Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/669 E. 2021/407 K. 31.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/669 Esas
KARAR NO : 2021/407

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/10/2020
KARAR TARİHİ : 31/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında herhangi bir alışveriş veya sözleşme olmamasına rağmen müvekkilinin imzasının bulunduğu iddia edilen senetler yönünden Bakırköy …… İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin böyle bir borcunun bulunmadığını, takibe konu bonolarda bulunan imzaların müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin kimliğinin çalındığını ve kimlik bilgileri kullanılarak söz konusu bono ve senetlerin imzalandığını, bu konuda davalı hakkında suç duyurusunda bulunulmuş olup, devam eden yargılamada sanığın, müvekkilinin bilgilerini kullanarak adına bono düzenlediğini ve kendisinin imzaladığını beyan ettiğini belirterek Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı dosyasından dolayı şimdilik 500,00 TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı usulüne uygun meşruhatlı davatiyeye rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Dava, takibe konu edilen tüketici senedinden dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Bakırköy ….. İcra Müdürlüğü’nün ….. sayılı dosyasının incelenmesinde alacaklısının …. Alışveriş … Ltd. Şti, borçlusunun … olduğu ve toplam 5.750,00 TL’lik 2 adet bono alacağının tahsili talebiyle başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla yapılacak takibe ilişkin olduğu, takibe konu edilen ve dava konusu olan senetlerin incelenmesinde ise, ….. Merkezi’ne ait mobilya alımına ilişkin sözleşmenin eki olarak aynı sayfa altında borçlu olarak …’ın adının ve imzasının bulunduğu ve 16/08/2019 vade tarihli, 800,00 TL bedelli ve 05/05/2010 vade tarihli ve 5.200,00 TL bedelli bonolar olduğu görülmüştür.
Her ne kadar davalı imza inkarında bulunmuş ise de, görevle ilgili düzenlemeler; kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi, yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerektiğinden öncelikle göreve ilişkin değerlendirme yapılmıştır.
Ayrıca davacı hakkında tacir araştırması yapılmış olup, davacının potansiyel mükellef olduğuna ilişkin vergi dairesi müzekkere cevabı dosya içerisine alınmıştır.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 3-(1)-k) maddesi’nde; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiler “tüketici”; 3-(1)-l) maddesi’nde ise; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukukî işlemler “tüketici işlemi” olarak kabul edilmiş ve Tüketici Kanunu’nun kapsamı esaslı şekilde genişletilmiştir.
Kanunun temel ilkeler başlıklı 4-(5) maddesinde ise, tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebileceği, bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetlerin tüketici yönünden geçersiz olacağı, 73-(1) maddesinde; “tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda,” tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilirken; 83-(2) maddesi’nde de; “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK.’nun 4 ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
Somut olayda; davacı ile davalı arasında beyaz eşya ve mobilya alımına ilişkin alışveriş gereği takibe ve davaya konu senetler tanzim edilmiştir. Davaya konu senetlerin tanzim sebebinin tüketici işlemi olması nedeniyle tüketici senedi mahiyetinde olduğu gibi davacı da ticari ve mesleki amaçla hareket etmediğinden tüketici konumunda olduğu, ayrıca potansiyel mükellef olup, tacirde olmadığı, davanın görülmesinde tüketici mahkemesi görevli olup, mahkememiz görevli olmadığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Bakırköy Tüketici Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/03/2021
Katip …

Hakim …