Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/616 E. 2021/938 K. 22.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
.
ESAS NO : 2020/616
KARAR NO : 2021/938

.
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2019
KARAR TARİHİ : 22/10/2021
GEREKÇELİ KARAR
YAZILMA TARİHİ : 26/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı taraf ile 09.10.2018 tarihinde dekorasyon sözleşmesi yapıldığını, sözleşme kapsamındaki edinimlerin eksiksiz ve gereği gibi yapıldığını, davalının bunu kabul ettiğini, davalı tarafın talebi ile üzerine sözleşme kapsamı dışında bir takım işler yapıldığını,
davalı tarafın sözleşme gereği ödemede bulunduğunu, verilen 1.000,00 TL tutarın sahte
çıktığını, 2.500,00 TL malın çalındığını, bu tutarların davacıdan kesildiğini, davacı şirketin fazla mesai ve ekstra işlerin rayiç bedelinin tespitini, şimdilik 20.000,00 TL tutarın muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkilinden hiçbir
hak ve alacağının bulunmadığını, sözleşmede yazılı adedin davacı yanca yerine getirilmediğini, burada sayılan
işlerden sadece 3 adedinin yapıldığını ve müvekkili aleyhine eksiklik bulunduğunu, gecikmelerin davacı tarafa ait
olması sebebiyle müvekkilinin 4 ay fazladan işyerini açamaması sebebiyle kira parası olarak 80.000
TL ödemek zorunda kaldığını, 4 aylık işyeri ticarî kaybının da yaklaşık 240.000 TL’ye tekabül
ettiğini, müvekkilinin, davacının kusurundan kaynaklı olarak toplam 320.000 TL zararının söz
konusu olduğunu, davacının dava konusu sözleşmede yer alan şartnamede belirlenmiş işleri tamamlamadığını, sözleşmede yazılı ve taahhüt edilen teslim tarihine riayet etmediğini, sözleşmede davacı yan tarafından müvekkiline ödenmesi icap eden
cezaî şart ödenmediği gibi, davacının eksik bırakıtğı işlerin müvekkili tarafından bizzat
tamamlanmak zorunda kalındığını, işlerin tamamlanmamasına ilâveten, müvekkilinin kendi
işyerini 4 ay süreyle geç teslim alması sebebiyle uğradığı iş kaybı, ödemekle mükellef olduğu
ilâve kira borçları ve iş yapamamasından kaynaklı olarak kazanç mahrumiyetiyle karşı karşıya
kalındığını, davacının, sözleşmenin ve işyerinin eksik olarak müvekkiline teslim edilmesini müteakip
olarak 1 seneyi aşkın süre boyunca müvekkiline hiçbir ihtarname göndermediğini, hiçbir talepte
bulunmadığını, ticarî usûl ve kanuna uygun mükellefiyetlerini de bugüne kadar yerine
getirmediğini, davacının iddialarının hukukî mesnetten yoksun olup gerçekdışı olduğunu, davacı tarafın hiçbir nam altında hak ve alacağının bulunmadığını, sözleşme kapsamındaki
işlerin eksik yapıldığını, davacının beyanlarının gerçek dışı olduğunu,
sözleşmeden kaynaklı davacının hiçbir hak ve alacağının olmadığını, davacıdan talep edilmesine
rağmen fatura ibraz edilmediğini beyan ettiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacı tarafın taleplerinin
reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini
talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :

Dava, taraflar arasında imzalanan dekorasyon sözleşmesinden kaynaklı alacak talebinden ibarettir.
Her ne kadar eldeki dava öncelikle Küçükçekmece ……. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış ve mahkemece; uyuşmazlık konusunun, her iki taraf açısından ticari iş olması ve her iki tarafında tacir sıfatına haiz olması ve ticari işletmelerini ilgilendirmesinden bahisle, ticari dava sayılması gerektiğinden 6102 sayılı TTK’nın 4. ve 5. maddeleri uyarınca Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna kanaat getirilerek görevsizlik kararı verilmiş ve mahkememiz esasına kaydı ile tahkikata başlanmış ise de; taraflar arasında 09/10/2018 tarihinde ”dekorasyon sözleşmesi” adı ile sözleşe akdedildiği, iş bu sözleşme hükümleri çerçevesinde, davalı tarafından sözleşme dışı talep edilen işlerin davacı tarafından yerine getirildiği ancak davalı tarafından bedelinin ödenmediği iddiası ile uyuşmazlık meydana gelmiştir. Uyuşmazlığın ticari dava olarak nitelendirilmesi bakımından yapılan incelemede; bilindiği üzere 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4. maddesi, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde hüküm bulunması gerektiğini düzenlemiştir. Bu kapsamda, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin TBK md.470 kapsamında, eser sözleşmesi olarak kabul edilebileceği ancak bu sözleşmenin TTK 4. Maddesinde düzenlenmediğinden, mutlak ticari dava olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Yine madde hükmü kapsamında, taraflardan her ikisinin de tacir olması halinde nispi ticari dava söz konusu olacağından, asliye ticaret mahkemesi görevli olacaktır. Bu sebeple eldeki davada, davacı ve davalının tacir sıfatını haiz olup olmadığının ve yapılan işin de ticari faaliyetleri kapsamında olup olmadığının tespiti gerekmektedir.
Bu kapsamda yapılan araştırmada, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 08/01/2020 tarihli müzekkere cevabında davacı ve davalının gerçek kişi ticari işletme kaydının bulunmadığı belirtilmiştir. Yine tarafların bağlı bulundukları vergi dairelerinden gelen yazı cevapları ile de gelir vergisi beyanlarının dava tarihi itibarıyla VUK’ un 177. Maddesi 1. Ve 3. Fıkrasında yazılı limitleri aşan kaydının bulunmadığı dolayısı ile davacı ve davalının dava tarihi itibarıyla tacir sıfatına haiz olmadığı anlaşılmış olup davanın nispi ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşılmaktadır.
Görev hususunun 6100 Sayılı HMK 1. Maddesi uyarınca kamu düzeninden olduğu düzenlenmiş, 114/1-c bendi gereği dava şartlarından olduğu belirtilmiştir. Belirtilen bu sebeplerle davanın gerek mutlak gerekse nispi ticari dava olmadığı anlaşılmakla mahkememizin görevli olmadığı (Bkz; İstanbul BAM 37.HD, 2021/128 Esas, 2021/1065 Karar sayılı ilamı), görevli mahkemenin ise genel görevli mahkeme olan asliye hukuk mahkemesi olduğu tespit edilmiştir.
Görev hususunun yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi mahkeme tarafından da re’sen göz önünde bulundurulabileceği anlaşılmakla mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının açtığı davada, mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddasi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin Küçükçekmece ……. Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA;
3-6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararına karşı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kararın kesinleşmesi halinde kararın kesinleştiği tarihten itibaren olumsuz görev uyuşmazlığının halli için dosyanın İstanbul BAM ….. Hukuk Dairesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
Dair,6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzünde açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/10/2021

Katip … Hakim …
(e-imzalıdır) (e-imzalıdır)