Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/716 E. 2022/685 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/716
KARAR NO : 2022/685

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/10/2020
KARAR TARİHİ : 01/07/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Borçlu davalı limited şirketin, müvekkili şirketle olan ticari nitelikteki alışverişinden kaynaklanan borcunu müvekkili şirket tarafından kendisine gönderilen ihtarnamelere rağmen ödememesi üzerine Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nün ……… esas sayılı dosyasıyla cebr-i icra takibi başlatıldığı, fakat borçlu şirket tarafından yapılan haksız ve suiniyetli itiraz üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirketin davalı şirketi ile muhtelif zamanlarda davalı tarafa yemek ve kahvaltı hizmeti sunulmasına yönelik ticari nitelikte sözlü bir anlaşmada bulunduğunu, müvekkili şirketin yemek ve kahvaltı hizmetini sunarak sözleşmedeki edimini yerini getirmiş olmasına rağmen davalı şirketin aldığı hizmete ilişkin fatura borcunu ödemediğini, bunun üzerine müvekkili şirketin sunmuş olduğu hizmete ilişkin 11.177,32 TL tutarındaki borcunu ödemesi için davalıya borca ilişkin cari hesap ekstrelerini içeren Çerkezköy …….. Noterliğinden düzenlenen 06.08.2019 tarih ve …… yevmiye numaralı ihtarnameyi keşide ettiğini, borcun ödenmesine yönelik yapılan ihtarata rağmen ödenmeyip davalı tarafça müvekkili şirkete 21.07.2019 tarih ve …… sıra numaralı ilgili borçla eşit tutarda 11.711,32 TL’lik fatura kesilmiş ve bu faturayı Büyükçekmece ……. Noterliği’nin düzenlediği 02.09.2019 tarih ve ………. yevmiye numaralı ihtarname ile müvekkili şirkete gönderdiğini, faturanın konusunun ”fiyat farkı bedeli” olarak belirtilmişse de bu farkın neye karşılık geldiğini gösteren herhangi bir açıklama veya dayanağın ileri sürülmediğini, müvekkili şirketin davalı borçluya herhangi bir borcu olmamasına rağmen ihtaratın yapıldığı tutara karşılık gelen ve neye mukabil kesildiği belli olmayan bir faturanın davalı şirkete keşide edilen ihtarnameye karşılık olarak dermeyan edildiğini, dava konusu bedele yönelik olarak Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nün ……… esas sayılı dosyasıyla cebr-i icra takibi başlatılmışsa da borçlu şirketin haksız ve kötüniyetli itirazı ile sözkonusu takibin durduğunu, alacaklının kendisine ısrarla ödeme yapılmadığı için zarara uğradığını beyanla davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalının Çerkezköy İcra Müdürlüğünün ……… esas sayılı dosyası kapsamında ileri sürdüğü itirazının iptaline ve duran icra takibinin devamına, davalının %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilirkişi 29/06/2022 havale tarihli talimat raporunda; Davacının 2019 yılına ait ticari defterleri usule uygun açılış ve kapanış tasdikleri süresi içerisinde yaptırıldığı, 213 Sayılı V.U.K. ve 6102 Sayılı T.T.K. na göre davacının ticari defterleri yasaya uygun tutulduğu ve mahkemelerde sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davacı tarafından incelemeye sunulan ticari defterlerin, dosyaya sunulan fatura ve ödeme belgelerinin detaylı incelendiği davacının takip tarihi ve dava tarihinde 11.177,32 TL davalı taraftan alacaklı olduğu, yerinde yapılan inceleme sonucunda davacıya ait defter tasdik suretleri, defter, kayıt ve belgelerden örneklerin dosyaya alındığı, davacının 11.177,32 TL cari hesap alacağının tespit edildiği, davalı tarafından 21.07.2019 tarih ve …… numaralı 11.177,32 TL tutarlı fiyat farkı iade faturasının davacı tarafa gönderildiği, davalının düzenlediği faturanın miktarının ve bedelinin dava konusu uyuşmazlık borç tutarı kadar olduğu, davalının düzenlediği iade faturasının davacı tarafından usule uygun iade edildiği, taraflar arasındaki bakiyenin 11.177,32 TL olduğunun anlaşıldığı, davalının 11.177,32 TL borç tutarını iade faturası ile kapatmak için davacıya fatura düzenlediği ve davacıya gönderdiğinin anlaşıldığı, takip talebinde faiz talep edilmemesi nedeni ile faiz hesabı yapılmadığı, icra inkar tazminat talebi hakkında takdirin mahkemenin olduğu sonuç ve kanaatini bildirmiştir.
DOSYANIN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacının, bakiye cari hesap alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Davalı icra dosyasına yapmış olduğu itirazında müvekkili şirketin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borcunun olmadığını, bu nedenle takibe, borca, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini beyan etmiştir.
Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nün ……… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 11.177,32 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Davalı usulune uygun meşruhatlı davetiyeye rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmemiştir.
Bilirkişi 29/06/2021 tarihli raporunda; davacının 2019 yılına ait ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdilerinin olduğunu, lehine delil niteliği taşıdığını, davacının dava dilekçesine dayanak olarak sunduğu fatura ve cari hesabının beraber ticari defter kayıtlarıyla uygunluk gösterdiğini ve takip tarihi itibari ile 11.177,32 TL davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş ise de davalı defter ve belgeleri ibraz edilmediğinden dava konusu faturalar yönünden ihtilaf olup olmadığı hususunda tespit yapılamadığını bildirmiştir.
6102 sayılı TTK’da fatura tanımlanmamıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu (VUK)’nun 229. maddesinde yer alan tanımlama ise: “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari bir vesikadır.” Şeklindedir.
Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda fatura ile ilgili başkaca düzenlemeler de bulunmaktadır.
Nitekim, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinde; fatura düzenlenmesinin hangi hallerde ve kimler için mecburi olduğu hususunda düzenleme yapılmıştır.
Diğer taraftan, 6102 Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesinin birinci fıkrasında; “Ticari işletmesi icabı bir mal satmış veya imal etmiş veyahut bir iş görmüş yahut bir menfaat temin etmiş olan tacirden, diğer taraf kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.” Denilmekte; ikinci fıkrasında da; “Bir faturayı alan kimse, aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde münderecatı hakkında bir itirazda bulunmamışsa münderecatını kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelerden çıkan sonuç; fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında akdi bir ilişkinin bulunmasının gerekli olduğu olgusudur.
Ticari işletmeye ilişkin olarak ve belli faaliyetlerde bulunma halinde tacirler tarafından o faaliyetle ilgili olan karşı taraf adına düzenlenmesi gereken ticari bir belge niteliğindeki fatura, sözleşmenin yapılması ile ilgili değil; taraflar arasında yapılmış bir satım, hizmet, istisna ve benzeri sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Öyle ki, taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge fatura olmayıp, olsa olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belgedir ve elbette bu belgeye itiraz edilmemesinin TTK’nun 21/2. maddesi anlamında sonuç doğurması da beklenemez.
Kısacası; TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca gönderilen faturaya sekiz gün içinde itiraz olunmaması halinde fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması için, faturayı düzenleyen kişinin aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ticari işletmesi icabı mal satmış, imal etmiş yada iş görmüş bir tacir olması gerekir.
TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrası hükmü ile, fatura özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olarak kabul edilip; süresinde itiraz edilmemekle mündericatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Bu karine faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.
Eş söyleyişle, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nun 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır.
Buna göre; fatura düzenleyen tacirin anılan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin varlığı şarttır.
TTK’nun 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. İkinci fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura münderecatının doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir.( Bkz 27.06.2003 gün ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/15-472 E.,2011/608 K sayılı kararı)
Takip dosyası, Bilirkişi Raporu ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacı tarafça davalıya ticari alım satımlarına dayalı düzenlenen fatura alacağının tahsili talebiyle takip yapıldığı, dava konusu edilen ve cari hesap alacağına dayanak faturaların ve faturaya dayalı alım satımın yapıldığı ve davalıya mal veya hizmetin teslim edildiğini ispat yükü davacı üzerinde olmakla, tarafların tacir olması ile yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere tarafların ticari defterlerinin delil olması ve davacının iddialarının ispatına yönelik hükme esas alınması için söz konusu faturaların, tarafların ticari defter ve kayıtlarında karşılıklı olarak bulunması gerektiği ve ancak davalının defterlerini incelemeye sunmadığı tek başına davacı tarafın defter ve kayıtlarına göre davanın ispat edilemeyeceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının ticari ilişkinin varlığı ve dava konusu faturalara ilişkin mal alım satımı veya hizmetin davalıya verildiğine ilişkin ispat vasıtası getiremediği, delilleri arasında açıkça yemin delilinin bulunduğu ve ancak vekaletnamesinde özel olarak yemin hususunda yetkilendirilen vekiline yemin delilinin hatırlatılması üzerine vekilin, yemin teklif etmeyeceklerine dair beyanda bulunduğu görülmekle, ispatlanamayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılmış, aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 135,00 TL harcın mahsubuyla bakiye 54,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 01/07/2022

Katip …….
e-imzalıdır

Hakim…….
e-imzalıdır