Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/510 E. 2022/1182 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/510 Esas
KARAR NO : 2022/1182

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 12/08/2020
KARAR TARİHİ : 08/12/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/01/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; müvekkilinin, senette borçlu gözüken … ile Tekirdağ …. Noterliğinin 19/11/2009 tarih … yevmiye numarası ile … İli, … İlçesi, … Mah. , … pafta , … ada, … parsel ile … parseller ile ilgili düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını, …. ‘nun sözleşmede ki edimlerini yerine getirmemesi ve inşaatı tamamlayamaması üzerine inşaatı tamamlamak üzere takibe konu senette alacaklı gözüken davalı … ile 10/12/2010 tarihinde müvekkili ile … İli, … İlçesi, …yet Mah., … ada, …. parsel (tevhid ile oluşturulan parselde ) de … ve …. numaralı dairelerin …’e verilmesi karşılığında inşaatın tamamlanması yönünde anahtar teslimi inşaat sözleşmesi yapıldığını, senette borçlu gözüken …’nun Tekirdağ …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile … ve müvekkili … aleyhine tapu iptali ve tescil davası açtığını, Tekirdağ … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas numarası ile açılan davanın takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, Takibe konu senet üzerinde ki parafın müvekkiline ait olmadığını, dosya da ki evraklar incelendiğinde en son ilişkinin 2012 yılında son bulduğu, bu tarihler ile ilgili hiç bir ticari ve hukuki ilişkinin olmadığını, senedin tamamının sonradan tanzim edildiğini, davalı tarafça Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İŞ … Karar sayılı kararı ile 170.000,00 USD miktarlı 15.02.2019 ödeme tarihli bono uyarınca ihtiyati haciz kararı alındığını, alınan karar uyarınca Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas numarası ile icra takibi yapıldığını, Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesin de … Esas numarası ile imzaya itiraz edildiğini, Mahkemece takibin durdurulması taleplerinin dosya içeriği ve mevcut delil durumu gereği bu aşamada reddine karar verildiğini, Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında senetteki imzanın müvekkilinin eli ürünü olduğu tespitinin yapıldığını, bu imzanın bir an müvekkiline ait olduğu kabul edilse bile bu imzanın müvekkilinin yaşı, eğitim durumu vs.durumundan yararlanılarak ve kandırılarak alındığını ve yıllar sonra üzerinin doldurularak işleme konulduğunu, senetteki tüm yazıların sonradan eklendiğinin açık olduğunu, ayrıca kambiyo senedi hakkında zaman aşımı itirazında bulunduklarını, müvekkilinin yer sahibi olarak kat karşılığı verdiği inşaat sözleşmesinde alacaklı/davalı … ile yapmış olduğu 10/12/2010 tarihli anahtar teslimi inşaat sözleşmesinde … ve … numaralı daireleri devir ettiğini ve edimini yerine getirdiğini, ayrıca alacaklıya 170.000 USD borçlu olmasını gösterir hiç bir hukuki ilişkinin olmadığını, ödenen bedel olan 966.450 TL için istirdat takibe konu bakiye rakam olan 128.811. TL ve ferileri için Menfi tespit talebinde bulunduklarını beyan ederek davacının, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespitini, yapılacak yargılama sonucu senedin ve takibin iptaline karar verilmesini, İcra Hukuk Mahkemesince tedbir kararı verilmediğinden alacaklı ve vekiline ödenen 966.450 TL’nin bedelin davalıdan ödeme tarihi olan 20/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini, kesinleşen takipte ki bakiye miktar olan 128.811 TL ve ferileri yönünden de borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle: taraflarınca, …’dan 14.12.2018 tarihinde aralarındaki daha önceki nakit alışverişleri ve …’e ödenmeyen çek ve senetleri karşılığında 170.000 USD bedelde mutabık kaldıklarını ve bu borca karşılık 14.12.2018 tarihinde … tarafından düzenlenmiş 170.000 USD miktarlı 12.02.2019 vade tarihli senet alındığını, davacı …’ün ise bu senede aval olarak imza attığını ve kefil olduğunu, Akabinde senet vadesinde ödenmediği için öncelikle senet keşidecisi …’nun senette yer alan adresine protesto çekildiğini, devamında da Bakırköy ….Asliye Ticaret Mahkemesi … D.İş. … Karar numaralı kararı ile ihtiyati haciz kararı alındığını ve bu karar ile Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … e. sayılı dosyayı ile icra takibi yapıldığını, davacının konun esasından uzaklaştığını ve senet ile hiç ilgisi olmayan geçmişteki ticari anlaşmaları sanki senet ile ilgiliymiş gibi aktarmaya çalıştığını, ancak davacının senedin tanziminine yönelik iddialarının gerçek dışı ve asılsız olduğunu, senedin verilme nedeninin makti olarak verilen borç olduğunu ve bu borcun vadesinde ödenmediğini, keşideceiye çekilen ödememe protestosunun bu hususun ispatı niteliğinde olduğunu beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
Davalı … davaya cevap dilekçesi ibraz etmemiş, duruşmalara katılmamıştır.
DELİLLER: Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyası, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası, Bakırköy …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası, Tekirdağ …. Noterliğinin 19/11/2009 tarih … yevmiye numarası ile … İli, … İlçesi, … Mah. , … pafta , … ada, … parsel ile … parseller ile ilgili düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi, Tekirdağ …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası, Çerkezköy Cumhuriyet Savcılığına Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı … Muhabere numarası Çerkezköy Cumhuriyet savcılığının dosyası, Senet fotokopisi, adli tıp raporu ve tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyası ile takibe konulan senet yönünden borçlu olmadıklarının tespiti, senedin iptali ve ödenen miktarın istirdadı taleplerinden ibarettir.
Mahkememizin … D.iş sayılı dosyasının tetkikinde, … tarafından, … ve … aleyhine 14/12/2018 düzenleme tarihli, 15/02/2019 ödeme tarihli 170.000,00 USD bedelli senet dayanak gösterilerek ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, mahkememizce verilen 08/10/2019 tarihli karar ile, ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verildiği, Mahkememizin … D.iş sayılı dosyasında alınan ihtiyati haciz kararının Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile takibe konulduğu görülmüştür.
Davaya konu edilen 170.000,00 USD bedelli 14/12/2018 düzenleme tarihli, 15.02.2019 ödeme tarihli senetteki imzanın davacı …’e ait olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu Başkanlığından rapor alınmış, alınan 22/08/2022 tarihli raporda, “…İnceleme konusu senette … adına atılı imzalar ile …’ün mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzaların …’ün eli ürünü olduğu…” kanaatiyle rapor tanzim edildiği görülmüştür.
İddia veya savunmanın haklılığı, bu olay ve hukuki işlemlerin varlığının ispatlanmasına bağlıdır.
İspat hakkı, Anayasa’nın 36. maddesinde bir temel hak olarak garanti altına alınmıştır. Anayasal dayanağı olan ispat hakkını, usûl hukukunda taraflar, kanunda belirtilen süre ve usûle uygun olarak kullanırlar. Bu hak yalnızca kanunla sınırlanabilir.
İddia ve savunmaya dayanak gösterilen ve mahkemenin karar vermesinde etkili olacak olgulardan hangisinin kim tarafından ispat edileceği hususuna ise ispat yükü denir.
İspat yükü üzerine düşen taraf ispat etmesi gereken hususu ispat edemediği durumda ispatsızlık durumu söz konusu olacaktır. Hâkim bir husus ispatsız kalmış olsa dahi medeni yargılamada karar vermek durumundadır. TMK 6. Maddesinde, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguları ispatla yükümlüdür.”
HMK’nun 200. maddesinde, miktar ve değeri belli bir miktarın üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerektiği, aynı kanunun 201. maddesinde de, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin tanıkla ispat edilemeyeceği hüküm altına alınmış, yine aynı kanunun 203. maddesinde de, senetle ispat zorunluluğunun istisnaları belirtilmiştir. Yakın hısımlar arasındaki bir hukuki işlem senede bağlanmış ise, bu senede karşı ileri sürülecek savunmalar tanıkla ispat edilemez ancak senet ile ispat edilebilir. (Yargıtay 3. HD. 2015/12261 esas, 2015/19517 sayılı ilamı)
Menfi tespit davalarında ispat yükü kural olarak alacaklıdadır. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer. Kambiyo senetleri sebepten mücerret olduğundan borçlu olunmadığının ispat yükümlülüğü davacı borçluya aittir.
Karine olarak bir kambiyo senedinin mevcut bir borcun ifası veya itfası amacıyla verildiği kabul edilir.Kambiyo senetleri birer ödeme aracıdır. Borçlu, bononun başka bir amaçla verildiği yönündeki iddiasını yazılı delil ile ispatlamalıdır. Bu konuda tanık dinletilmesi de mümkün değildir. (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2018/2939 Esas, 2019/4786 Karar sayılı 2017/3521 Esas, 2019/1844 Karar sayılı kararları)
Senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiası yönünden ise 6102 sayılı TTK 778 yollamasıyla 680. maddesi gereğince açık bono düzenlenebileceği ve davacının bu iddiasını da ancak yazılı delille ispat edebileceği görülmektedir.
6102 sayılı TTK 778/h maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 749. maddesi gereğince; poliçeyi kabul eden muhataba (bonoyu düzenleyene) karşı başlatılacak takiplerde zamanaşımı süresi vadeden itibaren üç yıldır. Zamanaşımı İİK’nın 169/a maddesinin 4. fıkrası kapsamında borca itiraz olarak düzenlenmiş olup, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK’nın 169/a maddesinin 5. fıkrasında “İtirazın kabulü kararı ile takip durur” hükmüne yer verilmiştir. Diğer bir deyişle zamanaşımı itirazının kabulü halinde yasal düzenlemeye uygun şekilde takibin durdurulmasına karar verilir. Zamanaşımı itirazı, esasa ilişkin nedenlerden olduğuna göre; zamanaşımı itirazının kabulü halinde alacaklının tazminat ile sorumlu tutulması mümkün değildir.
Somut olayda, davaya konu senedin vade tarihinin 12.02.2019 tarihli olduğu, takibin TTK. 749 ve TTK.703/c maddeleri kapsamında yasal sürede başlatıldığı, yazıların davacının eli ürünü olmadığına ilişkin iddiası bakımından rızası hilafa doldurulduğuna ilişkin yazılı belgede sunulmadığı ve yemin deliline başvurmadığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 776/f maddesi uyarınca bonolarda tanzim edildiği gün ve yerin yazılması zorunludur. Yine aynı Kanun’un 778. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun’un 703/c maddesi gereğince bononun vade tarihinin “keşide gününden muayyen bir müddet sonraya” ait bulunması zorunludur. Aksi takdirde dayanak belge kambiyo senedi vasfını taşımaz. Öte yandan takip dayanağı bononun tanzim ve vade tarihinde tahrifat yapılması kambiyo vasfını etkilemiyorsa takibin iptalini gerektirmez. Ancak, tahrifat öncesi tanzim tarihinin, bononun vade tarihinden sonrası olduğunun belirlenmesi ya da çift vade oluşması yahut lehdar ve cirantalara karşı takipte senedin yasal sürede protesto edilmeme sonucunun doğduğu hallerinde (bu kişiler bakımından) ise senet kambiyo vasfını kaybedeceğinden İİK’nın 170/a maddesi uyarınca takibin iptali gerekir. Senedin kambiyo vasfını haiz olmaması ya da alacaklının yetkili hamil olmaması nedeniyle takibin iptaline karar verilmesi halinde ise İİK’nın 170/a-2. maddesinde tazminat öngörülmediğinden alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesine olanak yoktur.
Davacı tarafından ileri sürülen iddia ve beyanlar, celp edilen bilgi ve belgeler, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre; davacı taraf her ne kadar 14/12/2018 düzenleme tarihli, 15/02/2019 ödeme tarihli 170.000,00 USD bedelli senede dayalı olarak başlatılan icra takibinin iptali, senetten dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş ise de, miktar ve değeri belli bir miktarın üzerinde olan hukuki işlemlerin senetle ispat edilmesi gerekliliği karşısında (HMK 200.vd) davacı tarafın bu ispatı yerine getiremediği ve davasını ispatlamayamadığı, senet metni incelenmesinde senette nakten ibaresinin bulunduğu, davacının imzasını inkar etmediği senet nedeniyle borçlu olmadığı yönündeki iddiasını yazılı ve kesin delil ile ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Taraflar dilekçeleri ile birlikte, tüm delillerini açıkça ve hangi vakıanın delili olduğunu da belirterek bildirmek; ellerinde bulunan delillerini dilekçelerine eklemek ve başka yerlerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayan bilgilere dilekçelerinde yer vermek zorundadır.” hükümleri uyarınca, somutlaştırma yükümlülüğü çerçevesinde, tarafların yargılamada, İspata elverişli şekilde dayandıkları maddi vakıaları somutlaştırmaları, dayandıkları delilleri ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri gerektiği, bu bağlamda davacı tarafın dava dilekçesinde “Tanık vs kanıt, İİK. Vs ilgili mevzuat hükümleri ” gibi ibareleri kullanmış olması yemin deliline açıkça dayanmış olduğu biçiminde yorumlanamayacağı, bu kavramlarının kullanılmasının somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyeceğini ve “yemin” delilini kapsamayacağından yemin delili hatırlatılmamıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın Reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 16.504,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.423,85 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve arabuluculuk görüşmesine katıldığından Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 124.309,50 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e ödenmesine,
7-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.360,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK’nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
08/12/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır