Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/71 E. 2020/209 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/71
KARAR NO : 2020/209

DAVA : Borçlu olmadığının tespiti, paranın ödendiğinden dolayı ipoteğin kaldırılması
DAVA TARİHİ : 24/01/2020
KARAR TARİHİ : 18/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/02/2020
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin mücevherat sektöründe faaliyet gösteren ….. Kuyumculuk Ltd. Şti nin ortağı olduğunu, dava dışı ….. Kuyumculuk San. Ve Tic. Ltd. Şti. İle yine dava dışı …..Şti. Arasındaki ticari ilişki nedeniyle müvekkilinin ortağı olduğu …..Şti. nin dava dışı ….. Kuyumculuk San. Ve Tic. Ltd. Şti.den alacaklı oduğunu, söz konusu borcun ….. adına kayıtlı taşınmazın devir sureti ile ödenebileceğinin müvekkiline önerildiğini, tarafların, davalı …. Bankası A.Ş. Ye olan borçlarının teminatını teşkil etmek üzere ….. lehine ipotek bulunan İstanbul İli ….. ilçesi …… Mevkii …. pafta, ……. parsel ….. nolu bağımsız bölümde kayıtlı bulunan taşınmazın devri ile borcun ifa edileceği hususunda anlaştıklarını, fakat taşınmaz kaydındaki ipotek hakkkının terkin edilmesi için öncelikle …… nın ……e olan kredi borçlarını ödemesi gerektiğini, bu anlaşmadan sonra kredi borçlarının da ödenmesinden önce taşınmaz müvekkilinin çalışanı ……. tarafından 19/12/2018 tarihinde iktisap edildiğini, sonrasında taşınmazın 06/05/2019 tarihinde müvekkiline devir ve temlik edildiğini, dava dışı ….. ile taşınmazın devri aşamasında yapılan görüşmelerde ve taraflarca …… AŞ. …. Şb. Yetkilileri ile yapılan müzakerelerde, ipoteğin kaldırılması için …… şirketinin borcuna karşılık yaklaşık 4.000 gr. Altının bankaya teslimi hususunda mutabakata vardıklarını, davalı banka ile müvekkili görüşmeleri üzerine belirlenen ipotek bedeli olan muhtelif tarihlerde davalı bankaya ödendiği, ve …… şirketin cari borçlarına istinaden davalı banka tarafından tahsil edildiği, tarafların amacının, ipotek hakkı kapsamında bankaya borcun ödenmesi, ipotek hakkının fekki ile müvekilinin taşınmaza takyidatsız sahip olması, böylece …..’nın müvekkiline olan borcunun tasfiye edilmesi ve ödenmesi olduğunu, davanın açıldığı tarih itibariyle müvekkiline ait taşınmazda bulunan ipoteğin terkini halen gerçekleşmediğini, davalı bankanın ipotek terkin yükümlülüğünü gerçekleştirmek bir yana ipoteğin de paraya çevrilmesi için haksız ve hukuksuz olarak işlemlere başlandığını, davalı bankaya gönderilen Bakırköy …..noterliğinin 27/12/2019 gün ve …. yevmiye nolu ihtarnamesi ile bildirildiğini, bununla birlikte ipotek bedelinin ödenmesine, fek edileceği taahhüt edilmesine rağmen kaldırılmamasına, eş rıza olmadığı için geçersiz olmasına rağmen davalı bankanın İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası nezdinde icra takibine başladığının öğrenildiği, bu aşamada ilgili icra dosyasından yapılacak işlemlerin müvekkilinin ağır mağduriyetine sebep olabileceğinden eğer cebri icra yolu le satış işlemi yapılır ise müvekkilinin mülkiyet hakkı ihlal edileceğinden ve yapılacak satış işlemi davanın konusuz kalmasına yol açacağından dosyaya sunulan deliller ile müvekkilinin davasındaki haklılığının da yaklaşık olarak ispat edilmiş olduğu gözetilerek HMK 389.maddesi ve davamı hükümleri ile İİK’nun ilgili hükümleri kapsamında İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasından yapılacak icrai işlemlerin tedbiren durdurulmasını, K.Çekmece Tapu Sicil Müdürlüğünün …. Parsel, …. Blok, …. Kat, …… nolu bağımsız bölüm kaydında bulunan 19/07/2016 tarih ve ….. yevmiye nolu ipotek hakkının tapu sicilinden terkin edilmesini talep ve dava etmiştir.
İstanbul ….. İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasının fotokopisinin incelenmesinde; alacaklı ….. Bankası A.Ş, borçlular ….. , ….. Kuyumculuk Sanayi Ticaret Ltd.Şti olduğu, 1.516.171,92 TL alacak yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Mahkememizden verilen tensip tutanağının 4/a bendi uyarınca “Arabuluculuk Kanunu M.18/A/2 gereği arabulucuk son tutanağının aslını veya arabulu tarafından onaylanmış bir suretinin 1 haftalık kesin süre içerisinde sunulması, aksi takdirde davanın usulden reddedileceğinin davacı vekiline İHTARINA,” karar verildiği, davacı vekilinin 18/02/202020 havale tarihli dilekçesi ile huzurdaki davada karşı taraftan talep edilen bir alacak ya da tazminata ilişkin olmayıp sadece ipoteğin fekki talebine ilişkin olduğu, bu nedenle dava konusu itibari il Arabuluculuk Kanununun 18/a/2 maddesi kapsamında olmadığını, tensip ara kararının 4/a maddesinden rücu edilmesini, ihtiyati tedbir taleplerinin karara bağlanmasını talep etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, borçlu olmadığının tespiti, paranın ödendiğinden dolayı ipoteğin kaldırılması taleplerine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın 114/1 maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış, HMK 114/2 maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.
7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. ….” hükmü uyarınca konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır.Kanunda davanın tarafları bakımından açılacak dava ile ilgili herhangi bir ayırım ve sınırlama da yer almamıştır.
Dava türü ne olursa olsun “dava konusu bir miktar para alacağı” olan tüm talepler hakkında, davacı ve davalı açısından bir ayırım yapılmadan ve bir sınırlama getirilmeden dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması, dava şartı olarak düzenlenmiştir. Elbetteki menfi tespit talebi ile alacak talebi hukuken aynı kavramlar değildir ve bu davalar sonucunda verilecek hükümler de farklıdır. Ancak dava konusu bir miktar para alacağı ise, açılacak davanın ne olduğunun bir önemi yoktur. İster alacak, ister menfi tespit, ister istirdat, ister itirazın iptali, ister tazminat talebi olsun bu davaların ortak noktası “dava konusunun bir miktar para alacağı” olduğudur. Dava şartının sadece alacak ve tazminat davalarında getirildiğini kabul sınırlı bir uygulamaya yol açacak olup, bu sonucun da kanunun amaçsal yorumuna uzak olacağı ve menfi tesbit davalarının her zaman istirdada dönüşebileceği gözden uzak tutulmamalıdır.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi Başkanlığının 26/12/2019 gün ve 2019/2292 esas 2019/1643 karar sayılı ilamı)
İşbu davada paranın ödendiğinden dolayı ipoteğin kaldırılması talebi olduğu, öncelikle borçlu olmadığının tespiti gerekeceğinden, bu nedenle 6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesi gereğince menfi tespit talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabül edilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin açtığı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 54,40 TL harç için peşin alınan 34.155,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 34.100,60 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dair gerekçeli kararın taraflara tebliğ edileceği tarihten itibaren başlatılmak suretiyle 2 haftalık yasal süresi içerisinde mahkememize sunulacak dilekçe ile Bölge Adliye Mahkemeleri nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 18/02/2020

Başkan …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Üye …
¸(e-imzalıdır)
Katip …
¸(e-imzalıdır)