Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/634 E. 2022/1107 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/634 Esas
KARAR NO : 2022/1107

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Vekaletsiz İş Görmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2020
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili tarafından Mahkemeye verilen dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil firma …… Turizm A.Ş.’nin yapmış olduğu …. Projesi (…… Mahallesi …. Pafta …. Ada ….. Parsel Bağcılar/İstanbul adresinde) Elektrik İşleri alt yüklenicisi olduğu, 25.09.2019 tarihinde …… Şantiyesi ki leposundan, ek de dökümlü listesi bulunan, toplam KDV dahil 60.941,99 TL tutarındaki elektrik malzemeleri ve makinelerinin çalındığı, kapalı kilitli olan ortamda video kayıtların da mevcut olup hırsızlık olayı şantiyenin güvenlik firması yüklenicisi olan diğer davalı … Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.’nin yeterli önlemleri almamasından ötürü meydana geldiği, hırsızlık olayını gerçekleştiren şahısların siyah camlı panelvan tarzı kamyonetle şantiyeye gelerek şantiyenin dış kapısının kilitlerini kırdıkları, Güvenlik 4 diye tabir edilen kapısının zincir ve kilitlerini kırdıktan sonra şantiye alanına girip şantiyenin bir kat altında bulunan elektrik malzemeleri konulan deponun kilidini kırarak ekli Tistede belirtilen makine ve elektrik tesisatları çalarak geldikleri kamyonete yükledikleri, şantiyeden çıkış yaptıkları, o bölgede (4 nolu kapıda) 24 saat güvenlik görevlisi olması gerekirken güvenlik görevlisi vardiya değişiminden önce bulunduğu yeri yerine gelecek güvenlik görevlisini beklemeden terk ettiği, hırsızlık olayının bu zaman aralığında meydana geldiği, olay sonrası …. Polis Merkezine gidilerek …. olay evrak numarası ile 25.09.2019 tarihinde şikayetçi olunduğu, davalı …… ile davalı … Hizmetleri Tic, Ltd. Şti. arasında güvenlik alt taşeron sözleşmesi mevcut olduğu, …. Özel Güvenlik Hizmetleri asgari özen yükümlülüğüne aykırı olarak şantiyenin güvenliğini sağlayamadığı, davalı şirketin ve istihdam ettiği personeller yükümlülüklerini gereği gibi ifa etmediğinden oluşan zarardan sorumlu olduğu, asıl işveren olan …… Turizm A.Ş.’nin asıl işveren olarak şantiyenin güvenliğini sağlayamadığından özen yükümlülüğüne aykırı olarak şantiyede gerekli denetleme ve kontrolü sağlayamadığından diğer davalı firma ile beraber müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, ….. Hizmetleri Yönetmel ş.maddesi aynı yapı alanında birden fazla işveren veya alt iş veren bulunması durumunda, işveren veya proje sorumlusu, sağlık ve güvenlik konularında bir veya daha fazla sağlık ve güvenlik koordinatörü görevlendireceği hüküm altına alındığı, söz konusu Yönetmeliğe istinaden davalı … Firması şantiyenin güvenlik hizmetir , açıklanan ve Mahkemece de resen dikkate alınacak sebeplerle fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak üzere şimdilik, 10.000,00 TL zararın 25.09.2019 olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi” arz ve talep edilmiştir.
Davalı … venlik Tic,Ltd.: in vekili cevap dilekçesinde özetle; “Davacı yan özetle diğer davalının şantiyesinde elektrik işlerini yaptığını 25/09/2019 tarihinde şantiyede bir hırsızlık meydana geldiğini, 60.491,99 TL’lik malının çalındığını, şantiyeyi koruyamayan müvekkilin bu zarardan mesul olduğunu iddia ederek tazminat talebinde bulunduğu, müvekkil firmanın diğer davalı ile akdettiği güvenlik hizmetleri sözleşmesi ile vardiyalı olarak çalışan | güvenlik amiri ve 4 özel güvenlik indüz 4 güvenlik gece olmak üzere ile hizmet verdiği, aynı anda 4 kişinin görev düzeni ile tafsilatı İstanbul Valiliği İl Emniyet Müdürlüğünde bulunan koruma ve güvenlik projesinde görüleceği üzere, yaklaşık 20.000 metrekarelik bu son derece büyük açık alanı kapalı alanı koruma altına alınmaya çalışıldığı, alanın büyüklüğü düşünüldüğünde elbette yapılan iş – davacı yanın iddia etti; hırsızlık, sabotaj, suistimal gibi eylemlere karşı 9100 bir koruma değil bir caydırıcılık oluşturulması olduğu, zaten yapılan sözleşmenin 1.6 İş maddesinde açıkça; “…. ‘un istihdam etiği personeli vasıtasıyla “yürürlükte olan veya daha sonra yürürlüğe girecek mevzuat çerçevesinde, her türlü masraf ve kurulumu kendisine ait olmak üzere, müşterinin iş yerinin açık ve kapalı alanlardaki taşınır ve taşınmaz malların güvenliği ile her türlü harsızlık, yangın, sabotaj , suistimal vb. eylemlere karşı caydırıcılık ve koruma sağlanması, iş yeri çalışanları ile müşterilerin can güvenliğinin sağlanmasına dair caydırıcılığın oluşturulması amacıyla …… tarafından sunulan teklifte belirtildiği mülkiyeti kendisine ait olmak üzere …… tarafından temin edilecek kamera, alarm ve güvenlik görevlisi devriye kontrol sistemi kurulmak suretiyle kendi imkan ve elemanları ile sağlanması işidir.” dendiği, yani vaat edilen yüzde yüz sınırsız bir koruma değil, bir caydırıcılığın ve imkanlar dahilinde olabilecek azami korumanın oluşturulması olduğu, müvekkil akdettiği sözleşme ile diğer davalı ile yaptığı, davacı yanın müvekkil tarafından tanınmadığı, bu nedenle davanın sıfat yönünden reddi gerektiği, davacı bir kısım elektrik malzemelerinin çalındığını iddia ettiği, akdi sorumlulukta zararın varlık ve miktarını ispatın alacaklıya düştüğü, davalı yan tek taraflı beyanı ile bir kısım malının çalındığını söylediği, eğer varsa bu malların önemi ve varlığı ne kendilerine de diğer davalıya öncesinde bildirilmediği, ki diğer davalı şirket bölge sorumluları ile müvekkil firma görevlileri sürekli olarak iletişim halinde olduğu, keza hırsızlık olayının olup olmadığı ya da ne şekilde olduğu, şüphelilerin yakalanıp yakalanmadığının belli olmaması gibi nedenlerle net olarak belli dahi olmadığı, kimseye zimmetlenmeyen, giriş çıkışı belli olmayan, çalınıp çalınmadığı dahi belli olmayan bu mallar ile ilgili davalının zarar ziyan miktarının varlığı ve miktarı ispatlanamadığı için de davanın reddi gerektiği, söz konusu hırsızlık olayının olduğu iddia edilen yer inşaat şantiyesinin (-1) zemin kat otopark alanı olduğu, müvekkilin yaptığı sözleşme ile koruma altına alınan alan dışında noktada kalan bu bölgede davalıya ait bir depo olduğu bilgisi müvekkile verilmediği, yine bu alanla ilgili ne davacı ne de davalıdan alanın korunması ile ilgili olarak kamera sistemi, alarm sistemi, kapı açık -açıldı alarm sistemi kurulması ile ilgili bir talep gelmediği, zira sözleşme anında bu alan zaten olmadığı, bu nedenle sözleşme kapsamında değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı, metro inşaatı nedeni ile şantiye sınırında bir duvar yıkıldığı, bu duvarın yerine …… Şantiyesi Yönetimi tarafından sınırı belirleyici ve geçişi engelleyici 22,50 m yüksekliğinde geçici bir duvar tesis edildiği, tesis edilen bu duvarın, Güven (-3) noktasından Güven (- 4) bölgesinin uzaktan izlenmesini engellediği, hırsızlığın olduğu iddia edilen anda da Güven – 4 bölgesindeki kameranın kırıldığı, yine şantiyenin ….. yoluna bakan kısmındaki duvar metro inşaatı nedeni ile yıkıldığı için de o alan tamamen savunmasız kaldığı, olay anında işletmede 4 özel güvenlik görevlisinin (ÖGG) görev yaptığı, ÖGG.lerin verilen talimatlar doğrultusunda devriyelerini düzenli attıklarının görüldüğü, anılı nedenlerden dolayı müvekkile atfedilebilecek hiç bir hizmet kusuru söz konusu olmadığı, zira müvekkil ancak hizmet kusurundan dolayı sorumlu tutulabileceği, sözleşmede de belirtildiği üzere yaklaşık 20.0000 metrekarelik bir alanda müvekkilden beklenen caydırıcılık olduğu, müvekkil ve diğer davalı arasında iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme akdedildiği, borca aykırı bir davranış olması ve bir zararın doğmuş olması gerektiği, sözleşmenin ihlali ile zarar arasında uygun bir illiyet bağı bulunması gerektiği, borçlunun sözleşmeyi kusuru ile ihlal etmesi gerektiği, açıklanan nedenlerden ötürü haksız davanın reddi ile mahkeme masrafları ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesi” arz ve talep edilmiştir.
Davalı … AŞ’nin vekili cevap dilekçesinde özetle; “Müvekkil Şirket ile davacı arasında 22.04.2019 tarihli “…… Elektrik İşleri” sözleşmesi akdedildiği, yine müvekkil şirket ile diğer davalı arasında 20.11.2017 tarihli “Özel Güvenlik Hizmetleri Sözleşmesi” sözleşmesi akdedildiği, müvekkil şirkete ait …… şantiyesinde 25.09.2019 tarihinde kimliği belirsiz kişilerce tüm güvenlik önlemlerine rağmen girildiği, davacının güvenliği ve koruması kendine ait olan mallarının bulunduğu depoya girilmek sureti ile hırsızlık olay miktarda ve türde malının çalınıp çalınmadığı bilinmemekle birlikte davacı ile müvekkil şirket arasında yapılan sözleşme gereğince şantiye alanında bulunan malların korunması ve muhafazası kendi sorumluluğunda olduğundan müvekkil şirketten herhangi bir talepte bulunmasının mümkün olmadığı, izah edilen nedenler ve açıklamalar sebebi ile işbu huzurda bulunan haksız ve hukuka aykırı davaya cevap verme zarureti hasıl olduğu, davacı dava dilekçesinde çalındığını iddia ettiği mallarının değerinin KDV dahil 60.941.99 TL olduğunu beyan ettiği, ancak davacı tarafından dava değeri olarak şimdilik 10.000 TL denildiği, davacının dava değerini belirleyebilmekteyken, şimdilik 10.000 TL dediği, ancak davasının kısmi alacak davası mı yoksa belirsiz alacak davası mı olduğuna ilişkin herhangi bir beyanda bulunmadığı, davacı ile müvekkil şirket arasında akdedilmiş olan sözleşme gereğince davacının kendisine ait malzemelerinin bakıı gibi konularda sorumluluk davacıya ait olduğu, bu nedenle müvekkil şirketin çalındığı de herhangi bir emniyet sorumluluğunun olmadığı, her ne kadar müvekkil şirketin herhangi bir sorumluluğu olmasa dahi müvekkil şirket tarafından azami ölçüde tüm güvenlik önlemleri alındığı, bunlara rağmen davacı tarafın mallarının çalınması durumunda müvekkil şirkete yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, davacının çalındığını iddia ettiği malların neler olduğu hususunda hiçbir delil bulunmadığı, davacının iddia ettiği büyüklük ve hacimde malın 8 dakika içerisinde çalınması hayatın olağan akışına aykırı olduğu, müvekkil şirket tarafından tüm güvenlik önlemleri alınmış olmasına rağmen davaya konu olayın yaşanmış olması tamamen diğer davalı personelinin kusurundan kaynaklandığı, bu nedenle müvekkil şirkete yüklenebilecek kusur bulunmadığı, açıklanan ve re’sen gözetilecek nedenlerle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, davacının dava dilekçesini açıklayarak dava türünü bildirmesi için kendisine süre verilmesine, davanın reddine, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi” arz ve talep edilmiştir.
Davacı vekili 22/11/2022 tarihli dilekçesi ile müvekkili firma yetkilisinin talebi üzerine davadan feragat ettiklerini feragata ilişkin karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili 21/11/2022 tarihli dilekçeleri ile taraflar arasında sulh protokolü akdedildiği, sulh protokolü gereğince karar verilmesini talep etmiştir.
Feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. (HMK 307.md.) Feragat ve kabul, dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. (HMK 309. Md.) Feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. (HMK 310. md.) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. (HMK 311. Md.) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyet, ona göre belirlenir. (HMK 312.md.) Vekilin davadan feragat edebilmesi için vekaletnamede buna ilişkin özel yetki bulunması gerekir. (HMK 74/1.md.) Davadan feragat veya davayı kabul veya sulh mahkemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri daha sonra olursa üçte ikisi alınır. (Harçlar Kanunu 22/1.md.) Anlaşmazlık, feragat nedeniyle öninceleme tutanağı imzalanıncaya kadar giderilirse, Tarife hükümleri ile belirlenen ücretlerin yarısına, öninceleme tutanağı imzalandıktan sonra giderilirse tamamına hükmolunur. (AAÜT 6.md.) Feragat edilmiş olmasından dolayı davalı tarafın yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden genel kurallardan farklı uygulamayı gerektiren davacı lehine bir beyanı olduğu takdirde bu beyana göre işlem yapılmalıdır.
Feragat tek taraflı irade beyanı ile davayı sonlandıran işlemlerden olduğundan feragat tarihi itibariyle esasen dava sonuçlanmış olup davacı vekilinin vekaletnamesinde feragat yetkisinin bulunduğu anlaşılmakla, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harcın davacı tarafça yatırılan 170,78 TL harçtan mahsubuyla bakiye 90,08TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-AAÜT gereğince hesap edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
6-Davalı tarafından yatırılan kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde istem halinde davalıya iadesine,
7-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar tarafların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/11/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır