Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/527 E. 2021/930 K. 20.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/527 Esas
KARAR NO : 2021/930

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/08/2020
KARAR TARİHİ : 20/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2021
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında danışmanlık hizmeti sağlanmasına yönelik 08/02/2016 tarihli hizmet alım sözleşmesi akdedildiğini, davalının Beyoğlu ……. Noterliği’nin 11/12/2019 tarihli ihtarı ile sözleşmeyi 31/12/2019 tarihi itibariyle feshedileceğini, müvekkiline bildirdiğini, sözleşmenin 9.2.maddesinde bir ay önce yazılı bildirim şartı olduğundan fesih tarihinin 13/01/2020 olduğu konusunda karşılıklı mutabakat ile 15/01/2020 tarihinde sözleşmenin sonlandırıldığını, danışmanlık hizmetinin feshe kadar eksiksiz yerine getirilmesine rağmen bakiye borç bedelinin ödenmediğini, hizmetin ifası ile ilgili uyuşmazlık bulunmadığını, bakiye hizmet bedeli alacağının tahsili talebiyle Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili, ön inceleme duruşmasındaki beyanında; takibe konu alacağının sözleşme gereğince verilmiş olan teminat hesaplarına alınan bedelin iadesi ve bakiye hizmet bedeli alacağından kaynaklandığını bildirmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 08/02/2016 tarihinde düzenlenen sözleşme tarafların karşılıklı mutabakatı ile 15/01/2020 tarihinde feshedildiğini, sözleşmenin 3.12.maddesi uyarınca teminat hesaplarına alınan bedelin iadesi ile 15 günlük hizmet bedeli talebi ile müvekkili hakkında takip yapıldığını, sözleşmenin bu maddesine göre işveren kıdem tazminatı fonu kesecek olup, yüklenici personelin kıdem tazminatı yükümlülüğünü yerine getirdiğine ilişkin belgeyi teslim etmesi … şeklinde olduğunu, davacının, işçilerin kıdem ihbar gibi işçilik alacaklarını ödemediğinden teminat hesabında bulunan bedelin iade şartlarının doğmadığını, sözleşmenin feshi sonrası işçilerin alacakları için arabulucuya başvurmaları ya da SGK’na şikayet etmeleri ve davacıya ihtar göndermeleri ve asıl işveren olan müvekkili tarafından işçilere ödeme yapmak zorunda kalındığı gözetildiğinde davacının talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini karar verilmesini istemiştir.
Dava, davacının, hizmet bedeli alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Bakırköy ……. İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 50.646,08 TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsili için sözleşmeye dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından TTK’nun 83 ilâ 85 ve HMK’nun 222. maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde konusunda uzman bilirkişi marifetiyle bilirkişi incelemesi yapılmıştır.
Bilirkişi 18/06/2021 tarihli raporunda; davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine düzenlenen hizmet bedeli faturaları yönünden ihtilafın olmadığı, bu faturaların tümünün davalı şirket defterlerinde kayıtlı olduğu, ancak, davalı tarafından sözleşmedeki mevcut düzenleme gereğince bu fatura bedellerinden % 3,75 oranında kıdem tazminatı fonu kesintisi yapıldığı, bu kayıtların 31.970,00 TL kısmının ilk aşamada davacı kayıtlarına alındığı, sonra çıkış kaydının yapıldığı, 13.617,63 TL kısmının ise hiç işlenmediği, taraflar arasındaki sözleşmede % 3,75 kıdem tazminatı fonunun kesileceği hüküm altına alındığından, davacının bu kesintinin yapılmasından imtina edemeyeceği görüş ve kanaati tarafımızca oluşmakla beraber, hukuki nitelik arz eden bu hususta nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olduğundan, alternatifli olarak belirleme yapıldığı, ayrıca, davalı şirket davacının kaydında, daha önce 31.117,78 TL tutarında bir ödeme kaydı yok iken, havalenin iadesi şeklinde davalı aleyhine yapılmış borç kaydının dayanağı belge sunulmadığından, bu kaydın uygun olmadığı kanaatinin oluştuğu, buna göre, Mahkemece sözleşmede yazılı % 3,75 oranındaki fon kesintisinin davalı tarafça yapılabileceğinin kabul edilmesi durumunda; davalı şirket takip tarihi itibariyle davalı borçlu olmadığı aksine davalının davacı şirketten 26.059,33 TL tutarında takip tarihi itibariyle alacaklı sonucuna ulaşıldığı, bu durumda itirazın iptalini gerektirecek bir durumun tespit edilmediği, Mahkemece, aksi yönde kanaat hasıl olması, yani % 3,75 oranındaki fon kesintisinin uygun bulunmaması durumunda ise, davalı aleyhine yürütülen takipte 19.528,30 TL alacağın talep edilebileceği sonuç ve kanaatine varıldığını bildirmiştir….
İncelenen tüm dosya kapsamı, tarafların iddia ve savunmaları, bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında 08/02/2016 tarihli hizmet alım sözleşmesi akdedilmiş olup, sözleşme davalı tarafça gönderilen Beyoğlu …… Noterliği’nin 11/11/2019 tarihli ihtarı ile feshedilmiş, sözleşmedeki feshe ilişkin bir ay önce yazılı ihtar şartı ve ihtarnamenin tebligat tarihleri dikkate alınarak sözleşmenin 15/01/2020 tarihinde sonlanmış olduğu, tarafların karşılıklı mutabakatıyla kabul edilmiştir. Sözleşmenin feshedilmesiyle ilgili taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmayıp, ihtilaf davacının sözleşme gereği verilen ve teminat hesaplarına alınan bedelin iadesi ve bakiye hizmet bedeli alacağı olduğu iddiasının davalı tarafça kabul edilmemesinden kaynaklanmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 3.12.maddesi incelendiğinde, işveren tarafından yükleniciye ödenecek olan hizmet bedelinden her ay %3,75 oranında kıdem tazminatı fonu kesileceği, kesilen bu bedellerin bu sözleşmenin sona erdiği tarihte yüklenicinin personelin kıdem tazminatına ilişkin yükümlülüklerin yerine getirdiğine dair belgelerin teslim edilmesi, personelin tamamından kanunen geçerli usulüne uygun ibraname alınması ve ödeme belgelerinin sunulması halinde iade edileceği, yükümlülüklerin yerine getirdiğine dair belgelerin ve personelin ibranamelerinin sunulmaması halinde fon olarak kesilen bedellerin alacaklara ilişkin zamanaşımı dolana dek işveren uhdesinde kalacağı belirtilmiştir.
Sözleşmeye göre davacı, yüklenmiş olduğu bu edim kapsamında tanzim etmiş olduğu hizmet faturaları karşılığı, fon kesintisini ticari defterlere kaydederek fatura alacaklarından mahsup etmekle yükümlüdür. Nitekim davalı şirket tarafından davacı aleyhine fon kesintilerine ilişkin olarak mahsup kayıtları yapılmış ve davacı tarafından da bu faturaların bir kısmı kabul edilerek ilk etapta işlenmişse de, devamında bu tutarların çıkış kaydı yapıldığı, yaptırılan bilirkişi incelemesi ile tespit edilmiştir. Dosyaya sunulan belgelerden davalı ve davacı aleyhine bir kısım işçiler tarafından işçilik alacaklarına ilişkin davalar açılmış olduğu görülmüştür. Velev ki, mevcut durumda sözleşme ile davacı, kıdem tazminatı fonu olarak davalı tarafından mahsup yapılmasını kabul ettiğinden davalı, davacının tanzim etmiş olduğu, hizmet faturalarının %3,75 TL’lik kısmını mahsup etme hakkına sahiptir. Bu haliyle davacının fon kesintisi karşılığı yapmış olduğu mahsupları bilirkişi tarafından 45.587,63 TL olarak hesap edilmiş olup, ayrıca davacı kaydında, daha önce 31.117,78 TL tutarında bir ödeme kaydı yok iken, bu havalenin iadesi şeklinde davalı aleyhine borç kaydedilmesi yönündeki kayıtta uygun bulunmayarak davacı davasında haklı görülmemiş ve davanın reddine karar verilmiştir.
Davacının, takip yapmakta kötü niyetli olduğu hususu davalı tarafça ispat edilemediğinden, davalının, kötü niyet tazminat talebininde reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın reddine,
Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
Alınması gerekli 59,30 TL harçtan davacı tarafça yatırılan 611,68 TL harcın mahsubuyla bakiye 552,38‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
AAÜT gereğince hesap edilen 7.383,99 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 20/10/2021

Katip …

Hakim …