Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/481 E. 2021/304 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/481
KARAR NO : 2021/304

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 14/09/2012
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
KARARINYAZILDIĞI TARİH : 27/03/2021
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; …… Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş.’nin fon tarafından yönetim ve denetime el konulan 74 adet medya grubu şirketinden bir tanesi olduğunu, grup şirketlerinin muhasebe kayıtlarının incelenmesinde kasada olması gereken nakit ve çek tutarları ile mevcutlar arasında farklar bulunduğunun tespit edildiğini, Denetim Kurulu Raporu uyarınca şirket kasasında mevcut açığın fiili olarak şirket kasasına ödenmemekle birlikte fiktif olarak ödenmiş gibi gösterilen apel ödemelerinden kaynaklandığı, bu tespit yapılırken aynı zamanda şirketin ortağı olarak resmi kayıtlarda gözükmemelerine rağmen şirket yönetiminin belirli bir grup tarafından yürütüldüğünü, resmi kayıtlarda yer alan şirket ortaklarının ise (figüran ortaklar) göstermelik ve muvazaalı bir şekilde ortak sıfatını taşıdıklarının anlaşıldığını ileri sürerek, 29/03/2000, 30/04/2001, 19/04/2002 ve 24/01/2003 tarihlerinden beri ödenmeyen toplam 500.000,00 TL ….. ödemesinin şimdilik 126.000,00 TL’nin şirket ortakları, yönetim ve denetim kurulu üyeleri, şirket çalışanları ve hakim ortaklardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiş, davacı vekili ıslah dilekçesiyle talep sonucunu 500.000,00 TL’ye çıkarmıştır.
SAVUNMA: Davalılardan ……. vekili 13/12/2005 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını,müvekkilinin 01/03/2000 tarihinde gazeteden ayrılıdığını, Denetim kurulunun tüm şirket ortaklarına yönelik açtığı bu davada, davacı tüzel kişiliğini aktif husumet ile temsil yeteneğinin bulunmadığını, herhangi bir unvan veya sıfatla şirket adına hiçbir zaman muamele yapmasının söz konusu olmadığını, bu şirketle şahsı arasında ne hizmet/iş sözleşmesi, ne vekaletname, ne de herhangi bir yetkilendirme bulunmadığını, şirketin çalışanı dahi olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalılardan …… vekili 13/12/2005 tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava konusu şirketin ismini bile bilmediğini, bu dava nedeniyle öğrendiğini, iddiaların soyut olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir
Davalı ……. vekili 13/12/2005 tarihli cevap dilekçesinde özetle; T.T K. 309/son hükmüne göre dava konusu talebin zamanaşımına uğradığını, denetçilerin şirket adına dava açabilmeleri için genel kurulda karar alınması gerektiğinı, davacının tüzel kişiliği aktif husumet ile temsil yetkisinin bulunmadığını, davanın haksız ve hukuki yarardan yoksun bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu şirketin çalışanı, ortağı veya gizli ortağı ve yönetim kurulu üyesi olmadığını, ….. Medya Reklam ve Pazarlama A.Ş.’de İş Kanunu çerçevesinde çalıştığını, yönetim kurulunu temsil veya imza yetkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalı ….. vekili 30/01/2006 tarihli cevap dilekçesinde özetle; şekil şartının yerine getirilmediğini, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Davalılardan ……. vekilleri 30/01/2006 tarihli cevap dilekçelerinde özetle; davacının taleplerinin haksız olduğunu, özel hukuk tüzel kişiliği niteliğinde bulunan davacının iç denetim mekanizması tarafından hazırlanan raporun huzurdaki davada hiçbir delil niteliğinin bulunmadığını, müvekkillerinin, davacı şirket hissedarı ya da yöneticisi olmadığı. müvekkiline hangi sıfatla dava açıldığının taraflarınca anlaşılamadığı; hakim ortak-figüran ortak tespitinin davacı tarafça neye istinaden yapıldığının belli olmadığını, bir an için müvekkillerinin şirkette yönetim kurulu üyesi ya da hissedar olduğu varsayılsa dahii, yönetim kurulu üyelerinin ve şirket ortaklarının sorumluluklarının söz konusu olması için her şeyden önce yükümlülüğün ihlali nedeniyle bir zarar doğması zararın da davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, aynca TTK md. 309. gereğince, şirketin ızrar edilmesi halinde bundan, dolayısıyla zarar gören pay sahipleri ve şirket alacaklılarının dava haklarının bulunduğunu, öncelikle iddianın ve zarardan sorumlu olması gereken kişilerin, hukuki dayanakları ile somutlaştırılarak, dava dilekçesinde bulunması zorunlu unsurlardan olan hukuki sebebin ve davalı sıfatlarının açıklığa kavuşturulmasının gerektiğini belirterek davanın reddini istemişlerdir.
Davalılar …… 27/01/2006, ……. vekili 01/02/2006, …… 01/02/2006, ……. vekili 09/02/2006, ……. 17/05/2006, …… vekili 25/05/2006, …… 06/06/2006, ……. vekili 13/06/2006, …… vekili 13/06/2006, …… vekili 10/08/2006 tarihli cevap dilekçelerinde, aynı hukuki gerekçelere dayanarak davanın yasal dayanağının bulunmadığını belirtip davanın reddini istemişlerdir.
Davalılardan ……. ve ……’ın vefat ettiği anlaşılmakla mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6762 sayılı Yasa’nın 341. maddesi uyarınca, davalı eski yöneticiler, denetçiler, ortak olan davalılar ve hakim ortaklar ve …… Grubunun üst düzey yöneticileri olan diğer davalıların davacı şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı sorumluluk davasıdır.
Mahkememizden verilen 07/05/2015 tarih ve …… Esas …… sayılı karar, Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 26/06/2018 tarih ve …… Esas ……. Karar sayılı ilamıyla bozulmuştur.
Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 26/06/2018 tarih ve ……. Esas …… Karar sayılı ilamı ile “… Davacının dayandığı denetim raporunda kasa açığını oluşturan tutarlardan 225.000TL’sinin apel ödemesinden kaynaklandığı belirtilmesine rağmen davacı davasını 500.000,00TL olarak ıslah etmiş, mahkemece de ıslah edilen tutarın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca …… Grubu şirketlerinden olan …… Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş.’ye TMSF tarafından el konulması sırasında eski yöneticiler ile TMSF tarafından atanan yöneticiler arasında fiili kasa sayım tutanağı, devir tutanağı gibi bir belge düzenlenmemiş, kasa açığı bulunduğuna dair belirleme TMSF tarafından yapılan denetleme raporu ile ileri sürülmüştür. Kasa günlük olarak tutulduğundan geriye dönük olarak kasa açığının hangi tarihte oluştuğunun tespiti gerekmekte olup, zarar ile sorumlular arasındaki illiyet bağının da kurulması gerekirken, kasa açığının el koyma anında mevcut olduğu hususu tespit edilememiş ve davalılar ile zarar arasında illiyet bağı kurulamamış olduğundan mevcut kasa açığından davalıların sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Davalı …… yönünden mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de; anılan davalının ortak, yönetim kurulu üyesi ve denetçi olmadığı gibi, şirkette de muhasebe ve finansman ile ilgili bir görevi bulunmamaktadır. Davalı …… şirket çalışanı olmadığından ve kasa açığına ilişkin şirketi zarara uğratan bir eylem ve işlemi iddia ve ispat edilmediğinden anılan davalının ……. Medya grubunda icra kurulu üyesi olması nedeniyle sorumlu tutulması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Davalı ….. …… şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi sıfatıyla zarardan sorumlu tutulmuşsa da; TMSF tarafından el konulan …… Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş.’de ….. ……’ın şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi sıfatı bulunmadığı, şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesinin …… olduğu ve anılan davalıyla ilgisi bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla davalı ….. ……’ın şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olmadığı nazara alınarak davanın reddi gerekirken kabulü doğru olmamıştır. Kabule göre de, davacı tarafından 18.12.2012 tarihli dilekçe ile davalıların sorumlu olduğu miktarlara ilişkin yapılan açıklamada, davalı ……’nın denetçi sıfatıyla 200.000TL’den, davalı ……’ın icra kurulu üyesi sıfatıyla 375.000,00TL’den sorumlu olduğu belirtilmesine rağmen, mahkemece 6100 sayılı HMK’nın 26/1. maddesindeki taleple bağlılık kuralını ihlal edecek mahiyette davalı ……’nın 275.000TL’den, ……’ın da 500.000,00TL’den sorumluluğuna karar verilmesi doğru görülmemiş…” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Usul ve yasaya uygun olan Yargıtay …… Hukuk Dairesi’nin 26/06/2018 tarih ve ….. Esas ….. Karar bozma ilamı ve ….. esas …… karar sayılı düzeltme ilamına uyulmuş, yapılan yargılama sonunda da; …… Grubu şirketlerinden olan …… Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş.’nin taahhüt edilen toplam sermayesinin 500.000,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Dava dayanağı denetim raporunda; saptanan kasa açığının toplam 402.741,46 TL olduğu, kasa açığını oluşturan tutarlardan 225.000 TL’sinin şirket ortaklarınca 24.01.2003 tarihinde şirket kasasına ödendiği şekilde kayıtlanan apel ödemesinden kaynaklandığı belirtilmiştir. Davacının dayandığı denetim raporunda kasa açığını oluşturan tutarlardan 225.000TL’sinin apel ödemesinden kaynaklandığı belirtilmesine rağmen davacı davasını 500.000,00TL olarak ıslah etmiştir. Yargıtay bozma ilamında da ifade edildiği üzere; …… Grubu şirketlerinden olan …… Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş.’ye TMSF tarafından el konulması sırasında eski yöneticiler ile TMSF tarafından atanan yöneticiler arasında fiili kasa sayım tutanağı, devir tutanağı gibi bir belge düzenlenmemiş, kasa açığı bulunduğuna dair belirleme TMSF tarafından yapılan denetleme raporu ile ileri sürülmüştür. Kasa günlük olarak tutulduğundan geriye dönük olarak kasa açığının hangi tarihte oluştuğunun tespiti gerekmekte olup, zarar ile sorumlular arasındaki illiyet bağının da kurulması gerekirken, kasa açığının el koyma anında mevcut olduğu hususu tespit edilememiş ve davalılar ile zarar arasında illiyet bağı kurulamamış olduğundan mevcut kasa açığından davalıların sorumlu tutulamayacağı, davalılardan ……’ın; ortak, yönetim kurulu üyesi ve denetçi olmadığı gibi, şirkette de muhasebe ve finansman ile ilgili bir görevi bulunmadığı ve şirket çalışanı olmadığından kasa açığına ilişkin şirketi zarara uğratan bir eylem ve işlemi iddia ve ispat edilmediğinden anılan davalının sorumluluğunun bulunmadığı, davalılardan ….. ……’ın, TMSF tarafından el konulan …… Prodüksiyon ve Yayıncılık Tic. A.Ş.’de şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi sıfatı bulunmadığı, şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesinin ….. olduğu ve anılan davalıyla ilgisi bulunmadığı anlaşılmakla adı geçen davalının sorumluluğunun bulunmadığı, davacı şirkette yönetim kurulu üyesi ve/veya pay sahibi ya da şirkette dava konusu apel ödemelerini tahsil konusunda yetkilendirilmiş/görevlendirilmiş olmayan diğer davalıların sorumluluğunun bulunmadığı, davalı ……’ın dava açılmadan önce vefat ettiği ( vefat tarihi: 28/07/1988) anlaşılmakla ölü kişi aleyhine dava açılamayacağından bu davalı aleyhine açılan davanın reddine, davalılar …. ve ……. yönünden ise davacılar vekilinin davayı takip etmediği, adı geçenler yönünden yasal 3 aylık süresinin dolduğu ve bu davalılar yönünden davanın yenilenmediği anlaşılmakla HUMK nun 409 (HMK nun 150) maddesi uyarınca bu davalılar yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar …… ve ……. aleyhine açılan davanın HUMK’nun 409 (HMK.150) maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına, (11/09/2007 ‘de müracaata bırakılmış.)
2-Davalı …….’ın dava açılmadan önce öldüğü anlaşılmakla adı geçen aleyhine açılan davanın reddine,
3-Davalılar …., ……, …… ve ……. aleyhine açılan davaların REDDİNE,
4-Diğer davalılar bakımından mahkememizin ilamına göre Yargıtay ilamında bu konuda talep kesinleştiğinden değerlendirmenin ilama göre yapılması gerekeceğinden diğer tüm davalılar bakımından davanın REDDİNE, (ilamın, …… Esas sayılı mahkeme ilamının B-2 nolu kısmındaki davalılar)
5-Davacı taraf harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
6-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
8-HMK’nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
9-Kendilerini vekille temsil eden davalılar yönünden, (kararın 1, 2 ve 3. Sayfalarında yazılı) Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 42.050,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile kendilerini vekille temsil eden davalılara ödenmesine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun geçici 3.maddesi gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 15 günlük süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar davacı vekili, davalı …… vekilinin, davalı …… vekilinin ve davalı asil ……’in yüzünde, diğer tarafların yokluğunda açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/03/2021

Başkan …..
¸(e-imzalıdır)
Üye …..
¸(e-imzalıdır)
Üye ……
¸(e-imzalıdır)
Katip ……
¸(e-imzalıdır)