Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/591 E. 2022/1186 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/591 Esas
KARAR NO : 2022/1186

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/09/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkili ile dava dışı … Limited Şirketi (“…”) (eski unvanı … Şirketi (“…”)) arasında …. Satış Sözleşmesi (“Sözleşme”) imzalandığını, müvekkili ile …. arasında imzalanan Sözleşme uyarınca …., müvekkilinin “topraktan satış” yoluyla edindiği … İli, … İlçesi, … Pafta, … Ada ve … Parsel’de kain arsa niteliğindeki taşınmaz üzerine, özellikleri Sözleşme’de ayrıntılı olarak belirtilen binayı inşa etme ve Sözleşme gereği müvekkiline bırakılması öngörülen bağımsız bölümleri 11.12.2012 tarihine kadar teslim etme edimi yüklendiğini, Sözleşme bedeli 26.000 Euro peşinat ve aylık 800 Euro’luk senetler ile toplamda 98.000 Euro olarak belirlendiğini, işbu senetler nama yazılı olması gerekirken emre yazılı bono şeklinde tanzim edildiğini, 01.11.2012 tarihine kadar sözleşmenin ekinde belirtilen ödeme tablosuna göre ödemeler istikrarlı bir şekilde müvekkili tarafından yapıldığını, eski unvanı …. olan … şirketinin üstlendiği edimleri yerine getirmemesi ve müvekkilinin aldığı taşınmazların bitmiş olarak teslim edilmemesi üzerine, bu tarihten itibaren taksit ve bono ödemelerinin yapılmadığını, davalıların ortağı ve yöneticileri olduğu dava dışı …’dan önce, … Limited Şirketi (“…”) 05.05.2009 tarihli ve 7304 sayılı … Gazetesi’nde ilan edildiğini, akabinde, 08.04.2010 tarihli ve … sayılı … Gazetesi nüshasında, … İnşaat’ın unvanı …. olarak değiştiğini, …. üzerinde sonradan payların çoğunluğunu elde eden ve şirketi yönetmeye yetkili olan davalıların, çeşitli reklam faaliyetleri ile özellikle Avrupa’daki gurbetçi Türkleri ağına düşürmeye çalıştıklarını; kat karşılığı inşaat yapmak üzere arsalarını almış ancak inşaatları bitiremeden şirketin içini boşaltarak başka bir şirkete devrettiklerini, ….’in unvanının sonradan … olarak değiştiğini ve 28.08.2019 tarihli ve 9897 sayılı …. Gazetesi’ndeki ilanla …’ın iflasının açıldığını, … İnşaat – …. – …’ın bu hukuksuz işlemlerini devam ettirebilmek için davalılar tarafından … Limited Şirketi ile … Anonim Şirketi kurulduğunu, bu şirketlerin de Esenyurt bölgesinde kat karşılığı vermek vaadiyle arsa satın aldıklarını ancak yine hiçbir şey yapmadıklarını, Şirket yöneticileri tarafından söz konusu şirketlerin içinin boşaltıldığını, bu hususta İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. Sayılı dosyası tahtında dava ikame edildiğini, müvekkilinin, davalıların gerçekleştirmiş olduğu eylemler nedeniyle uğradığı zararın boyutu henüz tam olarak tespit edilemediğinden, huzurunda görülecek yargılama esnasında gerçekleştirilecek bilirkişi incelemesi ile zararın tespiti neticesinde talep artırımı hakkı saklı kalmak kaydıyla, davalıların usulsüz mali karar ve işlemleri neticesinde müvekkilinin uğramış olduğu zararların şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminat ve 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 60.000,00 TL’nin sözleşmenin ifa tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte, haksız fiil sebebiyle zararın tazmini, dürüstlük kuralı ve tüzel kişilik perdesinin aralanması ve davalılar arasındaki organik bağa dayalı olarak; davalılardan tahsiline, bu taleplerin kabul görmemesi halinde, ticari özdeşlik bulunması nedeniyle, aralarındaki tüzel kişilik perdesinin kaldırılarak davaya konu borç ilişkisinden davalı gerçek kişilerin sorumlu tutulması ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 60.000,00 TL alacağın davalılardan sözleşmenin ifa tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı … cevap dilekçesinde özetle: 17/06/2011 tarihinde davaya konu şirket yönetiminden azledildiğini, şirketin diğer yöneticileri tarafından şirkette işlem yapılmasının engellediğini, bu durumdan mağdur olduğunu, yetkili olduğu dönemde hiçbir usulsüzlüğün yapılmadığını, davacıyı tanımadığını ve herhangi bir ödeme almadığını beyan etmiştir.
Müflis … Ltd. Şti. Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … İflas sayılı dosya iflas idaresi adına Av. … tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; müflis şirket … İnşaat ile ilgili olarak Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasından 24.03.2021 tarihi itibarı ile iflasına karar verildiğini; Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … iflas sayılı dosyadan da tasfiye işlemlerinin devam ettiğini, iflas kararının kesinleşmediğini, ikinci alacaklılar toplantısının yapılamadığını, müflis şirket ile davacı arasında gerçekleştirilen sözleşme geçersiz olduğundan davacı taleplerinin reddinin gerektiğini, müflis şirketin, taşınmazın geç tesliminde herhangi bir kusuru bulunmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıların Tasfiye Halinde … Sanayi Limited Şirketi’nin (“…”) yönetim yetkili müdürleri sıfatıyla gerçekleştirmiş olduğu hukuka aykırı işlemler nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tahsili taleplerinden ibarettir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın halli için teknik inceleme yapılması gerektiğinden dosyanın bilirkişiye tevdine dair 23/06/2022 tarihli celsede ara karar kurulmuş ve bilirkişi ücretinin davacı tarafça yatırılması için ihtaratlı kesin süre verilmiştir.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
Mahkememizin … tarihli celsenin … ve …. nolu ara kararlarında, verilen kesin süreye rağmen bilirkişi incelemesi için masrafın yatırılmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinde “(1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
03.04.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45. maddesinde:
“(1) Davacı, yargılama harçları ile her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade eder.
(2) Adli yardım talebiyle açılan dava ve işlerde adli yardım konusunda bir karar verilinceye kadar harç, gider ve delil avansı alınmaz. Kanunlardaki özel hükümler saklıdır.
(3) Gider avansının yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması halinde, mahkemece bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir. Dava şartı olan gider avansının yatırılmaması veya tamamlanmaması halinde, dava, dava şartı yokluğundan reddedilir.
(4) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Delil avansı, tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade eder. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. Taraflardan biri avans yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, diğer taraf bu avansı da yatırabilir. Delil avansını yatırmayan taraf, o delilin ikamesinden vazgeçmiş sayılır. Tarafların üzerinde tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerle, kanunlardaki özel hükümler saklıdır…” düzenlemesi yer almaktadır.
Yönetmeliğin 45. maddesinde, gider avansı ve delil avansı birlikte düzenlenmiş olup gider avansının, her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade ettiği, davacının, her yıl Bakanlıkça çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, delil avansının ise tarafların dayandıkları delillerin giderlerini karşılamak üzere mahkemece belirlenen kesin süre içinde ödemeleri gereken meblağı ifade ettiği vurgulanmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere, Yönetmelikte gider avansının içinde delil avansı için gerekli giderler de gösterilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 94. maddesinde “Kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.” hükmü düzenlenmiştir. Ayrıca verilen sürenin amaca uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve anlatılanların tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip ilgili tarafların uyarılması gerekir. Bu hüküm gereği mahkememizin … tarihli celsesinin … numaralı bendinde davacı vekiline ihtar yapılmıştır.
Yapılan açıklamalar ışığında, somut olayda, davacıdan kesin süre içinde yatırılması istenilen bilirkişi masrafının delil avansı niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, mahkememizin 23/06/2022 tarihli celsesinde delil avansı niteliğinde olan bilirkişi giderinin yatırılması hususunda davacı vekiline kesin süre verilmiş olup, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçlar açık olarak anlatılmış ve anlatılanlar tutanağa geçirilmiştir. Bilirkişi giderinin davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde yatırılmadığı, 23/06/2022 tarihi itibariyle 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılması gerekirken makul bir süre de olmayan 28/09/2022 tarihinde yatırıldığı, celse atılmasına sebebiyet verdiği, bu haliyle dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında davacının davasını ispatlayamadığı, HMK. 189/1 maddesi dikkate alınarak ispatlanamayan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ( İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin 26/11/2021 gün …. esas …. karar sayılı ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … esas …. karar sayılı ilamı )
Dosyaya sunulan arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde, davalılara ulaşılamadığı, gönderilen taahhütlü posta vasıtasıyla gönderilen arabuluculuk davet mektuplarının iade olunduğu belirtilmiş olmakla tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 90,08 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Dava dışı şirketin iflas idare memurlarının davaya ihbar edildiklerinden ve dosyadaki sıfatları dikkate alınarak vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
7-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır