla, borçlunun bu parayı doğrudan doğruya alacaklıya veya icra dairesine ödediği veya borçlunun haczedilen mallarının satılıp, bedelinin icra dairesine ödendiği tarihte, 1 yıllık istirdat davası açma süresi başlar. Paranın icra dairesince alacaklıya ödendiği an, 1 yıllık istirdat davası açma süresinin başlaması bakımından önemli değildir. Borcun ödenmesi takside bağlanmışsa, 1 yıllık dava açma süresi son taksidin ödendiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Kanunda öngörülen 1 yıllık süre, hak düşürücü süre olduğundan taraflarca ileri sürülmese bile, mahkemece re’sen göz önüne alınır. İcra İflas Kanunu’nun 72. maddesinde öngörülen ve yukarıda özellikleri açıklanan istirdat davası, BK.m.61 (TBK’nun 77) ve devamı maddelerinde öngörülen istirdat davasının özel bir türü olup, bu nedenle kendine has özellikler taşır.
Tüm dosya kapsamı, yapılan genel açıklamalar ile somut olay birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı şirketten davalı faktoring şirketine intikal eden çeke dayalı olarak davalı tarafından ihtiyati haciz kararı alındığı, bu karar ile yapılan icra takibi neticesinde davacının borcunu 03/12/2018 tarihinde ödediği, taraflarca sunulan havaleye ilişkin ödeme dekontunda davacı tarafından davalıya 03/12/2018 tarihinde 178.000,00-TL ödeme yapıldığı, icra tahsil harcının da aynı tarihte yatırılmış olmasının dosya borcunun bu tarihte ödendiğini gösterdiği, ödemenin yapıldığı tarihten İcra Müdürlüğü’nden çekin talep edildiği 23/09/2020 tarihine kadar davacı tarafça hukuki yollara başvurulmadığı, davanın 17/10/2020 tarihinde açıldığı da dikkate alındığında İİK 72/7’de düzenlenen hak düşürücü sürenin sona ermiş olduğu anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verilmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın hak düşürücü süre geçtiğinden REDDİNE,
2-Alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının; davacı tarafça peşin olarak yatırılan 324,48-TL harçtan mahsubu ile hazineye irat kaydına, fazla alınan: 270,08-TL harç, 2.643,12-TL tamamlama harcı, 362,51-TL tamamlama harcı toplamı 3.275,71-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kendisine karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı ve davalı vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/06/2021

Katip ……..
¸(e-imzalıdır)

Hakim ……..
¸(e-imzalıdır)